Köprüyü geçene kadar…
Haziran 2018 seçimleri…
Tüketici Güven Endeksi seçimlerin olduğu 2018 Haziran ayı dahil son 3 ayda ortalama 91,2 seviyesindeydi. Sonra yılın son üç ayında endeks 79,7 seviyesine iniş yaşadı.
Ne oldu da seçim sonrası insanların bakışı bu kadar (-%14,4) düşmüştü?
Ve Mayıs 2023 seçimleri… Tüketici Güven Endeksi seçime giderken son 3 ayda 86,2 ortalama seviyesinde. Ve seçim bitip gerçeklerle yüzleşme zamanı geldi. Yılın sonlarına doğru 3 aylık ortalamaya göre tüketici güven endeks seviyesi 73,9 seviyesine iniyor.
2018 seçimlerinden sonra -%14,4 çöken tüketici beklentileri bu sefer 2023 seçimlerinden sonra -%16,6 çöküyor.
İki seçim ve iki aldatma-aldanma hikayesi…
Vatandaş çok ama çok feci kandırılmış. Seçim öncesi verilen cennet gibi vaatler seçimden sonra cehenneme dönmüş.
Kısaca, atı alan çoktan Üsküdar’ı geçmiş.
2018 seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan %52,6 oy alırken 2023 seçimlerinde de %52,2 oy alıyor. Özetle dersek, insanlar önceki seçimdeki cennet gibi vaatlerin sonrasında cehennem gibi duruma dönüşmesine nerede ise hiç bakmamışlar.
Koşa koşa yine yeniden tüm oylar aynen Erdoğan’a gitmiş.
Vatandaş “Köprüyü geçene kadar” mantığını sadece tüketici güven endeksi gibi beklenti ölçen endekslerde rafa kaldırmamış.
Mesela köprü işlerinde de benzer tutum var.
Gelin bakalım.
15 TEMMUZ ŞEHİTLER KÖPRÜSÜ
2021 sonunda köprü geçiş ücret 8,75 liraydı ama tek fiyat ödüyordunuz. Bu demektir ki, 2021 yılında köprü tek geçiş fiyatı 4.375 liraydı.
Ve 2025… 15 Temmuz Şehitler Köprüsü tek geçiş fiyatı 47 lira oluyor. Git-gel 94 lira…
Köprü fiyatı 4 yılda tam ama tam olarak 10,7 kat artırılmış oluyor.
Hani sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan “fahiş fiyatı boykot edin” diyor ya… İşte o fahiş fiyatın en muazzam uygulayıcısı kendilerinin Hükumetleri…
Köprü fiyatından daha fahiş başka bir fiyat var mı?
Diyorlar ki, “bakım onarım gideri” varmış.
Ulaştırma Bakanı Uraloğlu ve önceki Ulaştırma Bakanları da aynı gerekçeye sığındılar…
Önce şu notları düşeyim: Karayolları Genel Müdürlüğü internet sitesinden birçok veriyi yayından kaldırdı.
2018-2019 yıllarında gerçek dışı bilgilerini ifşa ettiğim zaman internet sitesindeki verileri yayından kaldırdılar.
Olsun… sevaptır! (Sanırım öyle görüyorlar)
Şimdinin Ulaştırma Bakanı Abdülkadir Uraloğlu açıkladı: 2024 yılında 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nden 71 milyon 814 bin araç geçmiş.
Araç başına otomobil geçiş fiyatı 33 TL… Bu demektir ki; 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nden 2024 yılında 2 milyar 370 milyon lira para toplanmış.
Bakın sadece ve sadece 1 yılda 1 köprüden toplanan para 72,3 milyon dolar.
FSM PARA BASTI
Uraloğlu diyor ki, FSM Köprüsü’nden de 2024 yılında 85 milyon 927 bin araç geçmiş. Bunun karşılığı da 2,8 milyar lira veya 86,5 milyon dolar.
Nereden bakarsanız bakın Demirel ve Özal’ın yaptırdığı köprüler adeta para basmış ve 1 yılda Devlet bu köprüleri kullananlardan 158,8 milyon dolar para almış.
Ya, Erdoğan’ın köprüleri?
Demirel ve Özal’ın köprüleri para üstüne para kazandırmaya devam ederken bütün bu paraları Erdoğan’ın köprüleri silip süpürüyor. Onlar para yemeye devam ediyor hem de deli gibi… Erdoğan’ın köprülerine oluk oluk para akıtıyoruz ama ‘kasadan tek kuruş para çıkmadı’ söylemi ile …
Size bir hesap yapayım: FSM Köprüsü 125 milyon dolara yapılmıştı. ABD dolar enflasyonunu hesaplarsanız bugünkü dolar karşılığı yaklaşık olarak 365 milyon dolar eder.
Demirel ve Özal’ın yaptırdığı köprülerin parası ile 2,3 yılda yeni bir FSM Köprüsü daha yapılabiliyor.
Topluma, bu Millete büyük mucize diye sunulan KÖİ köprülerinden sadece 1 tanesine bile yılda 1 milyar dolara yakın paralar ödeyerek 15-20 yıl para akıtmayı sürdüreceğiz.
Matematik bu kadar açık.
Mesela Osmangazi Köprüsünü 1,2 milyar dolara yapıyoruz ama Hazine’den 15 milyar dolar garanti veriyoruz.
Peki devamı neden gelmiyor? Yani, Vatandaş neden bu matematiği, bu soruların cevaplarını sormuyor? Neden köprülerin fahiş fiyatını sorgulamıyor?
Neden matematik biliminin başka şeylere işaret ettiği bütün bu olanları meydanlarda “eser siyaseti” diye alkışlıyor bu Millet?
Neden?
Veya matematik bilgisi ve toplumsal gelişmelere ilgisi bu düzeyde bir toplumun demokrasi hakkı ne olabilir?
İngilizler 950 yıl önce benzer gelişmeler karşısında krallarına “Magna Carta ile DUR” derken demokrasinin temelini atmışlardı. Bizler ise şimdi bu tür hareketlerle demokrasinin temelini dinamitliyor olabilir miyiz?
KARAR sizindir.