Kimse şampiyon olmasın
Uzun süren bayram tatillerinde İstanbullular şehri memleketlerine ya da tatile gidince şehir boşalıyordu.
Bugünlerde şehir, bayram günlerinde olduğundan daha ıssız.Gün boyu çocuklar evde. Hepsi gözümün önünde. Bu halden memnunum.
Evde daha çok sarımsak, daha çok zencefil, daha çok kemik suyu tüketiyoruz.
Ben zaten okumaya mümkün olduğu kadar çok vakit ayırıyordum. Şimdi daha da çok vakit ayırmak mümkün oldu. Uzun zamandır bir kenarda duran, birkaç kez baktığım ama okumadığım ‘Oblomov’u bile okumaya başladım.
‘Oblomovlaşmak’ tabirini borçlu olduğumuz, İvan Gonçarov’un meşhur Oblomov’u. Biliyor musunuz, şu karantina günleri tam romandaki Oblomov’a göre.
Evinde miskin miskin oturmayı, hatta daha çok da yatmayı seviyor Oblomov. Bu romanın sıkıcı olduğunu söyleyebilirim; Oblomov’un günlük hayatı gibi.
Ama izolasyon sırasında çekilir. Ben çekiyorum.
Öte yandan, hastalıkla ilgili rakamlar yükseliyor.
Fransa İtalya’yı geçecek gibi görünüyor.
İspanya’da da durum kötü.
Almanlar salgını daha iyi idare ediyor.
Bunu daha çok testle ve daha ciddi tıbbi müdahalelerle başarmışlar.
Ve Almanlarda meşhur olan disiplinle.
Ne kadar hızlı yayılıyor kestiremiyorum.
Türkiye’de test sayısı henüz düşük olduğu için vakaların sayısı eksik yansıyor olabilir.
Çinliler tanı kitlerini göndermeye başlamışlar.
Bu arada iklimimiz müsait olduğu için “Çinliler kitlerden para almadı. Bu kitlerin parası Atatürk tarafından ödendi” şeklinde bir palavraya da sahip olduk.
Sağlık Bakanı Koca palavrayı düzeltti. Parasını ödüyormuşuz.
Bu atmosferde Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim’in de korona testinin pozitif çıktığını öğrendik.
Allah şifa versin.
Haklı olarak, Terim’in kızı Merve Hanım öfkelendi.
Sözleri biraz taşkın.
Yadırgayamam. En kıymetlisi, babası hastalandı.
Fatih Terim de seyircisiz oynanan Beşiktaş maçından sonra isyan etmişti.
İsyanını hatırlıyorum. Maçın oynanmasına kızıyordu.
Fakat haberden sonra Terim’in neler söylediğini dinleme ihtiyacı hissettim.
“Bizi risk altında oynatıyorsunuz” diyor Terim. “Sağlığımız söz konusu, hayatımız söz konusu. “
“Hani bir buçuk metreden daha fazla yaklaşmayacaktık? Futbolcuların öpüşmesine mani olabilir misiniz?”
“Hangi bilimsel yaklaşım ve tedbirle oynatıyorsunuz?”
“Futbolcular birliği sizce ne yapmalıydı? Hepsinin toplanıp biz oynamıyoruz demeliydi. Antrenörler birliği. Hakemler. Hiçbir para satın almaz, yerine geçmez.
“Yahu benim çocuklarımın canı neden önemli değil?”
“Yahu arkadaşlar, istediğinizi şampiyon ilan edin, oynamayalım kardeşim eğer birilerine zarar gelecekse.”
“Şu anda şu salonda 67 kişi var. Çok da yakınsınız. İnşallah futbol aleminde bir şey çıkmaz. Çıkarsa hep beraber karantinaya gideceğiz.”
Sert ifadeler bunlar. Özellikle “İstediğinizi şampiyon ilan edin, oynamayalım kardeşim” kısmı.
Fatih Terim’in ve Galatasaray camiasında başka bazı isimlerin (Abdürrahim Albayrak, Levent Şahin) korona virüsünden dolayı hasta olduğu ortaya çıktı.
Terim, testinin pozitif çıktığını kendisi ilan etti.
Dünyada ve Türkiye’de olan bitenlere bakınca, Terim, yerden göğe kadar haklı görünüyor.
Demek ki, maçları iptal etmekte en az bir hafta gecikmişiz.
Şimdi anlaşıldı ki, kısa vadede, birkaç hafta veya birkaç ay içinde korona virüsünün toplumun hayatı için risk oluşturma vasfı ortadan kalkmayacak.
Peki bu durumda federasyon ne yapacak?
Bu senenin şampiyonu nasıl belirlenecek?
Federasyon, Terim’in dediği gibi, kafasına göre bir takımı bu senenin şampiyonu mu ilan edecek?
Bence yapmasın. Yapmaz herhalde.
Bu sene zaten dedikodulu bir sene.
Kimse şampiyon olmasın.
Bu sene de korona virüsünün bir hatırası olarak futbol tarihine şampiyonsuz yıl olarak geçsin.