Ülkü Ocakları Eski Genel Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesine dair dava, dördüncü gününü geride bıraktı. Ateş’in ablası Selma Ateş ve Deva Partisi Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen dava sürecini KARAR’a anlattı. Ateş, sanıkların ve Sanık avukatlarının dört gün boyunca kendilerine yönelik tacizkar davranışlarda bulunduğunu annesinin bu sebepten iki gün üst üste fenalaştığını belirtirken, Ekmen de azmettirici Doğukan Çep’in devletin tetikçisi olma ihtimali üzerinde durdu.
BÜŞRA CEBECİ
Ülkü Ocakları Eski Genel Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesine dair dava dördüncü gününü geride bıraktı. Dört günlük süreçte duruşma salonunda sık sık yaşanan gergin anlar medyaya yansıdı. KARAR’a konuşan Sinan Ateş’in ablası Selma Ateş, bu gerginlikliklerin genellikle sanıklar ve sanık avukatlarının tacizleri sonucu yaşandığını söyledi. Ateş, mahkeme başkanının müştekilere sert tutum aldığını, müşteki avukatlarının sanıklara soru sormasına çoğu kez izin vermediğini söyledi. Öte yandan Ateş, sanık avukatlarının müştekilere soru sormak istediğinde bunun mahkemece kabul edildiğini, tanık ve müşteki Selman Bozkurt’a sanık avukatlarının soru sorduğunu kendisininse avukatların bu talebini reddettiği için soru sorulmadığını belirtti.
SİNAN ATEŞ’E TERÖR SUÇLAMASI
Selman Bozkurt, Sinan Ateş’in vurulduğu gün kendisi de Ateş’in yanında bulunan isimlerdendi ve Bozkurt da sanık Eray Özyağcı’nın silahından çıkan kurşunlarla yaralandı. İddianamede yer almayan fakat bu dört günlük süreçte ortaya atılan bir iddia da Bozkurt’la ilgiliydi. Tetikçi Özyağcı, kendisinin Ateş’i ayaklarından vurduğunu fakat kendisi kaçarken yanındakilerin ateş açtığını ve “Reisi vurduk” diye bir ses duyduğunu söyledi. Böylece Özyağcı, Ateş’in Bozkurt’un silahıyla öldürüldüğünü iddia etti.
Ateş, sanık avukatının Bozkurt’a yönelttiği bir soruyu da dile getirdi:
“Avukat Selman Bozkurt’a, ‘Sinan Ateş’in başka telefonu var mı?’ diye sordu. Daha sonra da Ateş’in bir kadınla görüştüğünü, Sevgi adındaki bu kadının PKK ile irtibatlı olduğunu iddia etti. Öldürdükleri yetmedi bir de neredeyse Sinan’ı terörle ilişkili olmakla suçlayacaklar.”
Ayrıca Ateş, Bozkurt’un Ateş’i öldürmesi iddiasıyla ilgili de “Selman bizim kardeşimiz gibidir, Sinan’la da öyleydiler. Selman bunların olacağını bilse Sinan’ın önüne atlar öldürülmesini engellerdi. O kadar güvendiğimiz biri. Selman’ın Sinan’ı öldürmesi iddiası saçmalıktan başka bir şey değil.” dedi.
Özyağcı’nın değiştirdiği ifadeler bununla sınırlı kalmadı. İddianameye geçen ifadesinde Özağcı, Sinan Ateş’le kişisel bir husumeti olduğunu, Ateş’in kendisine vefasızlık yaptığını, bu sebeple de Ateş’i vurduğunu söylemişti. Mahkemede ise Özyağcı, azmettirici Doğukan Çep’in Ateş ile olan bir alacak meselesi yüzünden Ateş’i vurduğunu öne sürdü.
ÇEP’İN LAKAYTLIĞI KORUNDUĞUNU BİLMESİNDEN Mİ?
Azmettirici Doğukan Çep, gerek mahkeme salonundaki tavırları gerekse de ifadeleriyle davanın en dikkat çeken ismi oldu. 2013’te uyuşturucuyla mücadele yürüyüşünde Hasan Ferit Gedik’i öldürdüğünü, bu sebepten hapis cezası aldığını ve firari olduğunu daha önceki ifadelerinde söylemişti. Çep, bu ifadesine ek olarak, ağustos ayında Gülsuyu Mahallesi'nde afiş asan ESPlileri yaraladığınu ve ESP bürosuna silahlı saldırı yaparak kırmızı fularlı kız Ayşe Deniz Karacagil, Sinan Sağır başta olmak 10 kişiyi yaraladığını sonra da Hasan Ferit Gedik’i katlettiğini söyledi.
Deva Partisi Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, Çep’in bu ifadesinin çok önemli olduğunun altını çizdi:
“Çep’in yaraladığını veya öldürdüğünü söylediği isimler öylesine isimler değil. Bu isimleri mahkeme salonunda dile getirmesi de öylesine değil. Çünkü ilk dile getirdiğinde mahkeme başkanı kendisini susturmasına rağmen daha sonra bu isimleri tekrar dile getirdi. Burada karşımıza bazı ihtimaller çıkıyor. Çep, bunları devlet içinden birlerinin görevlendirmesi ile hedef almış olabilir. Geçmişte bu tür örneklerle karşılaştık. Zaten hiç saklanmadan, cezaları kesinleştiği halde bu kadar rahat olması, Bodrum’a tatile gitmesi korunduğunu gösteriyor. Sanıklar çok rahat. Öyle ki mahkeme salonunda yoklama yapılırken sanıklardan biri Kemal Kılıçdaroğlu’na atıfta bulunarak 'BU-RA-DA-YIM' dedi. Bu lakaytlık bile bu kişilerin korunduğu izlenimini veriyor. Bu da zaten Ateş suikastinin çok daha siyasi ve derin bağlantıları olduğunu gösteriyor. ”
Ekmen, bir diğer ihtimalinin de uyuşturucu ticareti olabileceğini söylüyor. Ateş’in bu kişilerin uyuşturucu ağlarını öğrenmiş olabileceğini ve bu sebepten Ateş’i hedef almış olabileceklerini söylüyor.
ÖLDÜRDÜĞÜ VE VURDUĞU KİŞİLERİ REFERANS GÖSTERDİ
Selma Ateş de Çep’in bu ifadelerine tepki gösteriyor ve mahkeme salonunda sanık sandalyesinde bulunan bu kişinin geçmişteki suçlarını bu kadar rahat dile getirmesine, firari olduğu halde üç yıldır rahat rahat gezebiliyor, hatta bodruma tatile gitmesine şaşırdığını söylüyor ve ekliyor, “Bu kişi inanılmaz bir rahatlığa sahip, davanın ilk gününden bu yana gerek Çep’in gerekse Tolgahan Demirbaş’ın tacizkar, tehditkar bakışlarını ben de dahil tüm mağdurlar üzerinde hissediyor. Milletvekillerine sataşıyor, bağırıyor. Şu sorulmalı, ‘bu kişi kime veya neye güveniyor da bu rahatlığa sahip?’”
Ayrıca Ateş, sanıkların geçtiğimiz gün duruşma salonundan sanık avukatları tarafından alkışlanarak çıkarıldığını, bununla ilgili de şikayetçi olduklarını ve bu konunun inceleneceğini belirtiyor.
Ateş, annesinin davanın hem üçüncü hem de dördüncü günü fenalaştığını, bunun sebebinin de ifadesi alınırken Çep’in tavırları olduğunu söyledi. Hakimin sanıkların ve avukatlarının bu tavırları karşısında müdahale etmediğini belirten Ateş, müştekilere ve avukatlarına çok sert davrandığını hatta en son CHP’li Mahmut Tanal’ı salondan çıkardığını söyledi.
"KİRALIK KATİL ARADIKLARINI BİLİYORDUK"
Ateş, Ahmet Yiğit Yıldırım, Semih Yalçın, Ömer Şanlı, Olcay Kılavuz, Sonay Tahmaz Kaleci, Zekai Pınarbaşı Sinan Ateş için kiralık katil arayışına girdiğini söylüyor:
“Kılavuz ve Yıldırım, Tolgahan Demirbaş’ı Haluk Türk’ün çiftliğine gönderiyor. Demirbaş burada Türk’e diyor ki, “Beni Olcay Kılavuz ve Ahmet Yiğit Yıldırım gönderdi. Ben elçiyim. Sinan Ateş’le görüşmeyi kes, onun kalemi kırıldı. Senin de başın yanmasın” diyor. Haluk da “Bunu siz bana söylemediniz ben de bunu duymadım” diyor, bunu da bize söyledi. Biz de mahkemede bunu dile getirdik.”
Ayrıca Mersin Ülkü Ocakları Eski Başkanı Çağrı Ünel’in silahlı saldırıya uğramadan önce, Ünel’e de benzer bir şekilde uyarıda bulunuluyor. Ünel’e, Ateş’le görüşmemesi gerektiği, Ahmet Yiğit Yıldırım ve Olcay Kılavuz’la fotoğraf çekilip sosyal medya hesaplarında paylaşması gerektiği söyleniyor. Ünel’in buna cevabı “Sinan benim arkadaşımdır, ben zaten başkanlığı bıraktım. Bunu da yapamam” olunca Ünel, saldırıya uğruyor.
Çep, daha önce Ateş’in ev adresini bulmaya çalışmasının sebebini Mersin’deki silahlı saldırıdan dolayı Ateş’in evine pankart bırakmak olarak açıklamıştı. Çep, müşteki avukatlarının kendisine yönelttiği, “Madem pankart için arıyordun neden Mersin’deki saldırıdan beş gün önce Sinan Ateş’in ev adresini ve plakasını araştırmaya başladın?” sorusuna cevap vermedi.
Ekmen, bu davanın kamu düzeni ve yargıya güven açısından önemli olduğunu belirtti ve gerçek azmettiriciler hakkında dava açılarak bu katlin tüm yönleriyle aydınlatılmasının her vatandaşın hukuk güvenliği açısından önemli olduğunu söyledi.