CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Deniz Yücel, Genel Başkan Özgür Özel’in Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın daveti üzerine Filistin’e resmi bir ziyaret yapacağını açıkladı. Ziyaretin detayları kısa süre içinde paylaşılacak.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Deniz Yücel, genel merkezde gerçekleştirilen MYK toplantısının ardından önemli açıklamalarda bulundu.
Cumhuriyet Halk Partisi Merkez Yönetim Kurulu (MYK), parti genel merkezinde toplandı. Genel Başkan Özgür Özel’in başkanlık ettiği toplantı, saat 14.30'da başladı ve yaklaşık iki saat sürdü. Toplantının ardından CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Deniz Yücel, basın mensuplarına yönelik bir açıklama yaptı. Yücel, Özgür Özel’in Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın daveti üzerine Filistin’i ziyaret edeceğini duyurdu.
TBMM’de 16 Ağustos günü Can Atalay oturumunda yaşanan saldırı hakkında konuşan Yücel, “Anayasa Mahkemesi kararının doğrudan okutulması için meclis genel kurulunun yeniden olağanüstü toplantıya çağrılması sağlanacaktır. Bu konuda Grup Başkan Vekilimiz Murat Emir önümüzdeki günlerde bir basın toplantısı düzenleyerek bu konudaki yol haritamızın detaylarını siz değerli basın mensuplarıyla ve kamuoyuyla paylaşacaktır" dedi.
ÖZGÜR ÖZEL, FİLİSTİN'E GİDECEK
Bir basın mensubunun önümüzdeki süreçte CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın daveti üzerine Filistin'e gidip gitmeyeceği sorusunu yanıtlayan Yücel, "CHP Genel Başkanı Özgür Özel Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı ziyaret etmek için Filistin'e gidecek. Böyle bir ziyaret olacak. Takvim netleşince basın mensuplarıyla paylaşılacaktır" ifadelerini kullandı.
Son günlerde meydana gelen yangınlara değinen Yücel, “Ormanlık alanda başlamasına rağmen zamanında etkin müdahale olmadığından kontrol altına alınamayan ve sert rüzgâr sebebiyle hızla yayılarak yaşam alanlarını da tehdit eden, çok sayıda iş yerini kullanılamaz hale getiren yangınlar nedeniyle büyük bir acı içindeyiz. Konunun tüm paydaşlarının uzmanlıkları doğrultusunda bilgi ve birikimlerini ortaya koydukları bir çalışma sonucunda derhal, hem genel hem de bölgesel yangınla mücadele stratejik planı oluşturulmalıdır” diye konuştu.
"BÜTÇE 500 MİLYON TL, HARCAMA 0 TL"
Orman Genel Müdürlüğü'ne 2024 yılında, uçak ve helikopter alımı için ayrılan bütçenin 500 milyon TL, harcamanın ise 0 TL olduğunu kaydeden Yücel, “2024 yılının ilk 6 ayında 1285 orman yangını meydana gelirken; helikopter ve uçak alımına ayrılan 500 milyonluk bütçeden, 6 ayda hiç para harcanmamış. Peki bu ayrılan bütçe nereye gitti bilen var mı? Yok! Helikopter, uçak gibi müdahale ekipmanları yetersiz. Yetersiz olduğu için de bu ekipmanlar başka ülkelerden kiralanıyor” dedi.
Yücel konuya ilişkin şunları söyledi:
"YANGINLA MÜCADELEDEN TASARRUF EDEN ANLAYIŞTAN HESAP SORACAĞIZ"
“Görüyoruz ki; AKP iktidarı ve Sayın Erdoğan ‘Merkezi yönetim ile yerel yönetim el ele vermezse o şehre hizmet vermeyiz’ anlayışında ısrar etmekte. İtibardan ve şatafattan tasarruf etmezken, yangınla mücadeleden tasarruf eden, liyakatsiz kadrolarıyla, bütçeyi kullanma tercihleriyle, ideolojik saplantılarıyla, yangının yerleşim yerlerine sirayet etmesini engellemeyen, kendi vatandaşını bu zor gününde yalnız bırakan anlayıştan zamanı geldiğinde hesap soracağız.”
"DEVLETİN TEPESİNE ALINAN LÜKS UÇAKLARIN YERİNE, YANGIN SÖNDÜRME UÇAKLARINI KOYACAĞIZ"
17 Ağustos 1999 Marmara Depremi hakkında da hatırlatmalarda bulunan Yücel şunları kaydetti:
"Bu çeyrek asırda milyonlarca lira deprem vergisi toplandı ama bir arpa boyu yol alınmadı. 22 yıllık AKP iktidarına; İzmir'den İstanbul'a, Bingöl'den Düzce'ye birçok il için deprem riski hatırlatıldı. Ama onlar, önlem almak yerine en riskli alanları ranta açtılar. Acil toplanma alanları yok edildi. Deprem eğitimlerine yeterince önem verilmedi. Deprem, yangınları da tetikler diyoruz, dinlemiyorlar. Belediyelerimiz "itfaiye personeli alalım" diyor, iktidar engelliyor. En son Sayın Ekrem İmamoğlu, 2 bin personel alımı yapmak için izin istedi, ona da izin vermediler. AKP iktidarında afetlere karşı bir hazırlık yapma derdi ve çabası yok. Ama CHP bu konuda kararlı. Başta İstanbul Büyükşehir Belediyemiz olmak üzere Belediyelerimiz depreme hazırlıklı, dirençli kentler yaratmak için seferber olmuş durumda. Devletin tepesine alınan lüks uçakların yerine, yangın söndürme uçaklarını koyacağız."
Yücel, DSÖ’nün alarm verdiği Maymun çiçeği virüsü hakkında iktidara seslendi ve şunları söyledi:
"AKP iktidarı insan hayatı konusunda sabıkalı… Covid-19 pandemisinde vatandaşları evlere kapattınız ama ilaç, maske gibi sağlık ihtiyaçlarını karşılayamadınız, organize dahi olamadınız. Depremzede vatandaşlarımızın temel ihtiyaçlarını dahi temin edemediniz. AKP iktidarının sabıkaları saymakla bitmezken aslında bizi endişelendiren, ikinci bir pandemi değil, AKP’nin yönettiği ülkede ikinci bir pandemi. İkinci bir hayal kırıklığı daha yaşatmak istemiyorsanız bu işi ciddiye alın ve ‘her türlü önlemi aldık’ dediğiniz o önlemleri kamuoyuyla paylaşın!"
"SAYIN ERDOĞAN! İSRAİL’E GİRECEĞİZ FALAN DİYEREK ANCAK TROLLERİNDEN ALKIŞ ALIRSIN"
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in gerçekleştirdiği görüşmeye de değinen Yücel şöyle konuştu:
"Daha önce, İsrail-Filistin meselesinde defaatle ikaz ettiğimiz Erdoğan yönetimi; tarihi bilmeyen, tarihten ders çıkarmayan, mezhepçi, ihvancı tutumunu sürdürmeye devam ediyor derken, yine AKP’nin bir U dönüşüne şahit olduk. Hamas da Hamas diye tutturan Erdoğan ve AKP, birdenbire Mahmud Abbas’ın TBMM’de konuşma yapmasını sağladı. Bunu biz de destekledik. Ancak merak ettiğimiz bir durum var; Erdoğan 'Mahmud Abbas’ı davet ettik gelmedi, bizden özür dilemesi gerekli' demişti. Mahmud Abbas özür diledi mi? Buradan Hamas’a da geçmiş olsun. Erdoğan sizi de sattı… Rize’de yaptığı açıklamasında 'İsrail’e gireriz' gibi gerçekçi olmayan, hamasi laflar etti. Yarın 'Sayın Netanyahu' diyecek. 'Hamas’tan bana ne' diyecek. Emin olun… Hatırlarsanız aynı Erdoğan, 'Şam’a girip Emevî Camii’nde namaz kılacağını da' söylemişti. Şimdi 'Sayın Esed’le' görüşeceğiz diyor. Esad Rejimi kendisini terörü destekleyenler listesine ekliyor. ‘Nisan 2013’te Gazze’ye gideceğim’ diye açıklama yapmıştı. 2013’ten beri beyefendi Gazze’ye gidecek. Sayın Erdoğan! İsrail’e gireceğiz falan diyerek ancak trollerinden alkış alırsın. Bütün dünya senin İsrail’e hiçbir şey yapamayacağını biliyor. İsrail’le ticaretin ortaya çıkana kadar ticareti bile durduramayanların bugün kalkıp ‘İsrail’e gireceğiz’ sözlerini kimse ciddiye almaz. Kaldı ki İsrail’e ticareti de durdurmamışlar. Grup Başkan Vekilimiz Ali Mahir Başarır’ın paylaştığı evraklarda gördük ki AKP Mersin İl eski Başkanı İsrail’e Pire Limanı üzerinden kurşun geçirmez cam satıyormuş. Hani bir laf var ya; deveye sormuşlar ‘boynun niye eğri?’ diye… demiş ki ‘nerem doğru?’
"CUMHURİYET HALK PARTİSİ'NİN FİLİSTİN DAVASI'NDA MUHATABI FİLİSTİN KURTULUŞ ÖRGÜTÜ’DÜR"
Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Genel Başkanımız kendilerine 'geçirdiği kazadan dolayı konuşması sırasında TBMM'de bulunmadığı için üzgün olduğunu' ifade etti. Sayın Abbas, CHP'nin geçmişte de Filistin davasına verdiği destekten ve Sosyalist Enternasyonal Genel Başkan Yardımcılığı sıfatıyla Sayın Özgür Özel'in Filistin Davasını dünyaya duyurmasından memnuniyetini dile getirdi. Yineliyoruz; Cumhuriyet Halk Partisi'nin Filistin Davası'nda muhatabı Filistin Kurtuluş Örgütüdür. Bu durum rahmetli genel başkanlarımız Sayın Ecevit ve Sayın Baykal döneminde de böyleydi, bugün de böyle."
Emeklilere müjde adı altında ‘ücretsiz plaj, şemsiye ve şezlong’ uygulaması hakkında da konuşan Yücel, "İşte AKP’nin büyük hizmeti. Hayaldi gerçek oldu! Siz emekli vatandaşlarımızla dalga geçmeye devam edin, emekliler size yerel seçimde ‘sarı kartı’ gösterdi ama anlamadınız. Emekliler bu kez sizi tasdikname ile uğurlayacak" dedi.
"UTANÇ VERİCİ"
Yücel açıklamasını şöyle sürdürdü:
"16 Ağustos Cuma günü, TBMM'de çok önemli bir birleşime tanıklık ettik. AKP’nin karşıt fikirlere, eleştirilere tahammülsüzlüğü; artık meclis genel kurulunda kürsü dokunulmazlığına saldırı boyutuna ulaşmıştır. Can Atalay’ın hakkının teslim edilmesi için olağanüstü toplanan o günkü meclis iradesi şiddetle, kanla sakatlanmıştır. Biz o gün; bu yaşanan yargı ve devlet krizinin nasıl aşılacağına dair mecliste Genel Görüşme açılmasını önermiştik. Genel görüşme talebimiz reddedildiği için genel görüşmeden sonuç alınmasına ilişkin iyiniyetli umutlarımız tükenmiştir.
Anayasa Mahkemesi kararında açıkça ifade edildiği gibi Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşmesiyle sonuçlanan işlemin yok hükmünde olduğunun TBMM Genel Kurulu'nda okutulması, Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları dahil tüm gerçek ve tüzel kişileri bağladığı, bu nedenle Can Atalay’ın milletvekilliğinin hiç düşmemiş sayılması ve dokunulmazlığını yeniden kazandığının tespit edilmesi gerekmektedir. Bu konuda MYK kararımız doğrultusunda önümüzdeki günlerde grup başkan vekillerimizce siyasi parti gruplarıyla yapılacak temaslar sonrasında Can Atalay hakkındaki Anayasa Mahkemesi kararının doğrudan okutulması için meclis genel kurulunun yeniden olağanüstü toplantıya çağrılması sağlanacaktır. Bu konuda Nöbetçi Grup Başkan Vekilimiz önümüzdeki günlerde bir basın toplantısı düzenleyerek bu konudaki yol haritamızın detaylarını siz değerli basın mensuplarıyla ve kamuoyuyla paylaşacaktır. Unutulmasın ki; Can Atalay ile ilgili verdiğimiz mücadele, sadece bir milletvekilinin mecliste görevini yapması için verdiğimiz mücadele değildir. Bu mücadele hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı, demokrasi ve millet iradesinin tecelli etmesi mücadelesidir."
"DİLRUBA DÜŞÜNCELERİNİ İFADE EDİYOR, CUMHURBAŞKANI'NA HAKARET DİYORLAR"
AKP, RTÜK’ü kullanarak sokak röportajlarını engellemeyi hedefliyor. Amaçları muhalif sesleri susturmak ve bastırmak. Geçtiğimiz hafta İzmir’de bir sokak röportajında, Dilruba Hanım, AKP’yi eleştirdiği için önce gözaltına alındı sonra da tutuklandı. Röportajında Cumhurbaşkanı'na hakaret yok, belirli bir kişiye hakaret yok, suç çağrısı yada suç işlemeye teşvik veya tahrik yok. Sadece ne var? Eleştiri var. Ağır eleştiri var. Hiçbir vatandaşımız sadece görüşlerini beyan ettiği için tutuklanamaz. Biz CHP olarak bu süreci yakından takip ediyoruz. AKP iktidarlarında tutukluluk bir ‘cezalandırma’ ve ‘sindirme’ yöntemi haline dönüştürüldü. Sokak röportajlarından bile korkmaya başlayan bu iktidarın, kendisi gibi düşünmeyen insanları ve kitleleri sindirmeye çalışmasına seyirci kalmayacağız.Tutuklama sadece bir tedbirdir ve hangi hallerde uygulanacağı yasada tahdidi olarak belirtilmiştir. ‘Kaçma şüphesi, delilleri karartma, etki etme ya da değiştirme’ konusunda somut bulguların olması gerekir. Buna rağmen sırf gözdağı vermek amacıyla, düşüncelerini ifade eden bir kişinin tutuklanması hukuk devletinde mümkün değildir. Açık açık iç savaş çağrısı yapan, toplumu kamplaştıran kutuplaştıran, ayrıştıran, muhaliflere, siyasetçilere, gazetecilere ağır hakaretler eden, tehdit eden AKP trollerine soruşturma bile açılmazken, sadece ve sadece 'eleştiri' niteliğindeki sözlerin cezalandırılması kabul edilemez. Dilruba düşüncelerini ifade ediyor, Cumhurbaşkanı'na hakaret diyorlar. Oysa röportajda belirli bir kişi hedef alınmamış. Kaldı ki Cumhurbaşkanı, hangi eleştiriyi üzerine alınmış da kendisine hakaret addetmiş merak ediyoruz sokak hayvanları katliam yasasını mı? İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çıkılmasını mı, ülkeyi tek adama teslim edilmesi eleştirisi mi? Bu eleştirilerin tek bir tanesine dahi yalan diyebilir miyiz? Sonuç olarak Cumhuriyet Halk Partisi bu davanın sonuna kadar takipçisi olacak, iktidara geldiğimizde ise kimse düşüncelerini açıkladı diye ya da iktidarı eleştirdi diye tutuklanmayacak.
FISTIK MİTİNGİNE ÇAĞRI
Şimdi sıra Gaziantep'teki fıstık üreticilerinin sorunları için yapacağımız Fıstık Mitingi'nde. 24 Ağustos'ta üretim maliyetleri altında ezilen fıstık üreticileri için Gaziantep'ten sesimizi yükseltiyor, tüm üreticilerimizi ve üreticileri bu hale getiren bu sistemden rahatsız olan herkesi Gaziantep’te düzenleyeceğimiz Fıstık Mitingine bekliyoruz.”