Meclis'te konuşan MHP lideri Bahçeli, görevden alınan MB Başkanı için "Merkez Bankası Başkanı ayrıcalıklı değildir. Görevden alınan Merkez Bankası Başkanı'nı siper yapıp ekonomide felaket senaryosu yazanlar en hafif tabirle utanmasını kaybetmiş densizlerdir" çıkışında bulundu.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu.
Bahçeli'nin açıklamaları kısa şöyle:
''Darbe hazırlığı yapan, darbeye niyetlenen, demokrasiye kast etmek için el ovuşturan kim varsa haklarında her türlü cezai takibatın yapılması elbette mecburidir. O tarihlerde sürekli ifademiz bu olmuştur. Ancak Ümraniye Davası'nın ilerleyen safhalarında görülmüştür ki Türk Silahlı Kuvvetleri üzerinde alçak ve hain bir kurgu yapılmıştır. Ümidim ve beklentim, gerçek darbe planlayıcılarıyla masumların hiçbir şart altında yan yana getirilmemesi, bir ve aynı görülmemesidir. FETÖ'cülerin yargı ve hukuk alanındaki ihanetleri hazin mağduriyetlere ve haksız mahkumiyetlere neden olmuştur. Türkiye’yi içten içe çürütmek için harekete geçen FETÖ’cü alçaklar şerefli Türk askerine kara çalmak, terörist yandaşlarına yer açmak için adeta saldırıya geçmişlerdir. Bu dönem geride kalmıştır. Duyarlı ve hassas olmamız gereken başlıca konu şudur: Hiçbir kurum ve kuruluş milli iradenin önünde ve üstünde değildir. Devlet çarkı içindeki her kurum millete hukuk ölçüleri içinde ve verilmiş görevler çerçevesinde hizmet etmekle yükümlüdür.
MERKEZ BANKASI BAŞKANI AYRICALIKLI DEĞİLDİR
Merkez Bankası Başkanı hükümet tarafından ataması yapılan bir bürokrattır. Hiçbir bürokrat imtiyazlı değildir. Görevini layıkıyla yapan kalır, yapamayan gider, devletteki işleyiş budur, böyle de olmalıdır. Görevden alınan Merkez Bankası Başkanı’nı siper yapıp ekonomide felaket senaryosu yazanlar en hafif tabirle utanmasını kaybetmiş densizlerdir.
Merkez Bankasının bağımsızlığı başka bir şey, Başkanı'nın kurumsal hedeflere ulaşamadığından olayı hükümet tasarrufuyla görevden alınması başka bir şeydir. Merkez Bankası Başkanı ayrıcalıklı değildir. Fiyat istikrarı konusunda sorunlar varsa, enflasyonla mücadele tekliyorsa, Banka kendisini gözden geçirmek, politika enstrümanlarını ve ekonomik müdahale araçlarını sorgulamak durumundadır. CHP’nin ganimet avına çıkması art niyetliliktir. CHP’li sözcüler dedikodu yapmak yerine şu sıralar moda haline gelen, cevabı da oldukça zor olan 'Yeni doğmuş, sütle beslenen sığır yavrusuna ne ad verilir?' sorusunun cevabını aramaya koyulmalıdırlar. Şıklar arasında bulunan 'oğlak, sıpa, kuzu, buzağı' seçeneklerinden birisini tercih edebilecekler, arzu ediyorlarsa telefon jokeri veya çift cevap haklarını da kullanabileceklerdir. Bize göre daha yararlı bir iş yapmış olacaklar, böylece zamanları da boşa geçmemiş sayılacaktır.
Ekonomik tetikçiler, sermaye çeteleri, ulus ötesi şirket ve bankalar ekonomik operasyonun içindedir. Türkiye’de ise CHP’nin ve diğer zillet partilerinin bu operasyona mihmandarlık yapmaları adamlık değildir, millilik değildir, doğru değildir, siyaset hiç değildir. Biz tarafız, Türkiye’nin tarafındayız. Onların hepsi gelsin, Allah’ın izniyle alayına yeteriz, hepsinin hakkından ve üstesinden kesinlikle geliriz.
Türk milleti kanlı ve kirli emel sahiplerinin ne yapmaya çalıştığını, hangi şer ve sinsi hazırlıklar içinde olduğunu gayet iyi bilmektedir. Hiçbir oyun Türkiye’yi tarihsel hak ve tezlerinden caydıramayacaktır. Hiçbir tezgah ve tuzak Türk milletine boyun eğdiremeyecektir. Biz sabırlıyız ama ayağımıza basanın da dalını kırarız. Sinir uçlarımıza dokunan olursa alınlarını karışlarız, sınırlarımızı zorlayan çıkarsa Osmanlı şamarını indiririz. Biz Türkiye’yiz, biz onuruna düşkün, bağımsızlığına vurgun büyük Türk milletiyiz.
''CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ TUTMUŞTUR''
CHP’nin ucuz siyasi kafasına göre, Cumhurbaşkanı tarafsız olmalıymış. Yani partisiyle bağı kesilmeliymiş. Sayın Kılıçdaroğlu, eğer biliyor ve inanıyorsa, Cumhuriyet tarihinde bize tek bir tarafsız Cumhurbaşkanı göstersin? Yüreği varsa, bilgi ve görgüsü yetiyorsa tek bir numune isimden bahsetsin?"sorularını yönelten Devlet Bahçeli, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle devlet hayatında fiili-hukuki uyumsuzluk ve uygunsuzluk devri sona ermiştir. Sahnenin önünde tarafsız, arkasında siyasi ve ideolojik saiklerle hareket eden Cumhurbaşkanları dönemi kapanmıştır.
Millet, zillete rağmen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni sevmiş, benimsemiş, geleceğini bu yeni sistemde görmüştür. Bor’un pazarı çoktan bitmiş, Niğde yolu görünmüştü.
''KILIÇDAROĞLU'NUN SUYU ISINIYOR"
CHP Genel Başkanı’nın, 5 Temmuz 2019 tarihinde İstanbul’a yaptığı bir ziyaret esnasında, gönlüne inen perdenin düşünme melekelerini de etkilediğine dinleyen herkes bizzat şahit olmuştur. Sayın Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının siyasi çap ve çeperini genişletip 'hıyarım var' diyen kim varsa tuz alıp koşmasından anlaşılan biraz ürkmüş, 'ne oluyoruz, nereye düştük' sorusunu zannederim kendisine sormaya başlamıştır. İstanbul’da sorulan bir soruyu şu ilginç ve her tarafa çekiştirilecek cevabı veren aynısıyla CHP Genel Başkanı'dır. Sayın Kılıçdaroğlu diyor ki 'Eski sisteme dönülmesiyle ilgili bir talebimiz olmadı. Eski sistemden zaten biz de şikayetçiydik.' Madem rahatsızdın, bu kadar beyhude çırpınışa ne gerek vardı? Gül gibi geçinip gidiyordun, Merhum Neşet Ertaş’ın dediği gibi 'Nemize yetmiyor el kadar hasır' der dururdun. CHP Genel Başkanı şafak vakti başka, karanlık basınca başka konuşmaktadır.
Yalan derseniz, çizmeyi aşmıştır. Sayın Kılıçdaroğlu için bazen hüzünleniyorum, su alan teknesinin içinde ayağına geçirdiği dalış paletiyle yüzme hazırlığı yapmasını doğrusunu isterseniz hayretle takip ediyorum. HDP’nin Meclis’e ittiği, CHP’nin çekiştire çekiştire koltuklarına oturttuğu ipçilerin aklına bakıyorsa, elde olta su dolu bardakta balık avına çıkması bile neredeyse an meselesidir. İki ileri bir geri gide gide, ya uçtuğuna inanarak bir uçurumdan kendisini boşluğa bırakacak ya da dolandığı iple Kandil’e tırmanıp bir mağara deliğinde başını yiyecektir. Demedi demesin, beni dinlesin, gidişat hayra alamet değildir. Sayın Kılıçdaroğlu için çember daralıyor, suyu ısınıyor, kader ağlarını dört bir koldan örüyor. Eski sistemden şikayetçi olduğunu ileri süren CHP Genel Başkanı, burada dursa iyi, bununla yetinse tamam, fakat bir kere yama dikiş tutmayınca dil döndükçe dönüyor, kendisini yalancı çıkarıyor. Konuşmasının başka bir yerinde de diyor ki 'Güçlü, liyakatli bir devlet yapısıyla parlamenter sistem isteriz.' 'Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı, ben annemi çok özledim, bugün 23 Nisan.' CHP Genel Başkanı’nın hal-i pür melali aynen budur.
İstanbul’u halletmiş olacak ki Diyarbakır’a gitmek istediğini söyleyerek 'Bu toplumu barıştırmamız lazım' sözleriyle dikkatleri üzerine çekmiştir. Hatta dilinin altındaki baklayı çıkarmış ve şöyle konuşmuştur: 'Yarınlarda siyasette bir başka alanda başarı elde edebilir miyim sorusunun kriteri İstanbul’daki başarımdır.' Maksat hizmet değil, gizli ve adrese teslim hesaptır.
"HDP/PKK DERSEM SİZ İP'İ ANLAYIN..."
Herkes iyi bilmelidir ki, bu toplumda, bu millette, bu ülkede küslük, dargınlık, kırgınlık olmadığı için barış ve barıştırma söylemleri tehlikelidir, fitneyi selamlamaktır. Aynı zamanda şeytani bir üsluptur. Türk milleti asırlar boyunca var olagelmiş köklü bir kardeşliğin, kaderde, sevinçte, anıda, acıda bir ve beraber olmayı başarmış kuvvetli bir iradenin beşeri kıvanç ve onurudur.
CHP-HDP-İP siyasi üçüzünün, birbirinin çıkar cüzü olan zillet sacayağının günleri iftira ve izansızlıkla pekişir, bunu da görüyoruz. Gafillerin evleri çökmüş, çatılarını gizlemeye çalışıyorlar. Alan almış, satan satmış, kimin kimi Meclis’e soktuğu alenileşmiştir. Artık söz bitmiş, ilişki, irtibat ve ittifaklar açığa çıkmıştır. Birbirlerini tam bulmuşlar, dibi yanık tencere yuvarlana yuvarlana küflü kapağıyla buluşmuştur. Birbirlerine kefil olmuşlar, nasılsa işleri yok şahit olurlar, paraları bol kefil olurlar, CHP-İP-HDP’ye söylüyorum, bozacıdan kefil istemişler, şıracıyı göstermiş.
HDP/PKK dersem siz İP’i anlayın, CHP dersem hemen Kandil’i aklınıza getirin. Pensilvanya dersem hepsini birden gözünüzün önüne getirin, hatırınızda tutun. Doğru duvarın eğri gölgesi olmazmış ama bunların doğru tek yanları yoktur. Ne yapsalar boştur, Türkiye’yi heba ettirmeyeceğiz. Türk vatanını hüsrana uğratmayacağız. Hodri meydan, bu vatan bölünmeyecek, bu devlet budanmayacak, bu bayrak buruşmayacak, bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli, nitekim ezanı susturmaya hiçbir bozguncunun gücü yetmeyecek."