Ayşenur Eygi’nin İsrail rejiminin keskin nişancıları tarafından başından vurularak öldürülmesi, dünyada büyük yankı uyandırdı. Eygi’nin Filistin’e birlikte gittiği Amerikalı arkadaşı E. Ayşenur’un Filistin mücadelesini KARAR’a anlattı. Amerikalı aktivist, “Ayşenur artık Amerika’da yaptığımız protestoları yeterli görmediği için Filistin'e gitmek istedi” dedi.
FEYZA NUR ÇALIKOĞLU
İsrail rejimi tarafından öldürülen aktivist Ayşenur Ezgi Eygi’nin naaşı, defnedilmek üzere Türkiye’ye getirildi. Cenazeye katılanlardan biri de Ayşenur’un Filistin’e birlikte gittiği yol arkadaşıydı…
Güvenlik sebebiyle ismini paylaşamadığımız Ayşenur Eygi’nin Amerikalı yol arkadaşı E.’ye İstanbul’a geldiğinde onunla görüşmek ve Ayşenur’un mücadelesini dinlemek için ulaştık. Ayşenur’la birlikte Filistin'e giden ve son günlerinde ona yol arkadaşlığı yapan E., Ayşenur’un Filistin mücadelesini KARAR’a anlattı. “Ayşenur artık Amerika’da yaptığımız protestoları yeterli görmediği için Filistin'e gitmek istedi”
Amerika’dan Filistin’e Uluslararası Dayanışma Hareketinin (ISM) gönüllüsü olarak giden Ayşenur Ezgi Eygi, İsrail Filistin’deki üçüncü gününde yerleşimcilere karşı yapılan eylemlerden birinde, İsrail rejiminin keskin nişancısı tarafından başından vurularak öldürüldü. Ayşenur’un ölüm haberi tüm dünyanın gündemine oturdu.
Vefatından bir süre sonra Eygi’nin cenazesi Türkiye’ye getirildi. Birçok bürokrat Ayşenur’u andı. İktidar partisi Ayşenur’u sahiplenerek ailesine ve yakınlarına başsağlığı diledi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Ayşenur’un ölümüyle ilgili Uluslararası Adalet Divanı’na başvuracaklarını açıkladı.
Amerikalı aktivist E., Ayşenur’u ve Filistin'de yaşananları anlatırken arkadaşının vefatıyla birlikte Amerika’dan ve Türkiye iktidarından gelen tepkileri eleştirdi. Türkiye’de iktidarın Ayşenur’u sahiplenirken bir yandan da Türkiye’den İsrail’e petrol sevkiyatını engellememesini ‘ikiyüzlülük’ olarak nitelendirdi.
“FİLİSTİN TOPRAKLARINDA FİLİSTİNLİLERİN YANINDA OLMAK İSTEDİK”
Eygi’nin yol arkadaşı E., Filistin’e gitmeleri için kendisini Ayşenur’un ikna ettiğini anlattı:
“İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik bombardımanı başladığında Washington Üniversitesi’nde kampüs intifadası organize ettik. Talebimiz Washington Üniversitesi’nin İsrail’e silah tedarik eden Boeing’e yaptığı yatırımın durdurulmasıydı. Ancak eylemlerimiz istediğimiz sonuca ulaşamadı. Ayşenur bu şekilde Filistin halkının yanında olamadığını düşünerek umutsuzluğa kapıldı. Sonrasında ise Uluslararası Dayanışma Hareketine (ISM) katılıp Filistin’e gitmenin yollarını bulmaya çalıştı. Filistin’deki yerleşimci, işgalci, soykırımcı İsrail rejimine karşı Filistinlilerle beraber olmak ve onlarla o topraklarda dayanışmak için ISM gönüllüsü olarak Filistin’e gittik.”
Ayşenur Ezgi Eygi, ISM gönüllüsü olarak Filistin’e gidip İşgal güçleri tarafından öldürülen üçüncü aktivist oldu. 2001 yılında Filistin meselesi için şiddetsiz sivil aktivizm amacıyla kurulan Uluslararası Dayanışma Hareketi (ISM), barışçıl direniş ile tanınmıştı. 2003 yılında Rachel Corrie ve 2004 yılında Tom Hurndall, Gazze'de İsrail ordusu tarafından öldürülmüş, bu olaylar ISM'nin uluslararası kamuoyunda dikkat çekmesine neden olmuştu.
İSRAİL’LE TİCARETİ KESMEYEN İKTİDAR AYŞENUR’U SAHİPLENİYOR
Amerika veya Avrupa ülkelerinde eylemcilere yönelik polis şiddeti sık sık gündeme geliyor. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de Filistin'deki soykırıma karşı protestolar düzenleniyor. Ülkemizde yapılan eylemlerde de Türkiye-İsrail arasındaki ticaret gündeme getirildiğinde benzer polis şiddeti manzaralarıyla karşılaşıyoruz.
Gemiler yine İsrail'e gidiyor: Gazze'de katliam bitti mi
Amerikalı aktivist, bu anlamda iktidarın Türkiye’deki aktivistlere karşı tutumunu da eleştiriyor:
“Ayşenur Türkiye hükümetinin tutumuna karşıydı. Bugün Türkiye’deki yetkililer Ayşenur’un mücadelesini sahiplendiklerini söylüyorlar ancak Ayşenur kendilerine karşı ‘İsrail’le ticareti kes’ deseydi onun karşısında kolluk kuvvetleriyle birlikte yer alacaklardı. Eğer Ayşenur Türkiye'de bir aktivist olsaydı iktidar tarafında radikalize edilirdi. Ayşenur’u ‘bizim kızımız’ diye gösteriyorlar öte yandan da hala içerisinde bulundukları ekonomik ilişkiler ve ticareti eleştiren aktivistlere karşı sert müdahalelerde bulunuyorlar. Bu ikiyüzlüce. Bu bana, Filistin mücadelesini desteklediklerini açıkça ortaya koyan Arap devletlerinin İsrail'le olan bazı diplomatik ilişkilerini hatırlatıyor. Bunların hepsi boş retorik. Temel bir sınıfsal değerlendirme bize, dünya uluslarının çoğunun iktidar partilerinin, bu ilişkiler artık kârlı olmayana kadar İsrail ile çalışmaya ve İsrail'le olan ilişkilerinden kâr elde etmeye devam edeceğini söylüyor. Egemen sınıfların işleyişi budur.”
“BİRBİRİMİZDEN AYRILMAYACAĞIMIZA DAİR SÖZLEŞMİŞTİK”
Ayşenur ve Amerikalı arkadaşı E. ISM gönüllüsü olduktan sonra iki aylık bir eğitimden geçerek Filistin’e gitti. Orada ISM gönüllüleri tarafından iki günlük bir saha eğitiminden geçerek ‘yerleşimcilere karşı’ her cuma günü cuma namazından sonra yapılan eylemlere katıldılar. Ayşenur’un ve E.’nin Filistin'deki üçüncü günleriydi.
Ayşenur’un eylem alanının içinde dahi bulunmadığını belirten E. arkadaşının eylemcilerin arkasındaki bir zeytin ağacının altında otururken öldürüldüğünü söyledi. E., Ayşenur’un son anlarında yanında olamadığını ve uzun süre onu koruyamadığı için kendisini suçladığını anlattı:
“Ayşenur’la Filistin’e giderken beraber olacağımıza ve birbirimizin yanından ayrılmayacağımıza dair sözleşmiştik. Ayşenur vurulduğu zaman onun yanında olmamamın sebebi hasta olmamdı. Ramallah’taydım. Ayşenur’un vurulduğu haberini bana mesaj attıkları zaman inanamadım ve reddetim. İnkar sürecine girdim. Bu gerçeği kabullendiğim zaman mahvoldum. Sonrasında yakın arkadaşım olan Ayşenur’un eşine haber vermek için onu aradım. O sırada Amerika’da gecenin geç bir saatiydi. Uykusundan uyandırdım ve ona yaşananları anlattım. Çok zor bir telefon konuşmasıydı. Her ne kadar Ayşenur’un ölümünün sorumlusunun İsrail ve Amerika olduğunu bilsem de suçluluk hissine kapıldım çünkü oraya birbirimizin arkasını kollamak için gitmiştik. Sanki onu koruyamamışım gibi hissettim. ISM’ deki yoldaşlarım bu süreci biraz olsun aşmam için yardımcı oldular.”
“EĞER FİLİSTİN İÇİN MÜCADELE EDECEKSEK ÖLÜMLE YÜZLEŞMEK ZORUNDAYIZ”
E., Filistin’de yaşananları ve Ayşenur’un ölümünü anlatırken duygusal olarak zorlandığı için röportajı burada kesebileceğimizi söyledik. E., Ayşenur’u hatırlamanın, zalimlere yönelik öfkesini diri tuttuğunu ve röportaja devam etmek istediğini söyledi:
“Tüm üzüntümün yanı sıra öfkeliyim ve bu öfkenin beni bu mücadeleye bağlayacak bir şey olduğunu düşünüyorum. Eğer Filistin mücadelesine girişeceksek, ölümün gerçekliğiyle yüzleşmemiz gerekiyor. Bu süreçler yaşanırken birlikte yas tutmalı ve dayanışmalıyız. Bu süreçlerden kaçmamalıyız. Eğer bunları kabullenmezsek özgürlük savaşçısı olamayız.”
Aktivist E., Ayşenur’un ölümünden sonra Amerika’da da Türkiye’de de onun ideolojik farklı gruplar tarafından sahiplenildiğini ancak Ayşenur’un hiçbir ideolojik oluşumla kendini tanımlamadığını anlattı:
“Ayşenur’un hiçbir zaman kendisini herhangi bir etiketle tanımladığına şahit olmadım. Ayşenur kendini yalnızca dünyada ezilenlerin sesi olmaya adamıştı. Dünyaya karşı her zaman eleştirel bakardı bu da onu politik olarak geliştiren en önemli özelliğiydi. Kendini, düşüncelerini ve savunduklarını daima geliştirirdi. Şehadetinden beri Amerikada ve Türkiye’de farklı ideolojik gruplar Ayşenur üzerinde bir sahiplik iddia ediyor. Ancak benim onun hayatının son demlerine şahit olurken gördüğüm şey Ayşenur’un artık sadece insanların özgürlüğü için en uygun yolları bulmanın peşinde olduğuydu.”
“AYŞENUR’UN ANISINI GEÇMİŞE AİT OLAYLARDA DURDURMAMALIYIZ”
Eygi’nin vefatından sonra onun Müslüman mı Sosyalist mi olduğu, Türk mü Amerikalı mı olduğu gibi tartışmalar kamuoyunun gündemindeydi. E.’ye, Ayşenur’un kendisini nereye ait hissettiğini sorduğumuzda E., Ayşenur’un zaman zaman belli gruplar arasına katıldığını fakat onun son dönemde hiçbir ideoloji doğrultusunda hareket etmediğini söyledi:
“Kendini bir tarafa ait hissetmiyordu. Ayşenur’un yıllar önce Sosyalist Alternatif grubunda bulunduğu doğru fakat Ayşenur’u geçmişine ait olaylarla anmak, onun isteyeceği bir şey değil. Ayşenur, sosyalist harekette rahatsız olduğu bir çok şey gördü ve o hareketten ayrıldı. Buna rağmen sürekli aynı görüntüleri servis etmek doğru değil. Ayşenur’un geçmişinden bir dönemi alıp da o sanki oraya aitmiş gibi davranmak doğru değil. Vefatından hemen önce kendisini nasıl tanımlardı bilmiyorum. Ancak onun her zaman antikapitalist ve antikolonyalist olduğunu, kendini bu mücadelelere adadığını biliyorum.”
BİR TÜRK VATANDAŞININ HAYATI AMERİKAN VATANDAŞININ HAYATINDAN DEĞERSİZ
Amerika’nın Ayşenur’un öldürülmesiyle ilgili paylaştığı ilk bilgi İsrail’in yayınladığı açıklama oldu. Ardından Ayşenur’un Amerikan vatandaşı olması dışında Ayşenur Eygi’nin Türk olduğu Amerikan kamuoyunda gündeme getirildi. E., Amerikan medyasının bu tutumla Amerika hükümetinin sorumluluğunu görmezden gelmeye ve eritmeye çalıştığını belirterek, “Bu sebeple Ayşenur’un sürekli olarak Türk olduğunu vurguladılar. Bence buradaki vurgu, sadece Türk olduğu için yalnızca Amerikan vatandaşı olan birisine nazaran hayatını daha değersiz göstermeleri.” E., Aynı zamanda Ayşenur için adaleti aramak görevini de Türkiye'nin üzerine yıkmak istediklerine dikkat çekti:
“Amerika, Ayşenur için adaleti aramak görevini de Türkiye'nin üzerine yıkıyor. Amerikan yönetici sınıfı, Amerikan hükümeti, Biden ve Kamala Harris yani tüm yönetici ekipler Ayşenur’un da Filistin’de şehit olan binlerce kişinin de kanlarını ellerini bulaştırmışlardır. Onlar doğrudan Filistinlilerin ve Filistinlileri destekleyen herkesin düşmanıdırlar”
AMERİKAN HÜKÜMETİ İKİYÜZLÜDÜR
Başta Ayşenur’un ölümüyle ilgili İsrail’i masum gösteren, Ayşenur’un yanlışlıkla öldürüldüğünü iddia eden Amerika hükümeti, daha sonra Eygi’yi sahiplenen açıklamalarda bulundu. E., Amerika’nın Ayşenur’a dair söylemlerini değiştirmesinde aktivistlerin, ailesinin ve arkadaşlarının etkisi olduğu görüşünde:
“İlk başta verdikleri tepki doğrudan israil işgal güçlerinin yayınladıkları açıklamaydı. Sonrasında söyledikleri eleştirel şeyler dünya genelinde aktivistlerin, Ayşenur’un ailesinin ve yoldaşlarının mücadelesi sayesindedir. Amerikan hükümeti iki yüzlüdür. Eğer içlerinde az da olsa bir insanlık olsaydı İsrail’le diplomatik, askeri ve ticari ilişkilerini keserlerdi. Ancak bunu hiçbir zaman yapmayacaklar. Amerika İsrail’le tüm ilişkilerini kesse dahi onlarla savaşmalıyız. Amerika tüm dünyada yaptıkları ikiyüzlülükler ve zulümler sebebiyle aklanamaz.”