Japon yetkililer, Fukuşima Dai-içi Nükleer Santrali'ndeki radyoaktif atık suyu okyanusa boşaltma planını komşu ülkelerin tüm tepkilerine rağmen hayata geçirirken, son yıllarda gergin olan bölgede Japonya ile Çin arasında bu nedenle yeni bir krizin çanları çaldığı söyleniyor.
Japonya, bölge ülkelerinin sert açıklamalarına aldırış etmeden 2011 yılındaki deprem ve tsunami felaketinde zarar gören Fukuşima Dai-içi Nükleer Santrali'ndeki radyoaktif atık suyu okyanusa boşaltmaya başlaması, Tokyo ile Pekin arasında uzun sürecek bir krize işaret ediyor.
Santralin işletmecisi Tokyo Elektrik Enerjisi Şirketi (TEPCO), boşaltma işlemine dün yerel saatle 13.00'te başlandığını duyururken Çin Dışişleri Bakanlığı, "küresel kamu çıkarını hiçe sayan son derece bencil ve sorumsuz bir eylem" şeklinde nitelediği kararı protesto etti.
Japonya çevrecileri dinlemedi: Fukuşima'daki atık su okyanusa boşaltılıyor
DENİZ ÜRÜNLERİNE İTHALAT YASAĞI
Japonya'nın radyoaktif atık suyu okyanusa tahliye etme planı, bölgede yaşayan balıkçıların ve çevre koruma aktivistlerinin yanı sıra başta Çin olmak üzere, komşu ülkeleri kaygılandırıyor. Tokyo yönetiminin yıllara yayılacak tahliye planını uygulamadaki ısrarının, iki komşu ülke arasında uzun süreli krize yol açması muhtemel görünüyor.
Pekin yönetimi, suyun okyanusa boşatılmaya başlanmasının hemen ardından, Japonya'dan tüm deniz ürünleri ithalatını durdurdu. Gümrükler Genel İdaresinden yapılan açıklamada, kararın, "Fukuşima'daki radyoaktif atık suyun denize boşaltılmasının yol açtığı nükleer serpinti riskini önlemeyi, Çinli tüketicilerin sağlığını ve ithal gıdaların güvenliğini korumayı amaçladığı" belirtildi.
Çin, daha önce yaptığı açıklamalarda, atık suyun okyanusa boşaltılması halinde, "deniz ekolojisi, gıda güvenliği ve halk sağlığının korunması için gerekli tedbirleri alacağı" uyarısında bulunmuştu.
ON BİNLERCE TON ATIK SU BOŞALTILACAK
Santralin işletmecisi TEPCO, halihazırda santralde biriken atık suyun 1,34 milyon tona ulaştığı, tahliye işlemine başlanmazsa 2024'ün başına dek depolama kapasitesinin dolacağı uyarısında bulunurken su depolama tanklarının sayısının daha fazla artırılmasının soruna kalıcı çözüm sağlamayacağını, üstelik yeni kurulacak tesislerin söküm çalışmalarını engelleyeceğini öne sürüyor.
Şirket, daha önce açıklanan plana göre, ilk aşamada gelecek 17 gün içinde 7 bin 800 ton atık suyu okyanusa boşaltacak. Mart 2024'e kadar toplam 31 bin 200 ton radyoaktif atık suyun tahliyesi planlanıyor.
RADYOAKTİF MADDE ‘ZARARLI SEVİYENİN ALTINDA’ AÇIKLAMASI
Japonya, eleştirilere karşı, okyanusa tahliyesi planlanan radyoaktif atık suyun temiz suyla seyreltildiğini, sudaki radyoaktif materyal miktarının insan sağlığı ve çevre için zararlı kabul edilen oranların altında olduğunu savunuyor.
Japon yetkililer, okyanusa boşaltılmasına başlanan atık suyun, suda çözünmeyen bir hidrojen izotopu olan trityum hariç tüm radyoaktif maddelerden arındırıldığını, radyoaktif madde miktarının, uluslararası standartlarda insan sağlığı ve çevre için zararlı kabul edilen miktarın 40'ta 1'i kadar düşürüldüğünü ifade ediyor.
Boşaltılmasının 30 yıl alacağı belirtilen atık suyun litre başına 190 bekerel trityum içerdiğini ileri süren yetkililer, bunun Dünya Sağlık Örgütü’nün içme suyu için belirlediği limit olan 10 bin bekerelin oldukça altında olduğuna dikkat çekiyor. Yetkililer, trityumun diğer radyoaktif maddelere göre daha az radyasyon yaydığını ve insan vücudunda birikmediğini ve yoğunlaşmadığını öne sürse de söz konusu maddenin insan ve çevre sağlığı için uzun dönemde güvenli olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış değil.
‘BENCİL ÇIKARLARI TÜM İNSANLIĞIN ESENLİĞİNİN ÜZERİNDE’
Çin, Japonya'nın okyanusa tahliye işlemini duyurması ve uygulamasının ardından, en sert tepki gösteren ülke oldu. Pekin yönetimi, kararın duyurulmasının ardından, 22 Ağustos'ta Japonya'nın Pekin Büyükelçisi Tarumi Hideo'yu Dışişleri Bakanlığına çağırarak protesto notası verdi.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Wang Wenbin, Japonya'nın uluslararası toplumun ciddi endişelerine ve karşı çıkışına rağmen aldığı tahliye kararını, "bencil ve sorumsuzca" şeklinde niteleyerek tepki gösterdi.
Kararın, "akıl dışı, gereksiz ve meşruiyetten yoksun" olduğunu savunan Wang, "Atık suyun okyanusa tahliyesi, nükleer serpinti riskinin dünyanın geri kalanına yayılmasına yol açacak. Japonya böyle yaparak kendi bencil çıkarlarını tüm insanlığın esenliğinin üzerine koyuyor" dedi.
Japonya'nın arıtma tesisinin uzun dönemli güvenilirliğine, radyoaktif atık suya ilişkin verilerin doğruluğuna ve denetim anlaşmasının etkinliğine dair uluslararası endişeleri gidermediğine dikkati çeken Wang, "Eğer Fukuşima'daki radyoaktif atık su gerçekten güvenli ise Japonya'nın onu denize dökmesine gerek yok, eğer değilse zaten kesinlikle dökmemeli. Okyanus, insanlığı yaşatan kaynaktır, Japonya'nın radyoaktif suyu boca edeceği lağım değil" ifadelerini kullandı.
Dışişleri Bakanlığı’ndan, tahliye işleminin başlamasının ardından yapılan açıklamada ise radyoaktif atık suyun okyanusa boşaltılmasının, bölgedeki halklar ve tüm dünya için insan eliyle yaratılmış ikincil bir felaket olacağı vurgulanarak Japonya'ya işlemden vazgeçmesi çağrısı yapıldı. Açıklamada, "Japonya, atık suyu okyanusa dökerek riskleri dünyanın geri kalanına yayıyor, insanlığın gelecek kuşaklarına bir yara miras bırakıyor" diye kaydedildi.
İKİ KORE’DEN FARKLI TEPKİLER
Japonya'nın kararı Çin dışında, diğer komşuları Kuzey Kore ve Güney Kore'de de kayıplara yol açsa da Pyongyang ve Seul hükümetlerinin, Tokyo ile siyasi ilişkileri nedeniyle farklı tepkiler vermesi dikkat çekti.
Kuzey Kore Dışişleri Bakanlığı’ndan bir sözcü, KCNA aracılığıyla yaptığı açıklamada, atık suyun okyanusa boşaltılmasının çevreye vereceği zararın yanı sıra insan sağlığını ciddi şekilde tehdit ettiğini belirterek tahliye işleminin derhal durdurulmasını istedi.
Güney Kore Başbakanı Han Duck-soo, "bilimsel standartlara ve uluslararası prosedürlere uygun olarak arıtıldığı ve tahliye edildiği sürece, Japonya'nın planından aşırı endişe duymaya gerek olmadığı" değerlendirmesinde bulunurken, son dönemde Japonya’yla yakınlaşan Güney Kore’de kamuoyu plana karşı muhalif tavır izliyor.