FETÖ’nün darbe mahkemelerinde görevlendirmek istediği 31 askeri yargı mensubu hakkındaki iddianame tamamlandı. Dosyada örgütün çok sayıda askeri hakimi Ergenekon ve Balyoz kumpasına dahil ederek kadroları başlattığı belirtildi. Genelkurmay ve Kuvvet Komutanlıklarında alınan tüm kararlarda etkili olan paralelcilerin komutanların etrafını örümcek ağı gibi sardığı vurgulandı.
Ankara Başsavcılığı FETÖ’nün darbe girişimi sırasında ortaya çıkan sözde “Sıkıyönetim Mahkemelerinde Görevlendirme Listesi”nde adı geçen 31 askeri yargı mensubu hakkındaki iddianamesini tamamladı. Milli Savunma Bakanlığı’nın müşteki olduğu dosyada şüpheliler hakkında 45 yıl 7’şer aya kadar hapis cezası istendi. İddianamede özellikle 2010’dan itibaren, önemli görevlerdeki çok sayıda askeri hakimin Ergenekon, Balyoz gibi kumpaslara dahil edilerek kadroların Deniz Kuvvetleri dışında boşaltıldığı ve bu kadrolara örgütle bağlantılı kişilerin getirildiği belirtildi. İddianamede örgütün Ergenekon kumpasıyla Genelkurmay Adli Müşaviri Hakim Tuğgeneral Hıfzı Çubuklu’nun tutuklanmasına neden olduğu ve yerine de 15 temmuz’da tutuklanan ve TSK’dan ihraç edilen Muharrem Köse’nin Genelkurmay Adli Müşaviri yapıldığı anlatıldı.
İddianamede, FETÖ üyelerinin kamuoyuna yansıyan beyanlarında, örgütün en çok önem verdiği meslek grubunun askeri hakimler olduğu, bu kapsamda askeri hakimliğin, örgütün “mahrem hizmetler sınıfının en üst mertebesi” kabul edildiğine dikkat çekildi. Askeri hakim olması için belirlenen hukuk fakültesi öğrencilerinin, başka hiçbir kamu görevi taleplerinin kabul edilmediği belirtilen iddianamede, “FETÖ’nün askeri yargıya verdiği önemin sebebinin, yaşanan süreçlerde açıkça ortaya çıktığı” ifade edildi. Dosyada, komutanların hukuka verdiği önem ve adli müşavirlerine duyduğu güvenin birçok yerde kötüye kullanıldığı, komutanların kararlarının örgütün amaçları doğrultusunda yönlendirilmesine çalışıldığı bildirildi.
Dosyada şu değerlendirmede de bulunuldu: “Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarının tüm kararlarında etkili olan, hukuki mütalaalarda bulunan, TSK personelinin meslekten çıkarılması, atama, terfi, yurt dışı görevlendirme, soruşturma emirlerinin verilmesi, savcılık ve mahkeme kararlarına itiraz ve mahkemenin hükmüne karşı temyizi ve benzeri birçok önemli hususta komutanların çevresi bir örümcek ağı gibi sarılmıştır.” İddianamede örgüt üyelerinin iş birliğinden sürekli kaçınarak ‘kumpas davaları’ olarak bilinen davalarda gerçeklerin ortaya çıkması ve faillerin tespitinin engellenmeye çalışıldığı anlatıldı.
BÜTÜN KUMPASLAR İDDİANAMEDE
Askeri mahkemelerde örgütsel halkanın oluşturulduğu belirtilen iddianamede şöyle denildi: “TSK’ya kumpas olduğu devlet ve kamuoyu tarafından kabul edilen Atabeyler, Sauna, Ergenekon, Balyoz, İstanbul Casusluk, Amirallere Suikast, Poyrazköy, Kozmik Oda, İzmir Casusluk vb. davalarla tasfiye edilemeyen, terfisi ve akademik yükselmesi engellenemeyen TSK’nın FETÖ üyesi olmayan, devletine ve milletine bağlı personel bu kez adli müşavirliklerin yönlendirmesi ile verilen hukuk dışı, akla ve mantığa sığmayan soruşturma, emirler kovuşturmalarla yükselme, terfi, atama vs gibi haklarını kaybetmiş, yerlerine FETÖ mensubu kişiler getirilerek darbeye zemin hazırlanmıştır. Özellikle GATA, Harp Akademisi, Harp Okulu ve TSK’ya ait diğer eğitim kurumlarında görevli, FETÖ mensubu olmayan personelin önü kesilerek örgüt üyelerinin yerine gelmesi sağlanmıştır.”
HUKUK KATLİAMI YAŞANACAĞI AÇIK
İzinli olmalarına rağmen FETÖ’cü askerli hakim ve savcıların darbe girişimi gecesi makamlarına geldiği ve yaşananları buradan takip ettikleri onlatılan idianamede şöyle denildi: “Genelkurmay Adli Müşaviri Muharrem Köse, savcılığı karargah gibi kullandı.” İddianamede, ‘Yurtta Sulh Konseyi’nce yayımlanan sıkıyönetim direktifinin EK-B’sinde yer alan “Sıkıyönetim Mahkemeleri Görevlendirme Listesi”nin sonundaki 2 numaralı notta “Askeri Hakimler ve Askeri Mahkeme ve Savcılıklar Hakkında mevzuatta Milli Savunma Bakanlığına verilen yetki ve görevlerin ikinci bir emre kadar Genelkurmay Adli Müşaviri tarafından kullanılacağının” belirtildiğine dikkat çekilerek, MSB yetkilerinin FETÖ üyesi Köse’ye devrinden sonra nasıl nir hukuk katliamının yaşanacağının da açık olduğu kaydedildi.