‘Epistemolojik kopuş’a biraz daha çalışalım
Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati kendisi gibi bir adam. Pozitif. Coşkulu. Seviniyor, sevindiği karşıdan bakınca belli oluyor. Üzüldüğünü belli ediyor mu? Bilmiyoruz, henüz üzüldüğüne rastlamadık. Rastlamamayı temenni ederiz.
Dili Türkiye ortalamasıyla aynı. Ne söylediğini anlarsın. Sözlerinin arkasında ne olduğunu da anlarsın.
Sözlerinin arkasında ne olmadığını da anlarsın.
“Enflasyon Nisan’da yüzde 50’nin altında zirveyi görecek” dediğinde yadırgamazsın.
İktisadi alanda iktisap edilmiş bir birikimden dolayı mı söyledi?
Pek öyle görünmüyor. Sanki hislerinden dolayı söyledi.
Hisler her durumda bir bilgiye dayanmaz.
Nisan ayında enflasyonun yüzde 69,97 olarak açıklanınca tahminim tutmadı diye canı sıkılmış mıdır Nebati’nin?
Zannetmiyorum.
“Yüzde 50’nin altında zirveyi görecek” demesi iyimser olmasının bir gereğiydi. Piyasaya iyimserlik yaymıştı. İyimserlik yaydığı için mutluydu.
Dediği çıkmayınca mutsuz olması gerekmez.
Ayrıca hiç kimse Bakan Nebati yüzde 50 dedi diye ekonomik davranışını değiştirmedi. Kimse şaşırmadı, kimse sukutu hayale uğramadı.
“Mart Şubattan çok daha iyi olacak. Nisan çok çok daha iyi olacak” deseydi de fazla bir şey değişmezdi.
Fakat cuma günü bir arkadaşımız “Nebati Bey ‘epistemoloji’ kelimesini kullandı” deyince bir çağın kapanıp yeni bir çağın açılmasına benzer bir hisse kapıldım.
Nasıl kullandı?
Demiş ki…
“Neo klasik ekonomi düşüncesinden epistemolojik bir kopuşu temsil eden heteredoks yaklaşım günümüzde giderek ön plana çıkan davranışsal ekonomi ve nöro ekonomi ile daha fazla önem kazanmaktadır. Amerika, İngiltere, İtalya ve Almanya başta olmak üzere heteredoks literatürü olduğunu biliyoruz. Kitaplar yazılıyor.”
Sanki Nurettin Nebati konuşmuyor da tartışma programlarında yeni ekonomi modelini savunan akademisyenlerden biri savunmasına girizgâh yapıyor.
Nebati, böyle bir dil kullanarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da zaman zaman “Yeni ekonomik model” dediği ve “Yatırıma, istihdama, üretime, ihracata ve cari fazlaya” dayandığını söylediği uygulamaların ilmi bir temeli olduğu hissini mi uyandırmak istiyor?
Belki de.
Ama neden insanlarımızda yeni modelin ilmi bir temeli olduğu kanaati oluşmuyor?
Yatırım ve üretim güzel kelimeler.
Yeni keşfedilmedi, eskiden de güzeldi bu kelimeler.
Eskiden de yatırım ve üretim yapılıyordu.
Belki verimli yapmıyorduk, yatırım kapasitemizi doğru yönetmiyorduk.
Paranın bol zamanında bütün yatırımı betona yaptık şimdi dikkat edeceğiz daha verimli alanlara yatırım yapacağız deseler bir yeniliğin arefesinde olduğumuz düşünülebilirdi.
Fakat bugün de en büyük yatırım kalemimiz inşaat.
Konut projemiz istihdama katkı sağlayabilir. Eğer bunu kastediyorlarsa doğru söylüyorlar.
Ama bu da yenilik değil, eski yatırım geleneğimizin devamı sayılır.
İhracat ve cari fazla da çok isabetli tercihler.
Gerçekten, daha çok ihracat yapalım ve cari fazla verelim. Kim istemez.
İhracatımız artıyor.
TÜİK şöyle yazmış.
“Genel ticaret sistemine göre ihracat 2022 yılı Ocak-Haziran döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre %20,0 artarak 125 milyar 866 milyon dolar, ithalat %40,6 artarak 177 milyar 267 milyon dolar olarak gerçekleşti.”
Demek ithalatımız ihracatımızdan iki kat hızlı artmış.
Bu, ekonomimizin ithalata ihracattan daha fazla odaklandığını gösteriyor.
Cari fazla?
Henüz yok.
İnşallah en kısa zamanda olur.
Fakat, yöneticilerimizin beyanını esas alırsak şu an için ekonomimiz mevcut olmayan bir şeye dayanıyor.
Demek ki epistemolojik kopuşa biraz daha çalışmamız lazım.