Öderken sızlanmanın faydası yok
Seçimden önce kazanacak tarafı zor günlerin beklediğini anlatan bir yazı düşünüyordum. Başka yazılardan sıra gelmedi.
Hoş, kazanamayan tarafı da zor günler bekliyordu. Hala da bekliyor. Fakat kazanamayan tarafı bekleyen siyasi zorluk. Yeniden yapılanması gerekecek. Ya da yıkılıp yeniden yapılması.
Kazananı bekleyen ise iktisadi zorluk.
“Cumhurbaşkanı seçimi ikinci tura kaldı dur bakalım, belli olmaz ‘kazanamayan’ taraf son bir hamleyle ayağa kalkabilir” diye düşünenler vardır mutlaka.
Olmaz da değil. Birinci turda anket- çiler bile anlayamadı seçmenlerin içinden geçenleri. Yine herkes yanılabilir. Seçim bitmeden seçim bitmez.
Kaybeden tarafı henüz bilmediğimizi varsaysak bile kazanan tarafı bekleyen iktisadi zorluklar değişmez.
Nedir seçimden sonraki iktisadi zorluklar?
Piyasa bozuk. Gergin ve şaşkın. İktidar krizi seçime kadar dondurdu. Dövizi iğneyle uyuttu sanki. Piyasayı da ister para basarak deyin ister Katar’dan, BAE’den, Suudi Arabistan’dan, Rusya’dan temin edilen swaplarla... İyi kötü ayakta tuttu.
Rusya’yla da bir anlaşma yaparak doğalgaz borçlarını erteletti.
Bunlar idari başarı sayılır.
Niye böyle yaptı, diyemezsin. Yapabildi ve yaptı. Senin gibi o da seçimi kazanmak istiyordu. Kaybetmesi kendisi için kâbus olurdu. Buldu buluşturdu seçime kadar bizi idare etti.
Yapısal çözümlerle, ekonomiyi imar edici tedbirlerle değil, pansuman, ağrı kesici kabilinden müdahalelerle.
Vadesi gelecek mi o borçların?
Bir gün ödenecek mi?
Eğer hibe değilse elin oğlu alacağını ister.
Neyle ödenecek?
Nakit olarak mı, taviz, imtiyaz, satış gibi farklı ödeme yöntemleriyle mi?
Ya da birkaç yerde daha petrol, doğalgaz bulacağız.
Döviz seçimden sonra yeniden uyanırsa, zincirinden boşanırsa onu kim zapt edecek?
Dolar, Euro eğer zapt edilemezse, (iyimser tahminlere göre) 25 lira civarına çıkarsa (30 diyen bile var) bu defa enflasyonu kim zapt edecek?
İktisat diye bir ilim var. Doğru yöntemlere müracaat edilirse böyle ağır buhranların aşılması, az hasarla atlatılması mümkün.
Gerçi iktidar reçeteyi bulduğunu düşünüyor. Faiz sebep enflasyon sonuç.
İhracata, istihdama, cari fazlaya dayalı ekonomi.
İyi de ithalat daha hızlı artıyor, cari fazla yok, boşluğa mı dayanıyor bu ekonomi?
O reçete doğru olsaydı şimdiye kurtulmuştuk.
Muhalefetin iktisat ilminin gereklerine uyma ihtimali daha fazlaydı. Fakat meramlarını anlatamadılar. Ya da anlattılar, vatandaş dinlemedi.
Bir ümit, eğer iktidar reçetenin fayda etmediğini, hastalığın kötü seyrettiğini anlarsa gidip bir başka hekime muayene olur, doğru reçeteyi yaptırır.
Doğru reçete ne?
Doğru reçete acı reçete.
Teşhisi ne kadar geciktirirsen o kadar daha acı reçete.
Seçimin havasını bozmamak için iktidar da muhalefet de ‘acı reçete’ bahsine hiç girmedi.
Seçim kampanyasında bize oy verir- seniz, ücretleri baskılayacağız, piyasayı daraltacağız, vergileri arttıracağız der mi kimse?
Veya IMF’den düşük faizle borç alacağız, der mi?
Demediler.
Yazının başında kazanan tarafı zor günler bekliyor demiştim değil mi?
Kazanan taraf yükün altına girmemenin bir yolunu bulur.
Değiştiriyorum.
Vatandaşı bekliyor zor günler.
Acı reçete idarenin yanlışlarını, idarenin ettiği borçları vatandaşa ödetmek demek.
Ödeyeceğiz.
Bir bakıma, oylarımızla kefalet sene- dini imzalayacağız.
Boş kâğıdı imzalamak gibi bir şey bu.
Artık, senedi eline geçiren üstüne ne yazarsa...
Öderken sızlanmanın bir faydası olmayacak.