İstikşaf, istikşaf nereye kadar?
'İstikşafi’ kelimesini siyaset dilimize sokan Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu’dur.
Kelime eskiden de vardı. Fakat Davutoğlu’nun başbakanlığı sırasında CHP’yle yapılan ve haftalarca süren koalisyon görüşmeleri için bizzat Davutoğlu ‘istikşafi’ sıfatını kullandıktan sonra daha sık duymaya ve kullanmaya başladık.
Lüzumlu bir şey, muhatabının veya muhataplarının duruşunu, olaylara bakışını, ne beklediğini, ne beklemediğini anlamak için hemen sonuç almayı hedeflemeyen temaslarda bulunmak.
Arapçadaki ‘keşefe’ fiili Türkçe’deki ‘keşif’in aynısı. Bulmak, keşfetmek.
‘İstikşaf’ halini alınca yani araya ‘sin’ harfi girince bulmayı istemek, bulmaya çabalamak anlamı kazanıyor.
6’lı masa toplantılarının da ‘istikşafi’ bir tarafı var.
Neyi ‘keşfetmeye’ çalışıyorlar?
Ülkeyi birlikte yönetip yönetemeyeceklerini.
Eğer yöneteceklerse nasıl yöneteceklerini.
Birbirleriyle hangi konularda nasıl uzlaşacaklarını.
6 siyasi parti liderinin bu konularda kanaat oluşturmalarına yetecek kadar toplantı yapıldı.
Sohbeti derinleştirmeleri lazım.
Bazı meseleleri konuşuyorlar, açıklamalar yapıyorlar. Seçim güvenliğine çok önem verdiklerini anlatıyorlar. Şeffaflığa, siyasi ahlaka vurgu yapıyorlar. ‘Tek adam rejimi’nin yanlış olduğunu anlatıyorlar.
Bunlar ihtilaf konusu değil zaten.
Yargıyı nasıl düzeltecekler? Ekonomiyi nasıl selamete çıkaracaklar? İktidara geldiklerinde bütün dünya para musluklarını açacak böylece işler düzelecek mi? Bu mu planları? Yoksa daha temel, ekonomiyi reel alana çekecek projeleri mi var? Eğer varsa, nedir o proje?
Kürt sorununa, terörle mücadeleye, göçmen sorununa, Suriye’yle ilişkilere nasıl bakıyorlar? İktidara geldiklerinde bu konularda hangi adımları atmayı düşünüyorlar?
Göçmenleri nasıl geri gönderecekler? Esat’ın insafına bırakarak mı? Gidin ne haliniz varsa görün, bize ne Esat’ın size yapacaklarından.
Böyle mi? Ya da başka türlü. Onların can ve mal emniyetlerini gözeten bir yöntem mi biliyorlar? Nasıl bir yöntem o yöntem?
Bu 6’lı uzlaşma nasıl bir iş bölümü yapacak? Ekonomiyi kim, uluslararası ilişkileri kim, asayişi kim, eğitimi kim, sosyal politikaları kim yönetecek?
Bunları belirleyip halka anlatmaları gerekir mi gerekmez mi?
Yoksa lüzum görmüyorlar mı bu ayrıntılara girmeye?
Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçince bütün sorunlar kendiliğinden çözülü mü verecek?
Herhalde öyle demiyorlardır…
Bunları görüşmenin ihtilaf çıkaracağını, 6’lı masanın usuletle ve suhuletle devamlılığını sağlamak için ertelemeleri gerektiğini mi düşünüyorlar?
Zannetmem. İhtilafların görüşülmeden halledilemeyeceğini, görüşülmeleri geciktikçe müzminleşeceğini, çözümünün daha müşkül hale geleceğini bilebilecek tecrübeye sahip olmalılar.
6’lı masadaki liderlerin keşfetmeyi hedefledikleri bir başka şey cumhurbaşkanı adayının kim olacağı.
Konuyu hiç açmıyorlar.
Bir bildikleri mi var? Üzerinde ittifak ettikleri fakat adını açıklamadıkları bir aday?
Yok.
Acaba her bir lider en uygun adayın kendisi olacağını mı düşünüyor?
Bunu çok görmemek lazım. Bilhassa devlet tecrübesi olan liderler için.
Ya siyasi gerçeklik?
Millet bu siyasetçilerden hangisine daha çok oy verir? Hangisine daha az oy verir?
Aday CHP’li olursa diğer liderler o CHP’li adayla el ele seçim kampanyası yapacak mı mesela?
Ya da diğer partilerden birinin lideri aday olursa CHP’lilerin heyecanında bir eksilme, bir artma olur mu?
Cumhurbaşkanı adayı 6’lı masanın dışından mı olmalı, içinden mi?
Herkes, kendi adına, ‘fark etmez’ mi diyor?
Ekonomi nasıl olsa bozuk ve daha da kötüleşecek. Kimi koysak seçilir.
Kimi koysak seçilecekse en iyisi ben olayım.
Ekonomik krizin siyasi sahada muhalefetten daha etkili ve daha aktif bir faktör olduğu doğrudur.
Ama ‘kimi koysak seçilir’ diyen 2023’te büyük sukut-i hayale uğrayabilir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bir seçim ustasıdır.
Özetle… Muhalefetin iktidara gelmek gibi bir düşüncesi varsa görüşmelerin ‘istikşafi’ kısmını bitirmesi lazım.
İktidara gelmeyi planlamıyorlarsa böyle iyi.