Oy karşılığı ahiret garantisi
Hafız Edhem Mollaömeroğlu adında Rizeli bir ozan vardı vaktiyle.
Halk ozanıydı. Fakat sazı yoktu, sözü vardı.
Daha çok siyaset üzerineydi manzumeleri.
‘Selametçi’ydi. Demirel’e, Ecevit’e çatar, cemiyetteki ahlaki sıkıntıları eleştirir, Cumhurbaşkanı’na, Başbakan’a hicviyeler yazar ama Erbakan’a toz kondurmazdı.
Vaktiyle kasetlerinden biri elime geçmişti. Bazı mısraları hala aklımda.
“Hafiz Edhem çattın sen Başbakan’a/Ne olacak ya tutarsa yakana?”
Ya da…
“Hafiz Edhem yazma Koruturk kizar/Olur ki tutar da zindana atar.”
Son günlerde insanların siyasi tercihleriyle ahiret arasında irtibat kurma arzusunu bastıramayan tipler çoğalınca hatırıma Hafız Edhem’in manzumeleri geldi.
O da girmişti ahiret işine.
“Yetmiş uç firkadur İslam Ummeti/Bularun birisi bulur cenneti/Buna kiyas ettim ben Selameti/İnşallah cennete girenlerdeniz.”
Doğru mu söylemiş rahmetli Edhem Dede?
Temennisine katılabilirim bir ölçüde. İnşallah düşündüğü gibi olur.
Allahu Teala’nın rahmetinin sınırsız olması, daha çok insanı kuşatması hepimiz için faydalıdır.
Hepimiz O’nun bağışlamasına muhtacız; O bağışlamazsa nice olur halimiz?
Ama tabii ki bir partiyi tutmakla, bir partiye oy vermekle Fırka-i Naciye’ye dahil olmak fikri asabiyet kokuyor.
Kabile asabiyetine benzer bir asabiyet.
Parti asabiyeti.
Nedir Fırka-i Naciye?
Kurtulan Fırka.
Fırka daha çok ‘mezhep’ kavramına yakın. Sonradan ‘parti’ anlamına da kullanılmış.
İnsanlar, doğal olarak ‘kurtulan fırka’nın kendi mensup oldukları fırka olmasını istemişler.
Geçmişte bunu ispat etmek maksadıyla pek çok kitap yazılmış.
Bugün kim ‘kurtulan fırka?’
Bizim partiye oy verenler.
Oy veriyorsun ve ahiretin kurtuluyor.
Halbuki Kur’an-ı Kerim aynı netice için iman etmeyi, salih amel işlemeyi yani düzgün iş yapmayı, tevbe etmeyi öğütlüyor.
Siyasetçisin. Ahaliden oy istiyorsun.
Yol yapacağım diyorsun, stadyum yapacağım, köprü yapacağım, hastane, okul yapacağım.
İyi, yap.
Bunlardan tatmin olmayacaklar için bonus verme ihtiyacı duyuyorsun.
Yanında bir adet ahiret garantisi.
Çok cömertsin.
Oy vereceğim zat yolsuzluk yaparsa bundan dolayı ahirette mesul olur muyum?
Haksızlık yaparsa?
Adaletsizlik yaparsa?
Adam kayırırsa?
Kul hakkına riayet etmezse?
Bunları yaptığını ya da yapacağını bile bile o zata ya da o partiye oy vermeli miyim?
Adamımız bu sorulara cevap verirken de bonkör.
Sen ver Allah affeder.
Nereden biliyorsun?
Çünkü Allah bizimle beraber.
Allahu Te’ala’yı böyle kötü fiillere ortak etmekteki cüreti korkunç değil mi?
Bütün bu fiilleri din kavramıyla harman ederek elde ettiğin karışım yeni bir din olmasın?
Kitap’ta yeri olmayan başka bir din?
Böyle bir karışım İslam’a fayda mı verir, zarar mı verir?
Verdi zaten vereceği zararı!
Siyasi tercihlerin ahirete taalluk eden bir tarafı olduğu düşünülebilir.
Herkes ölçer, tartar, elini vicdanına koyar bir karar verir.
İsabet eder, yanılır. Mutmain olur, pişman olur, utanır, utanmaz. Hepsi anlaşılabilir.
Ancak, hangi partiyi kastederse etsin bir partiye oy vermekle ahiretinizin kurtulacağını söyleyenler hiç şüphesiz sahtekardır, din taciridir.
En çok onlardan sakınmamız gerekiyor.