Manşet zor çıkar
Şubat ayından beri toplanıyor 6’lı Masa. ‘Siyasette 24 saat çok uzun bir zaman’sa, çok uzundan daha uzun bir zaman olmuş başlayalı.
Muhalefet açısından önemli bir aşama. Siyasette bir iktidar alternatifi oluşturmak için bir teşebbüste bulunmuş oldular. Birlikte çalışma iradesi gösterdiler. Şu ana kadar da birlikte çalışıyorlar.
Mutabık kaldıkları ilk konu “Güçlendirilmiş parlamenter sistem’ projesi.
Proje, bütün devlet meselelerinde hatta önemsiz işlerde bile tek kişinin yetkili olduğu ve bu yetkiyi kullanırken hiçbir mercie karşı sorumlu olmadığı, yetkisini hiçbir şeyin gölgelemediği pürüzsüz bir ‘kuvvetler birliği’ düzeni olarak tezahür eden cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin yanlışlığına dayanıyor.
Neden yanlış?
6’lı masadaki liderler tek adam rejimine geçtiğimiz günlerden itibaren ülkede her şeyin kötüye gittiğini düşünüyor.
Zaman zaman da anlatıyorlar, ekonominin, eğitimin, tarımın, demokrasinin, hukukun, özgürlüklerin her gün biraz daha geriye gittiğini…
Keza, ‘tek adam’ın ekonomi yönetiminde telafisi imkânsız hatalar yaptığını…
Bunları anlatmakta bir eksiklikleri, bir zaafları tabii ki yok, hemen hepsi tecrübeli, umur görmüş siyasetçiler.
Güçlendirilmiş parlamenter sistem bir bakıma ilk mesajları, ilk vaatleri.
Bazı muarızları ‘eskiye dönüş’ olarak yorumlamaya çalışsa da, ayrıntılara girilip “Seçimi kazanınca hemen referanduma mı gideceksiniz?” veya “Parlamentodaki aritmetik yeni sisteme geçmeyi mümkün kılarsa hükümeti kurma görevini AK Parti’nin genel başkanı Erdoğan’a mı vereceksiniz” gibi sorular sorulduğu zaman kafalar karışsa da bir bütün olarak mesaj toplumda anlaşıldı.
Şeffaflık, siyasi ahlak yasası, hukuk, adalet gibi ilkeler de muhtemelen anlaşılmıştır.
6’lı masa böyle nazari ve ahlaki konular etrafında sorunsuz yürüyor görünüyor.
Konular değişmedikçe sorunsuz temaslar, sorunsuz birliktelikler devam eder.
Varmayı düşündükleri yer burasıysa, masadaki beraberliğin sorunsuz yürümesi liderlere kâfi gelecekse iyi.
Ama başka siyasi maksatları varsa, iktidara gelmeyi düşünüyorlarsa -ki düşünüyorlar ve umuyorlar- başka adımlar atmaya ihtiyaçları var.
6 parti de ülkenin birçok meselesiyle ilgili farklı fikirlere sahip.
6 tane partinin her konuda 6 ayrı fikre sahip olması son derece sağlıklı. Bir fikirleri var ki parti kurmuşlar.
Ama şu anda teşrik-i mesai yapıyorsunuz, birlikte memleketin idaresine talip oluyorsunuz.
Bu 6 değişik fikri memleket idaresine nasıl tatbik etmeyi düşünüyorsunuz?
Dış politikada Türkiye’nin yeni sorunları var. Yeni imkanları da var. Bu sorunları nasıl çözmeyi planlıyorsunuz? Yeni imkanları nasıl değerlendireceksiniz?
Göçmen sorununu aranızda hiç müzakere ettiniz mi? Fikirleriniz kabili telif mi? Kendi bileşkenizi nasıl bulacaksınız?
Kürt sorununa hepiniz aynı mı bakıyorsunuz? Çözümü konusunda tartışma fırsatınız oldu mu?
Aranızda bir iş bölümü yaptınız mı? Yoksa kervan yolda mı düzülecek?
Vatandaş bu sorulara kendilerini ferahlatacak, iç açıcı cevaplar bekliyor olabilir.
6’lı masa toplantılarının toplumun acil ihtiyaçlarına nispetle ‘nazari’ kalması belki de o masada bu soruların ve bu sorunların tartışılmıyor olmasındandır.
Bu sorular tartışılınca masa dağılır mı?
Eğer bu sorular sorulunca masa dağılacaksa masa şimdiden dağınık demektir.
6’lı masadan cevabı beklenen bir diğer soru “Cumhurbaşkanı adayınız kim olacak” sorusu.
Liderler bu konuyu özel görüşmelerinde dahi görüşmediklerini söylüyorlar.
“Seçim takvimi açıklanınca” görüşecekler.
Şu ana kadar 6 toplantı yaptılar.
Aralarında bir ünsiyet oluşmuş olması lazım. Kimin aday olacağına dair hiç olmazsa ‘istikşafi’ görüşmeler yapabilecek kadar.
Yoksa, dün Ahmet Taşgetiren’in işaret ettiği gibi, manşet zor çıkar.