İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, "Nasıl Karabağ’a Libya’ya gittiysek oraya da gideriz" açıklamasının ardından, "Sonu Saddam Hüseyin gibi olabilir" paylaşımı yaptı. Erdoğan'ı hedef alan sözlere sert çıkan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "Elbette her türlü senaryo gündemde olmalı; siyasi, stratejik ve askeri tüm hazırlıklar tahkim edilerek Türkiye’nin hafife alınacak bir ülke olmadığı isabetle teyit edilmelidir." açıklaması dikkat çekti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün Rize'de yaptığı açıklamalarda İsrail'in Filistin'e yönelik saldırılarını kınayarak, "Biz nasıl Karabağ'a girdiysek, nasıl Libya'ya girdiysek bunun benzerini aynen onlara da yaparız. Yapmamak için hiçbir şey yok" ifadelerini kullandı.
Erdoğan’dan İsrail’e sert mesaj: Libya’ya Karabağ’a nasıl girdiysek onlara da aynısını yaparız
İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerinin ardından Erdoğan’ı tehdit ederek, “Sonu Saddam Hüseyin gibi olabilir” paylaşımı yaptı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Katz'ın sözlerine sert çıktı. "Siyasi, tarihi ve nesnel gerçeklerle asla bağdaşmayan alçak sözleri nefretle lanetliyorum." diyen Bahçeli'nin "Türk milleti kenetlenmiş ve soykırımcı İsrail’e karşı kilitlenmiştir. Elbette her türlü senaryo gündemde olmalı; siyasi, stratejik ve askeri tüm hazırlıklar tahkim edilerek Türkiye’nin hafife alınacak bir ülke olmadığı isabetle teyit edilmelidir." açıklaması dikkat çekti.
İsrail'in Erdoğan'a panikle saldırmasının suçluluk psikolojisi olduğunu belirten Bahçeli, 40 bine yakın insanı katleden İsrail'in hesap vereceği günün yakın olduğunu söyledi.
Bahçeli'nin açıklaması şöyle
"İsrail Dışişleri Bakanı’nın, Sayın Cumhurbaşkanımızı hedef alan; siyasi, tarihi ve nesnel gerçeklerle asla bağdaşmayan alçak sözlerini nefretle lanetliyorum.
İsrail Başbakanı ile hükümetinin hangi kanlı ve karanlık izleri takip ettiğini esasen tüm dünya açıklıkla görmektedir. Soykırımcı bir yönetimin Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’na panikle saldırması suçluluk psikolojisinin tezahürüdür. 40 bine yakın masumu katleden İsrail yönetiminin hesap vereceği günler uzak değildir. Bu durum sadece sabır ve zaman meselesidir.
Türk milleti kenetlenmiş ve soykırımcı İsrail’e karşı kilitlenmiştir. Elbette her türlü senaryo gündemde olmalı; siyasi, stratejik ve askeri tüm hazırlıklar tahkim edilerek Türkiye’nin hafife alınacak bir ülke olmadığı isabetle teyit edilmelidir.
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ise nerede durduğunu, tarih ve mazlumlar önündeki sorumluluğunu ihmalden süratle kaçınmalıdır. TBMM’ye davet edilmek, muhatabı için bir şereftir. Bu şerefi taşıyıp taşımama konusu ise Sayın Abbas’ın bileceği ve davranışıyla ispat edeceği bir husustur.
Caniyahu’nun ABD Kongresi’nde ayakta alkışlanması gerçek manada soykırımın ibrası, zulmün ifa ve icrasına rezil bir ikramdır.
Mavi Vatan’a masal diyen kokuşmuş ve emperyalizmin kuklası haline gelmiş devşirme ve DEM’lenmiş siyasi defoların engellemelerine ve kaleyi içten teslim alma girişimlerine rağmen, Türkiye ve Türk milleti milli haklarını ve egemenlik hukukunu cansiperane savunmanın yanında mazlumların da sonuna kadar yanında ve yöresinde sarsılmaz yerini alacaktır. Vatana masal diyenlerin yolu batış ve mahvoluş; buna direnen ve tepki gösterenlerin istikameti de Türk ve Türkiye Yüzyılıdır.
Türk düşmanları kaybedecek, zafer meşalesi inanan milli yüreklerin elinde parlayacaktır."