Esenyurt'ta bir tekel bayisinde iki kişinin öldürüldüğü, bir kişinin ise yaralandığı silahlı saldırının kamera görüntüleri Türkiye'yi ayağa kaldırmıştı. Saldırının ardından 10 sanığın yargılandığı davada, olayı gerçekleştirenlerden Tarık Özer ve Murat Özer tekele öldürme kastıyla gitmediklerini iddia etti. Tarık Özer, oğlunun ve kardeşinin vurulduğunu sandığı için ateş ettiğini öne sürdü. Murat Özer ise "Biz kan gütmedik. Olayda bizim mağdur olmamız gerekirken şimdi buradayız." dedi.
İstanbul Esenyurt’ta geçen temmuzda 20 yaşındaki Batuhan Bayındır ile 24 yaşındaki Yunus Emre Erzen’in yaşamını yitirdiği tekel bayisi saldırısında 10 sanığın yargılanmasına bugün başladı.
7 ay önce gerçekleştirilen silahlı saldırıda iş yeri sahibinin oğlu Yunus Emre Erzen ile dükkandaki arkadaşlarını ziyarete gelen 21 yaşındaki Batuhan Bayındır hayatını kaybetti. Saldırıda Yunus Emre Erzen'in kardeşi Yusuf Erzen ise yaralandı.
Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya sanıklar Tarık Özer, Murat Özer, Azat Özer ve Servet Özer tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses Görüntülü ve Bilişim Sistemi(SEGBİS) aracılığıyla bağlandı. Duşmaya tutuksuz sanık Adem Kılıç, Ercan Topçu, Hüsamettin Ahmetoğlu, şikayetçi Cantürk Erzen ve taraf avukatları katıldı.
"AYAĞINDAN VURMAK İSTEDİM"
Tutuklu sanıklardan Tarık Özer savunmasında, "Olaydan 3-4 ay önce 70 bin ton demir aldılar. Karşılığında çek verdiler. Çeklerden birini ödediler diğerini ödemediler. 625 bin liralık çek için ödeme emri gönderttim. Cantürk Erzen sosyal medya hesabından benim gönderdiğim ödeme emrini paylaşarak küfürlü sözler söylemiş. Cantürk Erzen'i bu paylaşımları kaldırması için kardeşim Murat aradı. Cantürk telefonu açmadı dönüşte yapmadı. Tekel bayiisinde olduğunu düşünerek gidip konuşmak istedik." dedi.
Yunus Emre'yi ayağından vurmak istediğini öne süren Özer, "Tekel bayiisine girince 3 kişi vardı. Yunus ve Yusuf Erzen’i tanıyordum. Batuhan Bayındır’ı tanımıyordum. Biz Yunus Emre’ye babasını sorduk oda ‘ne yapacaksın babamı’ diye karşılık verdi. Kardeşim Murat’ta ‘baban bize hakaret etmiş çağır gelsin konuşalım’ dedi. Sonra kardeşimle Yunus Emre Erzen’de sürtüşmeye başladı. Ben sırtım dönükken silah sesi duydum. Oğlumda 'baba baba' diye bağırınca kardeşimin vurulduğunu gördüm yerdeki kanlardan. Oğlumun seslenişini duyunca oğlumun vurulduğunu düşünerek o anki halle hedef alarak ayağından vurmak istedim. Yunus Emre'nin silahını bırakması için ayaklarından vurmak için ateş ettim." açıklamasında bulundu.
"DOLAPLARA ATEŞ ETTİM"
Tarık Özer savunmasının devamında öldürme kastı olmadığını iddia ederek, "Yusuf Erzen eli belinde üzerime doğru gelince 2-3 el bacağına doğru ateş ettim. Tekrar döndüğümde elindeki silahı bırakmayınca ben tekrar ayağına bir el ateş ettim. Sonra kardeşim beni tutup dışarı çıkartırken arkamızdan ateş etmesinler diye rast gele dolaplara ateş ettim. Benim orada öldürme kastım yoktur, ben kardeşimi ve oğlumu korumak için ateş ettim. Ben oraya gidip öldürme yaralama kastım yoktu. Olay bir anda kendiliğinden gelişti. Oğlumun ve kardeşimin öldürüldüğünü düşünerek o anki korku ve panikle haraket ettim. Benim Yunus Emre Erzen’i öldürme kastım yoktu. Batuhan Bayındır olay anında yere düştü. Bayındır, Yunus Erzen’le karşı karşıyaydı. Yunus’un yere düştüğü anla Batuhan’ın yere düştüğü an aynıdır. Benim Batuhan’ın ölümüyle alakam yoktur. Batuhan’ın Yunus’un silahından çıkan kurşunla öldüğünü düşünüyorum. Bayındır ailesiyle ailem tarafından görüşme yapıldığını, arabuluculuk süreci yürütüldüğünü biliyorum. Ailemde Bayındır ailesiyle uzlaştıklarını, helalleştiklerini söylediler" dedi.
"OLAYDA BİZİM MAĞDUR OLMAMIZ GEREKİRKEN ŞİMDİ BURDAYIZ"
Sanıklardan Murat Özer olay gününü anlattı. Özer, "Cantürk’le kardeşim arasında bir demir ticareti olmuş benim haberim yoktu bundan. 1 milyon 300 binlik bir çek vermiş Cantürk, bunun bir çekini vermiş diğer çeki ödememiş. Kardeşimde diğer çekin ödenmesi için oğlunu ve kendisini aramış. Ben olay günü Marina’da otururken Cantürk abimin ona gönderdiği evrakı paylaşarak küfürler etmiş. Cantürk Erzen’i aradım ama açmadı. Abimde Cantürk’ün tekel bayiisinde olabileceğini söyledi. Ben isteksiz olmama rağmen abim tek gitmesin diye beraber gittik. Biz uzlaşı sağlamak için oraya gittik." sözleriyle olay anını anlattı.
Tekel bayisinde gittiklerinde 3 kişinin olduğunu söyleyen Özer, "Yunus Emre içeri girince tavırlı, agresif cevaplar verince birde gözüyle arada silahına bakıyordu. Alkol bardağını gördüm. Ben kendisinin bize ateş edeceğini düşündüm. Sonra Yunus Emre’nin omzuna elimi koyarak babanı çağır dedim bana sert ve kinayeli cevap vererek elimi itekledi. O sırada silahı alıp bizi vuracaktı. Ben kendi ruhsatlı silahım vardı. Benim Yunus Emre’ye zarar verme isteğim yoktu. Orada tesadüfen elime geçen şişeyle kafasına vurdum ona engel olmak için. Yunus Emre’ye engel olamadım, silahını tutmasam beni vuracaktı. Yunus Emre yerde bir kaç kez ateş etti. İzlediğim görüntülerde Azat beni korumaya geliyor, Azat istese benim silahımı alıp vurabilirdi ama zarar vermek istemedi. Abim panikle ateş ediyor. Ben engel olmaya çalıştım dışarı çıktık." dedi.
Olayda öldürme kastı olmadığını öne süren Özer, "İddianamede kan gütmeden bahsedilmiş. Biz kan gütmedik. Onların düğününe cenazesine gittik. Bizim olayda öldürme kastımız yoktu. Olayda bizim mağdur olmamız gerekirken şimdi burdayız. Olay günü ayağım kırılsaydı oraya gitmeseydim. Keşke Cantürk o küfürleri paylaşmasaydı" ifadelerini kullandı.
Duruşma diğer sanıkların savunmalarının alınmasıyla devam ediyor.
SANIKLAR İÇİN İSTENEN CEZALAR
İddianamede, tutuklu sanıklar Tarık Özer, Murat Özer, Azat Özer ve Servet Özer'in, Yunus Emre Erzen'e yönelik "tasarlayarak kan gütme saikiyle kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, Batuhan Bayındır'a yönelik "kasten öldürme" suçundan müebbet, Yusuf Erzen'e yönelik "tasarlayarak kan gütme saikiyle kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan 13 yıldan 20 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istendi. Sanıkların ayrıca, "kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olacak biçimde ya da kişilerde korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etmek veya patlayıcı madde kullanmak" suçundan 6’şar aydan 3’er yıla kadar, “ruhsatsız silah bulundurmakö suçundan da 1’er yıldan 3’er yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.
İddianamede, tutuksuz sanıklar Adem Kılıç, Erdal Adıyaman, Ercan Topcu, Vedat Erkin, Nimetullah Özer, Hüsamettin Ahmetoğlu'nun da "suçluyu kayırma" suçundan 6’şar aydan 5’er yıla kadar hapisle cezalandırılmaları gerektiği belirtildi.
ARA KARAR AÇIKLANDI
Mahkeme heyeti ara kararını açıkladı.
Heyet, tutuksuz sanıkların yurtdışı yasağı ve adli kontrol tedbirlerinin devamına karar verirken, tutuklu sanıklar Tarık Özer, Murat Özer, Azat Özer ve Servet Özer'in tutukluluk halinin devamına hükmetti.
Duruşma ise 10 Mayıs saat 09.30'a ertelendi.