KARAR TV'de konuşan DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, "İnsanlar iktidarı gördükçe ‘Dindarlar buysa demek ki dindar olmamak gerekiyor’ diyor. Demek ki bu dinden uzak durmak gerekiyor diye düşünüyor insanlar. Gençlerde inançsızlığı yaygın gördüğüm zaman şaşırmıyorum. Yaşanan bu sıkıntıların temelinde, iktidarın takındığı ‘Nasıl olsa hesap soran yok’ rahatlığı var" dedi.
Elif Çakır ve Yıldıray Oğur'un yorumuyla ekranlara gelen Bi' Karar Ver programına konuk olan DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, iktidarın yıllar içinde Türkiye'de yerleştirdiği yolsuzluk ve adaletsizlik algısını hedef aldı. Ak Partili yöneticilerin yaşayışlarını gören insanların 'Dindarlık buysa dinden uzak durmak gerekiyor' şeklinde bir fikre kapıldığını vurgulayan Yeneroğlu, Erdoğan'ın nefret siyasetinin ülkeyi en çok zedeleyen şey olduğunu belirtti.
Yeneroğlu, "Ülkemizde öyle bir dindarlık oturdu ki bu dindarlık namazı emrederken adaleti görmezden geliyor. Yolsuzluğu hiç mesele yapmıyorlar. Hırsızlığı ‘Aman ufak tefek işler, fırsatı olan herkes bunu yapabilir’ diye değerlendiriyorlar. Emaneti ve ehliyeti önemsemiyorlar. Böyle içeriklerden tamamen yoksun korkunç bir dindarlık anlayışı iktidar tarafından oturtuldu. Buna karşı insanlar çıkıp da adaletsizliklere karşı dursa, hemen hain ilan ediliyorlar" şeklinde konuştu.
'HEDİYE DİYORLAR AMA KABUL ETMELERİ BİLE SÖZ KONUSU OLAMAZ'
"İnsanlar iktidarı gördükçe ‘Dindarlar buysa demek ki dindar olmamak gerekiyor’ diyormuş. Demek ki bu dinden uzak durmak gerekiyor diye düşünüyor insanlar. Gençlerde inançsızlığı yaygın gördüğüm zaman şaşırmıyorum. Yaşanan bu sıkıntıların temelinde, iktidarın takındığı ‘Nasıl olsa hesap soran yok’ rahatlığı var. Geçenlerde bir bakan yardımcısının 1.000 dolardan başlayan bir tişört giydiği ortaya çıktı. Bu ülkede bir insan rahatlıkla bununla dolaşabiliyorsa, bu çok sorunlu bir mesele. Bu sadece bir bakan yardımcısı, dedim ya ben Külliyeye gittiğim zaman herkesin kolunda o pahalı saatlerden ver. Bunlar maaşla izah edilemez, onlar da hediye diyor. Halbuki böyle bir hediyenin kabul edilmemesi gerekiyor."
'ERDOĞAN'IN ŞATAFAT VE İSRAFI ARTIK HALKA NORMAL GELİYOR'
"Cumhurbaşkanı bu ülkede herkes için ilk örnek olarak kabul edildiğine göre, israf ve şatafat artık halka çok sıradan geliyor. Veya halk işin içinden hiç çıkamadığında ‘Sanki diğerleri gelse çok mu farklı olacak?’ diyor. Sokaktaki insanın bakış açısı, kim iktidara gelse çalar, çırpar yönünde. Şöyle bir şey var aslında dervişin fikri neyse zikri de odur. Ak Parti’nin bu ülkeye yaptığı en büyük kötülüklerden bir tanesi, kötülüğü sıradanlaştırarak farkındalığını da ortadan kaldırdı. Türkiye’de yaşanan yolsuzluk ve adaletsizlik normal kabul ediliyor fakat Avrupa’da veya bir başka ülkede bunlar çok büyük skandallara yol açıyor. Bizim ülkemizde artık halkın kültürüne yerleşmiş bu bakış açısı."
'CHP'NİN BU ÜLKENİN SORUNLARIYLA İLGİLİ TEK BİR ÇÖZÜMÜ YOK'
"Ülkede insana verilen değerden bahsediliyor. Ne olursa olsun Kayseri’de yaşanan olaylar, sığınmacı meselesi, insanlara çok rahat bir şekilde saldırı yapılabildiğini gösterdi. Şiddetin hızla ortaya çıkabileceğini gördük. İnsanlar Suriyeli sandıkları kişileri kan revan içerisinde bırakabiliyor. Sığınmacı çocukları evden çıkamaması, okula gidememesi, kapıya çıktığında korkması bizi utandırmıyor, irkilerek kendimize gelmemizi sağlamıyor. Ülke için bundan daha büyük bir utanç olamaz. Bu olayda da gördük ki iktidar değişse, muhalefet başa gelse bile yönetim anlayışı değişmeyecek. Çünkü muhalefetin büyük çoğunluğunun demokrasi bilinci düşük. Hatırlarsınız 90’lı yıllarda MHP ‘Ya sev ya terk et’ diye her yerde pankartlar asardı. Ö dönemde Refah Partililer ‘Nasıl böyle bir şey olabilir’ diyordu. Bugün o geleneğin devamı olarak siyasi arenada yer alan Ak Parti iktidarının İçişleri Bakanı, Kayseri’ye gidiyor ve o mağdur insanlara geçmiş olsun demeye bile tenezzül etmiyor. Şimdi o zaman Cumhurbaşkanı’nın söylemlerinden ne anladık. Hani mazlumlara uzanan eller kırılacaktı, bunlar boş laflar. Maalesef ülkenin bu hale gelmesinin en büyük nedeni, Erdoğan’ın nefret siyasetinin halkı kutuplaştırması. Ha Tayyip Erdoğan’dan önce bu olaylar yok muydu? 2000’li yılların başında Deniz Baykal da insanları sokaklara döküyor, kutuplaştırıcı ifadeler ile ‘laiklik elden gidiyor’ diyordu. Şimdi ben CHP’li arkadaşlara ülkenin temel meseleleri hakkında çözümlerini sorduğumda, cevap veremiyorlar çünkü yok. Üzerinden durulabilecek, tartışılabilecek bir görüşleri var mı, hayır yok. Temel insan hakları, ötekinin hakları, devletin tarafsızlığı, demokratikliği, anayasallığı ile ilgili ana muhalefet partisinin elle tutulur bir tane görüşü yok."