Türkiye, yaklaşık üç milyon Suriyeli sığınmacıya ev sahipliği yapıyor. Ancak bazı görüşlere göre, 'Geçici koruma' altındaki mülteciler için artık kalıcı bir entegrasyonun sağlanması gerek. Peki bu mümkün mü, mevzuat ne diyor? İstanbul Üniversitesi Milletlerarası Özel Hukuk Kürsüsü’nden Doç. Dr. Emre Esen kaleme aldı.
[Karar]
EMRE ESEN
Türkiye’de bulunan Suriye vatandaşı sığınmacıların Türk vatandaşlığına alınmasının mümkün olup olmadığı, öncelikle, Türk vatandaşlığının kazanılması veya kaybına ilişkin yasal düzenleme olan 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu çerçevesinde incelenmelidir.
Kanunda, Türk vatandaşlığının esasen iki temel yolla kazanılabileceği öngörülmüştür: Doğuma bağlı olarak veya sonradan.
Doğumla vatandaşlık kazanmanın iki yolu vardır. Asıl olan soybağı esasına göre, Türk anneden doğan veya Türk babadan olan çocuklar doğumdan itibaren Türk vatandaşıdır. İstisna olan doğum yeri esasına göre ise, Türkiye’de doğmak tek başına Türk vatandaşlığını kazandırmaz; ancak Türkiye’de doğan bir çocuğun, ana veya babasına bağlı olarak vatandaşlık kazanamaması hâlinde -vatansız kalmaması amacıyla- Türk vatandaşı olacağı öngörülmüştür. Buna göre, Suriye vatandaşı sığınmacıların Türkiye’de doğan çocukları, ana veya babalarından biri Türk vatandaşı olmadıkça soybağı esasına göre Türk vatandaşı olamayacağı gibi, anasına veya babasına bağlı olarak Suriye vatandaşlığını kazanacakları için doğum yeri esasına göre de Türk vatandaşı olmaları mümkün değildir.
TBMM tarafından, Suriye vatandaşı sığınmacıların Türk vatandaşlığı kazanmalarına ilişkin daha elverişli koşullar içeren bir yasal düzenleme getirilmesi mümkündür.
Türk vatandaşlığının sonradan kazanılması yetkili makam kararıyla veya seçme hakkının kullanılması yoluyla olur.
Seçme hakkı çok kısıtlı bir imkân sunmakta ve yalnızca ana veya babalarına bağlı olarak Türk vatandaşlığını kaybeden çocukların, ergin olmalarından itibaren üç yıl içinde seçme hakkını kullanarak Türk vatandaşı olabileceğini öngörmektedir. Çok istisnaî bu durumda bulunan Suriye vatandaşı sığınmacı varsa, seçme hakkını kullanarak Türk vatandaşlığını kazanması mümkün olacaktır.
Yetkili makam kararıyla kazanma ise genel yoldan gerçekleşebileceği gibi, evlât edinilme yoluyla, evlenme yoluyla, yeniden kazanma yoluyla veya istisnaî yoldan da gerçekleşebilir. Sayılan yolların ortak paydası, her bir yol bakımından öngörülen koşulların yerine getirilmiş olmasının, Türk vatandaşlığının kazanılması açısından mutlak bir hak sağlamaması ve bütün koşullar sağlansa dahi idarenin takdir hakkını kullanarak başvuruyu reddedebilmesidir.
Yetkili makam kararıyla genel yoldan Türk vatandaşlığının kazanılması için aranan koşullardan biri, başvuru sahibinin, başvuru tarihinden itibaren geriye doğru Türkiye’de kesintisiz beş yıldır hukuka uygun olarak ikamet etmesidir. Ancak Türkiye’ye sığınan Suriye vatandaşlarının hukukî rejimini düzenleyen Geçici Koruma Yönetmeliği m.25 uyarınca, geçici koruma, Türkiye’de kalma hakkı sağlar, fakat ikamet izni yerine geçmez, uzun dönem ikamet iznine geçiş hakkı vermez ve Türk vatandaşlığına başvuru hakkı sağlamaz. Bu itibarla, Suriye vatandaşı sığınmacıların Türk vatandaşlığını genel yoldan yetkili makam kararıyla kazanması mümkün bulunmamaktadır.
Suriye vatandaşı bir küçük sığınmacının Türk vatandaşları tarafından evlât edinilmesi durumunda, millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hâli bulunmaması ve İçişleri Bakanlığı’nın uygun görmesi kaydıyla Türk vatandaşlığını kazanması mümkündür. Evlât edinilme yoluyla Türk vatandaşlığının kazanılmasında başka bir koşul aranmamaktadır.
Benzer şekilde, Suriye vatandaşı bir sığınmacının bir Türk vatandaşı ile evlenmesi hâlinde evlenme yoluyla Türk vatandaşlığının kazanılması gündeme gelebilir. Türk Vatandaşlığı Kanunu m.16 uyarınca, bir Türk vatandaşı ile evlenme doğrudan Türk vatandaşlığını kazandırmaz. Ancak bir Türk vatandaşıyla en az üç yıldır evli olan, evliliği devam eden, eşiyle aile birliği içinde yaşayan, evlilik birliğiyle bağdaşmayacak bir faaliyette bulunmayan ve millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek hâli bulunmayan yabancılar evlenme yoluyla Türk vatandaşlığını kazanabilir. Sırf Türk vatandaşlığının kazanılması amacıyla yapılmış muvazaalı evlilikleri tespite yönelik bu koşulların yerine getirilmesi, başvurunun mutlaka kabul edileceği anlamına gelmez. Ancak bu koşulları yerine getiren Suriye vatandaşı bir sığınmacı, İçişleri Bakanlığı’nın uygun görmesi durumunda Türk vatandaşlığını evlenme yoluyla kazanabilir.
Bir devletin, bir başka devletin vatandaşlarını kitlesel olarak vatandaşlığa almasının, diğer devletin egemenlik sahasına müdahale olarak nitelendirildiği unutulmamalıdır.
Türk Vatandaşlığı Kanunu m.12(b) uyarınca, Türk vatandaşlığına alınması zarurî görülen kişiler millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek hâli bulunmamak şartıyla İçişleri Bakanlığı’nın teklifi ve Bakanlar Kurulu kararıyla Türk vatandaşlığını kazanabilir. Türk vatandaşlığına alınma zaruretinin hangi hallerde doğacağı ve hangi esaslara göre belirleneceği konusunda Kanun’da veya ilgili yönetmelikte hüküm yoktur. Buna bağlı olarak, idare, bir yabancının Türk vatandaşlığına alınmasını -hangi sebeple olursa olsun- zarurî görürse, bu yabancının istisnaî yoldan Türk vatandaşlığını kazanması mümkündür. Bu kapsamda, Suriye vatandaşı bir sığınmacının Türk vatandaşlığına alınması idare tarafından herhangi bir sebeple zarurî görülürse, sadece millî güvenlik ve kamu düzeni açısından engel hâli bulunmamak kaydıyla Türk vatandaşlığına alınması mümkündür.
Yukarıda izah olunan kurallar çerçevesinde, Suriye vatandaşı sığınmacıların Türk vatandaşı olması, idarenin takdir yetkisine bağlı olarak mümkün görünmektedir. Ancak kanaatimizce idare, Suriye vatandaşı sığınmacıların Türk vatandaşlığına yönelik mevcut veya olası müracaatları karşısındaki tutumunu, Geçici Koruma Yönetmeliği m.25 hükmünde yer verdiği, geçici korumanın Türk vatandaşlığına başvuru hakkı sağlamayacağı yönündeki hüküm ile ortaya koymuş bulunmaktadır.
Bugün itibariyle yürürlükte bulunan yasal düzenlemeler çerçevesinde, Türk Vatandaşlığı Kanunu dışında, Suriye vatandaşı sığınmacıların Türk vatandaşlığını kazanmalarına ilişkin başka bir yasal düzenleme mevcut değildir. Ancak, bu yönde yeni bir yasal düzenleme yapılmasının önünde herhangi bir engel bulunmadığının da altı çizilmelidir. Zira bir devletin vatandaşlığının hangi şartlar kazanılacağı, sadece bu devlet tarafından uygun görülen esaslara göre belirlenir. Buna bağlı olarak TBMM tarafından, Suriye vatandaşı sığınmacıların Türk vatandaşlığını kazanmalarına ilişkin daha elverişli koşullar içeren bir yasal düzenleme getirilmesi mümkündür. Ancak bir devletin, bir başka devletin vatandaşlarını kitlesel olarak vatandaşlığa almasının, diğer devletin egemenlik sahasına müdahale olarak nitelendirilerek Uluslararası Hukuk açısından sakıncalı görüldüğü unutulmamalıdır.