İBB Başkanı İmamoğlu, Meksika'da düzenlenen Bloomberg CityLab 2024 Zirvesi'nde dikkat çeken açıklamalarda bulundu. İmamoğlu, otoriter rejimlerin demokrasiyi tehdit ettiğini ve muhalefeti susturmaya çalıştıklarını belirterek, bu durumun sadece ulusal sınırlarla sınırlı kalmadığını vurguladı. İmamoğlu, "Bu oyun, sadece ulusal sınırlar içinde oynanmıyor. Dış düşmanlar yaratarak ve uluslararası çatışmaları körükleyerek, güç üzerindeki kontrollerini sağlamlaştırmayı hedefliyorlar” dedi.
Türkiye Belediyeler Birliği ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Meksika'daki Bloomberg CityLab 2024 Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, dünya genelinde yükselen otoriter eğilimlere karşı önemli uyarılarda bulundu. İmamoğlu, otoriter rejimlerin demokratik kurumları zayıflatarak, muhalefeti susturarak ve toplumsal bölünmeleri derinleştirerek güçlerini pekiştirmeye çalıştıklarını belirtti. Bu durumun sadece kendi ülkelerinde değil, tüm dünyada istikrarsızlığa ve çatışmalara yol açabileceğini ifade eden İmamoğlu, otoriter liderlerin dış düşmanlar yaratarak ve uluslararası gerginlikleri artırarak güçlerini korumaya çalıştıklarını söyledi.
İmamoğlu, İBB uygulaması olan Askıda Fatura’dan ‘İstanbul Modeli’ne kadar birçok konudaki yerel yönetim deneyimlerini katılımcılara aktardı. İmamoğlu, “dünya barışı” için mesaj verirken, Mustafa Kemal Atatürk’ün, "Millet hayatı tehlikeye girmedikçe, çıkarılan savaş savaş değil, cinayettir" ve "Yurtta sulh cihanda sulh" sözlerine işaret etti.
İstanbul’un son yıllarda, sığınmacı göçüyle yüzleştiğini belirten İmamoğlu, şunları söyledi:
"İstanbul’un bugün yüzleştiği zorlukların nedeni, sadece ülkede gittikçe artan otoriter sistem değil, otoriter liderlerin bölgesinde yayılmış olması. Suriye’deki iç savaş, 12 milyon insanı yerinden etti ve bu insanların çoğu Türkiye’ye sığındı. Ukrayna’daki ve Gazze’deki savaşlar, bölgede milyonlarca insanın yerinden edilmesine yol açarak, insani krizleri daha da derinleştirdi. Suriyeliler, Ukraynalılar ve diğerleri, sığınacak yer ararken, İstanbul, bir kez daha yaşanan insani krizin ön cephesinde. Oysa bu kriz, İstanbul ve Türkiye’nin tek başına omuzlayamayacağı kadar büyük."
"ASKIDA FATURA" UYGULAMASINI ANLATTI
İmamoğlu, “Askıda Fatura” uygulamasına ilişkin şunları kaydetti:
"Askıda Fatura platformumuz, vatandaşların vatandaşlara yardım ettiği, dayanışma belediyeciliğimizin özünü temsil ediyor. Pandeminin ilk yılında hayata geçirilen platform, İstanbul'daki hanelerin yüzde 25’inin elektrik faturalarını ödeyemedikleri için sosyal yardım başvurusunda bulunmasıyla başladı. Şehir, sosyal yardım bütçesini üç katına çıkardı, ancak yine de talebi karşılayamadı. Bu yüzden, eski bir geleneğe döndük ve insanların birbirlerine yardım etmelerine yardımcı olduk. Belediye, ihtiyaç sahiplerini belirlemek için kaynaklarını kullandı ve hane geliri 100 doların altında olan aileleri belirledi. Faturalarını yüklediler ve bağışçılar bu faturaları karşıladı. Hem bağışçılar hem de alıcılar anonimdi. Bağışlar, doğrudan alıcının faturasına ulaştı ve yüzde 100 şeffaflık sağlandı. Bu, bireyler arası dayanışma eylemi, basit ve etkili. İnsanların, ihtiyacı olan komşuları için fazladan bir somun ekmek için ödeme yaptığı, ‘askıda ekmek’ adlı eski bir Anadolu geleneğini yansıtıyor."
"İSTANBUL MODELİ, ÜÇ TEMEL İLKE ÜZERİNE KURULDU; DAYANIŞMA, KALKINMA VE REFAH"
İmamoğlu, İstanbul Modeli'ni şöyle anlattı:
"İstanbul Modeli, üç temel ilke üzerine kuruldu; dayanışma, kalkınma ve refah. Bu ilkeler, uyguladığımız her politikaya rehberlik eder. İlk ilkemiz dayanışma. İstanbul Modeli ile şehir yönetimi ve 32 belediye şirketi, kent sakinlerinin ihtiyaçlarına öncelik vermektedir. Bu yaklaşım; göç, yoksulluk ve eşitsizlik gibi karmaşık sorunlarla mücadele ederken yaratıcı, adil ve yeşil bir şehir inşa eder. Dayanışma ilkesi aynı zamanda Askıda Fatura platformu gibi vatandaş platformlarının kolaylaştırılması anlamına da geliyor. Modelin ikinci ilkesi ise kalkınma. Odak noktamız, eşitlikçi ve akıllı kentleşme. Metro hatlarını uzatmak, otobüs ve deniz hatlarını iyileştirmek ve yetersiz hizmet alan bölgelere hareketlilik getirmek için önemli yatırımlar yaptık. Ayrıca yeşil alanları genişleterek, herkesin doğaya erişimini sağlıyoruz. Halihazırda 6 şehir ormanı da dahil olmak üzere, toplam 13 milyon metrekare yeşil alan açtık. Şehirler için, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün sembolü olan 22 yeni kamusal meydan yarattık."
"OTORİTER LİDERLER DIŞ DÜŞMANLAR YARATIYOR"
İmamoğlu, kendisine yöneltilen "Demokrasinin ve küresel barışın tehdit altında olduğu bir dünyada, şehir liderliği nasıl kritik bir fark yaratabilir" sorusunu öyle yanıtladı:
“Günümüzün otoriter politikacıları, artık çok iyi bilinen bir oyunu oynuyorlar. Toplumsal bölünmeleri istismar ediyor, demokratik kurumların altını boşaltıyor ve muhalefeti susturuyorlar. Bu oyun, sadece ulusal sınırlar içinde oynanmıyor. Dış düşmanlar yaratarak ve uluslararası çatışmaları körükleyerek, güç üzerindeki kontrollerini sağlamlaştırmayı hedefliyorlar. İstanbul’un bugün yüzleştiği zorlukların nedeni, sadece ülkede gittikçe artan otoriter sistem değil, otoriter liderlerin bölgesinde yayılmış olması. Suriye’deki iç savaş, 12 milyon insanı yerinden etti ve bu insanların çoğu Türkiye’ye sığındı. Ukrayna’daki ve Gazze’deki savaşlar, bölgede milyonlarca insanın yerinden edilmesine yol açarak, insani krizleri daha da derinleştirdi. Suriyeliler, Ukraynalılar ve diğerleri, sığınacak yer ararken, İstanbul, bir kez daha yaşanan insani krizin ön cephesinde. Oysa bu kriz, İstanbul ve Türkiye’nin tek başına omuzlayamayacağı kadar büyük. Şehirler, göç ve mülteci krizinden doğrudan etkilenmektedir. Ancak küresel politikaların şekillendirilmesindeki rolleri çok sınırlıdır. Bu nedenle belediye başkanları, karar alma sürecini etkilemek için daha fazla iş birliği yapmalıdır.”