Göçmenlerle Kardeşiz hareketi, geçtiğimiz Temmuz ayında Kayseri’de yaşanan olayların ardından benzer bir pogromun tekrar etmemesi çağrısıyla İstanbul İl Göç İdaresi önünde bir araya geldi. Protesto sırasında zorla deport edilen Fatim Elmusa, Çatalca Geri Gönderme Merkezi’nde düşük yapan Özbek vatandaşı Ozodo Dzhabbarova ve Harran Geçici Barınma Merkezi’nde tutulan işitme ve konuşma engelli Rebel Muhammed gibi mağduriyetlerle gündeme gelen vakalar ele alındı.
FEYZA NUR ÇALIKOĞLU
Geçtiğimiz temmuz ayında gerçekleşen Kayseri olayları akabinde benzer bir pogromun tekrar etmemesi için bir araya gelmiş Göçmenlerle Kardeşiz hareketi bugün, İstanbul İl Göç İdaresi önünde toplandı. Göçmenlerle Kardeşiz hareketi son günlerde zorla deport edilen 5 çocuklu Fatim Elmusa, Çatalca Geri Gönderme Merkezi'nde düşük yapan Özbek Ozodo Dzhabbarova ve Harran Geçici Barınma Merkezi'nde tutulan işitme ve konuşma engelli Rebel Muhammed gibi pek çok vakayı gündem etti. Göç İdareleri, Geri Gönderme ve Geçici Barınma Merkezlerinde, yaşanan insan hak ve hürriyetleri konusundaki ihlalleri protesto etmek için bir araya gelen grup ‘Zulüm Politikalarına ve Faşist Çetelere Karşı Göçmenlerle Kardeşiz’ yazılı pankartla birlikte basın açıklamasında bulundu.
GERİ GÖNDERME MERKEZLERİ SİSTEMATİK ZULÜM ÜRETİYOR
Grup adına basın açıklamasını okuyan Şamil Özçelik, Göç İdareleri, Geri Gönderme ve Geçici Barınma Merkezlerinde yaşananların kurumlarda çalışan sorumluların gerçekleştirdiği keyfi ihlaller ve münferit olaylar olmaktan çıktığını, sistematik şekilde uygulanan hukuksuz muamelelere karşı göçmenlerin yanında olduklarını ifade etti.
“Göçmen kardeşlerimizin düşman addedildiği, hor görüldüğü bir zemin oluşturulmakta ve çeşitli söylemlerle ırkçılık zehri ekilmektedir. Göçmenler üzerinden iç siyasette rant devşirmeye çalışan siyasetçiler ve sözde gazeteciler, asılsız iddialarla göçmenleri hedef göstermekte ve taciz etmektedir. Sermaye sahipleri tarafından asgari ücretin altında, üstelik sigortasız çalıştırılan, fahiş fiyatlarla küçücük evlere mahkûm edilen göçmenler, ekonomik problemlerin müsebbibi ilan edilmiştir. Avrupa Birliği'nden aktarılan fonla alınan belli hizmetler dahi “vergilerimizle bedavaya yaşıyorlar” şeklinde çok defa çarpıtılmıştır. Deniz kıyısındaki alanlara gitmeleri bile serserilik olarak lanse edilmiş, kendi aralarında dahi ana dillerinde konuşmaları çok görülmüştür. Halbuki asıl sorun, ülkede göçmenlere tahammül edemediklerini belirten müfteri ırkçılardır. Bu yüzden mücadele, ırkçılık musibetiyle ve göçmenlerin düşmanlaştırılmasına karşı yürütülmelidir.”
‘IRKÇI ZALİMLER HALKA HESAP VERECEK’
‘Zorla geri gönderme insanlık suçudur’, ‘Irkçı zalimler halka hesap verecek’ sloganlarını atan protestocular, Ali Yerlikaya’nın 1 Ocak 2025 ila 1 Temmuz 2025 aralığında her Suriyeli aileden bir kişinin 3 seferliğe mahsus olmak üzere Suriyeye gidip gelme hakkı tanıdığına değinerek her Suriyeli ailenin en az bir ferdinin GGM’lerde belirsizlik içinde beklediğini ifade etti.
“Hakkında kesinleşmiş herhangi bir suç kaydı olmamasına rağmen binlerce Suriyeli sırf adli soruşturma başlatıldığı gerekçesiyle GGM'lere kapatıldıkça, Bakan Yerlikaya’nın söz konusu açıklamasının ne derece uygulanabilir olduğu da tartışmalı hale gelmektedir. Geçici Barınma Merkezleri artık kuruluş misyonuna aykırı bir şekilde kullanılmaktadır. Yönetmeliğin 3. maddesine göre bu merkezler, başvuru sahibi veya uluslararası koruma statüsü sahibi kişilerin beslenme, barınma, sağlık, sosyal ve diğer ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kurulmuştur. Ancak bu merkezler, göçmenlerin keyfi ve orantısız bir şekilde, üstelik belirsiz sürelerle tutulduğu yerler haline gelmiştir. Özellikle Harran ve Arnavutköy'deki merkezlerde zorla gönüllü geri dönüş formunun imzalatıldığı, bozuk yemek verildiği, hastaneye sevklerin yapılmadığı, ilaçların temin edilmediği ve hatta hamile kadınların çocuk düşürdüğü yönünde çok ciddi ve güçlü iddialar mevcuttur. Öncelikle Bu iddiaların adli ve idari yönden soruşturulması talep ediyoruz. Ayrıca, göç idaresinin politikasına ve uygulamadaki sorunlara dair sivil toplum kuruluşları ile baroları daha etkin rol almaya davet ediyoruz.”
OKULSUZ GÖÇMEN ÇOCUKLAR
Açıklamanın devamında, sağlık ve eğitim sistemlerinden mahrum kalan göçmen çocuklara dikkat çeken Şamil Özçelik, aile büyüklerinin belirsiz sürelerle GGM’ye alındığı için çalışmak zorunda kalan, ya da veri güncelleme işlemlerinde yaşanan sistemsel sorunlar nedeniyle kimlikleri güncellenemeyen göçmenlerin mağduriyetine vurgu yaptı. Özçelik, göçmenlere verilen tahdit kodlarından ve uluslararası çıkarların göçmenleri zor durumda bıraktığını belirtti.
“Son zamanlarda, Türkî Cumhuriyetlerdeki baskıcı rejimlerden Türkiye’ye gelen göçmenler hakkında yoğun şekilde sınır dışı kararı ve tahdit kodları tesis edildiği, yani zorla geri gönderilmeye çalışıldıkları görülmektedir. Buradan bir kez daha haykırıyoruz: Hiç kimse, insanlık dışı ve onur kırıcı muamele göreceği bir yere hiçbir şekilde geri gönderilemez. Temel insan hakları ve hürriyetleri, ülkeler arası ilişkilerde pazarlık konusu edilemez. Ne Çin ile gelişmekte olan ekonomik ve stratejik ortaklık, ne de Rusya ile olan bölgesel ittifaklar nedeniyle göçmenlerin hakları tartışma konusu edilebilir.”
'SORUMLULAR ELBETTE HESAP VERECEK'
Geçtiğimiz günlerde Altındağ ve Kayseri’de göçmenlere karşı yaşananların siyasiler ve çeşitli medya kuruluşları tarafından etkilendiğini ifade ederek basın açıklamasını bitiren Öztek, Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın göçmenler hakkındaki söylemlerine tepki çekti.
“Altındağ ve Kayseri'de yaşanan vahşetin tekrar etmemesi için siyasi partilerin ve medyanın faşist söylemleri ile körüklenen ırkçılık ateşinin söndürülmesi gerekmektedir. Henüz 17 yaşında ailesine bakmak için çalışan, göçmen ve çocuk işçi Ahmet el-Naif sokak ortasında 3 kişi tarafından bıçaklanarak katledilmişti. Bu cinayetin faillerinin yalnızca o 3 kişi olmadığını biliyoruz. Faşist söylemleri ile sözde gazetecilik yapan, sözde siyaset yapan Neo- nazilerin ve bunlara karşı önlem almayıp yollarını açanların asıl failler olduğunu biliyoruz. Toplumu kışkırtarak kin ve nefret tohumları saçan çetelerin önde gelenlerinden biri olan Tanju Özcan, medyaya verdiği demeçlerde göçmenlere dönük uygulamalarda hukuksuzluk yaptığını pişkin bir şekilde söyleyebilmektedir Göçmen Kardeşlerimizin maruz kaldığı sistematik dahli yahut sorumsuzluğu olan herkes elbette hesap verecektir.”
HERKESİ MÜCADELEYE DAVET EDİYORUZ
Grup, ‘Irkçılığa, Emperyalizme, Faşizme Karşı, Mücadeleye’ sloganıyla eylemi sonlandırırken, toplumda göçmenlere yönelik ırkçılık ve ayrımcılık söylemini üreten faşist odakların karşısında durmanın insan onurunu savunmanın asgari gerekliliklerinden olduğunu ifade etti.
"Göçmenlerin haklarını savunmak ve yaşadıkları sistematik hukuksuzlukları gündem ederek giderilmesini talep etmek, toplumda göçmenlere yönelik ırkçılık ve ayrımcılık söylemini üreten faşist odakların karşısında durmanın insan onurunu savunmanın asgari gerekliliklerinden olduğunu düşünüyoruz. Bu minvalde insanlık onuru adına tüm vicdan sahiplerini yanımızda durarak "göçmenlerle kardeşiz" demeye, göçmenlerin yalnız olmadığını haykırmaya davet ediyoruz."