Coğrafyamız daha da kavrulacak | Karar Gündem

Bilgehan Uçak'ın sunduğu Karar Gündem'e Yılmaz Vural, Ferhat Kentel ve Prof. Dr. Ali Kerem Saysel konuk oldu.

Karar Gündemin ilk konuğu sosyolog Ferhat Kenter oldu. Kenter, Türkiye'de son zamanlarda yaşanan Afgan göçü ve Ankara'nın Altındağ ilçesinde yaşanan olaylar hakkında konuştu.

Kenter, şunları kaydetti: "Bu Afganistan'a özgü bir mesele değil. Afganistan'la ilgili hangi hesaplar yapıldı? Suriye ile ilgili hangi hesaplar yapıldı da buraya geldiler? Afganlar hangi küresel gücün parçası? Bu basit bir mülteci sorunu değil" dedi.

"TÜRKİYE'NİN GENEL RUH HALİ"

Ankara Altındağ'da Suriyeli mültecilere yönelik yapılan saldırılar ile ilgili konuşan Kenter, yaşanılan olayların Türkiye'nin genel halinden bağımsız olmadığını söyledi.

Kenter, şunları kaydetti:

"Genel bir ruh hali; mültecilere duyulan öfke ve şiddet Ruh halimiz kaba. Türkiye'deki gerilimler geleceğe dair endişeleri, kaygıları, korkuları olan ve kişilerin yaptığı durumdur. Sorunları çözemeyen otoriterlerin, toplumsal kesimlerin kolayca günah keçisi bulmasıdır. Şeffaf olmayan bir ortamda olduğu için. Yakından gözaltına alınan insanların önemli bir kısmımın sabıkaları olduğu biliniyor. Bunlar ne kolay devreye sokulabilecek insanlar. Korkuları olan insanları harekete geçiren bir operasyondur'' dedi.

"DEVLETİN İÇİNDE BİRTAKIM KARANLIK GÜÇLER VAR"

Yaşanılan saldırıların tarihte de benzerlerinin olduğunu yalnızca içindeki dinamiklerin farklı olduğunu belirten Kenter, şunları söyledi:

"Nazi Almanya'sı, 6-7 Eylül olayları, Madımak'ta yaşananlar, Altındağ'daki dinamikler farklı. Devletin içinde karanlık birtakım güçler, Ergenekon, Gladyo, Özel Harp tekniklerle harekete geçirilen insanlar. Bizzat profesyonelce organizasyona katılan insanlar.

Ve güvensiz. Bunun aşmanın en kolay yolu; milliyetçiliktir. Avrupa'da yapılan ırkçılıktan farklı bir durum mu bu? Analiz yapmak yerine ırkçı söylemde bulunmak daha kolaydır. Günah keçileri; en kolay işinize yarayan insanlardır. Mültecilere saldırmakla başlarına bir şey gelmeyeceklerini biliyorlar."

"MÜLTECİLERİ GÖNDERMEK AKILLA İZAH EDİLEMEZ"

Mültecileri göndermenin doğru olmadığını savunan Kenter "Bu Almanya'daki 4 milyon kökeninizi geri göndermek demektir. Böyle bir şey mümkün değil. Bunu uygulamak zerre kadar toplumsal ilişkiler hakkında bir şey bilmemek demektir. Suriyeliler buraya entegre olmuş durumda. Bu insanlar, buraya parçalanmış olarak geldi. İnsanları tekrar göndererek parçalara bölemeyiz.

Tüm bu insanlar buraya memnun olarak mı geldiler? Suriye'deki akrabalar Antakya yaşamıyorlar mı? Osmanlı döneminde Suriye bize bağlı değil miydi? Küresel bir zamandayız. Karşılaşmalarla içi çeyiz. Hepimiz mülteci sayılırız. Hareket çok fazla, mültecilik bizim dışımızda olan bir şey değil'' diye konuştu.

"BU BASİT BİR MÜLTECİ SORUNU DEĞİL"

Devletin mültecilere yönelik politikasının olmadığını vurgulayan Kenter, şunları kaydetti:

"Tüm bunlar, ucuz iş gücü demek. Devletin mülteci politikası yok. AB'den mültecileri para karşılığı ülkeye aldık. Gerekirse sınırları açarım diyerek şantaj yapıyoruz. Bu basit bir mülteci sorunu değil. Muhalif partiler çözüm üretemiyor. Siz bu durumda kendinizi nasıl güvende hissedebilirsiniz?"

"SORUN TAŞKIN KONTROLÜ DEĞİL"

Karar Gündem'in 3'üncü konuğu Prof. Dr. Ali Kerem Saysel oldu, dünyada ve Türkiye'de yaşanan doğal afetler ile ilgili dikkat çeken açıklamalar yaptı.

Türkiye'de yaşanan sel felaketlerini değerlendiren Saysel "Sorun taşkın kontrolü değil. Sorun sistematik bir sorundur. Mevcut politikamızı anlamak zorundayız. Zihniyet dönüşümü gerekli" dedi.

"BİLİM DÜNYASI SİYASETE AÇILIRSA BU İKTİDARIN HOŞUNA GİDER"

Gerçek bilimin içindeki görüşlerin fazla çeşitlilik göstermediğini belirten Saysel "Bilim dünyası, siyaset dünyasına açıldığında bu yelpaze muazzam bir şekilde açılabilir. Bu durum da iktidarın hoşlanabileceği bir durum" diye konuştu.

"BUNLARI 10 SENE ÖNCE BİLİYORDUK"

Sel ve yangın felaketleri ile ilgili alınması gereken tedbirleri de sıralayan Saysel, yaşanılan bu iklim değişikliklerinin 10 sene öncesinden bilindiğini vurguladı.

Saysel, şunları kaydetti: "Bundan 10 sene önce iklim değişikliğinin ne olduğunu biliyorduk. Bunların etkisini 10 sene sonra üzerimize yağmaya başlayacak diye kendi aramızda konuşurduk. Bugün geldiğimiz noktada gerçekliğin kendisiyle yüzleşmiş durumdayız. Evet, bir şey yapamadık ama bu yapamayacağımız anlamına gelmiyor.

Meteorolojik kuraklık, tarımsal kuraklık, ekolojik kuraklık buna paralel olarak olarak sıcak hava dalgaları, su taşkınları olacak. Coğrafyamızda iklim değişikliğinin şiddeti artacak. Yaz aylarımız daha sıcak ve kurak geçecek. Kuraklık periyodları daha da artacak. Tarımsal ve ekolojik kuraklık daha da derinleşecek. Bundan sonra bu iklimsel olaylarla yaşamak zorundayız'' dedi.

Bilim dünyasının iklim değişikliğini reddetmediğini belirten Saysel "Bilim dünyası, iklim değişikliğini reddetmiyor. Bu değişikliğin ciddiyetini reddeden hemen hemen kimse yoktur. Birkaç kişi varsa da maskeleri düşmüş durumdadır. Bunlar fosil yakıt şirketlerinden fon alan kişilerdir'' ifadelerini kullandı.

"İKLİMİ DEĞİL SİSTEMİ DEĞİŞTİRMEK LAZIM"

İklim aktivistlerin söylemlerini hatırlatan Saysel, şunları kaydetti:

'İklim aktivistleri 10 yıllardır şunu söyledi; iklimi değil, sistemi değiştirmek gerekiyor. Bunu göstermek için ahlaki politik bir dönüşüm gerekli. İklim değişikliği aslında sistemik bir problem. Birçok kurumu etkiliyor, kentlerimizi etkiliyor, kentsel dönüşüm politikalarımızı buna göre yapmamız lazım. Belediyeler, yerel kurumlar da bu konunun muhatapları."

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN