Görüşler

Dinsel düşünüşün bitişi ve deizmin artışı

Dinsel düşünüşün bitişi ve deizmin artışı

Yıldız Teknik Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Niyazi Kahveci, deizmin artışına ilişkin tartışmalar için “Konuları yüzeysel görüngü sonuçlarıyla değil, içsel öz sebepleriyle ele almak gerekir” diyor.

"Dinsel düşünme ile dindarlık farklı şeylerdir. Çağımızda ve bundan sonra her zaman dindar olunabilir ama artık dinsel düşünme ile olunamaz.”

Türkiye’de deizmin arttığı sıklıkla gündeme gelmektedir. Nedenleri üzerinde çok şey söylenmektedir. Fakat olgu, obje ve olayları felsefi açıdan ele alan kişiler, insanlıkta hiçbir şeyin aniden ya da birkaç yılda meydana gelmediğini, her yeni diye görülen durumun, asırlar alan insan düşünmesinin sonucu olduğunu bilir. Konuları yüzeysel görüngü sonuçlarıyla değil, içsel öz sebepleriyle ele almak gerekir. “Sonuçlarla meşgul olan, sonuç alamaz.”

Bize göre, deizmin kabul görmesinin temel nedeni, insanlığın çağımızda geldiği beşeri düşünme evresinin sonucu, arkaik dinsel düşünmenin, miadını doldurmuş olduğudur. Çağımız kafası, geçmiş akıl çapının tanımladığı taşeron tanrı algılarını kabul etmiyor.

“Bugünkü teknolojiyi icat eden akıl çapına sahip yeni nesil artık, ancak kağnıyı icat edebilen akıl çapının tanımladığı taşeron tanrıları değil, gerçek tanrıyı arıyor.”

Antropolojik analiz, bize, insanlığın, beş milyon yıllık düşünme güzergahında günümüze kadar 12 adet düşünme evresi geçirdiğini söylüyor. M.Ö. On binden itibaren tanrısal, M.S. 3’üncü asırdan 18’inci asra kadar dinsel düşünme yapmıştır. Sonra sırasıyla; akılcı, bilimsel, akılcı ve bilimsel düşünmeyi geçirmiş ve şimdi de dijital düşünmeye geçmiştir. Çağımızda her şey felsefi metotla ele alınır ve irdelenir. Beşeri düşünme; sistemsiz ve sistemli olmak üzere iki çeşittir. Dinsel düşünmenin en özel ve bariz özelliği, sistemsiz olmasıdır. Mantık kurallarıyla yapılmayan düşünme sistemsiz, mantık kuralları uygulanarak yapılan sistemli düşünmedir. Detaylı bilgi için, “Çağımız ve Türkiye” ve “Sistematik Düşünme” adlı eserlerimizi tavsiye ederiz.

“Kafa katmanımızı işgal edenlerden kaç kişi, mantıklı sistematik düşünmeyi yapabiliyor!”

İnsanlık, özellikle 18’inci asra kadar yapmak istediği şeyleri tanrının varlığıyla yapabileceğine inanıyordu. Ama bu asırdan sonra yapmak istediklerini yapabilmek için tanrının yok olması gerektiğine inanıyor. O nedenle, dinsel düşünmenin içinden çıkıp gelen çağdaş felsefede de olsa, tanrıyı öldürmek istemektedir. Deizmin artmasının nedeni dinsel düşünmenin karakterini, Kelam ve Matüridi’nin düşünüş biçiminin şahsında, felsefi analizle tespit etmeye çalışacağız.

“Felsefe sorgular, din savunur, Sorgulamak beyni akışkan yapar, savunmak büzüştürür.”

DİNSEL DÜŞÜNME

“Dinsel düşünmeyi aşamamış kişi filozof değil, ancak kelamcı olur.”

Dinsel düşünme, dogmatiktir. Yani ileri ve geri gitmemek, yerinde saymaktır. Dinsel düşünürlere göre, bütün gerçeklik, kutsal kitaplarda mevcuttur, bilinecek başka gerçek olmadığından başka gerçeğe ulaşma çabasında olmamışlardır. Nitekim iki bin yıl boyunca yeni bir bilimsel keşif ve icat yapılmamıştır. Tanrısal otoriteye duyulan inancı ve teosantrik düşünmeyi temele aldığı için, doğal olarak eleştiriye ve şüpheye kesinlikle kapalı olan bir düşünmedir. Şüpheciliğe ve eleştiriye izin vermeyen düşünmede gelişme olmaz. Olmadı da nitekim. 

KELAM’DA MANTIK SAFSATALARI

“Sistemsiz düşünme ürünü olduklarından, dinsel metinler, mantıksızdırlar.”

Sistemsiz dinsel düşünme, mantık kurallarını içermediğinden, kaçınılmaz olarak mantık hataları ya da safsataları (logical fallacies) ile dolu olur. Geçerli bir argüman, şu mantık ilkelerine uygun yapılmak zorundadır; özdeşlik, çelişmezlik, üçüncü halin imkansızlığı, yeter-sebep, gerçekle ilintili ve geçerli olmak gibi. Kelam ve Matüridi, mantık ilkelerini kullanmaz. 

“Hayatın bütün alanlarının, sistematik düşünme ürünleriyle yaşandığı çağımızda, sistemsiz düşünme ürünü din ve tanrı anlatımlarına, artık yeni avam tabakaları da inanmıyor.”

SAHTE NEDEN SAFSATASI 
(Fallacy of False Cause)

“Her alanda, tutarlı sebep-sonuç ilişkisi olan nedensel düşünmenin egemen olduğu çağımızda, sahte sebeple üretilmiş argümanlar kabul görmüyor artık.”

ZORUNLU VE ZORLAMA SONUÇ

Mantık disiplininin en önemli kuralı, iddiayı ispatta sonuca zorunlu götürecek bir yeter sebep göstermektir. Bütün mantıkdışılıklar, bu yeter sebep gösterilemediği için sahte sebep üretme safsatasından doğmaktadır. Yeter sebep gösterilemeyince, zorlama sonucu kabul ettirmek için mantık dışılıklara başvurulur. Sonuç, yeter sebebin zorunlu değil, zorlama sonucu olursa, geçersizdir. Bütün varlık, bağ kurmakla gerçekleşir. Yeter sebep, varlık bağının semptomudur. Mesela, nefes darlığı, koronavirüs varlık bağının yeter sebebidir. 

Dinsel düşünme; Tanrı’nın varlığına, sahibi ve yapıcısı bilinmeyen kainatın varlığını, yeter sebep olarak gösterir. Ama bu sebep, mantık nazarında yeter değil, sahte sebeptir. Önce kainatın yapılmış (hades) olduğunu ispat etmeye çalışır. Sonra da onu, tanrı adında genel bir yapıcısı (muhdis)nın varlığına yeter sebep olarak kullanır. Ardından bu tanrıyı, kendi tanrısına indirger. “Hudus” adı verdiği bu delili, yaratıcı genel Tanrı’nın ya da kendi özgül ve milli tanrısı Allah’ın varlığının yeter sebep semptomu görmek, mantıken geçersizdir. Çünkü bu delil, Evrenin yaratılmış olduğu, tanrı ve özellikle spesifik olarak Allah tanrı tarafından yaratıldığı sonucunu zorunlu olarak doğurmuyor. Çünkü bu “hudus” delili, Evrenin kendiliğinden olması ya da Tanrıdan başkası tarafından yapılması sonucuna da götürebilme ihtimalini taşımaktadır.

“Evrenin varlığından üretilen Tanrının varlığı sonucu zorunlu değil, zorlama sonuçtur.”

Böyle mantıken geçersiz dini argümanlar, yeni nesillerin mantığı tarafından kabul görmüyorlar. Hala bu kadük kalmış dinsel düşünme ürünü argümanları, çağımızda insanlara dayatmak da bir mantıksal safsatadır. Çağımızda, çağımızın “akılcı ve bilimsel” düşünüş biçimi ile üretilmiş dinsel argümanlar üretmek şarttır. Tabi ki üretilebiliyorsa! Çünkü çağımızda böyle din algısı bitmiştir. Kelam, avam düzeyi bir tartışmadır. Bir ülkenin kafa katmanının, avam düzeyinde olması, avamın anlayabileceği şeyleri söylemesi, o toplum için bu çağda en büyük felakettir. 

“Bugün, felsefi değil de Kelam gibi, dinsel düşünmeyi topluma dayatmak, onu bin yıl öncesinin öncesine götürmek demektir.”

KİŞİLİĞE HAKARET, AD HOMİNEM

Dinsel düşünmenin en çok uyguladığı mantık safsatalarından biri, Matüridi’nin eseri Kitabu’t Tevhid’de görüldüğü üzere, ad hominemdir. Bu, kişinin fikri yerine, şahsının hakaretle hedef alınmasıdır. Matüridi; hayvan, şeytan, şaşkın, ahmak, yalancı, Allah düşmanı, seviyesiz ve cahil gibi kişiliğe hakaret sözlerini sıkça kullanır. Saldırı, kişinin etnik kökeni, mezhebi veya dini görüşü gibi niteliklerine olursa, “niteliksel adam karalama” olur. Matüridi, muhaliflerin dini eğilimini yargılayıp “dalalet ehli” “mülhid” gibi tekfir hükmünü verir. 

İşlediği daha kötü bir safsata, fiziki şiddet tehdididir: “Ya da acıtacak şekilde döversin.” (KT. 85) “Haber delilini kabul etmeyene, kabul etmesi için; vahşi muamele (muamele vahîşe) yaparsın.” (KT. 89): “İnatçı birine yapılması gereken şey; inatçılığını bırakması için organ kesme türünden vahşi, şiddetli bir elemle eziyete maruz bırakılmasıdır; öyle ki feryat ve figan etsin,” (KT. 84) Aslında inatçı demek, yeter sebep göstererek, karşı tarafı çürütemedi demektir. Bu çeşit hakaret ve tehditleri, Kuran ayetlerine dayandırır. Matüridi, kızmak ve sinirlenmek gibi, duygularını argüman içine katar. Buna da duyguyu kullanma safsatası adı verilir. Bütün bunlar, çağımızın hukukunda birer suçturlar.

“Din anlatıcılarının tekfirci ve hakaretçi olmalarının nedeni, kelam usulüdür.”

“Kelam isim takar, felsefe isim koyar.” “Kelam kafa alır, felsefe kafa verir.”

KELAM BÖLÜCÜDÜR

Dinsel düşünme olan Kelam ilmi bölücüdür. Nitekim kelam alimleri, tarih boyunca Müslüman toplumu hep bölmüşlerdir. Kendi inancını doğru, başkasınınkini yanlış görmüşlerdir. Hepsi de, kendisini “tevhid ehli”, diğerlerini “teşrik ehli” olarak nitelemişlerdir. Her tevhid iddiası, mutlaka bölünme doğuruyor. Dini düşünür, bir meseleyi etraflıca irdeleyip anlayarak bir kuram ortaya koymak amacında değildir. Başkalarına bir doktrin dayatma amacındadır. Halbuki düşünürün görevi, filozof ve bilim insanlarının yaptıkları gibi, hiç kimseyi ilzam etmeksizin, kuramını ortaya koyup kenara çekilmek, kabul edilmesi için uğraşmamaktır. Kabul ettirmede mutlaka haksız çıkar vardır. Muhalif paradigmalara “sapıklık (dalalet)”la hükmetmeleri, tefrikanın göstergesidir. Hepsi birbirini böyle dışlayınca herkes dışlanmış olmaktadır. İçlenmiş kalan sadece kendisidir. Cahil avam halk tabakası da alimlerin bölücülüğü yüzünden, cahil tarikat şeyhlerinin ellerinde kalmışlardır. Matüridi’ye göre de, kendisinden başkalarının argümanları yanlıştır. Kendi inançlarını evrensel yapmayı amaçladığını, eserine “Kitabu’t Tevhid” ismini vermesi gösterir. 

“Din adına tekfir ve hakaret etmek, kelam metodundandır.”

“Mantık hataları, bölücülük ve suç unsurlarıyla dolu kelam usulüyle din anlatmak artık geçersizdir ve insanları dinden uzaklaştırmaktadır.”

DİNSEL SKOLASTİK DÜŞÜNÜŞTEN ÇIKIŞ
Nominalizm

Ortaçağ boyunca bin yıl egemen olan dinsel düşünmenin yanında, kısmen de olsa, sorgulayıcı ve soyut düşünme yapmakta olan Yahudi ve Hristiyan keşiş düşünürler vardı. Sorgulayıcı düşünme, farkına varılmadan beyni geliştirir ve mutlaka içinde bulunulan mevcut düzeyi aştırır. İşte bu sorgulamacı düşünme, 12’nci asırdan itibaren, kısır döngü skolastik dinsel düşünmeyi sona erdirecek, Rönesansı, Aydınlanmayı doğuracak ve neticede çağımızın bilimsel ve teknolojik icatlarını yaptıracak felsefi düşünmeyi başlatacaktır. Yeni bir fikir, tohum gibidir, bazen uzun zaman alsa da, mutlaka bir yeni fikir üretecektir. “Fide ile değil, ide ile meşgul olmak gerekir.”

12’nci asırda doğan bu yeni düşünmenin adı, “nominalizm (adcılık)”dir ve kurucusu, Fransız teolog-filozof Roscellinus Compendiensis’tur (1050-1125). Nominalizmin dinsel düşünme açısından önemi; tanrıyı soyutlamaya ulaşılmasıdır. Tanrı, insanların, nesnelere bakarak buldukları tümel isimsel kavramdır. İmge ve simge olup, somut bir gerçekliği yoktur. Böylece Tanrının varlığı, dinsel düşünmede ilke kez, “hudus” gibi somut delillere dayandırılması sonlandırılmıştır. İşte bu düşün aşamasına gelen Nominalizm, bin yıllık dinsel skolastiğin çözülüşünü başlatmıştır. İleride, Tanrının, dinden özerkleşmesinde, belirleyici bir rolü olacaktır. 

İSLAM VE TÜRKİYE DÜŞÜNMESİ

İslam düşün dünyasının kafa katmanını işgal edenler, hâlâ insanlığın 12’nci asırda ulaştığı sorgulayıcı ve soyutlayıcı “nominalist” zihinsel düşünme aşamasına gelememişlerdir. Matüridi gibi, bin yıl önceki kelamcılar düzeyinde dahi düşünme işlemi yaparak eser verememektedirler. Arkeolojik somut savunmacı ve saldırmacı Kelam ürünlerini, “malumun ilamı” kabilinden, “halk tabiriyle, “temcit pilavı gibi, sürekli ısıtıp” sunmaktadırlar. Böylece Müslümanların, kolektif zihinsel düzeylerinin, binlerce yıl geçmişte kalmalarına neden olmaktadırlar. Üstelik bugünkü dinsel problemleri onunla çözebileceğini düşünmektedirler. 

Soyut düşünme yapamayan kafa katmanı ne dinsel düşünmeyi aşıp çağımıza gelebilir ne de soyut düşünmenin somut ürüne döküldüğü teknolojik icatlar yapabilir. Kafa katmanımız, soyutu, ancak başkaları tarafından teknolojik somutlara döküldüklerinde anlayabiliyor ve taklit edebiliyor. Bizde bilim dahi, düşünerek sanatsal değil, görerek el ile zanaatsal yapılıyor. 

İslam dünyasının ve Türkiye’nin dinsel kafa katmanını işgal edenler; zor iş olan çağının oranında akıl çapını genişletmek yerine, kolay iş olan bu gelişmeleri reddetmekle arkaik akıl çapını muhafaza etmeyi yapmaktadır. Ama böylece, din satarak kendi toplumunu sömürerek geçinmeye devam ediyorlar. Bugün deizm artışından şikayet ediliyorsa, sorumluları, akıl çapı binlerce yıl gerideki çapta kalmış, toplumun dinsel kafası diye ortalıkta dolaşanlardır. 

“Ülkemizin asıl beka sorunu, kafa katmanının dahi sistematik düşünme yapamamasıdır.”

“Demokrasi nedeniyle, avam sistemsiz düşünmesini ülkenin kolektif düşünmesi yapmak ve kafa katmanına egemen kılmak, bir ülkenin en büyük beka sorunudur.”

İlgili Haberler
YORUMLAR (56)
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
56 Yorum
  • karar okuru / 29 Kasım 2020 23:39

    Bütün gerçeklik kutsal kitaplarda olabilirmi? 10000 yıl sonra yaşayacak insanların sorunlarını çözecek bilgi şu an kutsal kitaplarda varmı? varsa bu anlaşılmaz olanlar bütün ayetler tefsir edildigine göre bilinmesi gerekmezmiydi?

    Yanıtla (0) (0)
  • YAZAN / 02 Kasım 2020 21:53

    Niyazi Bey'in yazılarını ilgiyle takip ediyorum. Kendisine ait sitesi de var. Ulusal demokrasi enstitüsü adı. Felsefi yönden sağlam eleştiriler yapıyor dini anlayışlara. Kendisi de diyanetten gelmiş ilahiyatçı idi bir zamanlar. Özetle yazılarında genelde dinsel düşünerek değil sistematik düşünerek dindar olunabileceğini, akıl çapınin geçmişin bilgisiyle değil modern bilimle,felsefe ile gelişeceğini sonucunda icatlar geleceğini ve terakki edeceğimizi ısrarla belirtiyor. Sağolun var olun NiyaziBey

    Yanıtla (1) (0)
  • Arif asaf / 02 Kasım 2020 21:05

    Kelamcılar eleştirilmiş ama deizim sorununa çözüm üretilememiş daha doğrusu deizim savunulmuş mu bir sorun olarak görülmüş mü net değil ben sorun dini düşünüş te değil insanların hedonist yaşantı gayreti dir insan düşünmeye buradan başlarsa çok şeyi çözer insanların hazcı düşüncesi de yazıda çokça savunduğunuz dijital düşünceden kaynaklanıyor insanlar kendi elleriyle sistemler yaptı mutlu olabildiler mi nerdesosyal adalet adil düzenin olmadığı yerde zulüm gören mahkumlar olması zorunludur

    Yanıtla (0) (1)
  • Muharrem Yellice / 01 Kasım 2020 15:58

    Deizm, kitabı ve peygamberi olmayan Tanrı anlayışıdır.Eski Türkler Deisttir.Deizm çok eski cağlardan beri var olan TANRI algısıdır. Zamanla dinler kurumlaşmış. Mabet ve mabet yöneticileri zuhur etmiştir.Yazı genelde güzel. Bu tip yazılar yazılmalı.

    Yanıtla (2) (0)
  • Okur m / 29 Ekim 2020 12:35

    İki tane teknoloji buldu diye insanoğlunun beynini çokta gözünüzde büyütmeyin. Ve gelismemisligi hep dinde aramayın. Dinin yanlış anlaşılmasında arayabilirsiniz , insanda arayabilirsiniz. İnsan hep aynı insan. Tembel, bencil, menfaatci. Din demek vicdan demektir. Bunu bilseniz yeter. Örneğin dindar bir bilim adamı poşeti uretmezdi. Atom bombasını uretmezdi. Sonuçlarını düşünürdü. Hep bilim guzellemesi bir yere kadar. Sanki bilim tertemiz. Dini de bilimi de yaşayan insan. Kötüyse insan kötü ondan

    Yanıtla (6) (1)
  • Brahma / 30 Ekim 2020 16:15

    Birkaç örnek 1. 4litrelik makinenin ürettiği gücü dünyadaki canlıların %99 u bireysel olarak üretemez. 2. orta halli teleskopların görüş üstünlüğünü canlıların çoğu geçemez. Üst düzey teleskopları konusmayalim bile. 3. 1cm boyutundaki çip in işlem gücüne hemen hemen hiçbir beyin ulaşamaz. 4. Birkaç bin satırlık yapay zekanın karar verme ve irdeleme gücüne ulaşabilecek canlı yoktur. Yapay zarlar uretiyoruz sinek kanadından 10 kat hafif 20 kat sağlam. Birkaç derken dikkatli olmalısın.

    Yanıtla (1) (2)
  • Ibrahim Emiroğlı / 30 Ekim 2020 11:36

    Yazar, bence ihtiyatlı dil kullanmalıydı. Genelle ve İgnoratio elenchii yanlışına düşmekten kendini kurtaramamış.

    Yanıtla (0) (0)
  • Okur m / 29 Ekim 2020 12:28

    Dünyanın alemin var olması Tanrının varlığını gerekli kilit tezi yanlıştır sözünden sonrasını okumadım. Arkadaş bir ortası yok mu bu insanların. Nasıl söylersin böyle birşeyi. Oku oku oku sonra gel en basit gerçeği , gözünün onundeki gerçeği inkar et. Sonra gel tartışalım de. Neyi tartışacağız seninle, nerden tutup ta orta yol bulmaya çalışacağız. Mantık okumussunuz güya ama akıl yerlerde malesef. Bende matematik okudum. Dindar bir insanım. Dinle bilim çokta güzel bir arada olur. Olmuyorsa bu o

    Yanıtla (2) (2)
  • Demokrat hukukçu / 28 Ekim 2020 12:33

    Felsfecilerin birçoğu da insan nasıl mutlu olur sorusunun cevabını aramıştır.Bu meyanda çağlarındaki olayların muvacehesinde bir mutuluk reçetesi sunan teori ortaya koymuşlardır.Bu anlamda en tutarlı teorileri en zeki, ufku geniş, dünyayı en çok gezen ve tarihi en çok bilenleri yani en çok sayıda insanı ve toplumları tanıyıp bilenleri kurmuştur.Bunlar da zaten günümüze en çok hitap edenlerdir.Bu anlamdaBatı medenyetine temel teşkil etmişlerdir.Ama bunların çoğunun temelinde de az çok din vardır

    Yanıtla (0) (0)
  • Bulent Gönenç / 28 Ekim 2020 07:53

    Yorum yapan herkes, "Martin Luther' in 95 tezini " okusa çok faydası olur.

    Yanıtla (0) (0)
  • Demokrat hukukçu / 28 Ekim 2020 07:45

    Bütün felsefecilerin amacı kainatta olup bitenleri akıl ve mantıkla açıklayabilmektir.İslam dünyasında bu iş esasen kitap ve peygamberle yapılıp bittiği yani vahiy ve sünnet ile çözüldüğü icin geriye felsefe yapılacak pek fazla bir alan kalmamıs ve alimler daha çok fikıh ve hadise yönelerek islami kurallarin açıklanması ve rivayetiyle yetinmislerdir.Ancak zamanla hayatın şekil degiştirmesi ve imtihan sırrıyla insanlar vahiy ve sünnetin (Allah'ın)kurduğu mantıksal çerveveyi yine yitirmislerdir

    Yanıtla (1) (1)
  • Demokrat hukukçu / 28 Ekim 2020 07:30

    Dijital düşünmek nasıl oluyor? İnsanoğlu her dönemde düşünmüştür.En azından belli bir kesimi diyelim.Ama her düşünen doğruyu bulamamış belirli bir mantıksal tutarlılık yakalayanlar olmuş ama bir başkası çıkmıs ya da yaşanan gerçekler hayat onun tutarsızlıgını ortaya koymustur.İnsanoglu aklını tamamem kullanmayıp sapıttıgında ise Allah peygamber göndererek onu düzeltmistir.Gerisi hikaye ve insanoglunun olayları ve olguları açıklama çabası.Hz İbrahim de felsefe yapmıs ama Allah'ı bulmuş.

    Yanıtla (2) (0)
  • Zinnur Onur / 28 Ekim 2020 00:23

    Hangi dinden bahsediyorsunuz siz

    Yanıtla (0) (0)
  • Karar okuyucusu / 27 Ekim 2020 22:57

    Deizmin yayılmasında insanların sizin dediğiniz gibi derin düşüncelerden kaynaklanmıyor dindar geçinen insanların iki yüzlülüklerinin faturası dır yoksa dinde doğmatiklik yoktur belki yüzlerce ayette düşünmez misiniz akletmezmisiniz diye insanları düşünmeye sevketmektedir

    Yanıtla (1) (0)
  • kifayetli muhteris / 27 Ekim 2020 20:57

    “Demokrasi nedeniyle, avam sistemsiz düşünmesini ülkenin kolektif düşünmesi yapmak ve kafa katmanına egemen kılmak, bir ülkenin en büyük beka sorunudur.” Dolaylı bir şekilde ifade etmişsiniz, politik mesajı anladım ama bu cümlenin konuyla ilgisi ne.

    Yanıtla (0) (0)
  • kifayetli muhteris / 27 Ekim 2020 20:52

    Kelamcıların ve din adamlarının da teknolojik icat mı yapması gerekiyor ben onu anlamadım. Dindar bilim adamları da var. Herkes işini yapsındı bence.

    Yanıtla (0) (0)
  • FG / 25 Ekim 2020 14:42

    İslamiyet niye İmam Gazali nin felsefeyi yerip biat kültürünü ve sufi liği öne çıkarmasından sonra gerilemeye başladı acaba? Akılcılık ve mantık nerede kaldı? Akılcılık, diyalektik düşünce ve mantık olmadan bilim nasıl yükselir?

    Yanıtla (5) (2)
  • Vasıl Gelen / 27 Ekim 2020 20:16

    Gazzali tüm yollardan sonra tasavvufta karar kılmıştır. Ancak hepsinde huccet olduktan sonra bunu yapmıştır! Bu kendi hayat tecrübesidir. Onu bu konuda suçlamak ve tüm alemini Gazzali'ye bağlamak yersizdir. Mantık ilmini dini ilimlerin arasına getiren odur. Kelam yöntemini kullanması felsefeyi de kullandığı anlamına gelir. Filozoflarla aynı neticelere varması gerekmez. O dönemde de ve sonrasında da farklı isimlerden Aristo'dan Platon'dan vs. etkilenen ilim adamları da çoktur.

    Yanıtla (2) (1)
  • Vasıl Gelen / 27 Ekim 2020 20:10

    Dindarlardan bahsettikten sonra, safsatalar ve sistemsiz düşünme demişsiniz devamında, islami metodolojinin tekfir ve teşrik şeklinde insanları ayırdığını söylemişsiniz. Siz bu yazıyla ne yaptınız.

    Yanıtla (1) (0)
  • Mustafa Şahin / 27 Ekim 2020 20:02

    Asıl bölücülük, "Kelam bölücüdür." demektir sanıyorum. Zira kelam ile felsefenin farkı birinin müslüman ağzından çıkıyor olmasıdır. Yoksa hepsi delilleriyle kendi fikrini savunur. Delillerini kendi kanaatlerine göre izah eder. İlimle bilimle vs. farketmez kendi fikrini öne sürmesi ve savunması gayet tabi normal bir vakıadır. Neyse... Tarih ve vakıalar bağlamdan uzaklaştırılarak kendi bakmak istediğimiz zihin penceresinden okunamaz, yoksa eleştirdiğiniz şeyde kendiniz paradoksa düşersiniz.

    Yanıtla (1) (0)
  • yasin kuruçay / 27 Ekim 2020 15:28

    "kağnıyı icat eden aklın tanımladığı tanrı" ifadesi Tanrının insan zihninin korkular sebebiyle ürettiği bir tasavvıur-hayal olduğunu iddia eder.
    "Sistemsiz düşünme ürünü olduklarından, dinsel metinler, mantıksızdırlar.” ifadesini kullanmış. bunun gibi birçok ifade var.
    Aklını 19. yüzyılın pozitivist ideolojisine mahkum etmiş ve tarihi orada durdurmuş bir aklın bize söyleyeceği bir şey olamaz.

    Yanıtla (5) (1)
  • yasin kuruçay / 27 Ekim 2020 15:27

    bu yazı pozitivist ve mitolojik safsataları merkeze alarak; dini düşünceye hakaret eden bir yazı. karşı yorum yazayım dedim ama çok uzun sürecek. İslam dinini diğer tüm dinler ile bir tutuyor. Antrolopolojik ve evrimci bir bakışla kaleme alınmış.Antropoloji ve evrim fikri mitolojik ve metafizik karakterlidir ve red ettiği hakikat yerine,kendi hakikatini dogmatik bir şekilde ele alır.

    Yanıtla (2) (1)
  • Mevlüt KILINÇKAN / 27 Ekim 2020 10:08

    Dini düşüncenin yanlışlığından söz ediyorsunuz. Bunun içinde İslami Düşünce de var mı. Varsa siz Müslüman mısınız? Onu da bilmek bizim hakkımız. ''Dini Düşünce''den kastınız nedir? Dört dörtlük bir çerçevede tanımlar mısınız? Ayrıca 'tanrı tasavvurundan' filan söz etmişsiniz. Biz Müslümanlar Tanrıyı tasavvur etmeyiz. Sadece Allah'ı kendi kitabında kendini isimleri ve sıfatları ile nasıl tanıttı ise öylece tanırız veya tanımaya gayret ederiz.
    Ayrıca şunu bilmeni isterim.Felsefe karşıtı birisi d

    Yanıtla (4) (1)
  • Demokrat hukukçu / 27 Ekim 2020 00:45

    Anlatımınız ve Türkçeniz iyi degil. Örnegin"çapını muhafaza etmeyi yapmaktadır" cümlesi Türkçe kurallarına uymaz.Keza son psragraf da öyle.Siz felsefeciler anlaşılmamak için mi yazıyorsunuz veya hep ysbsncı yazarlardan aldığınız için Türkçeye yanlış mı tercüme ediyorsunuz?"İslam düşün dünysının kafa kstmanını işgal edenler"ne biçim bir tabir?Bunun yerine"İslam düşünce dünyasının önde gelenleri" deseniz ve doğru Türkçeyi kullansanız daha mı az felsefe yapmış oluyorsunuz?Felsefeyi sevdirmiyorsunuz

    Yanıtla (7) (1)
  • borego / 26 Ekim 2020 17:20

    2020 yılında ne dininden bahsediyorsunuz beyler. Din görevini tamamlamıştır. Artık insan beyni farklı evrelere geçmiştir.

    Yanıtla (3) (6)
  • Demokrat hukukçu / 26 Ekim 2020 00:18

    Bu zat acaba gerceklesmiş yasanmis olayları somut gercekleri nasil yorumluyor.Bir felsefeci olarak devamli soyut ve teorik yani mantiki çıkarım ile hareket etmek gercek dunyadan kopmak degil midir?Peygamberlerin yaptiklari isleri mucizeleri yasanmis birer tarihi gercek iken bunlari felsefi olarak nasil aciklayacaksiniz?Butun bunlar aslinda yok gordugumuz butun seyler birer hayalden ibaret mi diyeceksiniz?O zaman siz de islami dusuncenin bir versiyonuna (Hallac-ıMansur)indirgenmis olmuyormusunuz

    Yanıtla (3) (6)
  • Karar Okuru / 25 Ekim 2020 19:13

    İslama ve Cenab-ı Allah’a hakaret ederek popüler olmaya çalışan bir zavallının zihinsel hezeyanları denecek fikri dışavurumlar.

    Yanıtla (5) (8)
  • Metin Türk / 25 Ekim 2020 14:22

    Ben dindar biriyim. Bana göre deizmin yayılmasının nedeni en azından Türkiye için yazarın ileri sürdüğü nedenler değildir. Bunun nedeni iktidar sahipleri ile bunlara boyun eğen kanaat önderlerinin, hacıların, hocaların menfaatleri uğruna zulümden, yolsuzluklardan, haksızlıklardan yana sergiledikleri tutumdur. Dolayısıyla ahlaktan, insanlıktan ve adaletten yana hiçbir iddiaları kalmamıştır. Artık gençlere hangi ahlaktan bahsedecekler ki?

    Yanıtla (14) (0)
  • Dagistan / 25 Ekim 2020 18:47

    Hadi bunu Turkiye ve son 18 yil için doğru kabul edelim. (ki değil olumsuz etkisi var tabi, ama başat etken değil)
    Dunya geneli ve oncesi için ne diyeceğiz.? Veya 1930, 40 ...70 lerde insanlik daha mi dindardi? Ateizm, materyalizm daha yaygindi. Burada bir algı operaayonu var. Eski materyalist, ateist ve gayrimuslim kitle simdilerde deistleş(tiril)iyor. Deizm küresel din, dünya dini, dünya devleti projesinin son aşamasidir. 2030 ve sonrasi daha artacak bu propaganda

    Yanıtla (3) (2)
  • Dagistan / 25 Ekim 2020 18:41

    Felsefe, sekulerizm, deizm hikmet ve irfani tahlil etmez, bunlardan uzaktir İnsana, bireye erdem, olgunluk (kemalat) vermez. Vahsi ideolojiler türetmistir. insani insani kurdu yapmış, amaç için her türlü araç ve yöntemi meşru gören tezler üretmiştir.

    Yanıtla (3) (2)
  • Abdullah / 25 Ekim 2020 15:04

    Resmen felsefik demogoji yapmış. Bütüncül değerlendirme ve kategorik mukayese yapmış. Felsefe insanliga ve birey erdem, olgunluk (kemalat) vermiyor. Hikmet ve irfandan uzak. 18. 19 ve 20. yylardaki siyasi, iktisadî akimlarin ve rejimlerin arka planinda aydinlanma dönemi filozof ve felsefî akımlarının olduğuna hic deginmemiş. Günümüz de sadece bir kesimi elestirmis.Benzer şeyler yazar vb leri icin de geçerli, Hobbes, Locke, Mantesgue, Kant, Marx vb tezlerinden bağimsiz ne söylüyorlar? Temcit

    Yanıtla (2) (2)
  • Abdullah / 25 Ekim 2020 17:44

    ilk cumlede eksiklik olmus ozur dilerim.
    "bütüncül değerlendirme ve kategorik mukayese yapmamış" olacakti

    Yanıtla (0) (0)
  • Ok / 25 Ekim 2020 17:33

    Sorgulayanları suclamak (günahtır.yasaktır) yerine açıklayıcı (ikna etmek için) bilgiler vermek gerekir ki bu konuda yetkili olanların bilgili olması gerekir. Bu da oldukça zor ,caba gerektirir. Bu zorluğa bizim diyanetciler gelir mi...sanmam... işin kolayına kaçarlar...durum ortada...

    Yanıtla (0) (0)
  • Dagistan / 25 Ekim 2020 13:27

    Demogiji yapmış
    Avrupanin Ortacag ve aydinlanma donemi dedigi donemlerdeki olgu, olay ve mantikla bakmiş olaya
    Ayrica kelamcilar ayni zamanda iyi mantikcilardir.Yuzeysel olarak kelam degerlendirilemez.Mantiği bir bilim dali haline getiren gelistirenler arasinda onemli kelamcilar var.
    Gunumuzde filozof da kelamci yok gibi.
    pozitif bilimlerle, felsefe ve kelamin konulari farklidir.Felsefe,kelam icat,bulus yapmaz, düşünür, aciklar vs
    Bilakis deizm muhakeme ve bilgi eksikligi sonucudur.Ölüm deg

    Yanıtla (2) (0)
  • Ibrahim / 25 Ekim 2020 16:18

    Ben size bir örnek vereyim siz bilgiyi tamalayın emin olun yüzlerce kişiyi kurtaracaksınız. Allah ateistin cehennemlik olduğunu bildiği halde onu yarattı. Neden? soruyu yanlış anlamayın lütfen. Yaratmasaydı kişi sonsuza kadar. Acı çekmeyecekti.

    Yanıtla (0) (2)
  • Karar okuru / 25 Ekim 2020 03:26

    Din, din, din diye 18 senedir iyi sömürdünüz. Anca kendinizi zengin ettiniz. Şimdi de millete sabredin diyorsunuz. Ateistlik en iyisi.

    Yanıtla (4) (3)
  • Dagistan / 25 Ekim 2020 15:27

    Burada felsefik ve dini bir tartisma var. Bunun siyasete, son 18 yila indirgemek ne kadar dogru? Siyasi eleştiler ayri konu?

    Yanıtla (3) (0)
  • Abdullah / 25 Ekim 2020 15:09

    Ataerkil aileyi, aileyi, din ve devleti Marx ve komunizm de hedef almisti. Sonuç milyonlarca masum insani katleden totaliter ilkel rejimler, kadim herseyi yikip geriye enkaz bir toplum batililara ve kuresel sirketlere ucuz is gücü, hukukun ve özgürlüğün olmadığı neofaşist rejimler. Felsefe bireyi ve insanin ic dünyasına ne söylüyor. Nihilzm ne verir bireye insanliga?

    Yanıtla (1) (1)
  • Metin Türk / 25 Ekim 2020 14:59

    4) Gençler bu durumda size bakıp bu İslam ne kadar da güzel bir dinmiş diye düşünebilir mi? Yoksa dindarların hepsi sahtekar, din insanları ahlaklı yapmıyor diye mi düşünür? Evrensel değerlere sahip solcuların çok daha ahlaklı olduğunu gören gençlik bir daha bu hacı ve hocaların yüzüne bakar mı? Bütün bu ahlaksızlıkları görmeyip yabancılara karşı yaz ve kış taharetini bilmekle övünen hocalar ve imamlar gençliğin ve insanlığın varoluş acısına deva olabilir mi?

    Yanıtla (4) (0)
  • Metin Türk / 25 Ekim 2020 14:51

    3) Hal böyleyken İslam’ın insanlığın kurtuluşu olduğuna insanları nasıl inandırabilirsiniz? Düne kadar yan yana namaz kıldığınız insanlar için “acımayın, acırsanız acınacak hale düşersiniz” derseniz İslam’ın bir merhamet dini olduğuna kimi inandırabilirsiniz? Yapılan bütün kötülüklere, haksızlıklara, kayırmacılığa sırf iktidarla sıkıntı yaşamamak veya ona yaranmak için İslami bir kılıf bulmaya çalışırsanız en büyük ihaneti dinin kendisine yapmış olmaz mısınız?

    Yanıtla (4) (0)
  • Metin Türk / 25 Ekim 2020 14:42

    2) Benim ve benim gibilerin içine düştükleri buhranın nedeni de bütün İslami öğreti ve ilkelerin bizzat kanaat önderleri tarafından ayaklar altına alındığını görmektir. Bu haldeki müminler geriye dönüp İslam tarihinin bu şekildeki çekişme ve savaşlarla dolu olduğunu görünce derin bir hayal kırıklığı yaşamaktadır. Mesela günümüzde ülkemizde birbirlerinden ölesiye nefret edenler hem Sünni hem Hanefi hem de Matüridi. Var mı ötesi? O halde hangi İslam? Hangi ahlak?

    Yanıtla (5) (0)
  • Abdullah / 25 Ekim 2020 14:18

    Turkiye ve günümüzle ilgili dogru tespitler icermekle nedenleri tartişilmamis yanlış sonunclara varılmıştır
    Felsefeciler dinler, siyasi ve ikisat tarihi okusalar, düşünsel analizlerini soyut felsefi kuramlar yerine bütüncül analizlere dayandirabilseler daha sağlıkli sonuclara varırlar. Kuresel din ve devletin onundeki son engel İslâmdır. bunu da bu sekildeki demogojilerle, siyasetle karıstırarak İslamda bertaraf edilmeye calışılmaktadır.Tabi Turkiye ve islam dunyasinda eksiklik,sığlıklar da va

    Yanıtla (2) (2)
  • FG / 25 Ekim 2020 14:07

    Artık eğitimli insanlar ve özellikle genç yeni nesil birileri tarafından yaratılan ve kütleleri yönetmek için din adı altında çarpıtılan, kuran ı bahane ederek kendi çıkarları için türetilen kuralları, Emevi din yönetimini kabul etmiyorlar. Bunun adı dinsizlik değil, diyalektik düşünce, akılcılıktır.

    Yanıtla (2) (0)
  • Karar okuru / 25 Ekim 2020 13:51

    Hocanın İnternet sitesi de var.Hocayı daha iyi tanımak isteyenler oraya müracaat edebilir.Kararın yazıyı yayınlaması cesaret verici.Tebrikler

    Yanıtla (2) (1)
  • Abdullah / 25 Ekim 2020 13:50

    Demogoji yapmış. Felsefe ne zaman butunlestirici olmuş, kapatilazm, komunizm, anarsizm vb akimlarin arka planinda filozoflar vardir. filozoflarin ittifak ettikleri bir husus da yoktur.
    Gecmiste de parlak slogan ve kavramlarla ortaya cikan sosyalizm, komunizm, fasizm vb akimlar insanliga mutluluk, refah getirmemistir. Kadim din, kültür ve imparatorluklari yikilmasinda kullanilan düşünsel aygitlardır.Sermaye ve gucun kureselcilerde toplanmasıni saglamıştir.Deizm kuresel dine gecisin son evresidi

    Yanıtla (2) (2)
  • Mehmet Çaloğlu / 25 Ekim 2020 12:48

    De bulunmalıdır. Konu içersinde doğrular vardır.hastaliklardan örneklemeler vardır,ama çözümler yetersiz kalmış .islam sadece geçmişe yönelik yorumcular üzerinden değerlendirilmiş. Asrimiza ait yorumlar irdelememiş. Sayın prof. Kendi sahip olduğu tesirinde kaldığı karanlık felsefe gözlüğünden bakarak meseleyi değerlendirmiştir.

    Yanıtla (2) (3)
  • Mehmet Çaloğlu / 25 Ekim 2020 12:42

    Sayin profesör Said Nursi hz. Risale-i nur eserlerini her halde görmemiş, yazık .Mantik silsilesi ariyorsa eserlere baksin deizmden bu milletin cocuklarini kurtarmak istiyorsa sorgulayan ,sonuca odaklanmayan, akla kapi acip iradeyi elden almayan,her meseleyi sorgulayip aklen ilmen kalben verdiği cevaplarla zamanın sesi olduğunu her vicdan sahibine kabul ettiren bu eserler mutlaka okunmalı. Sayın prof.bu inançlı millete yeis pompalayacağına, ümit veren bu eserleri okuyup okutmak için tavsiyeler

    Yanıtla (2) (4)
  • Murat / 25 Ekim 2020 12:20

    Wouw! Çok etkileyici. Ve de ifade özgürlüğüne yer verildiğinin kanıtı olması bakımından umut verici. İnşallah yazarın ve yayıncının başına bir iş gelmez.

    Yanıtla (3) (0)
  • Bir diğer yorumcu / 25 Ekim 2020 06:05

    Sayın Hoca, kelam ve dinsel düşünce'ye "Çöp Adam" safsatası ile yanaşmıştır. Bu "safsata" da muhatabının düşüncelerini ezmesi kolay bir karikatüre dönüştürdükten sonra ele almaktadır. Bütün dinsel düşünceyi tek bir şeymiş gibi ele almış, o kadar farklı duruş ve yaklaşım içinden örnek vereceğine hepsini aynı kefeye koymuş, ve bunları da "defosunu" yakaladığı bir şahsiyet üzerinden yere vurmuştur. 2 bin yıldır İslam Coğrafyasında gelişme olmadığı iddiası ise akıllara zarardır.

    Yanıtla (3) (3)
  • Anonim / 25 Ekim 2020 11:55

    İslam coğrafyasındaki gelişme mantık dışılığa rağmen de gerçekleşmiş olabilir. Sadece İslam bağlamında değil, Hint toplumunda da benzer ilkeler ile değerlendirmeler yapılabilir. Anlayışımız ile mutlak arasında bir fark olduğunu, kavrama biçimimiz ve gerçek arasında bir fark olduğunu, gerçeğin tek sahibi olmadığımızı ne zaman anlayacağız?

    Yanıtla (2) (0)
  • Ahmet Doğan Işık / 25 Ekim 2020 11:44

    Tebrikler Keşke deizmin gelişimini de anlatsaydınız

    Yanıtla (0) (1)
  • Vatandaş / 25 Ekim 2020 11:13

    Türkiye'de AKP yüzünden ve AKP'nin haram işleri karşısında susan İlahiyatçılar, İmamlar, müftüler ve vaizler yüzünden İnsanlar ateist olmaya başladı. Almanyada ateist oranı %70'lerde. Türkiyede ise %30'larda ancak hergeçen gün artıyor. Böyle giderse yakında Türkiyede de %50 olacak, sonra %70 ateist olacak. AKP'den önce ateist oranı %1 idi. Halkın %99'u müslümandı. AKP ülkeyi nereden nereye getirdi. AKP kalmaya devam ederse korkarım ülkede müslüman kalmayacak.

    Yanıtla (4) (5)
  • Seyithan kantaş / 25 Ekim 2020 11:03

    Timetürkün amacı ekonomik kazanç.. acaba kararın bu yazıdaki amacı nedir? Yoksa gözden mi kaçtı. Okur seviyesini ihmal etmiş.. yadırgadım.

    Yanıtla (0) (1)
  • Süha bey / 25 Ekim 2020 10:56

    Nice zamandır böyle bir makale okumamıştım dini-ataerkil zihniyetin bir milleti ve çok geniş bir coğrafyada yaşıyan bir insan kitlesini nasıl perişan ettiğini nice zamandır görüyorum.Tarihe dönüp bakın perişanlık içerisinde yok olmaktan başka ne olabilmişki sonları,ve tarih yine tekerrür edecek.

    Yanıtla (0) (2)
  • ali can / 25 Ekim 2020 09:34

    keşke bu soruyu bir felsefeciye değilde sosyolog veya ilahiyatçıya sorsaydınız hiç bir şey anlamadım yazdıklarından

    Yanıtla (0) (0)
  • Bir diğer yorumcu / 25 Ekim 2020 06:08

    Sanki bilmediğimiz ifadeleri kullanarak okuyucuyu hegemonyası altına almak ister gibidir. Çöp adam mantığını sadece hudus delili üzerinde yaptığı işlemde de görmek mümkün değildir. Kelam kafa alır sözü ise DAEŞ canileri ile muhatabını aynı kefeye koyarak ad hominem'in alasını işlemektir, neredeyse nefret içerir. Amaan neyse.

    Yanıtla (3) (3)
Bunlar da İlginizi Çekebilir