Elif Çakır’a yönelik skandal gözaltı sonrası, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın 48 saattir sessiz kalması ve gözaltı sırasında kötü muamelede bulunan polis memurları hakkında hiçbir işlem yapılmaması, olaya ilişkin endişeleri ve tepkileri artırıyor.
KARAR gazetesi yazarı Elif Çakır'ın, Bursa’da isim benzerliği nedeniyle polis tarafından gözaltına alınması ve kötü muameleye maruz kalmasıyla patlak veren skandal büyüyor. Kamuoyunda ve siyasi çevrelerde büyük yankı uyandıran bu olayda, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın skandalın üzerinden 48 saat geçmesine rağmen hâlâ sessiz kalması dikkat çekti. Gözaltı sürecinde yaşananlar, emniyet güçlerinin tutumuna dair derin endişeler yaratırken, olayın ardından Bursa Emniyet Müdürlüğü’nden gelen açıklama ise durumun vahametini artırdı.
Emniyetten skandal açıklama: Elif Çakır'ın sadece ifadesine başvurduk
BURSA EMNİYETİ'NDEN SKANDAL AÇIKLAMA
Elif Çakır’ın, kaldığı otelde başka bir kişiyle isim karışıklığı nedeniyle gözaltına alınmasıyla başlayan olay, polislerin uyarılarına rağmen devam etti. İtirazlarına ve T.C. kimlik numarasının uyuşmamasına rağmen Çakır’ın saatlerce alıkonulması kamuoyunda büyük tepkiyle karşılandı. Siyasi isimlerden gelen eleştirilerle gündeme taşınan bu skandal karşısında, Bursa Emniyet Müdürlüğü’nün resmi sosyal medya hesabından yaptığı açıklama, durumun ciddiyetini gözler önüne serdi.
Emniyet, "isim karışıklığı" gerekçesiyle gözaltı işlemini doğrularken, "Şahsa personellerimizce gerekli nezaket çerçevesinde davranılmıştır" ifadeleriyle adeta skandalı savundu. Bu açıklama, gözaltı sırasında kötü muameleye maruz kaldığını belirten Elif Çakır'ın yaşadığı travmayı ve emniyet yetkililerinin bu konudaki duyarsızlığını göz ardı eden bir yaklaşımı ortaya koydu. Üstelik açıklamada, gözaltına alınan gerçek kişinin otelden kaçtığının kabul edilmesi, yapılan hatanın büyüklüğünü ve emniyetin operasyon sırasındaki ihmallerini itiraf niteliğindeydi.
48 SAAT GEÇTİ, BAKANLIK SESSİZ
Yaşanan bu skandalın ardından gözler İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya çevrildi. Ancak, skandalın üzerinden 48 saat geçmesine rağmen İçişleri Bakanı’ndan ne bir açıklama ne de bir kınama geldi. Bakanlığın sessizliği, gözaltı kararına imza atan emniyet yetkilileri ve gözaltı sırasında Çakır’a kötü muamelede bulunduğu iddia edilen 5 polis memuru hakkında herhangi bir işlem yapılmamış olmasıyla daha da dikkat çekici bir hâl aldı.
KAFALARDA SORU İŞARETLERİ
Elif Çakır’ın ‘yanlışlıkla’ gözaltına alındığının açıklanmasına rağmen, bu skandal karara imza atan ve uygulayan emniyet yetkililerinin hâlâ görevde olması, sürece dair ciddi soru işaretleri doğurdu. Gözaltı işlemi esnasında yaşanan kötü muamele iddiaları, kamuoyunda emniyet güçlerinin tutumuna ilişkin eleştirileri yeniden alevlendirdi. Yazar Çakır'ın saatlerce alıkonulmasının ve kişilik haklarına yönelik bu muamelenin sorumluları hakkında işlem yapılmaması, hem hukuki hem de etik açıdan derin bir sorgulama gerektiriyor.
TÜRKİYE’DE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ VE HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ TARTIŞMASI
Bu yaşananlar, Türkiye’de basın özgürlüğünün ve hukuk devletinin işleyişine dair büyük soru işaretleri oluşturdu. Elif Çakır’ın suçluymuş gibi gözaltına alınması, isim ve kimlik kontrolünün dahi yapılmaması, yargısız infazın bir örneği olarak nitelendiriliyor. Bu olay, basın mensuplarının ve vatandaşların güvenliğini tehlikeye atan bir yargı ve kolluk kuvvetleri sisteminin varlığına işaret ediyor.