Görüşler

Sürdürülebilir Bodrum ya da dönüşümün kapıları

Sürdürülebilir Bodrum ya da dönüşümün kapıları

Konuk Yazar Ahmet Aras yazdı.

AHMET ARAS/BODRUM BELEDİYE BAŞKANI

Birleşmiş Milletler verilerine göre dünya nüfusunun yarısı kentlerde yaşıyor.

2050 yılında da bu oran üçte ikiye çıkacak, yaklaşık 6,5 milyar insan kentlerde yaşayacak.

Milyonluk kentlerde yaşamak standartlaştı bugün.

1990 yılında 10 milyon nüfusun üstünde toplamda on kent vardı, bugün bu sayı 33 ve yakın gelecekte bu kentlerin %90’ı gelişmekte olan ülkelerde olacak.

Bugünün dünyasında kentlerde yaşayan 4,5 milyar insanın plansız, programsız büyümeden kaynaklı olarak 800 milyonu gecekondularda yaşıyor.

Dubai çok yakın zamana kadar balıkçı kasabası iken şimdi gökdelen cenneti oldu; oradaki gökdelenler dünyanın en önemli projeleri gibi algılanabilir; ama Bodrum’da aradığımız bu değil.

Bodrum’a bakıldığında kent yapısının betonlaştığı bir ortam, insanlarda anksiyete yaratan bir yapılaşma hiçbirimizin talebi değil.

Hem belediye hem merkezi hükümet hem üniversiteler hem sivil toplum örgütleri hem de özel sermaye bu arama sürecinde ortaklaşabilir, turistik değeri olan, bizim ortak yaşımıza anlam katan bir şeyler yapabiliriz.

Bodrum’a kimliğini veren noktaları kaybedemeyiz.

Bodrum’u beyaz evleriyle kodlayan özelliğini, Bodrum’un kimliğinin kıymetini bilmeliyiz.

İnanılmaz bir turistik değer, orijinal bir mimari kimlik ve marka oluşumu varken Bodrum’un daha zor ve kötücül bir mimariye kendini hapsetmesinin önüne geçmeliyiz.

Burada para değil, yaratıcılık, belediye vizyonu, adil bir gelir paylaşımı, doğa ve insan dengesiyle örülü bir ekolojik bilinç yeterli ikna ve inşa süreci için.

Minimum yatırımla maksimum gelir elde edilebilir. Tematik bir estetik standart üzerinde olan bir Bodrum, insanların tercih ettiği bir yer olmaya yetebilir.

Belediyenin, şehir plancılarının ve yatırımcıların Bodrum’un estetik ve mimari dokusuna, örüntüsüne, rengine değer verdiği bir yerde bu kez işin sıkı tutulmasında kötü bir durum yok; yeni bir şey yapmak artık çok önemli.

Bodrum’a herkesi beklemiyoruz derken aslında her yatırımcıyı beklemiyoruz diyoruz. Bu tip kriterlerin ön planda tutulduğu projeleri; yaşanabilir, doğaya saygılı projeleri olan yatırımcıları bekliyoruz.

Çünkü önceliğimiz yaşanabilir bir Bodrum…

Bodrum’da yaşayan nüfusun çeşitliliği ve kadınlar başta olmak üzere tüm demografimizin özgür, rahat yaşayabildiği bir Bodrum’u düşündüğümüzde yapılaşmayı da buna göre oluşturmalıyız.

Bodrum’un yeni demografik yapısında bu ölçekteki projeleri ön plana çıkardığımız bir yaklaşımı önemsiyoruz.

Bodrum gibi kentlerin özgünlüğünü ancak bugün kavrayabiliyoruz. Bodrum’un toplumla, toplumu oluşturan unsurlarla, toplumun tarihiyle hep ilişkileri oldu. Dolayısıyla bir bütün olarak toplum değiştiğinde artık Bodrum da değişiyor.

30-40 yıldır yapılan sistematik yanlışlar bugün önümüzde ciddi sorunlar oluşturuyor. Artık Bodrum’da yaşamı bir bütün olarak negatif etkileyen hiçbir şey olmamalı. Kişiliği olmayan kentler yaratmak ve o kentlerde mutsuz insanları yaşatmak insan gibi sosyal bir varlığın doğasına da aykırı.

Kimse Truman Show benzeri yapay bir dünyada, bir fanusta yaşamak istemiyor.

Yeni kentlerde bunlar tasarlanmamalı; yeni kentler tasarlanırken bu plastik hayatlardan ya da taşların, yosunların suyun, oksijenin yapaylığından müteşekkil akvaryum kentlerden uzak durulmalı.

Unutmayalım ki kent denilen şey de bir dengenin bütünüdür.

İnsanlar bir kentte sadece iş, arkadaş, aile için yaşamıyor artık; bunların doğayla, tarihle, kültürle bir arada, bir dengede olduğu yerlerde yaşamayı tercih ediyor.

Tarih, çevre, hava, insanlar… kent kurmak için birkaç adım, insanlar günlük hayatlarında tüm bunlara denk geldiği bir kent, kentin karakterini temsil eden alanlar, meydanlar, caddeler, sokaklar ve doğanın buna göre işlendiği mekânsal düzenlemeleri istiyor.

Bu, mekânsal üretimlerin bir boyutudur ve temel yapılardan etkilenir.

Örneğin ekonomik ve sosyal hareketler; kent yaşamına, kent kimliğine, kent aidiyetine yön veriyor.

İnsanların sosyalliğine uygun tasarımlar için yatırımcılarla birlikte çalışabiliriz; kentin doğal görünüşüne uygun ve kendini diğer kentlerden ayıracak bir temaya ve bir aidiyet ilişkisiyle kendi yaratıcılıklarını uygun bir Bodrum için çalışabilmeyi tercih ederiz.

Diğer taraftan Bodrum’u estetik bakımından olduğu kadar aynı zamanda teknik bakımından da tasarlayabilmek için çalışmalıyız.

Bodrum’u teknoloji yardımıyla şeffaf bir belediye oluşturarak yeniden düşünebiliriz.

Akıllı Bodrum projemizin başarı kriterleri neyin ne kadar ölçülebilirliği ile ilgilidir. Alt yapı aşaması, iletişim ve enerji şebekesi, sensörler, kent verilerin toplanması, toplanmasından sonra kullanıma açılması ve son servisler bir bütünün ayrımsız parçalarıdır.

Belediye olarak bu sayede trafik verilerinden hava kirliliği verilerine, güvenlikten kriz ve afet yönetimine bu uygulamaları aynı zamanda sunulabilir, yönetebiliriz.

Bu yüzden Bodrum’da dijitalleşmeyi ve akıllı kenti oluşturmayı çok önemsiyoruz.

Dünya Bodrum’u izliyor.

Bodrum dünyanın gözbebeği…

Biz artık Bodrum’un değerini, kıymetini bilen, buna saygı gösteren yatırımcılara kapılarımızı açıyoruz.

Bodrum’u bir kez daha yeni baştan çarpık kentleşmeye kurban etmek istemiyoruz.

Kent kültürü ve kent estetiğini; doğa, insan, araç dengesini gözeten bir anlayışı ortaya çıkarmak istiyoruz.

Çok daha önceleri başlayan düzensiz kentleşme, altyapı yatırımlarının yetersizliği, imar problemleri, az yatırımla çok rant mantığı Bodrum’un sorunlarının bugün katlanarak büyüdüğü bir noktayı teşkil ediyor.

Daha önce de belirttim; biz Bodrum’a artık insanlar gelmesin ya da bu kadar insanla kalınsın demiyoruz; aksine biliyoruz ki tercih edilen yerin değeri artar, aslında buralar daha çok yaşanılır hale gelir. Biz Bodrum’u yaşanabilir halde tutabilmek için bazı normlar benimsemeliyiz işte bu normlar;

bir yatırımın performansı üzerinde önemli etkileri bulunabilecek çevresel, sosyal ve yönetişimsel uygulamaları ifade eden ESG, sorumlu yatırım diyebileceğimiz SRI ile, “Birleşmiş Milletler Sorumlu Yatırım İlkeleri” UN PRI ve Impact Investing Etki yatırımı anlayışı üzerinden de olabilir ama aslında Bodrum’un için kendi normlarımızı oluşturabilmeliyiz; bu normlara uymayan projeler istemiyoruz, eskileri de buna göre revize etmek için elimizden geleni yapacağız.

Ayrıca biliyoruz ki birçok yatırımcı da kent kültüründeki erozyondan rahatsız.

Bir kent kendi kültürünü koruyorsa, o değeri yine aynı ölçekte sunabileceğini bilen yatırımcılar da bir değer yaratmanın peşinde olabilir; biz de bu değerin karşılığında bir marka oluşturuyor ve o markanın da bir değerini yükseltmeye o markayı tercih edilebilir yapmaya çalışıyoruz.

Bodrum için tercihimiz bu…

Toplumsal evrimin önemli bir noktasındayız. COVID-19 bize bunu işaret etti; iklim krizinin etkileri, yangınlar bize bunu işaret etti. Bugün kurulacak olan kentleri teknolojiyi iyi ve kötüyü kullanma güdüsü ile organize etmek bir tercih ve irade meselesidir.

Toplumun, doğanın sadece faydası için kullanılabilecek bir sistemi oluşturmalı hukuki düzenlemeleri ilerleterek akıl ve adalet sistemini toplumun lehine geliştirilebilmeliyiz.

Lefebvre diyor ki insan, kendi inşa ettiği kentin kahramanıdır. Bu yüzden mekânsal varlıklar yıkılıp, kurulmaya; değişip, dönüşmeye mecburdur. Kentler farklı sınıf çıkarlarının ve güç ilişkilerinin odağındaki bir çatışma alanıdır. Herkes bir noktada sahiplenmeye, korumaya ya da ona hükmetmeye çalışır. Aynı zamanda Bodrum gibi bir noktada olunca çok yönlü etkilere açıktır. Göç alır, sık sık turist akınına uğrar ve popülasyonda farklılaşma yaşanır.

İnanılmaz bir doğa ve tarih bütünlüğünden kaynaklı yanlış hesapların, yok etme projelerinin odağındadır.

Çeşitli dinler, diller, kültürler bir aradadır. Böyle bir hareketliliğe ve sürekli dönüşüme rağmen Bodrum’un mirası 3500 yıldır sürdürülmektedir. Bunun sebebinin mekânla kurulan ilişkiye karşı yabancılaşmanın daha az olduğu kanaatindeyim.

Bodrum gibi kentler birer yapıttır; birer basit maddi üründen değil de sanat eserine yakındır.

Bodrum’un için tercihimiz bir baş yapıt olması…

Bu sebeple en yaşanılabilir Bodrum’u kurmak ve bunu toplum-doğa-tarih ortaklığında yapmak çok daha mümkündür. Elbette Bodrum’u kendilerine pay edenlerden kurtardığımızda…

YORUMLAR (2)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
2 Yorum
Bunlar da İlginizi Çekebilir