Kaybolduktan 19 gün sonra cesedi bulunan 8 yaşındaki Narin Güran davası hala aydınlatılamadı. Türkiye'yi yasa boğan Narin Güran cinayeti ile ilgili önemli ipucu, ünlü adli tıpçı Prof. Dr. Sevil Atasoy'dan geldi. Olay yerinde...
Diyarbakır'da 8 yaşındaki Narin Güran'ın 21 Ağustos 2024'te kaybolduğu ilanı verildikten sonra, 8 Eylül 2024'te cesedi bulunmuştu. Bulunan deliller, yapılan incelemeler hala bir sonuç vermedi.
8 yaşındaki Narin Güran’ın cinayeti Türkiye’yi yasa boğarken, soruşturmada birbiri ardına yaşanan gelişmeler ve hatalar gözleri, Adli Tıp dünyasının önde gelen ismi Prof. Dr. Sevil Atasoy’a çevirdi. "Kusursuz cinayet yoktur" sözüyle tanınan Atasoy, bu tür vakalarda delillerin titizlikle incelenmesi gerektiğini sık sık vurguluyor. Ancak Narin Güran’ın ölümünde süreç boyunca yaşanan ihmaller ve eksiklikler, cinayetin sır perdesinin aralanmasını zorlaştırıyor.
NARİN CİNAYETİNDEKİ İHMALLER VE ATASOY’UN SESSİZ MESAJI
Gazete Pencere'de yer alan habere göre, Narin Güran’ın kaybolması ve ardından cansız bedeninin 19 gün sonra Eğertutmaz Deresi’nde bulunması, soruşturmanın başından beri büyük bir karmaşa içinde yürütüldüğünü gözler önüne serdi. Narin’in ölümüyle ilgili birçok iddia ortaya atıldı, delil niteliğindeki 91 örnekten hiçbir sonuç elde edilemedi. Ayrıca, kameralarla çevrili köyde cinayeti işleyen kişinin videosunun haftalar sonra fark edilmesi, şüphelilerin yanlış yönlendirmeleri ve olay yerinin incelenmesindeki ihmaller, cinayet soruşturmasının en büyük sorunları olarak belirdi.
Sevil Atasoy ise, olayla ilgili doğrudan açıklama yapmasa da arşivinden çıkardığı eski yazılarıyla soruşturmaya dair kritik mesajlar veriyor. Atasoy’un 16 yıl önce Hürriyet’te kaleme aldığı “Göldeki Yeşil Ceset” başlıklı yazısında, suyun içindeki cesetlerin nasıl incelenmesi gerektiği konusunda detaylar mevcut. Dr. Baden'in, üç haftadır suda olduğu sanılan bir cesedi inceleyerek aslında 16 aydır suda olduğunu bulması, olay yerinin ve cesedin doğru yöntemlerle incelenmesinin önemini ortaya koyuyor.
KUSURSUZ CİNAYET YOKTUR: ARŞİV YAZILARINDAKİ MESAJ
Sevil Atasoy’un gündeme getirdiği diğer iki yazı da cinayet vakalarının çözümünde olay yeri incelemesinin titiz yapılmasının önemini vurguluyor. Almanya’da kabloyla öldürülen bir kişinin, kablo üzerindeki DNA sayesinde yakalanması ve İngiltere’de tuğlayla öldürülen bir kişinin katilinin tuğladaki iki farklı kan izine rağmen tespit edilmesi, delillerin titizlikle incelenmesi gerektiğini gösteriyor.
Atasoy’un bu arşiv yazılarını tekrar gündeme getirmesi, Narin Güran cinayetinde ihmallerin olduğunu ve olay yerinin yeterince dikkatli incelenmediğini ima ediyor olabileceğini gündeme getirdi. Atasoy’un bakış açısına göre, her cinayet bir iz bırakır ve bu izlerin doğru yöntemlerle incelenmesi, olayın aydınlatılması için en önemli adımdır.
SORUŞTURMADAKİ GECİKMELER VE DELİL KAYIPLARI
Narin Güran cinayetinde yaşanan gecikmeler ve delillerin tahrip olması, cinayetin çözümünü zorlaştırdı. Narin’in vücudundan alınan 91 örneğin hiçbirinde DNA tespit edilememesi, arama çalışmalarında jandarmanın yanlış yönlendirilmesi, cesedin bulunmasının ardından ortaya çıkan kanıtların hava koşulları nedeniyle zarar görmesi gibi etkenler, olayın çözümlenmesini zorlaştırdı. Ayrıca, şüphelilerin otomobillerinde yapılması gereken incelemelerin günler sonra gerçekleşmesi de önemli bir eksiklik olarak dikkat çekti.