Seçim sakin havada yapılsın herkesin aklı başında olsun

CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun yakın zamanda tedavüle soktuğu ‘helalleşme’ söylemi CHP’nin kendi siyasetini Türkiye’nin şartlarına uyarlaması bakımından kayda değer bir hamleydi.

Tabii ‘helalleşme’ bir kavram olarak tahlil edildiğinde Kılıçdaroğlu’nun maksadına yüzde yüz tekabül etmiyor.

Başörtüsü yasağı sırasında bu ülkenin kadınlarına çok kaba davranmıştı CHP. O yıllarda muhafazakâr bir kadın kuşağı kötü bir şekilde mağdur edildi.

Mağdurların hangisiyle nasıl helalleşeceksin. Hangi mağduriyeti nasıl telafi edebileceksin?

Bu imkânsız.

Kılıçdaroğlu’nun maksadı herhalde bu imkansızı mümkün kılmak değildi.

Belki o yıllarda yanlış yaptıklarını itiraf edebilir.

Böyle yanlışların tekerrür etmeyeceğini temin edebilir.

‘Helalleşme’nin kapsamına dahil edilebilecek, CHP’nin sicilinde yer alan başka siyasi meselelerde de durum çok farklı değil.

Maziyi geri getiremezsin.

Eski yaraların izini yok edemezsin.

Ancak o gün yapılanları bugün tasvip etmediğini söylersin.

Böylece, CHP’nin şimdiye kadar kapısını kapattığı kitlelere biraz kapı aralarsın.

Gelirler veya gelmezler.

İkna olurlar veya olmazlar.

CHP, toplumun kendisini hapsettiği yüzde 20-25 oy bandından çıkmak istiyorsa, kabuğunu kırmak istiyorsa atabileceği adımlardan biri buydu.

Ektili oldu mu?

Oldu ama çok az.

Belki havayı biraz yumuşattı, o kadar.

Ektili olması için daha çok sahiplenilmesi, daha çok vurgulanması lazımdı.

Sanki tavsadı.

Birçok CHP’li ‘hellalleşme’ söylemine iştirak etmiyor.

Yumuşak hava sevmiyorlar.

Belki anketlerin rüzgarına kapıldılar, coştular.

Gergin, asabi mesajlarla ‘helalleşme’ söyleminin etkisini dağıtmaya çalışıyorlar.

Aralarında Millet İttifakı’nın muhafazakâr kanadına verip veriştirenler de var.

Bir taraftan iyi bir şey bu. Adamın bir çizgisi var o çizgide ısrar ediyor.

Kendince ilkeli davranıyor, ilkesinin yanlış olduğu durumlarda bile…

(Bazen, keşke herkes ilkeli davransa ve iyi olan kazansa diyesim geliyor.

Ama zannediyorum, iyi olanın kazanma ihtimali zayıf.

İyi anlatanın kazanma ihtimali daha fazla.

Kötüysen de iyi anlatacaksın.

İyi anlatmak derken, tertipli, usturuplu bir anlatmadan söz etmiyorum.

Öyle bir gürültünün içindeyiz ki, bütün laf kalabalıkları, laf ebelikleri iş görüyor.

Ben daha iyi anlattım, benim dediklerim daha tutarlı, daha mantıklı. İmlam daha düzgün… De istediğin kadar.

Belki bir edebiyat jürisi beğenir seni. Belki mazbut bir öğretmen not verir.

Fakat şu gürültünün galibi olamazsın.)

Son cümlelerim kısmen yazının konusuna isabet ediyor olabilir. Ama sadece CHP’yle sınırlı değil, bütün partilere şamil. Hayatta da karşılığı var. O yüzden paranteze aldım.

Kılıçdaroğlu’nun son günlerde söylemini sertleştirmesinde mahallesindeki şahinlerin tesiri olmuş mudur?

Mesela “Erdoğan kaçacak” iddiasının?

Bunu bilmiyorum.

Büyük meblağların alınıp verilmesinin, yurtdışına transfer edilmesinin, vatandaşın meteliğe kurşun attığı şu dönemde “Vay be, paraya bak!” mırıltılarına sebep olması mümkündür.

Bürokrasiye yapılan ‘attığınız imzaya dikkat edin’ uyarıları da tamamen karşılıksız değildir.

Sonrası?

Noksanları tabii ki var Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın. Yanlışları da.

Ama kuvvetli tarafları da var.

Bir tatlısu siyasetçisi değildir Cumhurbaşkanı Erdoğan. Risk almayı, riskin üzerine üzerine yürümeyi sever.

Ne badirelerden geçti, kaçmadı. Dolayısıyla, “Erdoğan kaçacak” iddiası karşılıksızdır.

Hülasa-i kelam.

Bazıları bulanık, puslu, rüzgârlı havayı sevebilir.

Hava sertleştikçe coşabilir.

Öyle havalar milletin işine yaramaz.

Muhalefetin işine hiç yaramaz.

Bence seçim sakin bir havada yapılsın, herkesin aklı başında olsun.

YORUMLAR (79)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
79 Yorum