12 Haziran 2007’de Ümraniye’de ele geçirilen el bombalarıyla başlayan Ergenekon Davası, Türkiye’nin önüne darbeler ve cuntalarla yüzleşmek için bir fırsat yarattı. Ancak, Paralel Yapı’nın siyasi hesapları ‘Asrın Davası’nı çağın hukuk faciasına dönüştürdü. Ergenekon Davası için kararını veren Yargıtay, eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un da aralarında bulunduğu 274 sanıklı davayı usul ve esas yönünden bozdu. Dokuz yıl süren davanın açılması sürecinde kilit rol alan Savcı Zekeriya Öz, yurtdışına kaçmıştı.
[Karar]
ZİVER BÜYÜKTAŞ
Türkiye, darbe ve darbe girişimlerine karşı 12 Haziran 2007’de başlayan Ergenekon soruşturmasını tarihi bir fırsat olarak gördü. Ancak ilerleyen süreçte Paralel Yapı’nın davayı sulandırması, ilgili-ilgisiz çok sayıda kişinin davaya dahil edilmesi Türkiye’nin demokratikleşmesi açısından büyük önem taşıyan davayı, Cumhuriyet tarihinin en büyük hukuk skandalına dönüştürdü. Yargıtay 16. Ceza Dairesi, bir yılı aşan temyiz incelemesinin ardından Ergenekon Davası’nda yerel mahkemenin kararını bozdu. Gerekçede, esas ve usul hataları tek tek sıralanırken, Ergenekon terör örgütünün varlığına ilişkin delil olmadığı vurgulandı.
YARGITAY’IN BOZMA GEREKÇELERİ
* Danıştay Davası ile Ergenekon Davası arasındaki hukuki ve fiili irtibat somut delillerle gösterilememiştir.
* Yerel mahkemenin oluşumunda ve soruşturma, yargılama, delil toplama aşamalarında adil yargılanma ilkelerine aykırılık var.
* ‘Ergenekon Terör Örgütü’nün, kim tarafından ne zaman kurulduğunun, suçlarının, hiyerarşik yapısının ortaya konulmaması, liderinin belli olmaması gibi nedenlerle yerel mahkeme ‘Ergenekon Terör Örgütü’ kabulünde isabetli değildir.
* Yargılama makul sürede bitirilmedi. Sanıkların gece vakti ifadeleri alındı.
* Sanıklara ve avukatlara süre sınırı konularak savunma izni verilmesi, sözlü beyana izin verilmemesi hukuksuzdur.
* Sebepsiz yere davalar birleştirildi ve yargılama uzatıldı, hukuksuzdur.
* Askeri mahallerde usulsüz aramalaryapılmıştır, hukuksuzdur.
* Dijital verilerin imajlarının arama mahalinde alınmaması, bir kopyasının sanığa verilmemesi hukuksuzluktur.
* Avukat ve müvekkili arasında gizli olması gereken görüşmeler hukuksuzca dinlenmiştir.
* Resmi kurumlar, Genelkurmay, Emniyet, ‘Ergenekon yok’ dediği halde bu hususların dikkate alınmaması hukuksuzluktur.
* Danıştay eylemi vahimdir. Osman Yıldırım, Danıştay saldırısından ceza almalıydı.
* Silivri’de kamu düzenini ilgilendiren hatalar yapılmıştır.
9 YILDA NELER YAŞANDI?
* Ergenekon soruşturması 12 Haziran 2007’de Ümraniye’de bir gecekonduda 27 el bombasının bulunmasıyla başladı. Savcı soruşturmadaki gizlilik kararını basın kuruluşlarına gönderdiğinde, Türkiye Ergenekon örgütüyle tanıştı.
* Zekeriya Öz, Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın, Ercan Şafak, Fikret Seçen, Mehmet Murat Yönder ve Cihan Kansız Türkiye’nin gündeminden yıllarca düşmeyecek Ergenekon soruşturmalarının savcılarıydı.
* 13 aylık soruşturma, 25 Temmuz 2008 tarihinde İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde davaya dönüştü.
* Uzun tutukluluk süreleri, cezaevindeki olumsuz şartlar kamuoyunda en çok eleştirilen noktalar oldu. Özellikle Orgeneral İlker Başbuğ’un tutuklanması, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin kurucusu Prof. Dr. Türkan Saylan’ın gözaltına alınması bardağı taşıran son damla oldu. Ergenekon Davası’na destek verenler bile süreci eleştirmeye başladı.
* Kamuoyunun yakından tanıdığı birçok ismin sanık olduğu Ergenekon Davası, 6 yıl 2 ay sonra, 5 Ağustos 2014 tarihinde İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı ile sona erdi. Mahkeme, sanıkları çeşitli hapis cezalarına çarptırdı. Ancak son noktayı ‘Bozma’ kararı veren Yargıtay koydu.
* Ergenekon Davası’nın savcıları Zekeriye Öz için Paralel Devlet Yapılanması soruşturması kapsamında işlem yapıldı. Savcıların kimi yurt dışına kaçtı kimi alt görevlere atandı. Zekeriye Öz, Cihan Kansız, Fikret Seçen firar etti.
ORGENERAL İLKER BAŞBUĞ:
Dönemin Genelkurmay Başkanı, ‘İrticayla Mücadele Eylem Planı’ belgesi için ‘Değersiz kağıt parçası’ ve Poyrazköy kazılarında ele geçirilen lav silahı için ‘Borudan ibaret’ dedi. Emekliye ayrıldıktan sonra darbeye teşebbüs suçlamasıyla tutuklandı. Orgeneral Başbuğ hakkında 22 yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırlandı.
KUDDUSİ OKKIR:
Teknopark Elektronik Bilişim ve Danışmanlık şirketinin sahibi olan Okkır’ın cezaevinde kaldığı dönemde sağlığı bozuldu. ‘Majör depresyon’ tanısıyla hastaneye sevk edilen Okkır’a, zatürree ve böbrek yetmezliği teşhisi de konuldu. Okkır, 6 Temmuz 2008 günü Trakya Üniversitesi Hastanesi’nde hayatını kaybetti.
TÜRKAN SAYLAN:
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin kurucusu Prof. Dr. Türkan Saylan da dava kapsamında suçlandı. Saylan’ın evi kanser tedvasi gördüğü sırada, 13 Nisan 2009’da basıldı. Saylan polis baskınından sonra yaptığı açıklamada, “Kimsenin kılının zarar görmesini istemiyorum. Memlekete zarar gelsin istemiyorum” demişti.
YARBAY ALİ TATAR:
İfadeye çağrıldığı gün tutuklandı. İtiraz etti ve serbest kaldı ancak daha sonra ikinci kez tutuklandı. Öncesinde, bazı basın yayın kuruluşları ile çeşitli internet sitelerinin hakkında yaptığı karalayıcı yayınlar onu üzdü. 19 Aralık 2009 tarihinde evinde ‘’Hukuksuzluk sürecine hukuk adına saygı gösterilemez’’ diyerek intihar etti.
ORGENERAL ŞENER ERUYGUR:
‘Sarıkız’, ‘Ayışığı’, ‘Yakamoz’ darbe planlarını yapmakla suçlanan Eruygur, 6 Temmuz 2008’de tutuklandı. 17 Eylül 2008 tarihinde cezaevindeyken beyin kanaması geçirdi. Merdivenlerden düşerek yaralındı. Avukatları hafızasını kaybettiğini açıkladı. Anayasa Mahkemesi Eruygur’un ‘Yaşam hakkının ihlal edildiği’ iddiasıyla yaptığı başvuruyu oy çokluğuyla reddetti.
İBRAHİM ŞAHİN:
8 Ocak 2009’da tutuklandı. İstanbul’daki evinde bulunan krokilere göre yapılan kazılarda Ankara Gölbaşı’nda cephanelik ortaya çıkartıldı. 5 Ağustos 2013’te İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce 49 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı. 10 Mart 2014 tarihli yasa değişikliği ve 5 yılı aşkın tutukluluk hali göz önünde bulundurularak tahliye edildi.
VELİ KÜÇÜK:
26 Ocak 2008’de ‘Halkı isyana tahrik’ten tutuklandı. ‘Silahlı terör örgütü kurmak, yönetmek’, ‘Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ne karşı silahlı isyana tahrik’ gibi suçlardan yargılandı. 5 Ağustos 2013’te İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. 11 Mart 2014’te tahliye edildi.
LEVENT ERSÖZ:
Ergenekon soruşturması kapsamında aranırken Rusya’ya kaçtı. 15 Ocak 2009 tarihinde Ankara’da 100. Yıl Hastanesi’nde Mehmet Orhan Gülcü isimli şahsın gerçek kimliğiyle yakalandı. Ersöz hakkında 16 Nisan 2013 tarihinde sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a suikast iddiasıyla da dava açıldı.
DOĞU PERİNÇEK:
Vatan Partisi Genel Başkanı Perinçek, darbeye teşebbüs ve örgüt kurma suçlamasıyla tutuklandı. 10 Mart 2014 akşamı tahliye edildi. Savunmasında Ergenekon Davası’nın cemaat operasyonu olduğunu savundu. Silivri Cezaevi’nden çıkışta, “Cemaatlerin kökünü kazıyacağız. Cumhuriyet’i ayağa kaldıracağız” açıklamasını yaptı.
İLHAN SELÇUK:
Gazeteci-yazar İlhan Selçuk, 12 Mart Muhtırası’ndan sonra ‘9 Mart Cuntası’ içerisinde yer aldığı iddiasıyla tutuklandı. 21 Mart 2008 tarihinde bu kez Ergenekon operasyonu kapsamında gözaltına alınan Selçuk, iki gün sorgulandıktan sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Gözaltına alınması çok tartışılan Selçuk, dava bitmeden hayatını kaybetti.
CEMAAT SİYASİ HESAP YAPTI
Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı: Ergenekon hukuksuz başlamıştı, baştan sona hukuka aykırıydı. Yargıtay’ın dosyaların ayrılması kararı son derece doğru. Şimdi dosyalar ayıklanacak, tek tek ele alınacak. Sıfırdan başlayacak ve hukuki saiklerle yargılamalar yapılacak. Çünkü cemaatin bakışı hiçbir zaman hukuki olmadı, siyasiydi. Bu insanlar yargılanmalı kararı verildi ve uygulamaya geçildi. Ucu sonu belli olmayan, herkesin içine konulduğu bir heyula halini aldı.
‘BİR KUZUDAN ÜÇ POST ÇIKARMIŞLAR’
Sanık Dursun Çiçek’in kızı İrem Çelik: Çektiğimiz acıların bedelini bir şartla helal ediyoruz. O da bu suç örgütünden devletimizin temizlenmesidir. 1 kuzudan 3 post çıkarılmaya çalışıldı.
DARBE YARGILAMASI AYNEN DEVAM EDER
Ergenekon avukatlarından Celal Ülgen: Hukuki bir hatadan Yargıtay kararıyla geri dönülüyor ama bu bizim için yetmez. Bizim için en önemli şey, bu çetenin birebir ortaya çıkarılmasıdır. Kumpası tertip edenlerin deşifre edilmesi ve yargılanmasıdır.
Emekli Orgeneral Hasan Iğsız’ın avukatı Avukatı Murat Ergün: Yargıtay, kararında Ergenekon terör örgütü olmadığını söyledi. Yerel mahkeme de bu çerçevede örgüt olmadığına karar verecek. Danıştay Davası ayrılacak, Bu davada görev alan hakim-savcı ve emniyet görevlileri için soruşturma başlayacak.
Hukukçular Derneği üyesi Avukat Rıza Saka: Balyoz Davası’nda sanıkların tamamı beraat etti ama Çetin Doğan ve 5 sanık için temyize gidildi. Bu açıdan Balyoz’un bir darbe süreci olup olmadığı yönündeki karar kesinleşmiş değil. Ergenekon Davası’nda da yargılanan bazı askerler sütten çıkmış ak kaşıktır diyemeyiz. Eylemleri hükümete karşı darbe niteliğinde midir, değil midir bu açıdan karara varılacak.
İlker Başbuğ’un avukatı İlkay Sezer: Yüce Divan konusunu ilk günden itibaren söyledik. Anayasa’nın çok açık olan hükmü o zaman uygulansaydı bu mağduriyet yaşatılmazdı. İlker Başbuğ’un dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gidecek. Savcılık, Başbuğ için soruşturma izni istemek zorunda. İzin verilmez ve dosya Başbuğ açısından kapanır. Özetle bu mahkemenin yaptığı hiç bir uygulama hukuka uygun değildir. Kimlik tespitini bile hatalı yaptı desek yeridir.
BUNDAN SONRA NE OLACAK?
* 15-20 gün içerisinde dosya İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gelecek. Duruşma günü belirlenip avukatlara ve sanıklara tebliğ edilecek. Bu tebliğ içerisinde Yargıtay’ın ‘Bozma’ kararı da olacak.
* Yapılacak duruşmada avukat ve sanıklara Yargıtay kararı hakkında ne diyecekleri sorulacak.
* Yerel mahkeme, Yargıtay’ın bozma kararını görüşecek ve yüksek ihtimalle Yüksek Mahkeme’nin
hükmüne uyacak.
* Yerel mahkeme, Yargıtay kararını kabul ettiğinde, Danıştay Davası ayrılacak, dosya davaya daha önce bakan Ankara’daki mahkemeye gönderilecek.
* Eş zamanlı İlker Başbuğ’un dosyasının da Yüce Divan’a gönderilmesi için süreç başlayacak. (Dosya önce Yargıtay Başsavcılığı’na gönderilecek daha sonra Başbakanlık’tan soruşturma için izin istenecek.)
* Diğer Ergenekon iddialarıyla ilgili savunmalar da dinlenip deliller ayrılacak, hukuka uygun deliller tartışılacak. Mahkumiyet için hukuki delil bulunmazsa sanıkların beraatlerine karar verilecek.
* Savcı temyiz etmediği takdirde de karar Yargıtay’a gitmeden kesinleşecek.
PARALEL YAPI DAVAYI MURDAR ETTİ
* Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan: Paralel ihanet şebekesi darbe iddialarıyla ilgili yargı süreçlerini zehirleyerek akamete uğratmış ve davaları murdar etmiştir. Kurumlara kumpas kuran, haysiyet cellatlığı yaparak herkese zulmeden hainler, milletin gerçeği öğrenme imkanını heba etmiştir. Adaletin değil entrikanın peşinde koşan bu kirli yapının kirletemediği gerçeklerin ortaya çıkması elbette bağımsız yargının görevidir.
* CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu: Geçmişte yaptığımız eleştirilerin ne kadar haklı olduğu ortaya çıktı. Her şeye rağmen bu ülkede hakimlerin olduğunu kabul etmeliyiz. Cesur, yürekli, hukukun üstünlüğüne inanan, haksızlıklara karşı karar alabilen hakimler Türkiye’nin önünü açıyor.