Ve siyasette yeni bir ses daha... Ahmet Davutoğlu ‘Gelecek Partisi’ni kamuoyuna duyurdu. Ortak aklı izleyeceklerini vurgulayıp “Lider kültü anlayışına dayanan siyaset tarzını reddediyoruz” dedi. Temel ilkeleri sıraladı: * Popülist siyasetten, hamasetten uzak duracağız. * Din ve inanç özgürlüğünü tesis edeceğiz. * Devlet yönetiminde temel ilkemiz ehliyet ve liyakat olacak.
SERHAT SOYKAN
Eski başbakan Ahmet Davutoğlu’nun kurucu başkanlığını yaptığı Gelecek Partisi’nin tanıtımı için Ankara Bilkent Otel’de toplantı düzenlendi. Davutoğlu, eşi Sare Davutoğlu ile salona geldi. Davutoğlu eski hükümetlerin başbakanı olarak anons edildi. Kurucuları selamlayan Davutoğlu’nun iki tarafına en genç kurucu üyeler Hayrünnisa Kabuk ve İsmail Gülnaçar oturdu.
Video gösteriminin ardından kürsüye çıkan Davutoğlu, sözlerine, “Bugün gelecek milletimizindir. ‘Gelecek Türkiye’nindir’ diyerek partimizin kuruluşunu ilan ediyoruz. Hayırlı uğurlu olsun” diyerek başladı. Davutoğlu’nun konuşması özetle şöyle:
ANLATMAYA GELİYORUZ: “Zamanı geçmiş eski sözleri tekrar etmeye değil yeni şeyler söylemeye geliyoruz. Susmaya değil konuşmaya, bağırmaya değil sakince anlatmaya geliyoruz. Gün bizi ayıran değil bizi birleştiren politikaları konuşma günüdür.”
HEDEF HUKUK DÜZENİNİ SAĞLAMAK: “Dünyada otoriter ve popülist eğilimlere yöneliş olduğu bir dönemde başı dik insanların yaşadığı bir ülke var etmeliyiz. Usulsüz ve baskıcı metotlarla Türkiye’nin zihni kapasitesini kapatmaktadır. Hedefimiz can ve mal güvenliği, örgütlenme ve eleştiri özgürlüğünü tam anlamıyla sağlayan hukuk düzenidir.”
ANADİL VAADİ VE LİYAKAT VURGUSU: “Anadilin eğitim ve sosyal hayatta kullanılması aidiyet sürecini güçlendirecektir. Dini ya da seküler hiçbir yapının devlet içinde ayrıcalıklı bir konum elde etmesine asla müsaade edilmeyecektir. Hak ve makam talepleri ibadet üzerinden değil liyakat teamülleri üzerinden gerçekleşmeli.”
ÖZGÜRLÜKÇÜ LAİKLİK ÇOĞULCU DİN: “Temel ilkemiz ‘özgürlükçü laiklik’ ve ‘çoğulcu din’ anlayışıdır. Kamu düzenini tehdit eden her türlü kaos girişimine karşı güvenlik mekanizmasının işlemesinin sağlanmanın en temel vazifemiz olduğuna inanıyoruz.”
PARALEL YAPILARA GEÇİT YOK: “Hukuki süreçlerdeki görevlendirmeler tam bir s¸effaflık içinde yapılmalı, devlet kurumlarında hiyerars¸ik s¸effaflıgˆı yok eden paralel yapılara asla izin verilmemelidir.”
AİLE HAYATI SİYASETE YANSITILMAMALI: “Siyasi etik bağlamında birey ve aile mahremiyetine mutlak şekilde saygı gösterilmeli ve siyasal alanın dışında tutulmalıdır. Kamu görevi yürütenlerin aile mensupları ne özel bir ayrıcalığa sahip olmalıdır ne de yıpratıcı bir eleştiriye muhatap kılınmalıdır.”
HSK İKİYE AYRILACAK: “Yargının hızlı ve etkin çalışması ve adil kararlar verebilmesi için esaslı bir reform yapılacaktır.Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK), ‘Hâkimler Kurulu’ ve ‘Savcılar Kurulu’ olarak ikiye ayrılacaktır. Tutuklamanın istisna olması ilkesi titizlikle uygulanacak ve objektif kıstaslara bağlanacaktır.
PARLAMENTER SİSTEMİ SAVUNUYORUZ: “2016 Referandumuyla benimsenen Cumhurbaşkanlığı sistemi devam ettiği takdirde demokratik toplum düzenini sürdürmek mümkün olmayacaktır. Ülkemizin tarihi tecrübesi ve mevcut yapısını göz önünde bulundurarak, her türlü vesayetten arındırılmış demokratik bir Parlamenter Sistemi savunuyoruz.”
GÜÇLÜ YEREL YÖNETİMLER: “Güçlü bir merkezi yönetimin ilk şartının, yerinden yönetime verilen önem ve açılan alan miktarı olduğunu düşünüyoruz. Türkiye, yerel yönetimler sorununu konuşurken telaffuz edilmeyen korkular ve tabular yüzünden, ne yerel ne de merkezi reformları yapamamıştır. Yerinde halledilebilecek hiçbir başlık merkezden idare edilmek zorunda değildir.”
POPÜLİST SÖYLEM DIŞ POLTİKAYI VURUYOR: “Dış politikanın ülke içi siyasi rekabetin değil, Türkiye’nin çıkarlarının konusu olması gerektiğini düşünüyoruz. Diplomatik söylem ve iletişim dili tümüyle değiştirilecektir. Diplomaside içeriği boşaltılmış popülist yüksek retorik ve iletişim dili hem rasyonel diplomasiyi engellemekte, hem ülkemizi iletişim kazalarının yol açtığı suni krizlerle karşı karşıya bırakmakta, hem de uluslararası itibarımıza zarar vermektedir”
18 ESKİ VEKİL KURUCULAR KURULU’NDA
İçişleri Bakanlığı’na sunulan listede 154 Kurucular Kurulu üyesinin ismi bulunuyor. Listedeki isimlerden 18’i eski AK Partili vekil. Bu isimler Abdullah Başcı, Avni Erdemir, Ayhan Sefer Üstün, Cemalettin Kani Torun, Cesim Gökçe, Cuma İçten, Feramuz Üstün, İbrahim Mustafa Turhan, Mehmet Ali Pulcu, Mehmet Atilla Maraş, Mustafa Baloğlu, Mustafa Bilici, Mustafa Öztürk, Ömer Ünal, Selçuk Özdağ, Şenol Gürşan ve Talha Erol Durmaz oldu.
ESKİ DANIŞMAN DA KADRODA: Davutoğlu’nun Malezya’daki öğretim üyeliği döneminden iki öğrencisi de kurucu üye olurken, Başbakanlık dönemindeki danışmanı, yazar Etyen Mahcupyan da parti kuruluşuna katıldı. BİR BELEDİYE BAŞKANI VAR: Gelecek Partisi, kuruluş aşamasıyla birlikte bir belediye başkanlığına da sahip oldu. Kurucu üye Halil Kulak, 31 Mart seçimlerinde, bağımsız aday olarak Karaman’ın Sarıveliler ilçesi belediye başkanı seçilmişti. VİYANA BÜYÜKELÇİSİ DE SİYASETTE: Dış politika kanadından da son olarak Viyana Büyükelçiliği görevinde bulunmuş Ümit Yardım’ın kurucu olarak partide yer aldığı görüldü. ESKİ YÖK BAŞKANI YUSUF ZİYA ÖZCAN: Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı döneminde Yükseköğretim Kurulu (YÖK) başkanlığına getirilen akademisyen Yusuf Ziya Özcan da kurucu üye oldu. POLATKAN’IN YEĞENİ DE GİRDİ: Listede iki eski baro başkanı da var. Elazığ’dan Adnan Demir ve Kayseri’den Ali Aydın. Adnan Menderes hükümeti bakanlarından Hasan Polatkan’ın yeğeni Hasan Serdar Bilir de listede.
8 BAŞLIKTA ‘GELECEK’İN YOL HARİTASI
CEMEVİLERİNE HUKUKİ STATÜ TANINACAK: Geleneksel mürşid, pir ve dede ocakları esas alınarak ve modern Alevi örgütlerinin talepleri göz önünde bulundurularak cem evlerine hukuki statü tanınacak.
KÜRT SORUNU: Kürt meselesi esas olarak ülkemizdeki demokratik hakların eksikliğinden ve bu eksikliğin istismar edilmesinden kaynaklanmıştır. Çözüm kimliklere dayalı her türlü ayrımcılığın engellenmesi ile Kürtlerin demokratik vatandaşlık anlayışı temelinde bu ülkenin eşit ve onurlu vatandaşları oldukları inancının pekiştirilmesiyle sağlanabilir.
YENİ ANAYASA SIFIRDAN YAZILMALI: Mevcut anayasa 1982 yılından beri birçok değişiklik geçirmiştir. Yapılan tüm değişikliklere rağmen anayasamız özgürlükçü ve çoğulcu bir yapıya kavuşamamıştır. Partimiz milletimizin hak ettiği yeni anayasanın mümkün olan en geniş katılımla sıfırdan yazılması gerektiğini savunmaktadır.
PARLAMENTER SİSTEMİ SAVUNUYORUZ: Ülkemizin tarihi tecrübesi ve mevcut yapısını göz önünde bulundurarak, her türlü vesayetten arındırılmış demokratik bir Parlamenter Sistemi savunuyoruz
BERAAT EDEN KHK’LILARA İTİBARI VERİLMELİ: Kanun hükmünde kararnameler çıkarılırken, insanların hayatlarında olağanüstü sonuçlar doğuracak kararlar oluşturulmamalı, somut deliller, objektif kriterler, masumiyet karinesi, suçun şahsiliği ilkesi gibi hukukun temel ilkelerine riayet edilmeli, muhatapların etkin hak arama yolları ortadan kaldırılmamalı.
MEDYA SAHİPLERİNE FİNANSAL ŞEFFAFLIK: Basının baskı altında olmadan, sansür ya da oto sansürün uygulanmadığı, gazetecilerin keyfi gözaltı ya da tutuklamalara ve yargılamalara maruz kalmadığı bir düzen inşa edeceğiz. Medya sahipliğinde finansal şeffaflığın sağlanması için gerekli yasal düzenlemeleri yapacağız.
PARALEL YAPILANMANIN ÖNÜNE GEÇİLECEK: Dini ya da seküler hiçbir yapının devlet içinde ayrıcalıklı bir konum elde etmesine müsaade edilmeyecektir.
İKİ BAŞLIKTA REFORM İHTİYACI: Birincisi toplumsal sözleşmemiz olan anayasa, ikinci husus ise yasaların tam anlamıyla uygulanmasını sağlayacak ortamın tesis edilmesidir.
TERÖRLE MÜCADELE: Türkiye’nin hem yurt içinde hem de yurt dışında terörizmle güçlü bir mücadele yürütmesi bir zorunluluktur. Terör ve terörle mücadele söylemi Türkiye’nin enerjisini tüketen, toplumsal uyumunu zedeleyen ve dış politika esnekliğini körelten bir tuzak olmaktan çıkarılmalıdır.
EĞİTİMDE DAYATILAN İDEOLOJİYİ REDDEDİYORUZ: Kaliteli bir eğitim için, öğrencilere herhangi bir resmî veya tanımlanmış ideolojinin dayatılmasını reddediyoruz. Demokratik, çoğulcu ve farklılıkları zenginlik olarak gören bir eğitim sistemi inşa edilecektir.
İSTERLERSE DESTEK İÇİN 20 VEKİL VERİRİZ
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Ahmet Davutoğlu veya Ali Babacan’ın seçime girmek için kendisinden 20 milletvekili istemesi durumunda ‘Evet’ yanıtı vereceğini söyledi. Akşener “Biz de böyle bir yoldan geçtiğimiz için elbette evet derim. Çünkü çok zorlandık” dedi. Parti olarak yola çıktıklarında bu anlamda çok ciddi baskılarla karışlaştıklarını anlatan Akşener “Canımız çok yandı. Sonuç olarak yani ben bunu sayın Kılıçdaroğlu’ndan gidip nasıl istediysem benden de Sayın Babacan veya Davutoğlu herhangi bir talepte bulunulduğu zaman elbette arkadaşlarımla da konuşarak evet derim” dedi. Yeni partilerle ittifak konusunun sorulması üzerine de Akşener şu ifadeleri kullandı: “Bir ittifak olacaksa, AK Parti ile ittifak yapamayacaklarını göre doğal olarak Millet İttifakı içinde olurlar. Dışarda kalmayı arzu eden olursa elbette dışarıda kalacaklardır. Yani bu arkadaşlarımızın ne hedeflediğine dair bir kelime bir şey duymadık bugüne kadar. Sayın Davutoğlu ile dolaylı olarak bir görüşmemiz oldu. Sonra Yozgat İl başkanımız ve İl Başkan yardımcımız vefat ettiğinde başsağlığına aradı. Bir düğünde Sare Hanım’la beraber vardılar. Arkadaşımızın düğününde Kılıçdaroğlu da vardı. Yani üçümüz beraber nikah şahitliği yaptık. Onun dışında karşılaşmadık. Sayın Babacan ile dolaylı dolaysız bir görüşmemiz olmadı.”
TÜRKİYE SİYASETİ ARTIK FARKLI ŞEKİLLENECEK
Yeni partiler yönelik bir sıcak mesaj da SP lider Temel Karamollaoğlu’ndan geldi. Türkiye siyasetinin bundan sonra artık farklı şekilleneceğini söyleyen SP lideri şunları söyledi: “AK Parti başlangıçtaki kimliğini, kadrosunu tamamen kaybetti. Sayın Erdoğan’la yola çıkanlara bakarsak, hemen hemen hiçbirisi yanında kalmadı. Sayın Gül, Babacan olmak üzere. . Bu yeni bir arayıştır. Nasıl şekillenir bilmiyorum. Faydalı olacağı kanaatindeyim. Artık basmakalıp olarak bundan sonra şu olur demek mümkün değil. Sayın Erdoğan’ın politikalarında da birtakım en azından uygulamalarda değişikliğe gideceğini düşünüyorum.” Karamollaoğlu yeni partilerle ittifak arayışlarının olup olmayacağını da şöyle değerlendirdi: “Bir defa programlarını görmemiz lazım. İlkelerdir esas olan. İlkelerde biz, temel ilkelerde ittifak sağlayabilirsek, bu ittifak genişleyebilir zannediyorum. Şimdilik herkes ittifak etmiş gözüküyor.”