Kurtlar Vadisi repliği Yenidoğan duruşmasında: Devleti soymak milleti soymaktan iyidir

Kurtlar Vadisi repliği Yenidoğan duruşmasında: Devleti soymak milleti soymaktan iyidir

Ortaya çıktığı günden bu yana gündemin en önemli konularından biri olan Yenidoğan Çetesi'nin yargı önündeki ilk duruşması dün gerçekleşti. 22'si tutuklu 47 sanık bugün tekrar hakim karşısına çıktı. Sanık Deniz Korkmaz'a sanık Hasan Basri Gök ile olan bir görüşmesinde dediği, "Devleti soymak, milleti soymaktan iyidir" cümlesi sorulunca, "Kurtlar Vadisi’nde geçen bir replik bu. Altında eylem olan bir söz değil. Ünlü bir replik" dedi.

SEMA KIZILARSLAN

Yenidoğan Çetesi Davası'nın ikinci duruşması başladı. Mahkeme Başkanı salondaki yerini aldı. Tutuklu sanıklar, aralarında çete lideri Fırat Sarı’nın da bulunduğu grup, salona getirildi. Dün Duygu Hastanesi hemşiresi şüpheli Hakan Doğukan Taşçı ifade vermişti. Bugün tutuklu sanık Hasan Basri Gök ve tutuklu sanık Deniz Korkmaz ifade verdi. Sanıkların ifadelerinin ardından duruşma sona erdi. Yarın duruşma 09.30'da başlayacak.

"FIRAT SARI’NIN TANIDIĞI DOKTOR VARSA 112 ARAYA GİRMEDEN BEBEĞİ ALIYORDUK"

Mahkeme Başkanı: Savunmanı yapacak mısın?

Sanık Hasan Basri Gök: Zaten savcılıkta da ve emniyette de anlattım gerekli olan şeyleri. Aynı şeyleri anlatmaya gerek yok.

Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı ile irtibatı nedir?

Sanık Hasan Basri Gök: Fırat Sarı’nın hemşiresiydim. Son altı aylık süreçte de şoförlüğünü yaptım.

Mahkeme Başkanı: Bebek sevkleri nasıl yapılıyordu?

Sanık Hasan Basri Gök: Kimi 112’den alınıyordu, kimi tıp merkezinden alınıyordu. Fırat Sarı’nın tanıdığı doktor varsa 112 araya girmeden bebeği sevk alıyorduk. Bunu da SGK’dan para kazanmak için yapıyorduk.

Mahkeme Başkanı: Bu işten parayı kim kazanıyordu?

Sanık Hasan Basri Gök: Ambulans şoförü Gıyasettin para kazanıyordu.

Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı ile irtibatın neydi?

Hasan Basri Gök: Hemşiresiydim. Son altı ayda şoförlüğünü yaptım.

Mahkeme Başkanı: Personeli kim hastaneye yönlendiriyordu? Hangi hastaneler vardı?

Hasan Basri Gök: Avcılar, Doğu, Birinci, Bağcılar ve Duygu Hastanesi.

Mahkeme Başkanı: Bebek sevklerini kim yapıyordu?

Hasan Basri Gök: Fırat Sarı, İlker Gören ve ben yapıyordum.

Mahkeme Başkanı: Bebekleri nereden alıyordunuz?

Hasan Basri Gök: Bazılarını tıp merkezlerinden, bazılarını ise 112’den alıyorduk.

Mahkeme Başkanı: Nasıl alıyordunuz? 112 neden araya girmiyordu?

Hasan Basri Gök: 112 hiç araya girmeden Fırat Sarı alıyordu.

Mahkeme Başkanı: 112 neden bu sürece dahil olmuyordu?

Hasan Basri Gök: A’dan Z’ye sırayla hastaları alır 112.

'YAKININIZDA BU HASTANE VAR, BURAYA SEVK EDELİM' DİYORDUK'

Mahkeme Başkanı: Neden böyle bir şey yapıyorlardı?

Hasan Basri Gök: SGK’dan para kazanmak için.

Mahkeme Başkanı: Ailelere ne diyordunuz?

Hasan Basri Gök: "Yakınınızda bu hastane var, buraya sevk edelim" diyorduk.

Mahkeme Başkanı: Bu durumdan para kazanan birileri var mıydı? Kimler kazanıyordu?

Hasan Basri Gök: Gözümle gördüğüm bir şey yok ama hayrına yapılmıyordu. Serdar Yüksek her sevkten 5 bin TL alıyordu. Ayrıca Mert Gıyasettin, İlker Gören de kazanç elde ediyordu.

Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı ile bir konuşman var. Bu basamağa olabildiğince hasta al çünkü SGK karşılamıyor diyor. Sen de Fırat Sarı’ya “20’nin üzerine çıkmayacağım” diyorsun. Bunun hastaneye faydası ya da zararı nedir?

Hasan Basri Gök: Maliyeti karşılamadığı için 20’nin üzerinde hasta almayalım diyorduk.

Mahkeme Başkanı: 54. sayfada odaları dolaşıp fotoğraflar çekmişler ve "Hastane dosyalarını sakla, kilitle bir yere" diye bir konuşma var. Bu neyle ilgiliydi?

Hasan Basri Gök: Bu kişisel evraklarla ilgiliydi.

Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı, kutuların içine sakla diyor. Neden kişisel ya da hastane dosyalarını gizleme ihtiyacı hissediyorsunuz? Başka bir hastanenin evrakları olabilir mi?

Hasan Basri Gök: Bu konuda bir bilgim yok.

Mahkeme Başkanı: Mehtap’la aranda bir konuşma var. "Yine sakla, dolaba koy," diye. Neden?

Hasan Basri Gök: Denetime gelmişlerdi. Fırat Sarı talimat verdi. Fazla olan ilaçları saklamamızı söyledi.

Mahkeme Başkanı: Bu ilaçlar neden saklandı?

Hasan Basri Gök: Hastanın üzerinde kullanılmışlardı.

Mahkeme Başkanı: Serdarova bebeğin ailesinden para alınması ile ilgili bir konuşman var onu anlatır mısın?

Hasan Basri Gök: O bebek tıp merkezinde doğdu. Fırat Sarı aradı bir sevk var dedi. Sevke ben yardım ettim. Ailenin de parası yoktu. Fırat Sarı kendi cebinden verdi parayı. Fırat Sarı sonra da kendi komisyon ücretini aldı. Toplamda yaklaşık 40 bin lira toplandı. Hastaneye parasını verdik, gerisini Fırat Sarı aldı.

SANIK GÖK’TEN İLAÇ İTİRAFI: SGK’NIN KARŞILADIĞI İLAÇLARIN SATIŞINDAN 40 BİN TL KAZANDIK

Mahkeme Başkanı: Önemli bebekleri kim alıyordu?

Hasan Basri Gök: İlker Hoca alıyordu. Oradan bana nasıl kaldı, eksler anlamadım.

Mahkeme Başkanı: Eksleri kim yazıyordu?

Hasan Basri Gök: Eksleri İlker Hoca yazıyordu. Bir iki tanesini bana attılar.

Mahkeme Başkanı: Hemşirelerden aldığınız oluyor muydu? Başka hemşirelerden aldınız mı?

Hasan Basri Gök: Bir kere aldım, başka hatırlamıyorum.

Hasan Basri Gök: Yoğun bakım basamakları doğru değildi.

Mahkeme Başkanı: Nasıl doğru değildi? Nasıl yapılıyordu?

Hasan Basri Gök: Fırat Sarı’nın belirlediği basamaklar vardı. Denetim olunca bu basamakları düşürüyorduk.

Mahkeme Başkanı: O zaman epikrizleri yanlış doldurmanız gerekiyordu?

Hasan Basri Gök: Evet

Mahkeme Başkanı: İlaç satışından para kazandınız mı?

Hasan Basri Gök: SGK’nın karşıladığı fazla kalan ilaçların satışından 30-40 bin lira para kazandık. Fırat Sarı’ya ne kadar para verdiğimi hatırlamıyorum. 3 kere sattım.

'EPİKRİZ GERÇEĞE AYKIRI YAPILIYORDU'

Mahkeme Başkanı: Epikriz raporlarını sen mi yazıyordun?

Hasan Basri Gök: Değişiyordu, ben de yazıyordum ama.

Mahkeme Başkanı: Israrla bu raporların yazımıyla ilgili inkar var. Normal bir şey ise niye inkar ediyorlar?

Hasan Basri Gök: Bilmiyorum efendim. Bizim yazdıklarımız savcılığı da sunuldu. Bebek 10 gün yattıysa, 10 gün boyunca gördüğü tedavi kayıt altına alınır.

Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı ve şirketi hemşirelere para veriyor muydu?

Hasan Basri Gök: Evet, değişiyordu bunun nedeni mesai saati ve doktora yardım etmesi nedeniyle veriliyordu.

Hasan Basri Gök: Hastane sorumluları bu işe çok karışmadı. Fırat Sarı’nın seçtiği ekip yaptı. Basamaklar doğru değildi. Mesela, bir ise üç gösteriliyordu.

Mahkeme Başkanı: Nasıl yapılıyordu?

Hasan Basri Gök: Sistem üzerinden.

Mahkeme Başkanı: O zaman epikriz gerçeğe aykırı yapılıyordu.

Hasan Basri Gök: Evet.

'BEBEĞİ ÖLDÜR DEMİŞSİN! BÖYLE Mİ YAPIYORDUNUZ İŞİNİZİ?'

Mahkeme Başkanı: Mehtap’la bir konuşman var. “50 satürasyonlu çocuk mu olur?” diye.

Hasan Basri Gök: Bebeği görmedim. Bilmiyorum nabzı çok düşüktü.

Mahkeme Başkanı: Bebeği öldür demişsin! Böyle mi yapıyordunuz işinizi?

Hasan Basri Gök: 50 satürasyon bir bebek için çok düşük. Çirkin bir cümle evet; ama görüşümü belirttim çünkü bebeğin kalbinin durup çalışmasına neden oluyordu. Normalde böbrekler iflas edince bırakılır.

'FARK ETSELERDİ OPERA BEBEK YAŞIYOR OLURDU'

(Mahkeme Başkanı Opera bebeğe ilişkin sorular soruyor)

Mahkeme Başkanı: Beylikdüzü Hastanesi’ne sevk olduğunu biliyor musunuz?

Hasan Basri Gök: Evet, Beylikdüzü Hastanesi’ne sevk olduğunu biliyorum. Doğukan’ın bebeği sevk ettiğini biliyorum. Sabah kadar WhatsApp gruplarında konuşmuşlardı.

Mahkeme Başkanı: Fark etmemişler mi:?

Hasan Basri Gök: Fark edememişler. Fark etseler bebek yaşardı.

Mahkeme Başkanı: Doğukan kendini doktor olarak mı tanıttı?

Hasan Basri Gök: Evet, gececi hemşire fark etmiyor. Doğukan gelince fark ediyor.

Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı’nın kişisel asistanlığını yaptınız mı?

Hasan Basri Gök: Evet, şoförlüğünü yaptım. Kişsel asistanlığını Sümeyye yaptı. Sümeyye, Fırat Sarı’nın akıl hocası gibiydi.

'ÖLÜP BAŞIMIZA KALMASIN, YOKSA DEVLET BİZİ...'

Duruşma Savcısı: "Ölüp başımıza kalmasın, yoksa devlet bizi s..." diyorsun, doğru mu?

Hasan Basri Gök: Bilmiyorum, vicdanen kendimi sorumlu hissettim.

Mahkeme Başkanı: Bu söz Serdonva bebek için mi söylenmişti?

Hasan Basri Gök: Evet, öyle hatırlıyorum.

Duruşma Savcısı: Sağlıklı bebekleri yoğun bakıma yatırmak için verilen bir ilaç var mı?

Hasan Basri Gök: Yok, hayır.

Duruşma Savcısı: Peki, bunu yapan var mıydı?

Hasan Basri Gök: Yok, kimse yapmaz bunu.

Duruşma Savcısı: Fırat Sarı’dan daha çok seni arıyorlar. Neden?

Hasan Basri Gök: Şoförlüğünü yaptığım için sürekli beni arıyorlardı.

Mağdur Avukatı: Kaya bebeğin öldüğü akşam yeni doğan bakımındaki sorumlu doktor kimdi?

Hasan Basri Gök: Sorumlu doktor olsaydı bundan haberiniz olurdu.

Mağdur Avukatı: "Bana bir şey olursa herkesi patlatırım" diye bir konuşmanız var. Bununla ilgili ne diyorsunuz?

Hasan Basri Gök: Hatırlamıyorum.

(Opera bebeğe ilişkin)

Mağdur Avukatı: Mesajlarda gece 4 sularında konuştuğunuz halde Doğukan, neden 9 gibi gidiyor hastaneye?

Hasan Basri Gök: Bilmiyorum, keşke Doğukan’ı beklemeseydik. Opera bebek için geç olmuştu.

Avukat: Doktor Şeyhmus ile çalıştınız mı?

Hasan Basri Gök: Hayır.

'BEBEĞİ ERKEN ÖLDÜRSEYDİN SORUN OLMAZDI' DEDİ Mİ?

Avukat: Hakan Doğukan Taşcı, 112’yi arayıp kendisini Şeyhmus diye tanıttı mı? Telefonun numaramı değiştirdim dedi mi?

Hasan Basri Gök: Evet, Şeyhmus Hoca’nın da haberi vardı.

Avukat: "Bebeği erken öldürseydin sorun olmazdı" dedin mi?

Hasan Basri Gök: Böyle bir şey söylemedim.

Avukat: Her hasta kabulünden 10 bin TL aldınız mı?

Hasan Basri Gök: Hayır.

Avukat: Dün Hakan Doğukan Taşçı da siz de denetimlerin engellendiğini belirttiniz. Bu denetimler, hangi kişiler tarafından engelleniyor? Fırat Sarı’nın denetimleri kimler üzerinden engellendiğine dair bilgin var mı?

Hasan Basri Gök: (Susuyor) Bir bilgim yok.

Avukat: Kötü olan bebekleri alıyordunuz, diyorsunuz. Alınmasa ne olurdu bu bebeklerin durumu?

Mahkeme Başkanı: Sorunun sorulmamasına karar verildi.

Avukat: (Hasan Basri Gök’e soruyor) Opera bebekle ilgili, Tuğçe’nin bakımı yerine getirmediğini söyledin, Doğukan’da aynı şekilde. Tuğçe, uzun süre sigara molasına çıkar mıydı? Opera bebek haricinde de ihmal eder miydi bebekleri?

Mahkeme Başkanı: Bu sorunun sorulmamasına karar verildi.

Fırat Sarı’nın Avukatı: Bu epikrizlerin son halini kim imzalıyordu?

Hasan Basri Gök: Bilmiyorum

Fırat Sarı’nın Avukatı: İmzalandıktan sonra değiştirilmesi mümkün mü?

Hasan Basri Gök: Hayır

Fırat Sarı’nın Avukatı: Ocak ayında işletmeden ayrıldım dedin. Fırat Sarı bu yüzdem sana baskı yaptı mı?

Hasan Basri Gök: Baskı yoktu.

Duruşma Savcısı: Bir telefon görüşmesinde 3 kişinin daha ismini sayarak ‘Biz Fırat Hoca’nın illegalitesiyiz’ demişsin. Hangi konularda illegalitesiniz?

Hasan Basri Gök: İlaç. Başka bir illegalitemiz yok.

Ayşe Müzeyyen Yurtoğlu’nun Avukatı: Ayşe Müzeyyen Yurtoğlu ile görüşmen var mı? Fırat Sarı ile konuşmalarını nereden biliyorsun?

Hasan Basri Gök: Hem birlikte toplantılara gidiyorlardı, hem de telefon konuşmalarını duydum.

Sanık Gıyasettin Mert'in Avukatı: Fırat Sarı ile yakın olduğunuz beyan ettiniz. Bölgedeki hastanelerin yoğun bakım yataklarının doldurulmasında yönetim ve müdürlerin talebi olduğunu söylediniz. Bu konuda bir rekabet var mı? Fırat Sarı’nın bir çalışması var mı? Ya da diğer hastanelerin doldurulmasıyla ilgili bir çalışma oldu mu? Gıyasettin Mert ile Fırat’ın arası bu yüzden bozuldu mu?

Hasan Basri Gök: Evet, ama ne olduğunu bilmiyorum. Gıyasettin Mert, Fırat’ın çalışanıydı. Belki de daha fazla para istemiştir.

(Kaya bebeğe ilişkin)

Batuhan Çetin’in avukatı, Hasan Basri Gök’e soruyor:

Batuhan Çetin’in avukatı: Kaya Bebeğin ölümünü Doğukan Taşçı’dan duyduğunuzu söylediniz. Ancak ifadenizde Batuhan’ın bebek ölümünden sorumlu olduğunu söylemişsiniz. Neden?

Hasan Basri Gök: Videoda hemşire yardımcısının bebeğe müdahale ettiğini gördüm, hemşire yardımcısı mücadele edemez o yüzden.

DAVA ARADAN SONRA YENİDEN BAŞLADI

Yenidoğan Çetesi Davası aradan sonra yeniden başladı. Kürsüye tutuklu sanık Deniz Korkmaz geçti.

Korkmaz, TRG Hospital ve Duygu Hastanesinde hemşire olarak çalışıyordu. Hakkında, "SGK'ya fatura edilen ilaçların satışını yaparak maddi kazanç sağladığı, ayrıca 112 sistemi kullanılmaksızın hasta sevki, hastaların basamaklarında oynamaya yapıp ve gerçeğe aykırı şekilde ilaçları SGK'ya fatura ettirerek nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği" iddia ediliyor.

Mahkeme Başkanı: Hakkında SGK'ya fatura edilen ilaçların satışını yaparak maddi kazanç sağladığı, ayrıca 112 sistemi kullanılmaksızın hasta sevki, hastaların basamaklarında oynamaya yapıp ve gerçeğe aykırı şekilde ilaçları SGK'ya fatura ettirerek nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği" suçlaması var. Savunma yapmak istiyor musun?

Deniz Korkmaz: Evet, istiyorum. 7 yıldır hastanede çalışıyorum. Yoğun bakım bölümünde. TGL’de iki ay kadar çalıştım, yine yoğun bakım bölümündeydim.

Savunmaya ilişkin hakkımdaki suçlamalar bir şeye dayanmıyor. Bu davanın şikayetini ben yapmıştım. Tutuklanan da ben oldum. Cimer’e şikayetim var, e-devlette bulunuyor.

Mahkeme Başkanı: Bir konuşmadan Hasan Basri Gök ile. "Devleti soymak, milleti soymaktan iyidir" diyorsun. Bununla ilgili ne diyeceksin?

Deniz Korkmaz: Kurtlar Vadisi’nde geçen bir replik bu. Altında eylem olan bir söz değil. Ünlü bir replik bu.

Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı’nın şirketinde mi çalışıyordun?

Deniz Korkmaz: Evet, anlaşmalı olduğu hastanelerde çalıştım.

'TEDAVİSİ BİTEN HASTALARA TEKRARDAN ANTİBİYOTİK TEDAVİYE BAŞLIYORLARDI'

Mahkeme Başkanı: Kanka, "Denetime gelmişler" demişsin, Doğukan ile konuşmuşsun. Kaya Bebek ile ilgili bilgin var mı?

Deniz Korkmaz: Sağdan soldan konuşmuşlar, bilgim yok.

Mahkeme Başkanı: Savcılıkta ifade vermişsin.

Deniz Korkmaz: Bildiğim her şeyi anlattım.

Mahkeme Başkanı: 1 dakika, ifadelerin doğru mu?

Deniz Korkmaz: Duyduğum, gördüğüm, bildiğim her şeyi anlattım.

Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı’nın kurduğu sistemde yüzde 40 kar aldığını söylemişsin.

Deniz Korkmaz: Evet, doğrudur.

Mahkeme Başkanı: Gıyasettin Mert ile bir görüşmen daha var. "Bir tane bebek alacak" demişsin. Esenler Ensar Hastanesi, günlük 2500 TL, peşin alınacak demişsin. Hatırlıyor musun?

Sanık Deniz Korkmaz: Yoğun bakıma bebek geleceği zaman bana bilgisi gelirdi, hazırlık yapardım. Parayı alan ben değilim. Yoğun bakımda verdiğim sağlık hizmeti dışında benim bir dahlim yok. Hastaya ben bakacağım için konuşmuşuz.

Mahkeme Başkanı: Şirketin para hareketlerinden kim sorumluydu?

Deniz Korkmaz: Sümeyye Aslan.

Mahkeme Başkanı: Hekim kontrolü yoktu. Hakan Doğukan bir hemşireye 5 hasta düşüyordu, demişsin.

Deniz Korkmaz: Hasta şifa bulmasına rağmen yeniden antibiyotik tedavisine başlanıyordu. Tek bir hekim vardı, Şeyhmus bir doktor vardı. Hastaya doğru düzgün bakmıyordu, bütün işi Doğukan’a yüklemişti.

Mahkeme Başkanı: Bir kere mi gördün bunu?

Deniz Korkmaz: 4-5 kere gördüm.

Mahkeme Başkanı: Serdarov bebeğin ölümünden bir bilgin var mı?

Deniz Korkmaz. Gördüğüm bir şey yok. Kötü hastane koşullarından kaynaklı bir olay. Hastanede eksik olan cihazlardan kaynaklı bir bebek ölümü.Ben hiçbir bebeğin canını kast edecek bir olayda bulunmadım. Hastanelerde hastaları para geliri gördükleri için bu şikayette bulundum. Hiçbir hastanın canına kast etmedim. Söyleyeceklerim bu kadar.

(Mahkeme Başkanın soruları bitti, savcı soruyor)

Savcı: Aynı soruyu Hasan Basri'ye de sordum. "Hocanın illegalitesindeyiz" diyor Hasan, "sen de haklısın" diyorsun. Ne kast ediyorsunuz burada?

Deniz Korkmaz: Bildiğimiz usulsüz olaylardır kastım. Evraklarla oynama gibi.

Savcı: GMZ Sağlık var, senin de ortak olduğun.

Deniz Korkmaz: Benim üzerime kuruldu.

Savcı: Sana mı ait yoksa Fırat Sarı senin üstüne mi açtı?

Deniz Korkmaz: Benim üstüme açtı. Evrakta benim.

Savcı: Şirketin asıl gerçek sahibi kim?

Deniz Korkmaz: Evrakta benim ama bu şirket üzerinden para gönderen ve alan Fırat Sarı ve Sümeyye.

Savcı: Neden kabul ettin bunu?

Deniz Korkmaz: Bu kadar büyük bir şey olduğunu bilmiyordum. Hep kendi işimi kurarım gibi bir düşüncem vardı. Sonra rahatsız olduğumu söyledim ama "bugün, yarın" derken kaldı. Zaten sonra tutuklandık.

Avukat: Adınız neden Deniz? Sol örgütlerle bir ilişkiniz var mı? Sol jargon içerisinde "Aziz devletimiz" ifadesi uygun mu? Cimer şikayetinde böyle diyorsunuz da.

Savcı: Bu sorunun sorulmamasına karar verildi.

Avukat: Bu hastanede çalışmak zorunda mıydınız?

Deniz Korkmaz: Burada iş buldum ve burada çalıştım. Taş mı yiyeyim?

Deniz Korkmaz’ın Avukatı: Kendisi bu olayı çökerten kişi. CİMER’e şikayeti olmasaydı dosya ortaya çıkmazdı. Müvekkilim Deniz Korkmaz’ın tahliye edilmesini talep ediyoruz.

MAHKEME BAŞKANI: BANA AKIL VERMEYİN

Deniz Korkmaz’ın ifadesi bitti.

Sanık kürsüsünde Hüseyin Günerhan var. Kayıtlara göre Hemşire Hüseyin Günerhan, çetenin ölen bebekleri aylarca diri göstererek SGK'ya fatura ettiklerini söylemiş, "Ex olan bebekleri küvezlerde tutuyorlardı fatura ediyorlardı" ifadelerini kullanmıştı.

Hüseyin Günerhan’ın Avukatı: Müvekkilimin ilk verdiği ifadeler baskı altında alınmıştır. O ifadeler sırasında yanında ben yoktum.

(Mahkeme Başkanı Hüseyin Günerhan’a dönerek)

Mahkeme Başkanı: Neler diyeceksin?

Hüseyin Günerhan: Böyle bir örgütün varlığını reddediyorum. Hepimiz farklı bir hastanedeyiz. Sağlık sistemlerinde mutlaka bir hiyerarşi var. Burada bir örgüt yok.

Mahkeme Başkanı: Sen ne olarak çalıştın?

Hüseyin Günerhan: Hemşireyim.

Mahkeme Başkanı: Ne olarak?

Hüseyin Günerhan: İnsanların hayata adım attığı yerden son noktasına kadar çalıştım. Reyap Hastanesi’ndeyken Fırat Sarı ile çalıştım. Günlük paraya ihtiyacımız olunca sigortasız başka hastanelere gidip nöbet tutarız. Reyap Hastanesi’nde yenidoğan ünitesinde çalıştım. Kimseyi korumayacağım ama normalde birçok hastanede bulunmayan doktorların olduğunu gördüm. Bu nedenle bu hastaneye başladım.

Mahkeme Başkanı: İlker Gönen ile konuşmuşsun, her yere baskın yapıldığını konuşmuşsunuz.

Hüseyin Günerhan: Benim cevabımı söyler misiniz?

Mahkeme Başkanı: Ben sana soruyorum.

Hüseyin Günerhan: Orada usulüne uygun olduğunu söyledim.

Mahkeme Başkanı: Bana akıl vermeyin, ben sana soruyorum.

Hüseyin Günerhan: Herhangi bir örgüt üyesi değilim. Örgüt yok. 3 ay boyunca cinayet koğuşunda yattım. 2 ay sonra savcılık ifadesine çağrıldım.

Daha sonra bana “Pardon” dendi ve koğuşum değiştirildi. Bir “Pardon” ile mi? Bebek katili olarak lanse edildim. İçeride bana bir şey yapabilirlerdi. Ben hiçbir dosyada yanlış bir şey yapmadım. Suçlamaları kabul etmiyorum. Doktorun kaşesini doktor bilgisi dahilimde kullandık. Başka hemşireler de bunu yapıyordu.

Hüseyin Günerhan: E-imzalar genelde kendi sekreterlerine verilir. Bu süreçte hangi doktor, kime verdi bilmiyorum.

Mahkeme Başkanı: Gıyasettin Mert sevk ettiği bebeklerden dolayı para alıyordu’ demişsin.

Hüseyin Günerhan: Yanında değildim.

Mahkeme Başkanı: Bebeğin ölümüyle ilgili ne diyorsun?

Hüseyin Günerhan: Hastanede nöbetçi hekim bulunmuyorsa sorumlu sahibi değil, doktordur.

Mahkeme Başkanı: Ekleyeceğin bir şey varsa alayım.

Hüseyin Günerhan: Fırat Sarı’nın anlaşmalı olduğu hastanelerde anlaşmayı yaptı. Güney Hastanesi’ne nadir uğrar. Geldiğinde başhekim ve hastane sahibiyle görüşürdü. Hemşireler olarak hiçbir usulsüzlük yapmadık. Devleti özellikle dolandırmadık.

Mahkeme Başkanı: Kendini doktor olarak tanıtmışsın.

Savcı: Doğukan seni arıyor, 'doktor siz örgütmüşsünüz' diyor. Sen de cevap olarak “Aynen öyle” demişsin. Buradaki kastın nedir?

Hüseyin Günerhan: Yani şöyle, bizim daha önce Doğukan ile bir konuşmamız vardı. Fırat Sarı’nın PKK ile ilgili eski dosyasını söylüyorum. “Bizi de riske atarlar” diyorum.

(Avukatlar soruyor)

Avukat: Savcılıktaki ifadenizi reddettiniz ama üçüncü basamak yoğun bakıma sahip olunmadığını söylediniz. Çalıştığınız dönemde eksik var mıydı?

Hüseyin Günerhan: Kesinlikle böyle bir şey söylemedim.

Avukat: Kaya Bebek zamanında küvözde yatan bebekler miydi, yoksa dışarıdan gelenler oluyor muydu?

Hüseyin Günerhan: Güney Hastanesi yoğunluğu nedeniyle dışarıdan bebek almaz. Ama o dönemi net hatırlamıyorum.

Avukat: Güney Hastanesi’nde usulsüzlük yapılmadığını söylediniz. Sizin zamanınızda doktorlar e-imzasını başkalarına kullandırıyor muydu?

Hüseyin Günerhan: E-imzalar genelde kendi sekreterlerine verilir. Bu süreçte hangi doktor, kime verdi bilmiyorum.

'600 TL’YE ALDIĞIMIZ İLAÇTAN 1000 TL KAZANIYORDUK'

Sanık Hüseyin Günerhan’ın sorgusu bitti. Sırada tutuklu Hüseyin Gündüz var.

Mahkeme Başkanı: Bu işten ne kadar para kazandın?

Hüseyin Gündüz: Toplamda 24 bin lira kazandım.

Mahkeme Başkanı: Savcılıkta 100 bin lira dediğin halde burada 24 bin lira diyorsun.

Hüseyin Gündüz: Ama Sayın Başkan, savcının karşısına ilk kez çıktım, heyecanlandım.

Mahkeme Başkanı: Hakan Doğukan Taşçı’yı tanıyorum, diğerlerini tanımıyorum dediniz. Hakan Doğukan Taşçı dışında kimi tanıyorsunuz?

Hüseyin Gündüz: Volkan Hoca. Simayen. Çağla ve Ceylan’ı da simayen tanıyorum.

Mahkeme Başkanı: Ne ilacı aldınız?

Hüseyin Gündüz: Curon

Mahkeme Başkanı: Kaça sattınız?

Hüseyin Gündüz: 1000 TL.

Mahkeme Başkanı: Kaça aldınız?

Hüseyin Gündüz: 600 TL.

Mahkeme Başkanı: Normalde ne iş yapıyorsun?

Fehmi Alperen: Ambulans şoförüyüm.

Mahkeme Başkanı: Nereye çalışıyorsun?

Fehmi Alperen: İBB’ye.

Mahkeme Başkanı: Kaç yıldır?

Fehmi Alperen: 17 yıldır.

Mahkeme Başkanı: Bir de şirketin mi var?

Fehmi Alperen: Evet.

Mahkeme Başkanı: Bebek sevki ile ilgili ne diyeceksin?

Fehmi Alperen: Avrupa yakasında 4 ambulans vardır bebek sevki ile ilgili. Bu iddiaları kabul etmiyorum. Hiçbir bebek sevki yapmadım.

Mahkeme Başkanı: 112 sistemi devre dışı bırakılarak bebek sevki oldu mu?

Fehmi Alperen: Bu bebek sevklerini yapan ambulanslar bellidir. Ambulans eksik olduğu zaman özel hastanelerden ambulans istenebilir.

Mahkeme Başkanı: Bir telefon görüşmesinde hasta gönderdiğin söyleniyor.

Fehmi Alperen: Zaten Fırat Sarı da bunu telefon tapesinde söylüyor. Benim bu plana dahil olmadığım belli.

Mahkeme Başkanı: Gıyasettin ile ilgili para alışverişin var.

Fehmi Alperen: Alacak-verecek meselesiyle ilgili bir para alışverişi.

Mahkeme Başkanı: Seninle ilgili Hasan Basri Gök, Hakan Doğukan Taşçı ve Hüseyin Günerhan’ın aleyhine ifadeleri var.

Fehmi Alperen: Hasan Doğukan Taşçı ve Hasan Basri Gök’ün ifadelerine katılmıyorum. İddianamede, Hasan Basri Gök’ün süreci yönettiği açıkça belirtiliyor. Tarafıma yöneltilen suçlamalar iftiradır. Sevk işlemlerinin Fırat Sarı, Hakan ve Hasan arasında gerçekleştiği görülmektedir.

Mahkeme Başkanı: Denetimle ilgili, “Hasta dosyalarının SGK’ya epikriz raporlarının uyarlanması gerekiyordu, aksi takdirde SGK’yı dolandırdıkları ortaya çıkacaktı” şeklinde ifade vermişsin.

Fehmi Alperen: Bunu Hakan Doğukan Taşçı’dan duydum.

Mahkeme Başkanı: Kendi bilgin yok mu?

Fehmi Alperen: O dönem ben bu bölgede çalışmıyordum.

Mahkeme Başkanı: Hakan Doğukan Taşçı’nın kendisini doktor olarak tanıttığını da söylemişsin.

Fehmi Alperen: Evet, doğru.

Mahkeme Başkanı: Hakan Doğukan Taşçı’nın, taburcu edilmesi gereken bebekleri taburcu etmeden SGK dolandırıcılığı yaptığını belirttiğin görülüyor.

Fehmi Alperen: Bu konuları bana kendisi anlattı. Birinci Hastanesi’nden ayrıldıktan sonra bana söyledi, ben de savcıya ilettim.

Avukat: İBB’deki çalışma saatiniz nedir?

Fehmi Alperen: 24 saat çalışıp 72 saat izin yapıyorum.

Avukat: Bir şirketiniz olduğunu söylediniz. Çalışmadığınız bir hastanedeki personelin işe gidip gelişini nasıl öğrendiniz?

Fehmi Alperen: Duyum üzerine yapılan yorum.

Avukat: Dr. Dursun Eryılmaz’ı tanır mısınız?

Fehmi Alperen: Birinci Hastanesi’nden tanıyorum.

2016'DA SORUŞTURMA BAŞLATILDIĞI ORTAYA ÇIKTI

Yenidoğan Çetesine ilişkin 2016 yılında Sağlık Bakanlığı Denetim Hizmetleri Başkanlığı'nın soruşturma başlattığı ortaya çıktı.

whatsapp-image-2024-11-19-at-17-09-45.jpeg

10 BEBEK MAKTUL, 47 KİŞİ İSE ŞÜPHELİ

Türkiye'de infial yaratan "Yenidoğan Çetesi" soruşturması kapsamında hazırlanan fezleke, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianameye dönüştürüldü. İddianamede, hayatını kaybeden 10 bebek maktul, 5 kişi müşteki, SGK İstanbul İl Müdürlüğü suçtan zarar gören, 19 hastane ve sağlık şirketi malen sorumlu, 47 kişi ise şüpheli olarak yer aldı.

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 1399 sayfalık iddianameye göre, sanık doktor Fırat Sarı liderliğindeki suç örgütünün, yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde SGK’dan haksız kazanç sağladığı ve hasta bebeklerin durumunu ağır göstererek tedavi sürelerini gereksiz şekilde uzattığı belirtildi. Örgütün, bebekleri uygun hastaneler yerine maddi kazanç sağlayacak özel hastanelere yönlendirdiği ve karın sağlık çalışanlarıyla paylaşıldığı iddia edildi.

Sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen için "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık" ve "suç örgütü kurma" gibi suçlardan 177 ila 582 yıl hapis cezası talep ediliyor. Ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir için de benzer suçlardan 180 ila 589 yıl hapis cezası isteniyor. Diğer sanıklar için de ağır cezalar talep ediliyor.

Soruşturma kapsamında İstanbul ve Tekirdağ’da 10 hastanenin ruhsatı iptal edilirken, tedavi gören bebekler kamu hastanelerine sevk edildi. Ayrıca, soruşturmayı yürüten savcıyı tehdit eden kişiler de tutuklandı. Bu soruşturma ise halen devam ediyor.

İstanbul'da 112 Acil Çağrı Merkezi çalışanlarıyla iş birliği yaptığı öne sürülen şüphelilerin, acil durumdaki bebek hastaları anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine yönlendirdikleri ve bu süreçte bebek ölümlerine neden olarak haksız kazanç elde ettikleri ortaya çıktı. Dün hakim karşısına çıkan sanıklardan Hemşire Hakan Doğukan Taşçı’nın savunması ise kan dondurdu. Taşçı, bir telefon görüşmesini anlatarak, “Arkadaşım Batuhan Çelik, ellerinde bir bebek olduğunu ve doktora ulaşamadığını, doktorun ise 'Çek fişi gitsin' dediğini söyledi” ifadelerini kullandı.

DURUŞMA YARIN DEVAM EDECEK

Duruşma bugün sona erdi. Yarın saat 09.30’da tekrar başlayacak. Bugün 5 tutuklu sanık dinlenildi. Geriye 41 sanık kaldı.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR (8)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
8 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN