Rusya uzmanı, Gazeteci Cenk Başlamış, "Türk Akımı projesi ve yaptığı enerji hamlelerinde Vladmir Putin'in tek bir amacı var; 'Ben hala güçlüyüm' imajı vermek" dedi. Başlamış, Putin'in, ABD ve Avrupa'ya 'Siz istediğiniz kadar yaptırım uygulayın; ben istediğimi yaparım' mesajı verdiğini söyledi.
Rusya, Dünya'nın en büyük doğalgaz ve petrol rezervlerine sahip ülkesi. Batı ile Rusya arasındaki ipler Ukrayna sorununun ardından yeniden gerilirken, Putin'in en önemli kozu enerji oldu. ABD ve AB'nin ekonomik yaptırımlarına karşı Türk Akımı projesiyle hamle yapan Putin'i, Rusya- Avrupa- Türkiye üçgenindeki enerji satrancını, Rusya Uzmanı ve Gazeteci Cenk Başlamış'la konuştuk.
Rusya'nın amacı Avrupa'yı kendisine bağımlı hale getirmek
Cenk Başlamış, Rusya'nın Sovyetler Birliği dönemindeki ekonomisi ilk önce atıfta bulunuyor ve günümüz Rusyası'nın enerji alanında konumlandığını yeri şu sözlerle anlatıyor:
"Rusya, Sovyetler Birliği döneminde önceliklerini silah yatırımlarına, Uzay ve Nükleer çalışmalarına ayırmış bir ülke. Onun dışındaki alanlarda hiçbir şey yapmamış ve ekonomisi geliştirmemiş. Ama Rusya'nın avantajı şu: Çok fazla doğalgazı ve petrolü var. Sovyetlerin dağılmasından sonra Rusya, doğalgaz ve petrolün ellerindeki en büyük güç olduğunu anladılar. Özellikle Putin'in iktidara gelişinden sonra bu gücü sırf ekonomik değil, siyasi olarak kullanmaya başladılar. Rusya, Avrupa'ya ne kadar enerji satarsa; o kadar çok para kazanacağını biliyor; aynı zamanda onları kendilerini bağımlı hale getireceğini de. Avrupa Birliği Rusya'dan yüzde 25 ile 30 bandında doğalgaz alıyor. Rusya'nın enerji alanında özellikle iki politikası var: Birincisi; AB'yi kendine bağımlı hale getirmek, ikinci ise Avrupa'dan büyük bir gelir elde etmeye çalışmak."
Cenk Başlamış "Sovyetlerin dağılmasından sonra Rusya, doğalgaz ve petrolün ellerindeki en büyük güç olduğunu anladılar. Özellikle Putin'in iktidara gelişinden sonra bu gücü sırf ekonomik değil, siyasi olarak kullanmaya başladılar" diyor.
Avrupa-Rusya enerji savaşında kilit ülke: ABD
Avrupa'nın ise enerji kaynaklarının mümkün olduğu kadar farklı kanallar kullanarak ulaşmaya çalıştığını belirten Başlamış, AB'nin enerji politikasını ise şu sözlerle anlatıyor: "Avrupa'nın hedefi; Rusya dışındaki ülkelerden de doğalgaz ve petrol temin etmek ve Rusya'nın enerji piyasasında tek başına aktif olmasını engellemek. AB'nin yaptığı bu stratejinin doğru olduğu düşünüyorum. Tek kanaldan karşılanan enerji anlayışının zararını Avrupa "Ukrayna Krizi"nde sakıncaları çok net anladı.
Başlamış, küçük fotoğraftan ziyade önce büyük fotoğrafa bakmak gerektiğini söylüyor: Buradaki temel mesele; ABD ve Avrupa, Rusya'nın güçlenmesini istemiyor.
Enerji alanında özellikle küçük fotoğraftan ziyade önce büyük fotoğrafa da bakmak gerekiyor. Buradaki temel mesele; ABD ve Avrupa, Rusya'nın güçlenmesini istemiyor. Rusya'nın güçlenmesi demek; Batı'nın geri adım atması demektir. Avrupa'nın hedefi Rusya'yı sadece kendi sınırları içinde tutmak. Biz burada "Avrupa" ya da "Batı" derken aslında arka planda hep "ABD" olduğunu biliyoruz. Amerika bu politikaları Avrupa'ya dikte ettiriyor. Örneğin; Kırım'ın ilhakı noktasında Avrupa Birliği ülkeleri Rusya'ya yaptırım uygularken aslında kendileri de milyon dolarlık zarara uğradılar. Yaşanan stratejik hamlelerin sebebi ise; tamamen ABD dayatması "
ABD yerinde patinaj yapan bir 'Rusya' istiyor
Yaşanan enerji savaşları noktasında her ülkenin ya bir strateji ya da bir çıkarı var. Dünya'nın en büyük ihtiyaçlarından biri olan enerji sadece ekonomi alanında değil, siyasi arenada da kullanılan büyük bir koz. ABD'nin Rusya'yı güçlendirmemek için enerji alanında baskı kurduğunu ifade eden Başlamış, 'ABD'nin neden böyle bir baskıya gittiğini' sorduğumuzda şunları söylüyor: "Potansiyel olarak Rusya'nın güçlenme ihtimali var. Çok büyük bir ülke ve ciddi zengin kaynakları var ve tabi en önemlisi nükleer silahlara sahip bir ülke. Nükleer silaha sahip bir ülke güçlüdür. Kullanmasa dahi bulundurması bile bir güç göstergedir.
Başlamış:"ABD'nin Rus politikası tam anlamıyla şu; 'Rusya ne ölsün ne de ayağı kalksın' sadece yerinde patinaj yapsın."
ABD'nin Rusya politikası tam anlamıyla şu; 'Rusya ne ölsün ne de ayağı kalksın' sadece yerinde patinaj yapsın. Eski iki kutuplu dünya düzenindeki ikili dengenin oluşmasını ABD'de istemiyor. ABD ile Rusya bütün güç faktörleri ile kıyaslansa bile ABD'nin buradaki süper güç ülke konumu tabi ortada. Rusya nükleer silahlara sahip bölgesel bir güçtür. Çünkü Rusya'nın ekonomisi sadece petrole ve doğalgaza bağlı. Aslında birçok açıdan bakıldığında Rusya, ciddi köhnemiş yapılara sahip bir ülkedir. Fakat unutmamak lazım ki; Rusya rakip olma potansiyeli yüksek olan bir ülkedir de. ABD bu potansiyelin farkında olduğu için Rusya'nın uluslararası sahaya çıkması sürekli engelliyor."
Putin Türk akımı projesiyle beklenmedik bir çıkış yaptı
Geçtiğimiz Aralık ayında Türkiye'ye gelen Vladmir Putin beklenmedik bir hamle ile "Türk Akım" projesini başlatacaklarını açıklamıştı. Bu açıklamanın perde arkasını anlatan Başlamış, "Güney Akım" projesinde yaşananları hatırlatarak, şunları ifade ediyor:
Rusya'nın "Güney Akım" projesi vardı. Rusya 2014 yılında Ukrayna'nın kendilerinden aldığı gazın parasını vermediği için Ukrayna'ya verdiği gazı kesti. Bu durum sadece Ukrayna'yı değil; bütün Avrupa'yı da etkiledi. Çünkü Ukrayna Avrupa'ya giden gazı taşıyan transit ülke. Ukrayna AB'nin alması gereken gazı kendi için kullanmaya başladı. Rus gazı Avrupa'ya gitmeyince bu çok büyük bir krizi neden oldu. Bu durumun üzerine Rusya "Güney Akım" diye bir proje gerçekleştirme çabasına girdi. Ukrayna'dan geçemeyecek yeni bir boru hattı düşünüldü. Bunu üzerine maliyeti milyar doları bulan bu projeyi iptal etmek zorunda kalan Rusya, yeni bir proje üretmeye başladı. Bu proje hem Bulgaristan'dan hem de Türk karasularından geçen ve kamuoyunda "Türk akımı" olarak adlandırılan projeydi. Bu proje 63 milyar metreküplük ve 4 borudan oluşan bir projeydi. Bunun dörde birinin Türkiye'nin kendi ihtiyacı için kullanılması, diğerleri de Avrupa'ya gitmesi planlanıyordu. Fakat bu beklenmedik projeye Türk hükümeti şüpheyle yaklaştı. Burada şöyle bir çekince de var. Sonuçta; Türkiye bir NATO ülkesi ve Batı ittifakında bu zamana kadar yer almış bir ülke."
1 Aralık 2014'te Türkiye'ye gelen Vladmir Putin beklenmedik bir hamle ile Türk akım projesini başlatacaklarını açıkladı.
Türkiye enerjide transit değil, HUB ülke olmalı
Türkiye'nin Avrupa ve Rusya arasında devam eden enerji savaşındaki konumu ve yapması gerekenleri ifade eden Başlamış Türkiye'nin transit değil, HUB ülke olması gerektiğini vurgulayarak şunları sözlüyor:
"Türkiye'nin enerji savaşlarında durması gereken nokta; transit bir ülke değil, HUB ülke olmak. Transit ülke ile HUB ülke arasında fark vardır. Transit ülke geçiş noktalarını sağlayan ülkedir fakat HUB ülke musluğun başındaki ülke yani; yeri geldiğinde o musluğu kapama gücüne sahip olan ülkedir. HUB ülke olduğunuzda pazarlık payınız ve gücünüz artar. Türkiye'nin başında beri yapmak istediği şeylerden biri bu. Fakat bu analizlere ve hamlelere rağmen "Türk Akımı" projesi için herhangi bir resmi anlaşma da yok."
Cenk Başlamış Türkiye'nin transit değil, HUB ülke olması gerektiğini vurgulayarak şunları sözlüyor: Türkiye enerji savaşlarında durması gereken nokta şu transit bir ülke değil, HUB ülke olmak.
"Türkiye'nin buradaki pozisyonu temkinli. Çünkü Türkiye Rusya'nın elinin sıkışık olduğunu bildiği için büyük çıkar sağlamaya çalışıyor. Türkiye özellikle fiyat konusunda bir anlaşma pazarlığına giriyor ama enerji uzmanları bu noktada Türkiye'nin yanlış yaptığını söylüyor. Uzmanlar, Türkiye'nin gaz fiyat pazarlığı yerine musluğu başında söz sahibi olacak ülke pazarlığı yapması gerektiğini vurguluyorlar. Türkiye'nin Rusya hakkında net bir politikasının olmaması enerji stratejilerimizi de etkiliyor. Sadece gündelik bir takım siyasi hamlelerden oluşan politikalar, enerji gibi uzun strateji gerektirecek planlamalar için gerçekçi değil. Enerji; çok pahalı ve stratejik bir şey. Bu yüzden bir ton dometes almasına benzemiyor enerji alışverişi. Bu kadar önemli, konularda ülkeler ani ve keskin hamleler yapamaz. Enerji konusunda hamle yapmak istiyorsanız; oturup planlayacaksın. Bu hesap bir gün bir ay ya da bir yılda da yapılacak hesaplar değildi. Konunun işine milyonlarca değişken giriyor."
Rusya daha çok tribünlere oynuyor
Rusya- Türkiye ve Avrupa üçgeninde geçen enerji savaşına yeni bir isim daha eklendi: Yunanistan. Yunanistan'ın topa girmesiyle Rusya'nın amaçlarını ve diğer ülkelerinin pozisyonlarını Başlamış şu sözlerle değerlendiriyor:
"Türkiye Rusya'dan yüzde 58 oranında gaz alıyor. Bu çok büyük bir rakam. Sadece doğalgaz değil ciddi oranda Rusya'dan petrolde ithal ediyoruz. Üstelik Akkuyu'da Rusya'nın varlığı da bundan sonra ciddi hissedeceğiz. Bu nedenle Türkiye'nin daha stratejik ve diğer ülkelerinde de dengeleyecek bir enerji poltikası üretmesi şart. Bir ülkenin başka bir ülkeye bağımlı olması ciddi bir sıkıntıdır. AB ise kesinlikle Rusya'nın güçleneceği hiçbir projeyi istemiyor. Türk Akımı projesinde asıl esprisi; Ukrayna'nın by-pass edilmesi. Çünkü Batı bütün gücüyle Ukrayna'nın arkasında. Burada AB; hem Rusya'nın hem de Türkiye'nin güçlenmesini istemiyor. Bir bu sıralarda Rusya'da yeni bir hamle daha geldi. Rusya'nın Yunanistan'ın Türk akımına dahil etmesi var fakat orada da henüz resmi bir anlaşma şu yok. Ortada sadece bir protokol var. Bütün bu yaşananlarda ise Rusya'nın ve Putin'in tek bir amacı var; 'Ben hala güçlüyüm' imajı vermek. Hem Türkiye ile hem Yunanistan ile işbirliği içindeyim. Burada Rusya daha çok tribünlere oynuyor. Siz istediğiniz kadar yaptırım uygulayın; ben istediğimi yaparım demeye çalışıyor."