Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'ten "Gelecek ay enflasyon yüksek ihtimalle yüzde 60 civarına inebilir, yıl sonunda enflasyonda yüzde 42'ye kadar toleransımız var." açıklaması geldi.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)'in açıklamasına göre haziran ayı enflasyonu aylık bazda yüzde 1,64 yükseliş kaydederek yıllık enflasyon yüzde 71,60'a yükseldi. Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, Türk Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi toplantısında yaptığı açıklamalarda enflasyon için yeni rakam da verdi. Şimşek enflasyonun gelecek ay yüzde 60'a inebileceğini söyledi. Yıl sonu enflasyonu için ise yüzde 42'ye kadar toleransları olduğunu belirtti.
Mali disiplinde bir sorun olmadığını ifade eden Şimşek yapısal reformların kalıcı hale gelmesi gerektiğine vurgu yaptı. Kur riskinin azaldığını ifade eden Şimşek, borçlanma vadesinin artırıldığını belirtti. Şimşek, asgari ücreti ve asgari ücrete kadar bütün gelirleri tamamen vergi dışına çıkardıklarını da vurguladı ve "Yarın açıklanacak veri ile cari açığın milli gelire oranı yüzde 2,5'in altına düşmüş olacak." dedi.
'KUR RİSKİNİ AZALTTIK'
Kur riskinin azaltıldığını ve borçlanmanın vadesini artırdıklarını belirten Şimşek "Kamunun bilançosunu tekrar güçlü bir şekilde konumlandıracağız." dedi.
"Bankalarla swapı neredeyse kapattık" diyen Şimşek "Swap hariç net rezerv 18 milyar doların üzerine çıkmış durumda." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin rezerv pozisyonuna da değinen Şimşek, "Uluslararası rezervlerde tarihte eşi benzeri görülmemiş hızda düzeltmeyle karşı karşıyayız. Geçmişte bizim hükümetlerimiz döneminde 10 yıl alan birikim son 1 yıl içerisinde sağlandı. Aslında bu, programa olan güveni, inancı gösteriyor." ifadelerini kullandı.
Uluslararası Para Fonunun (IMF) tanımladığı rezerv yeterliliğinde arzuladıkları noktaya ulaştıklarını belirten Şimşek, rezerv yeterliliğini sağladıklarını, bunun kalıcı hale getirilmesinin önemli olduğunu kaydetti.
RİSK PRİMİNDE DÜŞÜŞ YAŞANDI
Türkiye'nin istikrar ve reform programı ile birlikte risk priminde dramatik bir düşüş yaşandığını ifade eden Şimşek, son 1 yılda risk priminde daralmanın 450 puan civarında olduğuna dikkat çekerek, benzer ülkelere göre risk priminde iyileşme olduğunu söyledi.
Türkiye'nin ödediği getiri farkında (spread) da muazzam iyileşme olduğunu anlatan Şimşek, Türkiye'nin makul maliyetlerle dış kaynağa erişiminde sorunun önemli ölçüde ortadan kalktığına işaret etti.
'TEMMUZ'DA KKM'DEN ÇIKIŞ DAHA HIZLANACAK'
Kur Korumalı Mevduat'tan (KKM) çıkış hakkında da konuşan Şimşek, geçen yıl 143 milyar dolarla zirveyi bulan KKM'nin bugün 60 milyar doların altına indiğini söyledi.
Şimşek, "Temmuz itibarıyla da vergi teşviklerini kaldırdığımız için çok büyük ihtimalle KKM'den çıkış daha hızlanacak ve Türkiye bu faslı da kapatmış olacaktır." diye konuştu.
Türkiye'nin makul maliyetlerle dış kaynağa erişiminde sorunun, önemli ölçüde ortadan kalktığına dikkat çeken Şimşek, Türkiye'nin dış kaynağa erişiminde sorunun önemli ölçüde ortadan kalktığını da belirtti.
Şimşek "2017 sonrasında bankalarımızın uzun vadeli kaynağa erişimi dramatik şekilde arttı." değerlendirmesinde bulundu.
REZERVLERDEKİ ARTIŞ SICAK PARA DEĞİL
"Enflasyonda en zoru geride kaldı. Para politikasının yeniden inşa edilmesi zaman alıyor." diyen Şimşek "Rezervlerdeki artışın çok büyük bir kısmı vatandaşlarımızın ve şirketlerimizin, programa olan güveni nedeniyle dövizden TL'ye geçişiyle açıklanabilir." ifadesini kullandı. En büyük kalemin bu olduğunu ifade eden Şimşek "Üçte ikisinden fazlası bu. İkincisi de yine program sayesinde bankalarımızın ve reel sektörün dış kaynağa, rollover rasyosu anlamında söylüyorum, yüzde 100'ün üzerinde ulaşmasından kaynaklanıyor." ifadelerini kullandı.
Programın kredi not artışlarını beraberinde getirdiğinin ve bunun devam edeceğinin altını çizen Şimşek, piyasaların, Türkiye riskini mevcut kredi notumuzun 1,5-2 kademe üzerinde fiyatladığını söyledi.
TEMMUZ'DA ENFLASYON YÜZDE 60'A İNEBİLİR
"Gelecek ay enflasyon yüksek ihtimalle yüzde 60 civarına inebilir, yıl sonunda enflasyonda yüzde 42'ye kadar toleransımız var." diyen Şimşek, tutarlılığı olan güçlü bir dezenflasyon programının uygulandığını belirterek, para politikasının yeniden güçlü bir şekilde konumlandırılmasının inşasının zaman aldığını dile getirdi.
Şimşek, şu anda dezenflasyon döneminin başında olunduğuna dikkati çekerek, bir sonraki ayda enflasyonun muhtemelen 50'nin bir tık atına inebileceğini belirtti. Şimşek daha sonra da yılı, tabii ki Merkez Bankasının hedefi olan 38 civarında kapatmayı umduğunu dile getirdi. Hedeflerinin gelecek sene enflasyonu kalıcı şekilde yüzde 20'nin altına çekmek olduğunu belirtti.
Şimşek, programın 3 yıllık olduğuna işaret ederek, "Dünyada 56 ülkenin 100 tane enflasyon şokuna bakıldığı zaman enflasyonun şok öncesi döneme dönmesi ortalama 3,4 yıl alıyor. Biz daha ilk yılımızı bile henüz yeni, program açısından, geride bıraktık. Bu program çalışıyor ve bu programı başaracağız." ifadelerini kullandı.
Enflasyon beklentilerinde ciddi bir iyileşme olduğunu anlatan Şimşek, gelecek aylarda, enflasyondaki ciddi düşüşlerden sonra piyasa ve toplumun beklentileriyle hedefler arasında bir yakınsama olacağını söyledi.
KAMUDA BAZI PROGRAM VE BİRİMLERİ KAPATACAĞIZ
"Şu anda bütün harcamaları gözden geçiriyoruz ve 2025-26-27 orta vadeli mali çerçeveyi bu gözden geçirmeye göre yapacağız. Bazı programları kapatacağız. Bazı birimleri kapatacağız. Bakanlık olarak başladık zaten. Birçok ilçede şu anda teknolojiyle verebileceğimiz kaliteli hizmeti, eskiden el yordamıyla veriyorsak o birimleri kapatıyoruz. O çalışanlarımızı yeniden eğiteceğiz ve vergi adalet ve etkinliği yani kayıt dışılıkla mücadeleyi güçlendirmek için gelir idaresi bünyesinde bu arkadaşları yeniden görevlendireceğiz."
Cari harcamalarda yüzde 10'luk kesinti yaptıklarını anlatan Şimşek, "Bu şekilde de devam edecek. Yatırım harcamalarında yüzde 15'lik kaynağı dondurduk. Bu gıda arzına, yeşil dönüşüme ve OSB'lerin limanlara, demir yoluyla bağlanmasına yönlendireceğiz." diye konuştu.
Şimşek, programın geçici bir döngüden ibaret değil, rekabet gücünü ve verimliliği artırmaya yönelik kapsamlı bir program olduğunu bildirdi.
'PROGRAMIN YÜKÜNÜ DAR GELİRLİ KESİME YÜKLEMEYECEĞİZ'
Şimşek, programın yükünü toplumun dar gelirli kesimine yüklemeyeceklerini vurgulayarak, programın yükünün herkes tarafından adil bir şekilde paylaşılması gerektiğini vurgulayarak onun için vergide adalet ve etkinliği sağlamaya yönelik çabaladıklarını belirtti.
Şimşek, "Eskiden en düşük gelir vergisi dilimi yüzde 22'ydi, bunu yüzde 15'e düşürdük. Aynı dönemde en yüksek gelir vergisi dilimini de yüzde 35'ten yüzde 40'a biz çıkardık. Geçen sene kurumlar vergisini 5 puan artırdık. Verimliliğe dayalı ihracat odaklı bir büyüme peşindeyiz. Dolayısıyla bundan sonraki dönemde büyüme modeli esas itibarıyla tabii ki verimlilik kaynaklı olacak ve bu da rekabet gücümüzü artıracak, bu da ihracat odaklı olacak." diye konuştu.
'ASGARİ ÜCRETİ VERGİ DIŞINA ÇIKARDIK'
Asgari ücreti ve asgari ücrete kadar bütün gelirleri tamamen vergi dışına çıkardıklarını dile getiren Şimşek, eskiden en düşük gelir vergisi diliminin yüzde 22 olduğunu hatırlatarak bunu yüzde 15'e düşürdüklerini belirtti. Aynı dönemde en yüksek gelir vergisi dilimini de yüzde 35'ten yüzde 40'a çıkardıklarını ifade etti.
Geçen sene kurumlar vergisini 5 puan artırdıklarını söyleyen Şimşek "Verimliliğe dayalı ihracat odaklı bir büyüme peşindeyiz. Dolayısıyla bundan sonraki dönemde büyüme modeli esas itibarıyla tabii ki verimlilik kaynaklı olacak ve bu da rekabet gücümüzü artıracak, bu da ihracat odaklı olacak." ifadelerini kullandı.
'REFORMLAR SAYESİNDE TÜRKİYE'NİN MİLLİ GELİRİ ARTACAK'
Şimşek, vergi politikalarıyla kayıt dışılıkla mücadelede "amansız" bir döneme girmeyi amaçladıklarını bildirdi. Bakanlık olarak yapay zeka kullanımına önem verdiklerini dile getiren Şimşek, "Türkiye'deki bütün vergi mükelleflerini yapay zeka vergi müfettişleri tarafından denetleyip, onu bir rapora dönüştürüp, bu raporu mükellefe gönderip, 'Bizim algoritmalarımız sizinle ilgili şu çalışmayı yaptı, itiraz edeceğiniz hususlar var mı?' demek için altyapı hazırlıyoruz. Bir ekip kurduk, bu konuda kapasitemiz nedir, ona bakacağız. Yoksa dışarıdan destek alacağız." dedi.
Amaçlarının vergilendirilmemiş bir alan bırakmamak, vergide adaleti ve etkinliği sağlamak olduğunun altını çizen Şimşek, "Çok güçlü şekilde kayıt dışı olanlar üzerinden bu vergi adaleti sağlanacak." diye konuştu.
Şimşek, bazı ve muafiyet ve istisnaları gözden geçirdiklerini belirterek, kayıt dışılıkla mücadelenin kendileri için en önemli gündem maddesi olduğunu vurguladı.
Bu şekilde kamu borcunu düşük tutacaklarını ve açığı milli gelire oranla yüzde 3'ün altında tutup, reformlara ve yapısal dönüşüme kaynak sağlayacaklarını anlatan Şimşek, şu ifadeleri kullandı:
"Sürdürülebilir cari açığı uzun uzun anlattım. Döngüsel faktörler üzerinden değil, yeni sanayi politikası ve enerjide dönüşüm üzerinden sağlamayı ümit ediyoruz. Önümüzdeki dönemde dünya ekonomisi arkadan ve önden birtakım rüzgarlarla yani bazı sorunlar ve fırsatlarla karşı karşıyadır. Dünyada ABD ve Çin arasındaki jeostratejik rekabet kırılmalara yol açıyor. Büyük ihtimalle bu kırılmalar büyüyecek ve devam edecek. Bu, ticarette, tabii korumacılığı, parçalanmayı beraberinde getiriyor. Yine dünyada çok ciddi bir kamu borcu var. Faizler düşükken kamu borcu sorun değil ama faizler yüksek seyredecekse korumacılık nedeniyle enflasyon yüksek kalacaksa, o zaman büyümenin önünde çok ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkacak. Bunlar küresel büyümeyi aşağı çeken faktörlerdir. Küresel büyümeyi yukarı çekecek faktörler, aslında çok basit. Yapısal reformlar ve yapay zekaya ilişkin çok büyük beklentiler var."
Sermaye piyasalarının derinleştirilmesinin dezenflasyonla hızlanacağını bildiren Şimşek, kamu maliyesiyle ilgili olarak Avrupa Birliği (AB) müktesebatıyla uyumlu yeni bir kamu ihale reform çalışmasını büyük oranda tamamladıklarını da ifade etti.
Yeşil ve dijital dönüşümün önemine dikkati çeken Şimşek, şunları kaydetti:
"Biz asla dünyadaki bu değişimi, dönüşümü ıskalayamayız. Onun için bu programın temelinde, kalbinde, verimlilik artışı var, rekabet gücü artışı var, bunun üzerinden de daha yüksek potansiyel büyüme var. Bu reformlar sayesinde inanıyoruz ki, Türkiye'nin milli geliri çok daha hızlı bir şekilde artacaktır. Demografik avantajımız bize benzer ülkelere göre hala iyi. Önümüzdeki 10 yıl da hala sınırlı da olsa bir fırsat penceremiz var. Özellikle kadınların iş gücüne katılım oranını artırmak, bu konuda yoğun bir çalışma içerisine gireceğiz. Eğer biz kadınların iş gücüne katılım oranında OECD ortalamalarını yakalarsak Türkiye'nin milli geliri yüzde 20 daha yüksek olacak."
'MAKRO FİNANSAL İSTİKRARI KALICI ŞEKİLDE TESİS ETMELİYİZ'
Orta Doğu, Afrika ve Orta Asya ile Türkiye'nin hem yakın hem de dost olduklarını anlatan Şimşek, "Dolayısıyla Türkiye'nin yakın ülkelerden ve dost ülkelerden tedarikten faydalanacağını düşünüyorum. Bunun için makro finansal istikrarı kalıcı bir şekilde tesis etmemiz lazım." değerlendirmesinde bulundu.
Şimşek, aktif sanayi politikaları konusunda da çağrıda bulunarak, şunları kaydetti:
"Buradan açık çağrıda bulunuyorum. Hem sizlere hem de dünyadaki bütün girişimcilere. Biz 284 ürün belirledik. Bu ürünlerin tamamı, orta yüksek ve yüksek teknoloji. Türkiye'nin dış ticaret açığının önemli bileşenleri. Belirlediğimiz 284 ürün, Türkiye'deki dış ticaret açığının yaklaşık yüzde 45'ine tekabül ediyor. Tamamen kurala, somut ölçütlere dayalı, hiçbir müdahalenin olmadığı Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın yürüttüğü Yatırım Taahhütlü Yatırım Kredisi. Buyurun, başvurun. Ölçeği, ihracata konu olabileceğini ortaya koymanız lazım. Basit kriterler. Gelin, başvurun."
Şimşek, ekonomi programına yönelik eleştirilere yanıt vererek, "Bizim programımızın özü sanayide dönüşümdür, yapısal, yeşil ve dijital dönüşümdür. Çağın en rekabetçi ekonomilerinin gündemi neyse bizim gündemimiz onlardan zerre kadar farklı değildir. Program da tamamen o çerçevede hazırlanmıştır." dedi.
Bu sene programı güncelleyip eylül başında paylaşacaklarını bildiren Şimşek, "Daha yapacak çok işimiz var, zorlu bir dönemi geride bıraktık. Daha epey mesafe kat etmemiz gerek. O alanlardan bir tanesi AR-GE harcamalarıdır. AR-GE harcamalarının artması lazım ama size her türlü teşviki veriyoruz. Dünyada daha iyi bir teşvik varsa getirin bizim önümüze koyun." ifadesini kullandı.
Şimşek, TÜSİAD'ın eğitimle ilgili tespitlerine değinerek, "PISA sınavı sonuçlarına bakalım. Son 20 yılda muazzam bir iyileşme var. Türkiye, hem okumada hem matematikte hem de fende PISA puanlarında OECD'yle arayı önemli ölçüde kapatmıştır. Çünkü derslik başına düşen öğrenci, öğretmen başına düşen öğrenciyle biz OECD ortalamasını yakaladık. Kaliteyi artırmak için de yoğun bir çaba içerisindeyiz." dedi.