Suriyeliler kalıcı, haberiniz olsun
Roveniemi. Duydunuz mu böyle bir kelime?
Duymanız da gerekmez.
Bir yer ismi. Finlandiya’nın kuzeyinde, kuzey kutup dairesinin üzerinde.
Şehir dışında ağaçlık bir yerde bol geyikli, bol Noel Babalı turistik bir mevki yapmışlar. Gece gitmiştik. Yere yansıtılan fosforlu bir mavi ışık çizgisi kuzey kutup dairesini temsil ediyordu.
Sorsanız, kuzey kutup dairesine bastın mı? Eğer o mavi ışıksa, bastım.
Karayoluyla yaklaşık 4 bin 500 kilometre. Fakat insanın zihninde uyandırdığı uzaklık çok daha fazla.
Ben orada, sokaklarda, dükkanlarda, kafelerde sayısını bilmem, çok Iraklı sığınmacı gördüm.
Finlandiya, bilirsiniz, sevmez mülteci işlerini. Mesela İsveç gibi, sığınmacılara kapı aralama alışkanlığı yoktur.
Tahmin ediyorum sığınmacılar da Finlandiya’ya çok meraklı değil.
Ama gitmişler.
Avrupa Avrupadır. Uzak olsun, soğuk olsun.
İnsanı zapt etmek zor.
Roma’da, Berlin’de, Londra’da, Paris’te, başka şehirlerde gördüğümüz sarı, siyah, esmer, rengarenk insanlar Germen ırkından mı? Anglo-Sakson mu? Viking mi?
Gidiyor insanlar.
Mayın tarlasından geçip gidiyor, bota binip gidiyor, dağ aşıp, ırmak aşıp, deniz aşıp gidiyor.
Denizi aşamayınca boğuluyor.
Sahillere Aylan Kürdi olarak vuruyor.
Kimisi duyarsız böyle durumlarda.
Gelmeseydi. Ölmeseydi.
Farkında değilsiniz, gelmese de ölecek.
Vicdanı olanlar yaralanıyor.
Allah korkusu olanlar korkuyor.
Bana da sorar mı Allah?
Bazılarımıza Allahu Teala hiçbir şey sormaz.
Sorular, başkaları içindir.
Bizimkiler, sanki soruları hazırlayan heyetin içindedir, sanki sorular ceptedir.
Gidip, bir yolunu bulup yerleşiyor insanlar.
O Roma’da, Londra’da, Paris’te gördüğümüz renkli adamlar, renkli kadınlar birazdan dönecek mi ülkelerine?
Döner mi Afrika’ya Paris’in varoşlarındaki bir Afrikalı?
Veya bir Pakistanlı, bir Hindu, bir Çinli, döner mi Asya’ya?
Bir Türk, Köln’den, Berlin’den geri gelir mi?
Çocukları evlendi oralarda, torun torba sahibi oldular, hısım sahibi oldular, iyi kötü mal mülk sahibi oldular.
Dönerler mi?
Belki gezmeye gelirler. Eğer gezilecek bir yer kaldıysa.
Gezilecek, ziyaret edilecek yer var mı şu anda Suriye’de?
Varsa bile gezdirirler mi seni?
Aslında Türkiye iyi başardı bu mülteci işlerini.
4 milyon mülteci. Dile kolay.
Pek salmadı dışarıya. Avrupa’nın başına tebelleş etmedi onları.
Azcık gevşetse , durduramazsın, Avrupa şehirlerinde Suriyeli nüfusu artar.
Hepsi mi gider.
Mümkün değil. Ama her sene, şu anda gidebilenler gidene ilave olarak yüz bin iki yüz bin kişi Avrupa’nın hudutlarını geçer.
Kuzey kutup dairesine kadar gitmeyi başarıyor insanlar. Eminim öteye de geçen vardır.
Türkiye daha yakın. Çevredeki ülkelere, Irak’a, Ürdün’e, Lübnan’a, Mısır’a göre yaşaması daha kolay.
Bir de devlet politikası var, bu yükü olabildiğince taşımaya niyetli bir politika.
İç savaş başlayalı 9 sene oldu.
Burada ilkokula başlayan Suriyeli çocuklar liseye gidiyor. Yakında üniversiteye başlarlar.
Evlenenler, çoluğa çocuğa karışanlar var.
Eğer ‘Suriyelilerin ülkelerine dönmesi’ diye bir gündem söz konusuysa vakti ha geçti ha geçecek.
Birkaç yıl içinde Suriye’de barış olur, ülkesine geri döneceklerin hayatlarını garanti altına alacak bir siyasi düzen kurulabilirse bir ihtimal.
İş uzarsa, beş yıla, on yıla, yirmi yıla yayılırsa, geçmiş olsun.
Suriyeliler nüfusumuzun hatırı sayılır bir parçası haline gelir.
Kanun, nizam, zaptiye ile ancak cüz’i bir kısmını gönderebilirsiniz.
Sınırda kurulabilecek güvenli bölgeyi bir çıkış yolu olarak görenler var tabii.
Ama o da Türkiye’deki Suriyeli muhacirlerin ana gövdesini eritmeye yetmez.
Evet, ülkelerine dönmeleri mümkün olsa da dönseler daha iyi.
Ama galiba kalacaklar.
Dünyanın gerçeklerine bakarak, insanların hallerine bakarak gördüğüm budur.