DEVA Partili Yeneroğlu, Mehmet Şah Karataş isimli bir vatandaşın sokak röportajında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirip İBB Başkanı İmamoğlu’na oy vereceğini açıklamasının ardından gözaltına alınmasına tepki gösterdi. "Devlet gücü marifetiyle işlenen hukuksuzluklar, 'karşı çıkarsanız ezer geçeriz' anlayışı her yeri sarıyor" diyen Yeneroğlu, "Vatandaşımızın iradesini sandığa yansıtması ve iktidarın adaylarına oy vermeyerek bu gidişata dur demesi, bu saf kötülükleri engellemesi" gerektiğini söyledi.
Mehmet Şah Karataş isimli bir vatandaş, İstanbul'da Şirinevler Meydanı’nda bir sokak röportajında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı eleştirip İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na oy vereceğini açıkladı. Ancak bu ifadesinin ardından sivil polisler tarafından hemen gözaltına alınan Karataş, ifadesinde polislerin üst aramasında 20 bin TL’sini çaldığını öne sürdü. Yaşanan olay, sosyal medyada gündem oldu. DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı ve İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, sosyal medya hesabından Karataş'ın gözaltına alınmasına tepki gösterdi.
Yeneroğlu, "Devlet gücü marifetiyle işlenen hukuksuzluklar, 'karşı çıkarsanız ezer geçeriz' anlayışı her yeri sarıyor" diyerek 31 Mart yerel seçimlere dikkat çekti. Yeneroğlu, "Kuvvetler ayrılığının olmadığı, denge-denetim mekanizmalarının işlemediği bir ortamda demokratik hukuk devleti adına tek kalan vatandaşımızın iradesini sandığa yansıtması ve sandıkta iktidarın adaylarına oy vermeyerek bu gidişata dur demesi, bu saf kötülükleri engellemesidir. Aksi takdirde bu zorbalıkların artırılarak devam ettirilmesi ve daha baskıcı bir rejime geçilmesi maalesef durdurulamaz." ifadelerini kullandı.
Yeneroğlu'nun açıklaması şu şekilde:
"Bir vatandaşımızın sokak röportajında düşüncelerini hür bir şekilde dile getirdikten hemen sonra gözaltına alındığına şahit oluyoruz. Bu manzaralar artık yaygınlaşıyor. Devlet gücü marifetiyle işlenen hukuksuzluklar, 'karşı çıkarsanız ezer geçeriz' anlayışı her yeri sarıyor. Sıradanlaşan bu gidişat karşısında uzun uzun düşünce özgürlüğünden bahsetmenin, bu temel hakkın demokratik bir toplumun temel taşı olduğunu anlatmanın, bu örnekteki yakalama ve gözaltı işleminin hukuksuz olduğunu belirtmenin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin bir polis devleti olmadığını vurgulamanın fazla bir anlamı kalmadı. Çünkü ülkede Anayasa geçerli değil ve kanunlar uygulanmıyor.
İktidar sahipleri alenen her kötülüğü yapabildiği gibi toplumun bir kesiminin alkışını daha da alabiliyor. Dolayısıyla hukuku herkesi bağlayan ortak norm olarak esas alarak ona dayanan değerlendirmeleri yapmanın bir anlamı kalmadı. Kuvvetler ayrılığının olmadığı, denge-denetim mekanizmalarının işlemediği bir ortamda demokratik hukuk devleti adına tek kalan vatandaşımızın iradesini sandığa yansıtması ve sandıkta iktidarın adaylarına oy vermeyerek bu gidişata dur demesi, bu saf kötülükleri engellemesidir. Aksi takdirde bu zorbalıkların artırılarak devam ettirilmesi ve daha baskıcı bir rejime geçilmesi maalesef durdurulamaz."
Bir vatandaşımızın sokak röportajında düşüncelerini hür bir şekilde dile getirdikten hemen sonra gözaltına alındığına şahit oluyoruz. Bu manzaralar artık yaygınlaşıyor. Devlet gücü marifetiyle işlenen hukuksuzluklar, 'karşı çıkarsanız ezer geçeriz' anlayışı her yeri sarıyor.… https://t.co/pQXOCz5nx7
— Mustafa Yeneroğlu (@myeneroglu) March 10, 2024