‘Tahıl ambarı Türkiye’ başta ekmek olmak üzere gıda kriziyle karşı karşıya... Kurdaki sert düşüşe karşın girdi maliyetlerinde yaprak kıpırdamadı. En stratejik ürünlerden buğdaydaki plansızlık sonucu tarım alanları yok oldu, ithalat patladı. Gübresiz üretime geçen çiftçi tarlasını terk etmeye başladı. Uzmanlar “Fiyatlar daha da artacak. Çözüm dış alım değil, yerli üretim için somut önlem alınması” dedi.
BUSE YILMAZ
Dövizdeki rekor ve enflasyonla ekmeğin fiyatı 3 TL’yi buldu. Halk ekmeğe rağbet arttı, kuyruklar geri döndü. Kurdaki düşüşle fiyatların azalması yönünde beklenti oluştu ancak tarım politikalarındaki plansızlık vatandaşın cebini de tarlayı da vurdu. Bakan Pakdemirli “’Ben zarar ettim’ diyen çiftçimiz yok” dese de arazi gerçekleri ekmek krizinin kapıya dayandığı ortaya koydu. Buna göre 1991’de 9.6 milyon hektar, 2014’te 7.9 milyon hektar olan buğday ekim alanları, 2020’de 6.9 milyon hektara indi. 1991’de Türkiye nüfusu 56 milyon ve yıllık üretim 20.4 milyon ton iken 2021’de nüfus 84 milyonu buldu, üretim 20 milyon tonun altına düştü.
"MALİYETLER DÜŞMEDEN FİYAT ARTIŞI ÖNLENEMEZ"
2002’de 1.1 milyon ton olan buğday ithalatı 2020’de 9.8 milyon tona yükseldi. TÜİK’e göre bu yıl da yüzde 67 arttı. İhracat ise son 7 yılda değişmedi, yıllık 7 milyon ton seviyesinde kaldı. Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Baki Remzi Suiçmez; mazot, gübre, ilaç gibi girdilerdeki artışlar ve kuraklığa işaret etti. Üretimin 15 milyon tona düşebileceğini belirten Suiçmez “Gübresiz ekim çiftçinin üretimden çekilmesini hızlandıracak, ekim alanları daha da azalacak, dışa bağımlılık artacak. Yüksek fiyatlarla gıda krizi devam edecek. Maliyetler düşmeden fiyat artışı önlenemez. Çözüm dış alıma bağımlılık değil, yerli üretim için somut önlemlerin alınması” dedi.
EKMEKTE İNDİRİM YOK YENİ ZAM GÜNDEMDE
Maliyet artışından temel gıda maddesi ekmek de nasibini aldı. Ekmek fiyatı 3.5 lira olunca, halk ekmek büfeleri önünde yeniden kuyruklar başladı. Düşen kurla indirim beklentisi oluştu fakat üretici hala maliyetlerin katlandığını ifade ediyor. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Suiçmez, kurdaki düşüşün ekmek fiyatlarına indirim olarak yansımayacağını, aksine artan un, maya, su, elektrik maliyetleri nedeniyle ekmekte yeni zamların gündeme gelebileceğini belirtti.
Merkez Bankası’nın peş peşe yaptığı faiz indirimleri ve siyasilerin mesajları döviz kurlarının rekor üstüne rekor kırmasına neden oldu. Dolar 18’i, euro ise 20 lirayı aştı. Kurdaki artışlar başta ekmek fiyatı olmak üzere hemen her şeye zam olarak yansıdı. Ekmek fiyatları fahiş oranda zamlanınca halk ekmek kuyrukları uzadı. Hükümetin ‘Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat’ dönemini başlatmasıyla kurlarda sert düşüşler yaşandı.
Son günlerde döviz kurunun düşüşüyle beraber indirim beklentisi oluşurken, bu ‘düşüş’ ekmek fiyatlarına yansımadı. Kurlardaki düşüşün ekmek fiyatlarına artan maliyetlerden dolayı yansımayacağını aktaran TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Başkanı Baki Remzi Suiçmez, indirim beklenmediğini aksine doların düşmesine karşın artan un, maya, su, elektrik maliyetleri nedeniyle ekmekte yeni zamların gündeme geleceği ifade etti.
Çiftçinin, yanlış politikalarla bezdirilerek buğday üretiminden çekilmesiyle, tüketiciye yansıyacak çok büyük bir gıda enflasyonunun da kapıda olduğunu belirten Suiçmez “Döviz kurundaki artış, girdi ve üretim maliyetlerini aşırı yükselttiği günümüzde, döviz kurundaki nisbi azalışların aynı oranda maliyet kalemlerine yansımaması nedeniyle ekmek fiyatlarında indirim beklemiyoruz. Aksine doların 7.5 TL’den 18.5 TL’ye yükselip son kararlarla 11.5 TL düzeylerine inmesine karşın artan un, maya, su, elektrik maliyetleri nedeniyle ekmekte yeni zamların gündeme gelmesi şaşırtıcı olmayacaktır” ifadelerini kullandı. Buğday ithalatının artışına dikkat çeken Suiçmez “Dışa bağımlı mazot, gübre, ilaç gibi temel girdilerin döviz fiyatlarındaki artış nedeniyle sürekli yükselmesi, yetersiz desteklerin sonraki yıllarda ödenmesi, tarımsal kredi faizlerinin çiftçi lehine düzenlenmemesi gibi birçok nedenle çiftçi, buğday üretimini terk etmektedir” dedi.
‘GIDA KRİZİ KAPIDA’
Çiftçinin, yanlış politikalarla bezdirilerek buğday üretiminden çekilmesiyle, tüketiciye yansıyacak çok büyük bir gıda enflasyonunun da kapıda olduğunu belirten Suiçmez “2022 yılında kuraklık etkisi yanında aşırı fiyatlar nedeniyle çiftçinin gübresiz ekim yapması çiftçinin üretimden çekilmesini hızlandıracak, ekim alanları daha da azalacak, maalesef dışa bağımlılık artacak, gıda enflasyonu düşmeyerek tüketiciye yansıyacak yüksek fiyatlarla gıda krizi devam edecektir. Bu olumsuz tabloyu düzeltmenin başlıca çözümü, üretim ekonomisine dayalı kamucu tarım politikalarına geçmek, yerli üreticiyi ve üretimi somut önlemlerle koşulsuz desteklemektir” ifadeleriyle yerli üreticinin desteklenmesinin tek çözüm yolu olduğunu söyledi.
BUĞDAY İTHALATI İDELOJİK VE POLİTİK TERCİH
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Ekim 2020 ile Ekim 2021 arasında buğday ithalatı yüzde 67 arttığını belirten ZMO Başkanı Baki Remzi Suiçmez, devletin bu denli ithalata odaklanmasının nedeninin iktidarın yönetim kadrolarının ideolojik ve politik tercihi olduğunu belirtti. Suiçmez 1980’li yıllarda tarımda da uygulanmaya başlanan ve günümüzde de devam eden tarımsal Kamu İktisadî Teşebbüsü’lerinin (KİT) özeleştirilmesinin dışa bağımlılığı arttırdığını buğday dahil pek çok üründe çok ciddi sorunlar yaşanmasına neden olduğunun altını çizerek “2019-2020 pazarlama yılında 20.5 milyon ton üretime karşın buğdayda kendimize yeterlilik oranı yüzde 89,5’tir. 2020-2021 üretim sezonunda dövize bağlı mazot, gübre, ilaç gibi girdilerdeki yüksek artışların üretime olumsuz etkisine, özellikle kuraklığa bağlı ciddi verim ve rekolte kayıpları da eklenince kendimize yeterlilik oranı daha da azalacaktır. TÜİK Bitkisel Üretim 1. Tahmininde yüzde 7,3 azalışla 19 milyon tona inmesi beklenen buğday üretimi, 2. Tahmininde yüzde 13,9 azalarak 17.6 milyon ton olarak öngörülmüştür. Arazi gerçekleri ortada iken 3. Tahminde bu miktarın 15 milyon ton düzeyine inmesi şaşırtıcı olmayacaktır” dedi. ZMO Başkanı, çözümün, kısa orta ve uzun vadede arz açığımızın yerli üretimle karşılanmasının somut önlemlerinin gecikmeden alınması olduğunu aktardı.
‘EKİM ALANLARININ DARALMASI DEVLETİN İHMALİDİR’
Remzi Suiçmez, yerli üretime odaklanmanın gerekliliğini vurgulayarak ancak stratejik bir ürün olan buğdayın ekim alanları incelendiğinde, bariz bir daralmanın mevcut olduğu söyledi. Suiçmez “Türkiye’de 1991 yılında 9.6 milyon hektar, 2014 yılında 7.9 milyon hektar olan buğday ekim alanları, 2020 yılında 6.9 milyon hektara indi. 1991 yılında Türkiye nüfusu 56 milyon ve buğday üretimi 20.4 milyon ton iken, 2021 yılında nüfus 84 milyona ulaşırken buğday üretimi ise 20 milyon tonun altına düştü. Bu veriler bile uygulanan yanlı ve yanlış tarım politikaları kapsamında yeterince önlem alınmadığının ve tarımsal kamu yönetiminin ciddi ihmalinin somut göstergeleridir” diyerek devletin bu konuda büyük ihmali olduğunu belirtti.