Türk şiirinin önemli isimlerinden İsmet Özel’in yarım asırlık edebi ve fikri faaliyetleri ‘Arka Kapak’ dergisinde hazırlanan dosyada anlatıldı. Özel’in eserlerinin de incelendiği makaleleri kaleme alanlar arasında Necip Tosun, Ali Ural ve Feridun Andaç da var...
Türk şiirinin usta kalemlerinden İsmet Özel, aynı zamanda kademisyen, çevirmen, yayıncı, düzyazı ustası... Bu önemli şairin yarım asırlık edebi ve fikri faaliyetleri ‘Arka Kapak’ adlı dergide hazırlanan dosyada anlatıldı. Necip Tosun’dan Sabri Akgönül’e, Kadir Yılmaz’dan Ali Ural’a, Feridun Andaç’tan Hasanali Yıldırım’a pek çok isim Özel’in şiirini, duruşunu, Türk şiirine getirdiklerini, yalnızlığını, eserlerinin önemini kaleme aldı. Dergi ilk olarak ‘İsmet Özel’in 10 Farklı Portresi’ başlığı altında şairin farklı kimliklerine vurgu yaptı. Yazıda “1963 yılında yayımladığı ilk şiirlerinden itibaren modern Türk şiirini biçimlendiren ve kendine has bir patika çizen özgün şairlerden biri olmuştur. Ancak dini ve siyasi ideolojisinin zaman içerisinde farklı kutuplara kayması neticesinden başta edebiyat camiası olmak üzere tüm ülkelerde tartışmaların odağında yer almıştır” denildi. Yazıdaki Özel’in portreleri arasında 18 yıllık akademisyenlik geçmişi; Fransızca, İtalyanca, İngilizce, Almanca ve İspanyolcayı bilen Özel’in çevirmenliği; düzyazı ustalığı; gerek Marksist gerekse daha sonra İslamcılık döneminde sert ve yüksek perdeden üslubuyla münazara ustalığı yer alıyor.
İsmet Özel dosyası kapsamında belki de en dikkat çeken satırlar Necip Tosun’un kaleme aldığı ‘İsmet Özel yalnızlığı’ yazısında yer alıyor: “(...) İsmet Özel Müslüman olduktan sonra yalnızlığı yendiğini söyler. Bir Yaratan’ı olduktan sonra insan yalnız olamaz. Ne var ki hiçbir dostu, arkadaşı, birlikte hareket edeceği grubu yoktur. İsmet Özel kendi tabiriyle ne kadar bilinçlendiyse, ayıktıysa şaşkınlığa uğrar. Artık nasıl bir toplumda yaşadığının, uğradığı toplum katmanlarının künhüne vardıysa da bu bilgileri kendisine nakledecek insanları bulamaz. Gitgide toplumdan yalıtılır, toplumsal bir yalnızlaşma yaşamaya başlar. Son dönemde onu yalnızlığa sürükleyen nedenleri şöyle açıklar: Neyin aslını öğrendiysem orada acı beni buldu. Bildiğimin başka bilinenlere uymadığı gerçeğiyle karşılaştıkça acının yükselişine şahit oldum. Bunlara bir de meseleleri nasıl gördüğüm konusunu nakletme yolundaki çabalarımın boşa gidişi eklendi. Mekanımız piyasadır. İnsan dost değildir. Hayatta hiç kimsenin akrabası kalmamıştır. İnsan kılığında gördüklerimiz müşterilerdir.(...)”
Sabri Akgönül ise ‘Waldo ile Henry’nin düellosundan Türkiye çıkar mı?’ başlıklı yazısında ‘Waldo Sen Neden Burada Değilsin’ kitabını ve 2004’te yazılan ‘Henry Sen Neden Buradasın’ başlıklı kitabını merkeze alan eleştirel bir değerlendirme yapmış. İsmet Özel’in ‘Waldo Sen Neden Burada Değilsin’de kendi masalını anlatırken şair, komünist ve Müslüman kavramlarını anahtar olarak kullandığını belirten Akgönül, bu üç kavramın varlığını şiire borçlu olduğunu söylüyor: “Diğer iki kavramın gündeme gelmesi bile şiir sayesindedir. Şiir, insanı araştırma aracı, bir bilgilenme türü, engin ve yüce bir uğraş olarak tanımlanır. Kitap boyunca sıklıkla şiir hakkında tanımlamalar yapılır, şiirin hem İsmet Özel’in ve Türkiye’nin macerasındaki yeri hem diğer yazı türlerine üstünlüğü tekrarlanır.”
Feridun Andaç, ‘Kendini sırlayan şair’ başlıklı yazısında İsmet Özel’i anlamak için ‘Waldo Sen Neden Burada Değilsin’ ve ‘Henry Sen Neden Burdasın’dan başlanması gerektiğini belirterek “Şiire yakınlaşma, şiirde yol almak; hatta şiirden kopanların dönüşleri de sanki buradan olmalı. Çünkü İsmet Özel sizi hem kendinize hem de hayata döndürmektedir” diyor. Andaç yazısında Özel ile ilgili şu tespitlerde de bulunuyor: “Özel’in yaşam yol şiir yoludur. Hayatı anlamak kadar savunmaktadır da. Onun itaatsiz, isyancı yanı da öfkesi de buradan gelir. İnsanı uyarır, toplumla yüzleştirir. Hem duyguda hem de düşüncede yapar bunu. Onun şiire dönük yüzünde çevresinde esen rüzgar gibi, karşısına ilk çıkanlar vardı: Divan ve halk şiiri, Hececiler, Garip eğilimli yurt şairleri. Modern hayatın şiiriyle başlangıçta henüz tanışmamıştır.”
‘HAYATIYLA EDEBİYAT, DURUŞUYLA AKSİYON ADAMI’
‘Anlaşılmanın Özel hali’ başlıklı yazısında Taner Afşar, Özel için şu cümleleri kuruyor: “Cemal Süreya’nın tabiriyle solcuların vazgeçemediği, sağcıların da bir türlü tam sahiplenemediği şair. Abartılı cümleler kurmadan denilebilir ki İsmet Özel’in hayatı Türk edebiyatının bir yansımasıdır. Hayatıyla edebiyat, duruşuyla aksiyon adamı...” Afşar “Derdi olanın cümlesini tamamlamaya nefesi yetmez. İsmet Özel, hep nefesi yetmeyenlerden oldu. Bu mevsimin son kuşlarından... Edebiyatı has, tamamen dünyevi endişelerden arınmış bir çerçeve içinde değerlendirdi. Özel için edebil üretim, o işi dünya ölçüsünde iyi yaptığını göstermekle eş anlamlıydı. Ama Özel’in şiire başladığı yıllarda, yani 60’larda, Türkiye’de edebiyat ‘Acaba gerçekten Türkiye’yle ilgili bir yeni endişeye bulaşmalı mıyım?’ sorusun sordu kendisine. Ve sosyalist hareketle bağlantılandırdı kendini. İsmet Özel’in şiiriyle beraber bu soru cevaplanmış oldu. Özel’in edebiyatta yaptığı bu dönüşüm daha sonra bir aşama daha geçirdi. İsmet Özel’in kendini 1975 yılında Müslüman olarak adlandırmasıyla birlikte eski arkadaşları da dahil olmak üzere birçok insan ‘Artık şiir yazamaz. Ne yazacak ki, oldu gerici!’ dediler. Ama yeni şiirleri çıkınca insanlar baktılar ki “Adam hala şiir yazıyor.” Çünkü Özel hangi sebeplerle sosyalist olduysa aynı sebeplerle kendini Müslüman olarak tanımladı.”