Görüşler

Hasan Mesut Önder yazdı: Menbiç,Türkiye için ulusal güvenlik tehdidi mi?

Hasan Mesut Önder yazdı: Menbiç,Türkiye için ulusal güvenlik tehdidi mi?

Uluslararası Stratejik Tahlil ve Araştırma Merkezi Orta Doğu Uzmanı Hasan Mesut Önder, olası Menbiç operasyonunun farklı yönlerini değerlendirdi.

HASAN MESUT ÖNDER

Türkiye‘nin Suriye kaynaklı risk ve tehdit algılamaları, diğer ülkelere kıyasla daha üst düzeydedir. Bu bağlamda, Türkiye’nin ulusal bütünlüğünü devam ettirebilmesi milli güvenlik stratejisini doğru bir şekilde tespit etmesine ve uygulanmasına bağlıdır.

Türkiye’ye yönelik iç ve dış tehditler iç içe geçmiş durumdadır. Çevremizde yaşanan sorunların Türkiye’nin iç siyasetine yansıması, komşu ülkelere nazaran daha güçlü şekilde hissedilmektedir. Ancak bir eylem veya gücün tehdit olabilmesi için o hasmın sahip olunan değerlere zarar verme niyetinin olması ve bu niyetini gerçekleştirebilecek yeterli imkân ve araçlara sahip olması gerekmektedir.

KYB’nin, Kerkük’te bulunan ve Ceyhan Limanı’na petrol transferi yapan Kuzey Petrol Şirketi’ni işgal etmesini Menbiç operasyonunun bir yansıması olarak değerlendirmek mümkün.

Geleceği öngörme kapasitesi, güvenlik algılamalarının içeriğini etkiler. Öngörüsü yetersiz olan devletlerin risk ve tehdit algılamaları daha yüzeysel ve kısıtlı olurken stratejik vizyona sahip olan ülkelerin güvenlik algılamaları ise daha kapsamlı olacaktır. Ulusal güvenlik doktrini geliştirilirken gelecekte yaşanabilecek risk ve tehditlerin öngörülmesi, ülkenin alacağı pozisyon açısından hayati öneme sahiptir.

Ulusal güvenlik stratejisi ve dış politika oluşturulurken milli güç unsurları göz önünde bulundurulmalı ve kapasiteyi aşan girişimlerden kaçınılmalıdır. Ancak oluşan mevcut durumu etkilemek için bütün ulusal güç unsurları tek bir strateji doğrultusunda sevk ve idare edilerek sonuç alıcı girişimlerde bulunmaktan da çekinilmemelidir. Bütün bu değerlendirmeler ışığında Türkiye, Suriye kaynaklı güvenlik risklerini doğru bir biçimde algılamasına rağmen devlet içindeki FETÖ yapılanması gibi zaaflardan dolayı bu tehdit, risk aşamasında müdahale edilerek bertaraf edilememiştir ve PKK/PYD, Türkiye’ye yönelik risk ve tehdit yaratmanın ötesine geçerek bölgesel ve küresel güç mücadelesinin aracı haline gelmiştir.

TÜRKİYE’NİN KARARLILIĞI BELİRLEYİCİ

Bir olayın doğru bir biçimde anlaşılabilmesi için olayın küresel ve bölgesel denklem içindeki yerinin net bir biçimde tanımlanması gerekir. Bu bağlamda Menbiç operasyonunun, Suriye içindeki bir güç mücadelesinin ötesinde bölgesel ve küresel anlamları var. Bu operasyonun bir nedeni, Türkiye’nin ulusal güvenliğini tehdit eden terör örgütünün genişlemesini engellemekken diğer nedeni de PKK/PYD ve KYB/Goran ekseninin Türkiye/Barzani ittifakına karşı almış oldukları tutumdur. KYB’nin, Kerkük’te bulunan ve Ceyhan Limanı’na petrol transferi yapan Kuzey Petrol Şirketi’ni işgal etmesini Menbiç operasyonunun bir yansıması olarak değerlendirmek mümkün. KYB ve Goran’ın İran ile kurduğu özel ilişki göz önünde bulundurulduğunda Türkiye’nin Fırat Kalkanı Harekâtı’nın boyutunun genişlemesi, bölgesel anlamda İran’ın yayılmacı siyasetine set çekmektedir. İran, Şiiliği bir dış politika aracı olarak kullanmakta mahir davrandığı gibi Kürt aktörler arasındaki farklılıkları kaşıyarak ve kurduğu angajman ilişkileri ile direniş ekseninin parçası olan Kürt aktörleri Türkiye’ye karşı kullanmaktan çekinmemektedir.

YPG’nin Menbiç’teki bazı köyleri rejim güçlerine teslim etmesi, YPG’nin Türkiye’ye karşı her güç ile ittifak kurabilecek esneklikte hareket etme potansiyeline sahip olduğunu gösteriyor. Suriye rejiminin kendi iktidarını korumak için yaşanan süreci mezhepsel olarak Şii-Sünni çatışmasına, etnik olarak da Türk–Kürt ve Kürt–Arap çatışmasına dönüştürme siyaseti güttüğü görülmektedir. Esad yönetimi bu savaşı uzun süre devam ettirebilme kapasitesine ve niyetine sahiptir. Bunun için de elindeki en önemli imkân olan mezhep ve etnisite kozunu kullanmaktan kaçınmamaktadır. Bu yüzden sık sık Türkiye’yi mezhepçilik ve Kürt düşmanlığı yapmakla suçlayarak kendi taraftarlarını tahrik etmektedir. Rejimin PKK/PYD ile kurduğu organik ilişki bu perspektiften okunmalıdır.

Menbiç’teki denklemde Suriye’deki bütün bölgesel ve küresel aktörlerin (Rusya, ABD, İran ve Suriye ) YPG ile işbirliği içinde olduğunu söylemek mümkün. Ancak TSK destekli ÖSO birliklerinin El Bab’ın doğusunda, Menbiç’in batısında bulunan Tel Turin ve Kara köylerini YPG’den alması, Türkiye’nin PKK/YPG gibi terör örgütlerinin kontrol ettiği jeopolitik alanın genişlemesine müsaade etmeyeceğini gösteriyor. Hem Sn. Cumhurbaşkanın El Bab’dan sonra hedefin Münbiç olduğu ifadesi hem de Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, YPG’nin  Menbiç’ten çekilmezse vurulacağını ve ABD’nin YPG’yi destekleme yanlışından dönmesi gerektiği açıklaması Türk karar vericilerin Menbiç operasyonundaki kararlılığını göstermektedir. Türkiye’nin bu kararlılığına rağmen ABD’nin Menbiç’in batısında, ÖSO kontrolündeki Yılanlı Köyü’nün karşısında YPG unsurlarını eğitmesi ve oradaki askeri varlığı, ABD’nin Rakka operasyonu için YPG’den istifade etme seçeneğini masada tuttuğunu gösteriyor.

ABD’NİN YPG TEKLİFLERİ

Türkiye ve ABD arasındaki karşıt duruş sahada sıcak çatışmaya dönüşür mü yoksa bir orta yol bulunabilir mi? ABD’nin ajandasında Türkiye ile PYD’yi barıştırmaya yönelik tasarladığı adımları şöyle sıralamak mümkün:

1) PKK ve PYD arasındaki irtibatı kuran kadroların tasfiyesi ile PYD’nin bağımsızlaşması ve Türkiye ile sağlıklı bir zeminde yeni bir ilişki geliştirmesinin önünü açmak. Bu bağlamda PKK ve PYD arasındaki linki sağlayan isimlerin tasfiye edilmesi gündeme gelebilir. Ayrıca Türkiye bahar aylarında kapsamlı operasyonlarla ülke içerisindeki PKK varlığına ciddi darbe vurabilir, Kuzey Irak’ta ise Barzani güçleri PKK’nin Sincar ve Kandil’deki hareket alanını daraltmaya yönelik adımlar atabilir. Ancak burada Türkiye’nin temel hassasiyeti, PYD’nin direniş ekseni olarak tabir edilen İran, Rusya ve Şam ile kurduğu ilişkidir. Bu senaryonun uygulamaya konulması halinde PYD’nin direniş ekseni ile kurduğu ilişkinin nasıl bertaraf edileceği sorusu
önem taşımaktadır.

2) İkinci seçenek olarak, referandumdan sonra PKK ile yeniden bir barış süreci başlatılarak Türkiye’nin PKK/PYD jeopolitiği ile yeniden ilişki kurmasının sağlanması ile Rakka operasyonun yapılmasının hedeflendiğini söylemek mümkün.

TSK destekli ÖSO’nun, Menbiç’in batısındaki Tel Turin ve Kara’yı YPG’den alması, Türkiye’nin YPG gibi terör örgütlerinin kontrol ettiği alanın genişlemesine izin vermeyeceğini gösteriyor.

Amerika’nın Türkiye’yi PKK/PYD ile barıştırma planlarına rağmen Türkiye’nin mevcut pozisyonunun ABD’nin duruşunun tam tersi yönünde olduğunu söylemek mümkün. Ankara, PKK’nın uzantısı konumunda olan PYD’nin Suriye’de etki sahasını güçlendirmesini ulusal güvenlik tehdidi olarak görüyor. Ancak Menbiç konusunda bütün bölgesel ve küresel aktörlerin Türkiye’nin tezine karşıt pozisyon aldığı bir durumda Türkiye’nin tek başına bir harekât yürütmesi zor görünüyor. Ancak bütün bu mevcut duruma rağmen Türkiye kendi ajandasını uygulamak için mutlaka PYD/YPG’nin beslendiği tabanı bölmeye yönelik siyaset izlemelidir. Bunun için Türkiye, Suriye Kürt Ulusal Konseyini ve Rojava Peşmergelerinin PKK/PYD’nin bölge Kürtleri üzerinde yarattığı tahakkümün ortadan kaldırılması için gerekli altyapıyı sağlamaya yönelik çabalarını güçlü bir biçimde desteklemelidir.  İkinci seçenek olarak, YPG‘nin motor gücünü oluşturduğu Demokratik Suriye Güçleri’nin diğer bileşenlerinin ayrıştırılması için sert ve yumuşak güç unsurlarını etkili şekilde kullanmalıdır. Özetle, Türkiye elindeki bütün araçları kullanarak tehdit olarak algıladığı bir örgütün bertaraf edilmesi için kararlılığını sürdürmeli ancak tasfiye sonrası yeni tasarım seçenekleri ile ilgili alternatifler de üretmelidir. İdeolojiler düşmansız yaşayamaz ve YPG’nin alacağı büyük darbeler neticesinde örgütün mobilize ettiği tabanın ideolojik motivasyonunun Türk düşmanlığı üzerine şekillenmesi engellenmelidir. Örgütlerin mekanizmaları doğru müdahalelerle çözülebilir ama toplumsal hafızada oluşan imajlar kolay kolay değişmez. Bundan dolayı bu tabanın kazanılmasına yönelik siyasi araçlar geliştirmek, YPG’nin gücünün sınırlandırılması kadar önemlidir.

İlgili Haberler
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Bunlar da İlginizi Çekebilir