Ödülü de büyük cezası da

Millet İttifakı büyük bir kriz atlattı. Büyük bir yıkımın eşiğinden döndü.

Bu bir başarıydı, bu başarı sayesinde bünyesindeki kriz çözme kapasitesini de ispat etmiş oldu.

Krizden sonra kriz öncesine nispetle kuvvetlendi.

Nasıl bir kuvvetlenme?

Cumhurbaşkanı adayı CHP lideri Kılıçdaroğlu. İyi Parti ittifaktan çekildi. İyi Parti’den gelmesi beklenen oyların önemli bir kısmı uçtu gitti. Eyvah! Kaybettik.

Kaybettiğini bulunca muhalif tabanın motivasyonu, morali ve ümidi arttı.

Kılıçdaroğlu’nun adaylığına itirazın şiddeti düştü.

Krizin çıkması sonra çözülmesi önemli bir hadiseydi.

Birisi tasarlasa ve Millet İttifakı’nı toparlamak için siyasi mühendislik yapsa bu kadar onarıcı, iyileştirici bir sonuç elde edemezdi.

Hayır, olan bitenin bir siyasi mühendislik olduğunu ima etmeye çalışmıyorum. Ağır bir krizdi ancak ittifaktaki unsurları krizi çözmekten başka bir seçenekleri olmadığına ikna edecek açıklanabilir, mantıklı sebepler, saikler vardı.

Şimdi Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı adayı.

Kazanma ihtimali de var, kaybetme ihtimali de.

Sağdaki, hayatında CHP’ye hiç oy vermemiş seçmen, Ak Parti’den bıktıysa bile şimdiden yorucu bir siyasi muhasebenin içine girmiştir.

Tamam, seçimde bütün kesimler, büyük küçük bütün partiler ‘anahtar.’

Bir sürü anahtar, kapıyı açıp içeri girmek için anahtarların tamamına ihtiyacın var.

İktidar için de geçerli bu, muhalefet için de.

O yüzden Cumhurbaşkanı Erdoğan yüzde 0,1’lik partileri Cumhur İttifakına dahil etmeye çalışıyor.

O yüzden MHP lideri Bahçeli Hüda Par’ı sorun etmiyor.

Bu anahtarlardan biri de görünmeyen anahtar, sağdaki, şu anda yorucu bir siyasi muhasebenin içine girdiğini düşündüğüm seçmenler.

Millet İttifakı içindeki krizin sebebi de İyi Parti lideri Akşener’in o seçmen hakkındaki endişeleriydi.

Kılıçdaroğlu o seçmene mesajlar verdi. Helalleşme dedi. Başörtüsü sorunu bir daha olmayacak dedi.

Ama atadan oğula intikal eden ‘sağ’ geleneğe mensup insanları CHP’li bir adaya oy vermeye ikna etmek çok zordur.

Bu zorluğa rağmen ikna olanlar tabii ki var

Kılıçdaroğlu görmemiş midir bu zorluğu?

Görmüştür. Sokağa bakınca hemen görülüyor çünkü.

Ama anketlerde kazanıyor görünseler bile diğer aday adaylarının da (İBB Başkanı İmamoğlu’nun, ABB Başkanı Yavaş’ın) Erdoğan karşısında kaybetme ihtimalleri vardı.

Kılıçdaroğlu için kazanmanın siyasi ödülü çok büyük, çok cezbedici.

Artık gündemden düştü ama mesela İmamoğlu veya Yavaş’ın kazanmasının getireceği ödülden çok daha fazla.

İmamoğlu kazansa Kılıçdaroğlu’na en fazla feragat, strateji, siyasi öngörü ödülü verilebilir.

Ancak kendisi kazandığında ödüllerin hepsini toplar.

Bu cazibe sebebiyle Kılıçdaroğlu kendi kaybetme riskini göze almış olabilir.

Şöyle ki…

Yıllardır her seçimde seni yenip duran Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hikâyenin sonuna doğru yeneceksin.

Yıllardır maruz kaldığın türlü istihfafı tamamen bertaraf edeceksin.

Kılıçdaroğlu açısından muhteşem bir final. Yazsan destanı bile yazılır.

Böyle bir ödül her faninin aklını çelebilir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçimi kazanmakla elde edeceği siyasi ödül de büyük.

Fakat Kılıçdaroğlu’nunki kadar çarpıcı, dramatik değil.

Yıllardır çok zorluk çekmeden yendiğin siyasi rakibini bir defa daha yenmiş olacaksın.

Zaferleri kaydettiğin çeteleye bir çentik daha atacaksın.

22 yıllık namağluplük serisini 27 yıla çıkaracaksın.

Egale edilmesi mümkün olmayan bir rekor kıracaksın.

Rekor zaten sendeydi. Geliştirmiş olacaksın.

Şampiyonluk unvanını muhafaza edeceksin.

Seçimi kazanmanın getireceği ödüllerle ilgili durum böyle.

İki taraf ödüle ulaşabilir.

Ama ikisi birden ulaşamaz.

Kazanamazlarsa?

Onun da cezası büyük. İki taraf için de.

Müsaadenizle ceza faslını bir sonraki yazıya bırakalım.

YORUMLAR (58)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
58 Yorum