Türkiye, 15 Temmuz 2016'da millet iradesini tank paletleriyle çiğnemek isteyenlerin karşısında omuz omuza durdu. 7’den 70’e herkes demokrasi safında yer alıp FETÖ ihanetine geçit vermedi. Bir milletin dönüm noktası olan 15 Temmuz ruhu, beşinci yılında da ilk günkü kararlılığıyla muhafaza ediliyor. Edirne'den Kars'a şehitler için dualar edilirken, 'O ihanetin bir daha yaşanmamasının sigortası bu ruh' mesajları veriliyor.
Demokrasinin askıya alınmak istendiği 15 Temmuz kalkışmasının üzerinden 5 yıl geçti. İhanet gecesinde şehit olanların acısı ise unutulmadı. Ankara'da 2 oğlu ve damadını kaybeden Muzaffer nine, FETÖ'nün ocaklarına ateş düşürdüğünü söyledi. Şehit Lütfi Gülşen’in eşi de "Kendi kurşunlarıyla vuruldular ama acının yanında çok güzel bir gurur var. Ona tutunarak ayakta duruyoruz" dedi.
En büyük ihanetin yaşandığı 15 Temmuz 2016’da Gülşen ailesi 3 şehit verdi. Darbe girişiminin yaşandığı gece Kızılcahamam’dan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne giden 2 oğlu ve damadı şehit düşen 95 yaşındaki Muzaffer ninenin acısı, 5 yıldır dinmiyor.
Ankara Kızılcahamam'dan 70 kilometre yol gelerek vatan savunmasına katılan Mehmet Gülşen (61), kardeşi Hakan Gülşen (43) ve kuzeni ve enişteleri olan Lütfi Gülşen (63) F-16 uçağından atılan bomba sonuncunda hayatını kaybetti. İhanet gecesinde 2 oğlu ve damadını şehit veren 95 yaşındaki Muzaffer Gülşen, FETÖ'nün ocaklara ateş düşürdüğünü ifade etti. Muzaffer nine, o gün yaşananların hala çok taze olduğunu, çocuklarının acısının hiç geçmediğini söyledi. Çocuklarının şehit olduğunu geç öğrendiğini belirten Muzaffer Gülşen "Oğlum uyuyor sandım ben, o gece aramadım. Onların gittiğini bilmiyordum. Namazlarını kılıp ölmüşler. Kafalarına düşmüş bomba. Duyan gitmiş, Hakan oğlum, çocuklardan bayrağını istemiş. Mehmet oğlum biz şehit olacağız demiş. Zor Allah kimseye göstermesin. Üçü birden bir gecede kayboldu" diye konuştu.
Kardeşi ve kuzeniyle birlikte şehit olmadan hemen önce telefonla eşini aryan Lütfi Gülşen, yaşananların televizyonlarda izlenenlerden daha korkunç olduğunu ve büyük bir mücadele verildiğini söyledi.
Lütfi Gülşen'in eşi Menzule Gülşen ise eşiyle son yaptığı telefon konuşmasını anlattı. Eşinin kendisine yaşananların televizyonlarda izlenenlerden daha korkunç olduğunu ve büyük bir mücadele verildiğini söylediğini anlatan Gülşen "Biz köydeydik Kızılcahamam’a gelince belediye anonsunu duyduk. Eşim kardeşlerimle buluşmuş. Kızılcahamam’dan otobüsle gidenler geldi, bizimkiler gelmedi. En son 5 buçukta görüştük. 06.20'de geçe külliye önünde şehit olmuşlar son bombada. Namaz kılmışlar namaz kılıp çıkınca aynı yerde şehit olmuşlar hepsi. Bütün morgları aradık, bulamamak çok kötüydü onları. Soğuk hava deposuna koymuşlar" dedi.
Üç şehidin de ayrı ayrı hikayeleri olduğunu söyleyen Menzule Gülşen "Adli tıptan sonra getirdik memleketimize. Bulamamak çok kötüydü, biz mezarları olunca sevindik. Arama dönemi çok kötüydü. Hiçbir hastaneye girişleri olmamış. Vatanları için şehit oldular. Görebilecekleri çok şeyler vardı. Acının yanında çok güzel bir duygu var. O güzel duyguya tutunarak ayakta durmaya çalışıyoruz. Hepsinin hikayesi var. Eşim bayramlık kıyafetlerini giyip gitti. Kardeşim bayrak istemiş, kocaman bayrak almış, Mehmet kardeşim şehit olmaya gidiyoruz diyerek gitmiş. Biliyorlar gibi gitmişler. Allah bize sabrını verdi" diye konuştu.
Şehitlerini mezara koyduktan sonra rahatladıklarını ifade eden Munzule Gülşen sözlerine şöyle devam etti: "O gece çok karanlıktı, 15 Temmuz’u ben kara gece olarak hatırlıyorum. Yıldız yoktu, her yer kapkaranlıktı, çok zordu. Kendi kurşunumuzla kendimizi vurduk gibi, işin o tarafları kötü. Bize bir tuğlanız olsun diyorlardı, o tuğla paralarıyla hep silah alınmış. Zorumuza giden çok şey var. Onların cennette olduğunu biliyoruz. Küçük kardeşimin adli tıpta açamamışlar, o kadar sıkı sıkı kavramış. Bayraklar örtüleri oldu, onlar bizim kahramanlarımız."
"BU VATANIN EVLATLARI BİTMEZ"
Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki ihanet girişiminde Ankara Gölbaşı'nda şehit düşen komiser yardımcısı Gülşah Güler'in ailesinin evlat acısı, tazeliğini koruyor. Yıllar geçmesine rağmen her gün 15 Temmuz’u yaşadığını anlatan baba Güler "Bir Gülşah gitti bin Gülşah geldi, bu vatanın Gülşah gibi evlatları bitmez. Mahşer günü kızımı bizden koparan o hainlerden hesabımızı soracağız. Her 15 Temmuz'da acılarımız tekrarlanıyor, aslında her gün acımız yenileniyor ama 15 Temmuz deyince başka oluyor. Biz anne ve baba olarak evladımızla gurur duyuyoruz. Yeter ki vatanımız ebedi olsun" dedi.
5 yıldır evlat hasreti çektiklerini belirten anne Emine Güler de "Torunum oldu, adını Gülşah koymuştuk, ikinci torunum olacak onun adını da Gülşah koyacağız. Bizde Gülşahlar bitmeyecek inşallah. Doğacaklar, büyüyecekler, halalarını gururla temsil edecekler" ifadesini kullandı.
15 Temmuz 2016’da FETÖ'nün hain darbe girişimi halkın destansı mücadelesiyle engellendi. İhanet gecesinin üzerinden 5 yıl geçti, yaşamını yitiren şehitler unutulmadı. Karanlık günde şehit olan Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip'in aralarında bulunduğu 10 şehidin o gün giydiği kıyafetlerinin yer aldığı sergi İstanbul Havalimanı’nda açıldı.
İGA ve 15 Temmuz Derneği Vakfı'nın ortak girişimleri sonucu oluşturulan sergiyi yolcular 20 Temmuz tarihine kadar ziyaret edebilecek. Ayrıca, İstanbul Havalimanı Hava Trafik Kontrol Kulesi de Türk bayrağının renkleriyle aydınlatılacak. Törende konuşan 15 Temmuz Derneği Vakfı Başkanı İsmail Hakkı Turunç "Bu duruşu hep beraber ortaya koyduk. Kimse darbecilere alkış tutmadı. Bu ülke bize emanet olarak bırakıldı. Bu topraklar emanet olarak bırakıldı" diye konuştu.
DARBE GİRİŞİMİNE İLK ENGEL HALİSDEMİR'İN KURŞUNU
Demokrasiyi hedef alan 15 Temmuz ihanet kalkışmasında FETÖ unutulmayacak bir hezimet yaşadı. Kahraman Astsubay Halisdemir'in kurşunu ve halkın sokaklara inerek destansı bir direniş sergilemesi, darbe girişiminin kırılma anı oldu.
Türkiye’de demokrasiyi hedef alan 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin hazırlıkları, FETÖ elebaşı Gülen’in 19 Mart 2016’da kamera karşısına geçerek "Kapadokya sakinleri, oradaki serkarlar adına konuşuyorum" ifadelerini kullanmasıyla başladı. Ancak, ihanet gecesinin başarısızlıkla sonuçlanmasının en önemli 'kırılma anı' Kara Havacılık Komutanlığında görevli helikopter pilotu Binbaşı O.K.'nin girişime saatler kala MİT yetkililerine, FETÖ’nün Müsteşar Hakan Fidan’ı alacağını’ ihbar etmesi oldu.
İhbarın, bir darbe girişiminin habercisi olabileceğini değerlendiren istihbarat yetkilileri, bilgiyi Genelkurmay Başkanlığına bildirdi. Dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar 'Türk hava sahasının askeri hava araçlarına kapatılması' emrini verdi. Darbe girişiminin seyrini değiştiren etkenlerden biri ise halkın meydanlara inerek direnmesi oldu.
Ömer Halisdemir
İhanetin seyrini değiştiren bir diğer gelişme de Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK) karargahında görevli Astsubay Ömer Halisdemir'in kahramanlığıydı. Darbeci Tuğgeneral Semih Terzi, ÖKK karargahını ele geçirmek için tam teçhizatlı bordo bereli askerden oluşan iki timle Diyarbakır'dan Ankara'ya hareket etti.
Bu gelişme üzerine, Ömer Halisdemir, Semih Terzi'yi ÖKK karargahına girmek üzereyken vurdu. Halisdemir ise Terzi'nin beraberindeki bazı askerlerce şehit edildi. Öte yandan, Darbecilerin planına göre, mühimmat yüklü yaklaşık 50 zırhlı araç, Ankara'nın önemli kavşak ve geçiş noktalarını tutacaktı. Ancak, kanunsuz emre uymayan bir grup asker, tankların çıkmasını engellemek için araçların sigortalarını söktü. Bu gelişme, takviye bekleyen darbecilerin kısa sürede teslim olmasını sağladı.