Kafanıza masaj yapmaz

"Akil baliğ olduğum günden beri, okumak, düşünmek, yazmak ve konuşmak hayatımın en belirgin yanları oldu. Gölgesinde doğduğum kültür ve toplum düzeni ise İslamcı olmaktan başka ve daha anlamlı bir seçenek bırakmamıştı benim için. Örgütlü mücadelenin önemine inanmakla birlikte hiçbir örgüt ve cemaatin öngördüğü hiyerarşi ve üyelerinden beklediği düşünme ve davranış kalıpları uymuyordu bana.”

Bir çoğumuzun hikayesine benziyor Mehmet Efe’nin anlattıkları. Fakat Efe bir çoğumuzdan daha coşkun, daha ısrarlı, kendi tabiriyle daha fanatik.

Taşkın bir dili var. Kullandığı kelimeler aynı kelimelerin lügatlerde yazılı anlamlarından daha çok anlam ifade ediyor. Kelimeler, cümleler birbirini tetikliyor.

“Sonuçta gençliğim mücadele geleneğimizin öncülerini, mücadeleye katkılarıyla öne çıkmış ağabeyleri okumak/dinlemek/izlemek, İslam’ı yeniden tarihin ve dünyanın merkezine yerleştirme mücadelesinin zincirine eklenmek amacıyla dergiler çıkarmakla geçti.”

“Sistem akrabalarımı Kürt diye dipçikler, köylerimizi yakarken öte yandan annemin başörtüsünü iç düşman ilan ettiğinde, yine aynı sistem ailemizin tek dehası ve bir bilim kadını olmak isteyen kız kardeşimi bir sembole indirgeyip başörtüsüyle okumasın diye okul kapılarında tartaklayıp ikna odalarında aşağılamaya başlayınca eylemler organize etmek veya eylemlere katılmak, doğal olarak devlet eliyle yargılamalar, yaftalar, çeşitli çap ve ebatlarda cop, tekme, dipçik ve hakarete muhatap olmak benim için kaçınılmaz olmuştu.”

“Sistemin nefret ettiği her sembol sevimliydi.”

Bu cümleleri ve daha fazlasını “Umuda İhtiyacı Olan Müslümanın Gezi Rehberi” başlığının altında sıralıyor Mehmet Efe.

“İşte bu gelgitlerin ortasında buldu beni Gezi olayları. İşte bu yüzden kendimi Gezi Parkı’nda bulduğumda şaşırmadım.”

Mehmet Efe’nin Gezi Parkı’nda bulunmasına ben de şaşırmadım.

O günlerde Gezi eylemlerinin Efe’nin bu kitapta anlattığı kadar masum olmadığını düşündüğümü hatırlıyorum.

Evet masum tarafını görüyordum. Fakat çığırından çıkan tarafını da görüyordum.

Bugün ne görüyorum?

Devlet olaylara daha müşfik yaklaşabilirdi. Gençler ölmeyebilirdi. Bu kadar yaralanmayabilirdik.

Mehmet Efe de görmüş çığırından çıkan tarafını.

“Rövanşçı provokatörler, psikolojik savaş taktikleri yürütenler, sosyal mühendisliğin putperest putları eylemin haklı taleplerinin ırzına geçti.”

“CNN, Reuters, BBC vd. Taksim’den canlı yayın yapıyor. Ekonomist gibi mevkutelerin temsil ettiği finans-kapital yeni kazıklar inşa ediyor görünüyor.”

“Annemi ikna etmeyi başarmış tek politikacıyı ve ülkemin siyasal geleceğini bu sırtlanların insafına terk etmeye hiç niyetim yok. O’nu ben eleştiririm, BBC’nin, CNN’in canı cehenneme!”

Efe’nin yazdıkları piyasada tedavülde olan ezberlerin, düşünce kalıplarının herhangi birine uymuyor.

Herkesi ayrı ayrı rahatsız edebilecek bir kitap.

Yani kafanıza masaj yapmaz. Bozabilir konforunuzu.

Mesela sistemin Kürtlere karşı tutumunu, Roboski’de 35 kişinin bombalarla öldürülmesini, cinayetleri, Kobani politikasını evet eleştiriyor.

Berkin Elvan’ın öldürülmesini kınadığı gibi Yasin Börü’nün öldürülmesini de kınıyor.

Keza PKK’nın katliamlarını…

“Biz Müslüman Kürt çocukları Ümmete dayatılan Türk ırkçılığının külleri üzerinde bir Kürt ırkçılığı inşa edilmesine, tarih sahnesine çıkışımızın Türk’e buğz ile kirlenmesine izin vermemeliyiz.”

“PKK/YDGH ve Kürt olmayı tek başına değer sanan öfkeli ve hınçlılar, size de bir notum var: Özgürlük, direniş, ‘şehit namırın’, halklar, kurtuluş derken sivilleri, çocukları savunmasızları öldürdünüz, savaşı mahallelere çektiniz, savunmasız insanları çapraz ateşlerle, bombardımanlarla baş başa bıraktınız…”

“Kendine Hizmet diyen Cemaat’in sorumsuz güç elde etmeye ayarlı teviller piramidi yapısına veya İsrail gibi konulardaki ihanetine neden karşı olduysam ‘Müslümanların başları dik olsun’ diye her umuda sarıldığı gibi Cemaat’e de sarılan masum insanlarımızın ‘paralelci’ cadı avıyla linç edilmelerine de ondan karşı oldum.”

Kitabın hoşuma giden taraflarından biri herkesin ezberini bozma potansiyeli.

Okurken Mehmet Efe’yle oturup dertleşmiş gibi hissettim.

Tabii ki gönülden katıldığım, az katıldığım ve katılmadığım görüşler, cümleler, paragraflar var kitapta.

Olsun. Bence hiç kimsenin hiç kimseyle yüzde yüz mutabık olması gerekmiyor.

Şimdilik bu kadarı yetsin.

Maksadım, “Zulüm Bizden”in bütün temalarını aktarmak değildi.

Tamamını görmek isteyen kitaba gitsin.

YORUMLAR (10)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
10 Yorum