Babacan’ın arkasından seslenen esnaf
Sabah saatlerinde sisli bir İstanbul havasında, DEVA Partisi’nin Edirne İl Teşkilatı’nın Birinci Olağan İl Kongresi vesilesiyle Edirne’ye doğru yola çıktık. İstanbul’dan uzaklaştıkça yeşilin ve sonbaharın pastel tonları, aslında geçmişte birçok medeniyete ev sahipliği yapan Edirne’mizin temiz havası içimi ısıttı doğrusu…
Kongreye Ankara’dan partinin genel başkan yardımcıları, genel merkez kurul üyeleri de katıldı. Dolayısıyla Edirne’ye kadar tüm parti yetkililerini gözlemleyebildim. Ayrıca, tüm bu kongreleri, açılışları organize eden ekiple de sohbet etme fırsatı buldum. Özellikle belirtmek isterim ki; arı gibiler… Sanırım DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın çalışkanlığı, samimiyeti, mütevazılığı tüm ekibe sirayet etmiş görünüyor. Ekipte her sesi duyabiliyorsunuz. Zira ötekileştirmeyi iliklerimize kadar hissettiğimiz bugünlerde farklı seslerin, farklı düşüncelerin, farklı tonların böylesine ahenkli bir şekilde bir araya gelmesi nasıl umut veren bir tablo… En önemlisi de kibir ve şatafattan eser yok. Son dönem geleceğe dair hissettiğim umutsuzluk hissim biraz olsun dağıldı doğrusu…
Bu arada, tüm bu derin düşüncelere dalmışken Edirne’ye geldik bile…
Edirne’ye girmeden hemen öncesinde, partinin seçim otobüsüne geçtim ve dolayısıyla Sayın Babacan ve parti yetkilileri ile birlikte Edirne seyahatim başlamış oldu. Otobüste şehre girerken ilk hissettiğim derinden birlik duygusuydu doğrusu… Bir anlamda otobüste Türkiye’mizin özetini görebildim. Her sesten, her düşünceden özgür gençlerimiz, kadınlarımız… Ayrıca, sorunları bilen, bunların çözümü için kolları sıvayan uyumlu, bir o kadar da heyecanlı bir ekip…
Ve Edirne’ye girmemiz ile birlikte umutlarım daha da yükseldi. Parti otobüsünden yapılan anonslar bir anlamda partinin hedeflerini de bir bir ortaya koyuyordu.
Şöyle ki;
“Esnafımız borçtan kurtulsun diye geliyoruz. Emeklilerimiz, kadınlarımız, gençlerimiz, çocuklarımız için geliyoruz,
Gençlerimiz hayal kurabilsin, kendilerini özgür hissedebilsin diye geliyoruz,
Ekonomiyi düzeltmek için geliyoruz,
Edirnelilerimizin, Türkiye’mizin yüzü gülsün diye geliyoruz.”
Tüm bu söylemler ile birlikte, halkımızın Sayın Babacan’a selam verirken ne kadar mutlu olduğunu gözlemledim. Edirneliler Sayın Babacan’ı en samimi haliyle karşıladı.
Şehir merkezine ulaşır ulaşmaz program esnaf ziyaretleri ile başladı.
Babacan’ı gören esnaf heybelerinde sıkıntıları bir çırpıda dile getirmeye başladı.
Arasta Çarşısı’nda bir dükkan sahibi diyor ki: “Gelip burada bir gün bizimle olsalar, bizimle bekleseler ne yaşadığımızı anlarlar. Arasta Çarşısı’nın ne durumda olduğunu anlarlar. Sabahtan beri 20 TL’lik satış yaptım. Diğer bir esnafımız da bir gün önce 3 TL’lik satış yaptı. Biz bu rakamlarla kiramızı mı ödeyelim, elektriği mi ödeyelim, kendi karnımızı mı doyuralım. Bilemiyoruz, gerçekten içler acısı… Durumumuz budur maalesef…”
Çarşıdaki diğer bir esnafımız ise şunları söyledi:
“Çalışırken batıyoruz. Resmen durumumuz budur. Üç bin lira, dört bin lira, beş bin liraya varan kiralarımız var maalesef… Sesimizi duyuramadık bugüne kadar… İnşallah siz duyurursunuz Sayın Babacan…”
Genç bir esnafımız da şu sözleri belirtti:
“Şu anda esnaflar olarak tek bir duamız var, Bulgaristanlıların daha çok gelmesidir. Bulgaristanlılar gelmese halimiz kötü… Ekonomimizi şu anda çarşı olarak, Edirne olarak ayakta tutabilen tek şey Bulgar Levası diyebiliriz. Hafta sonu dört gözle gelmelerini ve alış veriş yapmalarını bekliyoruz, diğer türlü hafta içi herhangi bir iş yok maalesef… Şu an varımızı yoğumuzu eritmeye başladık, Allah hayır etsin sonumuzu...”
Esnaf ziyareti sonrasında hüzünlendim doğrusu… İnsanlar sesleri duyulsun diye çırpınıyor resmen…
Sayın Babacan’ının esnafımızı dinlemesi, sohbet etmesi genel olarak, Edirne esnafını mutlu etmiş görünüyor doğrusu… Anlaşılan o ki; herkesin ortak derdi, seslerini duyurabilmek…
Esnaf ziyaretinden toplantı alanına doğru geçilecekken bir engelli vatandaşımız Sayın Babacan’a derdini anlatmaya başladı… Sınavlara girdiğini ama maalesef bir türlü işe giremediğini ve rahatlıkla bir yerlere gidemediğini, özellikle çoğu yerde engelli rampalarının olmadığını belirtti. Bu noktada, DEVA Partisi’nin il teşkilatlarında binaların giriş çıkışlarının engelli vatandaşlarımıza uygun olmasına dair bir genelge yayımlandığı belirtildi. Aslında çok küçük dokunuşlarla hayatımız, özellikle de engelli vatandaşlarımızın hayatları kolaylaşacak belki de…
Son olarak, gerilerden genç bir esnafımız Babacan’a gür bir sesle sesini duyurmaya çalıştı. Diyor ki: “Siz gittiğinizden beri ne ekonomi kaldı ne de herhangi bir şey…”
Aslında bu söz, bugün dinlediğim tüm esnaflarımızın, tüm gençlerimizin, tüm kadınlarımızın ortak söylemi gibiydi… Başka söze ne hacet…
Yazımın sonuna gelirken Sayın Babacan da il kongresinde konuşmaya başlamıştı bile… Diğer detayları Perşembe günkü yazımda devam edeceğim.