KARAR TV’de konuşan Davutoğlu, depremden 40 gün sonra hâlâ çadır ve temiz su ihtiyacının olduğunu belirtti. Afeti yönetmesi gereken kurumların içinin boşaltıldığını belirtip hükümetin sorumluluğuna dikkat çekti: Koordinasyonsuzluk tepede başlıyor. Asrın felaketi diyerek işin içinden çıkmaya çalışıyorlar ama bu doğru değil. Halk ‘İlk 48 saatte kimseyi görmedik’ diyor.
BÜŞRA AKDAŞ
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Maraş depremlerinde yıkıma uğrayan Hatay’da KARAR TV Gündem Özel yayınında Ahmet Taşgetiren ve Elif Çakır’ın sorularını yanıtladı. Bölgede su ve çadır dahil yaşanan sıkıntıların devam ettiğine dikkat çeken Gelecek Partisilideri , depremzedelerle yaşadığı diyalogları ve kendisine anlatılan sorunları aktardı.
Davutoğlu şunları söyledi:
“İskenderun’un Pınarbaşı Mahallesi’ne geçen geldiğimde bir yaşlı elimden tuttu: “Burada bir yatak var ama nerede yatacağım?” dedi. O bölge Sayın Erdoğan’ın afet bölgesinden çıkardığı yer. Bir başkası “İki haftadır su görmedim” dedi. Büyük bir acı. Sare Hanım ile geçen geldiğimizde gezdik, bir yer görüyorsunuz bundan daha kötüsü olamaz diyorsunuz, başka yere gidiyorsunuz bundan daha kötüsü olamaz diyorsunuz.
ÇIKIŞIN BEŞ İLKESİ OLACAK
Buradan çıkışın beş ilkesi olacak: Toprakla barışıp imar: Toprak diyor ki “Benim üzerime bina yapma.” Malatya’nın merkezinde de büyük yıkım var. Girdik Malatya’ya. Malatya’nın kayısı bahçelerinin olduğu yere 10 kat bina yapılmış. Her şehir için ayrı bir yasa çıkarmayı planlıyorduk. Ve en çok da İstanbul tabi. İstanbul’da herkes diken üstünde. Tayyip Erdoğan’la bütün mücadelemiz buydu. Kanal İstanbul’u yapmayın. Kanal İstanbul bir cinayettir.
Rapor var. 2018’de son görüşmelerimizden birinde 33 sayfalık raporun bir kısmı Kanal İstanbul ile ilgili.
SEÇİM KAZANACAĞIZ ACELE EDİN DENMEZ
“Siz İstanbul’u bir adaya döndürüyorsunuz” dedim kendisine. “Ahmet Bey” dedi “Köprüler”...” Köprüler çöker. O rant var ya o rant gözü bürüyen rant. “İşte biz dediğinizi yaparsak, siyasi ahlak yasası ve imar yasası ile birlikte ilçe başkanı bulamayız” dedi. Nurdağı’na ilçe başkanı buldunuz ne oldu? İlçe belediye başkanı ve imar müdürünü birlikte tutukladınız. Tarih ve kültürle yapışık restorasyon yapacağız. Şimdi herkes enkaz kaldırma telaşında. Enkazı kaldırırken üç şeye dikkat edeceksiniz. ‘Seçim kazanacağız, acele edelim’ denmez. Deprem olmadan önce 30 Ocak’ta Ortak Politikalar Metni’ni açıkladık. O metinde çevre, şehircilik ve afet yönetimi kısmında ne yapacağımız yazıyor. Şehir konusu da benim hassasiyetimdir biliyorsunuz.
İŞİN İÇİNDEN ÇIKMAYA ÇALIŞIYOR
Deprem haberini alır almaz bütün il başkanlarımızı aradım ve bir tek Hatay İl Başkanımıza ulaşamadım. Her partinin depremin ilk zamanlarına dair planları var. Bütün partilerin fikirleriyle bir deprem komisyonu oluşturalım dedik. Ama bu yeterli değil. Geçen hafta bir çalıştay yaptık. Bu konularda en uzman isimlerle çalıştık. Her partinin bu çalışmaları var. Bir aşama; depremden önce yapılan hazırlık. Sonrası deprem sonrası ilk üç gün, arama-kurtarma dönemi. Şimdilerde ise; artık insanlar kaybettiklerini kaybetti kendi hayatlarını nasıl kurmaları gerektiği telaşı içindeler. ‘Asrın felaket’ deyip işin içinden çıkmaya çalışıyor. Adıyaman’a Kahramanmaraş’a gittiğimizde, “İlk iki gün kimseyi görmedik” diyorlar. Halk, devleti yanında görmek ister. Kırıkhan’da bir teyze, sarıldı, “Nerede benim devletim? Tuvalet için bu yıkık binalara giriyorum” dedi. Çadır temin ettik getirdik. O bana denk geldi getirdik. Üç insan var. Çadırı olmayıp çadır talep edenler, çadırı olup çadır kentte olmayanlar ve çadırı olup çadır kentte bulunanlar.
‘BANA SORMADAN YAPARSIN’ DİYECEKSİN
Bir adama görev verdiysen “Bana sormadan yaparsın” diyeceksin. Kızılay’ı bir rant alanına dönüştürmüşler. AFAD’ı bir çiftlik haline dönüştürmüşler. Ben bırakmadan AFAD, hantal değildi, yukarıdan makro bakardı. Bizde Başbakanlığa bağlıydı. Şimdi İçişleri Bakanlığı’na bağlı. Birisi bir bakanın eniştesi... Kurum böyle yok oluyor. Kızılay’ın işi bir ticaret yapmak değil, holdingleşti. Neden? Binali Yıldırım’ın kardeşi Kızılay’ın başında. Kızı orada, gelini orada. Gönüllü olduğunda dahil burası aile şirketine dönüştürülmez.”
DİNİ KAVRAMLARIN İÇİ BOŞALTILDI
(İlk üç gün için sayı Cumhurbaşkanı, “İlk günler için helallik istiyorum” dedi. Helallik istemenin arkasındaki sorumluluğun ne olduğunu düşünüyordur?) Dini kavramların içi boşaltıldı. ‘Faiz yasağı’ dendi en yüksek faizler katmerli katmerli verildi. Cumhurbaşkanı da “Faizle mücadele ediyorum” deyip dini kavramları tüketti. Aynı şey burada da geçerli. Helalleşme doğru bir kavram ama bir devlet adamının helalleşmesi sorumluluğu üstlenmekle olur. Diyecek ki “Biz şunu şunu yapamadık ve yapamayanları görevden aldım. Ben de yapamadım ben de istifa ediyorum” Helalliğin karşılığı ne? Bir de kader kavramını da burada örselediler. Böyle bir kader inancı yok İslam’da. Böyle kavramlar siyasi rant için tüketilir hale geldi.
İMAR BARONLARININ İMAR BALONLARI VAR
Ben çok net söylüyorum. 2015’te biz imar yasasını teklif ettik. O yasa ile on milyarlarca lira birikecekti. O zaman da Erdoğan beni, müteahhitler ile karşı karşıya getirdi. Ben inşaat sektörünün niteliğini artırmak istiyorum. Ama Türkiye’de yerel imar baronları var ve ulusal imar balonları var. Neşteri alıp şöyle bir atacaktı. Bütün geçmiş imar müdürlerinin arşivini çıkaracağım. Ne emlak zenginleri var arada. Bu daire şöyle oluyor; “Şu kadar daire yapıyorum, sana da şu kadar vereyim.” İstanbul’da güya bir vakfa, tezinat ruhsatının verilmesi için bir gökdelenin 10 katını verdiğini söyledi, sahibi bana.
HAYIR ADI ALTINDA BAŞKA İŞLER YAPILMIŞ
Türkiye’nin gözbebeği olan bir mahalle için, “ÇED Raporu olmadan yapmam” dedim. Dediler ki, “Şuraya bir okul yaptık.” “Bir dakika, Türkiye Cumhuriyeti muktedir bir devlettir. Okulu ben yaparım. Sizin göreviniz okul yapmak değil, müteahhitliktir. Gidin işinizi yapın” dedim. Öyle olmuş ki, hayır görüntüsü altında, başka işler yapılır hale gelmiş. Ve bunların hepsi de dini kavramlarla yürür hale gelmiş. Neden bunlar beni hedef edindiler. Çünkü aldım neşteri, vurmaya başladım.
EN ONURLU HESABI BEN YAPTIM
Biz bütün bu imar düzenlemelerini yapacaktık. Kadir Topbaş ve bütün daire başkanlarını topladım. “Burada gelen bütün rantları biliyorum. Bu şehre dokundurtmayacağım, kimin ilişkisini görürsem hesap sorarım” dedim. Onlar, benden hesap sordu. Hesap gördüler. Yoksa neydi benim günahım. En onurlu hesabı ben yaptım. “Sizinle yol yürümem” dedim.
YARDIM PAKETLERİMİZE EL KOYDULAR
Bizim ilk gönderdiğimiz TIR’lara AFAD el koydu. Milletin ihtiyacı varken paketleri depoya çektiler. Bizim malzemelerin üstüne AK Parti logosu konulduğunu tespit ettik. Normal şartlarda görünmeyen yolsuzlukların bir-iki senedir görünmesinin sebebi nedir? Beş-altı yıl içinde Sedat Peker’in ve birçok ifşiyatı, 5-6 yılı kapsar. Biz de yönettik ülkeyi. Neden bizim dönemle ilgili, ‘Şu var, bu var’ gibi iddialar atılmıyor ortaya.
BARINMA, GIDA VE SU SORUNU VAR
Barınma sorunu var, gıda sorunu var, su ihtiyacı var. Bölgenin en ihtiyacı temiz su. Yönetim boşluğu var. Sistematik bakılmıyor. Bu konu siyasetsiz söylenemez. ‘Hala neden toparlanamadı’nın arkasında siyaset var. Bunun sebebi; Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi. Kurumlar işlerini yaparken otomatik olarak çalışsınlar. Afet yönetiminde de angajman kuralları vardır. Bunun olmadı için kurumlara güven lazım. AFAD’a, Kızılay’a ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ne güveneceksin. Siz o sistemi kurduktan sonra her yere müdahil olmanız gerekmiyor. Ama bugün Cumhurbaşkanına ihtiyaç var. Gelen haberlere göre; depremin haberinin cumhurbaşkanına saat 05.00 civarı olduğunu kanıtlıyor.
ÜÇ-BEŞ ŞİRKETE ŞEHİRLER PARSELLENMİŞ
Kurumların içinin boşalmaması gerekir. Bir siyasi iktidar vardır. Kurumlar, siyasi iktidara sabittir. Akıllı siyasi iktidar, kurumların başına yetkili birisini getirir ve der ki, “Sen serbestsin ama yanlış yaparsan hesap sorarım.” Ben devleti böyle yönettim. Bunların şu andaki hesabı; kaç müteahhit ne kadar para kazanacak hesabı. Yoksa neden davetiye usulü yapılır ihaleler. Üç-beş şirkete şehirler parsellenmiş. Bu olmaz. Eğer bir siyasetçinin döneme başladığı ve bitirdiği dönem arasındaki mal farkını birisi bana soracak diye çekinse bu tür ilişkilere girmez. Herkesin takip ettiği işler var. Yukarıda bir oligarklar zinciri oluşuyor. Bu sadece bu iktidarda mı? Bundan önce de öyleydi. Ben bunu gördüm neşter gibi vurmaya kalktım. Halka açık ihale yapılsaydı rant kaybederlerdi. ‘Siyasi ahlak’ dememin sebebi de bu. Şu anda bu kadar acele edilmesinin iki sebebi var. ‘Seçim geliyor, bir şeyleri göstermemiz lazım.’ ‘Ya seçimde kaybedersek, şimdiden dağıtmaya başlayalım...’
KIZILAY’I RANT MERKEZİNE AFAD’I ÇİFTLİĞE ÇEVİRDİLER
Koordinasyonsuzluk tepede başlıyor. Cumhurbaşkanlığı sistemi öyle bir yapı kurdu ki AFAD’ın, Kızılay’ın reaksiyon kabiliyeti bitti. Kızılay’ı rant merkezine AFAD’ı çiftliğe dönüştürdüler.
YUKARIDA ULUSAL ALTTA YEREL İMAR BARONLARI VAR
Siyasetin imar baronlarıyla finanse edildiği bir ağ söz konusu. Yukarıda ulusal, altta yerel baronlar var. Ahlak yasasıyla, ihale yasasıyla neşter vurmak istedim ama önüme duvar örüldü.
HALKA AÇIK İHALE YAPSALARDI RANT KAYBEDERLERDİ
(Deprem ihaleleri) Öncelikle zihniyet sorunu var, yeni bir zihniyet inşa etmeden olmaz. Rant kaybetmemek için ihaleleri halka açık yapmıyorlar. Bu milletin hukukunu yok etmektir.
YARDIM PAKETLERİMİZE EL KOYUP DEPODA LOGO BASTILAR
(Yardımlar) Bizim ilk gönderdiğimiz TIR’lara AFAD el koydu. Milletin ihtiyacı varken paketleri depoya çektiler. Bizim malzemelerin üstüne AK Parti logosu konulduğunu tespit ettik.