Nüfus kağıdının kalitesi
Seçimde gürültü çok oluyor. Aşırı suçlamalar, ihanet, terör ithamlarıyla ahalinin bir kısmını öteki kısmına karşı bilemeler, lüzumundan fazla vatan millet ajitasyonları, birbirine eklenen seçim vaatleri, yağmur gibi yağan seçim rüşvetleri…
Bir taraftan kirlilik. Memleketin üstüne cüruf gibi döküyorsun. Eski seçimlerde şimdikinden daha çok asılan parti bayraklarının kirliliğinden fazla bir şey bu. Bayrakları seçimin ertesi günü toplarsın, temizlenir. Hain dediğin insanlarla ertesi gün nasıl yüz yüze bakacaksın?
Ama yine de seçim.
Meydanlar dolup dolup boşalıyor.
Bazen bakıyorum, iktidar tarafının dedikleri doğruysa muhalif liderlerin mitinglerine hiç kimsenin gitmemesi lazım.
Ama gidiyor. İthamları hiç umursamıyorlar.
Aynı şey iktidar için de geçerli. Onların da meydanları doluyor.
Tamam, taşımalı mitingler. Ama adam mahallesinden kalkıp uzaktaki meydana nakledilme külfetine katlanıyor.
Demek insanlar seçime önem veriyor, bir anlam yüklüyor.
İyi bir şey bu.
Oy kullanıyorsun, iktidarı değiştiriyorsun, bugün birine yarın başkasına memleketi idare etme yetkisi veriyorsun.
Mesela millet olarak 28 Şubat sonrasında yaptık bunu.
Düşünsenize, bin yıl sürseydi, seçimle izale edemeseydik iyi mi olurdu?
Oyunu kullandın ama idareyi değiştiremedin.
Bu da çok kötü değil. Demek ki devam etmesi gerekiyormuş. Kısmetse bir dahaki sefere daha çok çalışırsın, insanları ikna edersin değiştirirsin.
Biz, halen seçim yoluyla başındaki iktidarı değiştirme imkanına sahip milletlerden biriyiz.
Seçim yapan demedim.
Yaparsın seçim, hep aynı parti yüzde 80’le, 90’la iktidara gelir, kıyamete kadar böyle sürer gider.
Hatta zamanla başıma gelene katlanmam gerekiyor, öyleyse unutalım, kapatalım bu kapıyı, böyle yaşayalım, kaderimiz böyleymiş dersin, teslim olursun.
Çünkü seçim göstermeliktir. Sadece mevcut rejime sureta meşruiyet sağlamak için yapılır. Türkiye’nin güneyindeki ve doğusundaki ülkelerin çoğunda durum böyledir.
O ülkelerden birinin vatandaşı olmak isteyen var mı?
Kamuoyu yoklamalarında hiç çıkmıyor.
Bu ülkelerden bazıları yoksuldur.
Yoksul olmalarının sebeplerinden biri muhtemelen vatandaşlara verilen seçme-seçilme yetkisinin göstermelik olmasıdır.
Bazıları da zengindir. Petrolleri, gazları vardır.
Bizden daha konforlu yaşarlar. Akdeniz sahillerinde, Maldivler’de, Bali’lerde, Alplerde sülale boyu tatiller, Avrupa’da, Amerika’da kaşaneler… Karada, havada, denizde Jeepler, otomobiller, yatlar, gemiler, tayyareler…
Bize tepeden bakabilirler.
Fakat sahip oldukları vatandaşlık standardı bakımından maalesef aşağıdadırlar.
Evet, her şeyleri var, bir şeyleri eksik.
Parayla da satın alamıyorlar.
Düşünsenize, Boğaz’da yalı alabiliyorlar, Miami’de villa alabiliyorlar.
Ama ‘bir çobanın oyu’ kadar oyları yok. Onu alamıyorlar.
Yani biz, en azından bu bakımdan o ülkelerin vatandaşlarına göre imtiyazlı sayılırız.
‘Milli menfaat’ dediğimiz şeye memleketin evlatlarının hakları, hukukları dahilse memleket evlatlarının kendilerini idare edecek kadroları seçme konusunda söz sahibi olmaları da bir milli menfaat sayılır.
Kaybedersen vatandaşlık kaliten, bir bakıma nüfus kağıdının kalitesi bir alt basamağa düşecek.
Düşmese iyi olur.
Çok mu önemli nüfus kağıdının kalitesi?
Bazıları önemsemez. Onlara diyeceğim yok.
Ama eğer önemliyse…
Bu vatandaşlık standardının muhafaza edilmesini, gelecek zamanlarda da kullanılabilir durumda olmasını gözetmek sandığa gitmek için anlamlı bir sebep oluşturabilir.
Yani, seçimin gürültüsü katlanmaya değer.