Kanada merkezli uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Dominion Bond Rating Services'in (DBRS) Ülke Derecelendirmeleri Başkan Yardımcısı Michael Heydt, ABD Merkez Bankası'nın (Fed) faiz artırım süreci ve iç politik belirsizlikler karşısında döviz kurunun daha fazla baskı altında kalabileceğini söyledi.
Kanada merkezli uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Dominion Bond Rating Services'in (DBRS) Ülke Derecelendirmeleri Başkan Yardımcısı Michael Heydt, Türkiye ekonomisine ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu ve DBRS'nin 22 Temmuz’da Türkiye'nin "BBB" olan kredi notunu teyit ettiğini, not görünümünü ise durağanda bıraktığını anımsattı.
Heydt, Türkiye'nin geniş ve çeşitlendirilmiş bir ekonomisi olduğunu, ayrıca ılımlı kamu borcu seviyesi ve iyi sermayelendirilmiş bir bankacılık sistemi bulunduğunu belirterek, tüm bunların ülke ekonomisinin şoklara karşı esnekliğini artırdığını kaydetti.
“Net döviz kuru riskleri ılımlı seviyede”
Son iki yıldır gözlenen piyasa oynaklığına rağmen, Türkiye'de bankacılık sektörünün sermaye yeterlilik rasyosunun yüzde 15'in üzerinde olduğunu dile getiren Heydt, ayrıca ödenmemiş kredilerin toplam krediler içindeki payının da yüzde 3'ten daha az bir seviyede bulunduğuna dikkati çekti.
Heydt, bankaların dış yükümlülüklerinin ciddi derecede yükselmesine rağmen, net döviz kuru risklerinin ılımlı seviyede olduğunu aktararak, "Diğer taraftan, geride kalan 10 yıllık süreçte hızlı kredi büyümesi, kredi kalitesine ilişkin endişeleri de artırdı. Bunların yanında, bankalar dolaylı olarak kurumsal sektörden kaynaklanan döviz kuru riskine maruz kalıyor.
Daha yüksek faiz oranları, liradaki değersizleşme ve daha yavaş ekonomik büyüme gibi durumlar, banka karlılığının bozulmasına neden olabilir" diye konuştu.
"Türkiye'nin manevra alanı var"
Michael Heydt, Türkiye'nin yakın dönem ekonomik zorlukları yönetmek için manevra alanının olduğunu belirterek, şunları ifade etti:
"Türkiye'de özel sektör kaldıracı yükselirken, ılımlı seviyelerde olmayı sürdürüyor. Ayrıca, bankacılık sistemi yeterli derecede sermaye tamponlarına sahip. Bunların yanında, düşük petrol fiyatları ve ılımlı iç talep ortamında, dış hesaplar kademeli olarak dengeleniyor. Irak ve Rusya'daki problemlerden dolayı ihracat büyümesi zarar görse dahi, cari işlemler açığı kademeli olarak düzeliyor. Buna karşın, dış açık geniş olmayı sürdürüyor ve yabancı fonlamaların kalitesi yetersiz.
Fed'in faiz artırımı ve iç politik belirsizlikler karşısında döviz kuru daha fazla baskı altında kalabilir. Buna ilaveten Avrupa'daki ekonomik kırılganlık ve Orta Doğu'da jeopolitik endişeler göz önüne alındığında, Türkiye'nin geniş dış finansman ihtiyacı yakın vadeli riskleri ortaya çıkarıyor."
“Daha geniş reformlara ilişkin mutabakat ihtimali az”
Türkiye'de, 7 Haziran Genel Seçimleri'nin ardından yurt içinde politik belirsizliğin arttığını, bu durumun ise kendileri açısından notu baskılayan unsurlar arasında bulunduğunu ifade eden Heydt, "Koalisyon görüşmelerinin sonuçlarına bakılmaksızın, Türkiye'de makroekonomik politikaların geniş ölçüde korunacağını düşünüyorum. Daha geniş ekonomik reformlara ilişkin mutabakatın olması ihtimalini daha az buluyoruz" yorumunu yaptı.
DBRS Ülke Derecelendirmeleri Başkan Yardımcısı Michael Heydt, diğer taraftan koalisyon görüşmelerinde sonuca varmak için çeşitli engeller olduğuna da dikkati çekerek, "Ağustos ayının ortalarına doğru koalisyon şekillenmez ise büyük ihtimalle Kasım 2015 için erken seçim çağrısı yapılacaktır" diye konuştu.
İSTANBUL/AA