Seçim akşamı öğreniriz
Muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı kim olsun?
Sınav danışmanları sınavda başarılı olmak için evvela soruları dikkatli okumanızı tavsiye ederler.
Bu soruya cevap vermeye istekli olanlar sanki soruyu dikkatli okumuyorlar.
“Cumhurbaşkanı kim olsun?” sorusuna cevap veriyormuş gibi konuşuyorlar.
Mümkün olan cevabı aramıyorlar.
Önerdikleri isim, seçim yapılmadan doğrudan doğruya Cumhurbaşkanı olarak tayin edilecekmiş gibi davranıyorlar.
Kılıçdaroğlu olsun.
Mansur Yavaş olsun.
Ekrem İmamoğlu olsun.
Meral Akşener olsun. Temel Karamollaoğlu olsun.
Ahmet Davutoğlu olsun, Ali Babacan olsun, (Gültekin Uysal’ı Cumhurbaşkanlığı için genç mi buluyorlar? Pek söyleyen yok.)
Abdullah Gül olsun, İlhan Kesici olsun…
Abdüllatif Şener?
Olsun.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan’ın görev süresi Şubat’ta doluyormuş.
O da olsun.
Ertuğrul Günay?
Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş?
Bu cevapların her birinin sahipleri ayrı.
Birine ‘olsun’ diyenin ötekine, ötekilere ‘olsun’ diyesi gelmiyor.
Birine ‘olsun’ diyen kendi gerekçesini izah ediyor.
Mantıklı gerekçeler.
Tuhaf bir şekilde her muhit ‘olsun’ demediklerinin niçin olmaması gerektiği konusunda da mantıklı izahlar yapıyor.
Her bir potansiyel adayın neden ‘olmaması’ gerektiğine dair mantıklı izahlar.
İzahlar mantıklı da bu yolla doğru seçeneği bulmak pek mümkün değil.
Her muhtemel adayın ‘olmaması’ gerektiğine dair mebzul miktarda mantıklı izah; her muhtemel adayın neden ‘olması’ gerektiğine dair az miktarda mantıklı izah.
Bu izahların piyasada azı az çoğu çok karşılık buluyor.
Güzel.
Bunların toplamından senin lehine mi sonuç çıkar aleyhine mi?
Belki de farkında değiller, gönüllerindeki adayı cumhurbaşkanı olarak tayin etme imkanına sahip olmadıklarının.
Bu bir atama değil, seçim.
‘Olsun’ dediğin adayın Cumhurbaşkanı olabilmesi için vatandaştan oy alması gerekiyor.
Ne kadar oy alması gerekiyor?
Yüzde 50+1.
Senin oyun ne kadar?
Yüzde bir. Yüzde iki. Yüzde beş, yüzde on, yirmi, bilemedin otuz.
50+1’e ulaşabilmek için yüzde birleri, ikileri, beşleri, onları, kimden ne bekliyorsan hepsini hesaba katıp ona göre bir karar vermen gerekiyor.
Bütün bunların bileşkesini bulman gerekiyor.
Muhalefet bu rasyonaliteden uzaklaşmış görünüyor.
Ya da politikasını bu rasyonaliteye göre oluşturmamış.
‘Bileşke’ aramıyorlar.
Bu rasyonaliteye özen göstermek veya bu rasyonalitenin gerektirdiği objektifliği gözetmek yerine kalplerinin sesini dinlemişler.
Seçeneklerin eksiltilmesini sorun etmemişler.
Eksilirse geriye biz kalırız diye mi düşündüler?
Sonunda eleye eleye seçenekleri tükettiler.
(Eleme ameliyesine iktidarın da daima -en son İmamoğlu’nu yasaklı hale getirerek- yardımcı olduğunu söylemek mümkün.)
6’lı Masa’nın bugün geldiği noktada eğer olabilirse, (eğer masada bir sürpriz zuhur etmezse, eğer masadaki liderler uzlaşmak uzlaşmamaktan evladır fikrinde uzlaşırsalar) ‘ortak aday’ın Kılıçdaroğlu olacağı anlaşılıyor.
İlgililerin kendilerini bu fikre alıştırmaları gerekiyor.
Nasıl bir sonuç çıkacağını kestirmek şu anda mümkün değil.
Tercih ettiği usulün muhalefeti başarıya götürüp götürmeyeceğini ancak seçim akşamı öğrenebileceğiz.