Ekonomi bilmeyenlere kaldı
Ak Parti’nin iktidarı süresince memlekete önemli hizmetler yaptığı doğrudur. Yollar, köprüler, tüneller, hastaneler, sağlık reformu, savunma sanayiindeki atılımlar…
Hukuk?
Başlangıçta iyi adımlar atıldı. Benim en çok önemsediğim işkencenin kaldırılması. Sonra, bilhassa son yıllarda adımlar yavaşladı. Bazı konularda bir adım, iki adım geri gidildi.
Mevzuata az yansımış olabilir bu geri adımlar. Ama uygulamalara yansıdı. Yargı politik yönü olan davalarda kendisini iktidara uyarladı.
Eğitim çok kurcalandı ama ülkenin ihtiyaçlarına uygun bir yönteme ve bir kaliteye ulaşılamadı.
Üniversite sayısı çok artı. Bütün seviyelerde nüfus artışına paralel olarak öğrenci sayısı da arttı.
Fakat süte su katar gibi. Eğitim sulandırıldı. Nicelik, niteliğe galip geldi.
Kültürdeki zafiyet zaten itiraf ediliyor. Tuhaf bir şekilde idare güçlendikçe kültür geriliyor.
Belki devlet büyüklerimiz içten içe Diriliş Ertuğrul’larla, Abdülhamit dizileriyle kültür alanında gözettikleri maksadın hasıl olduğu kanaatine varmış olabilir. Fakat oralarda servis edilen kültürden ziyade hamaset.
Demokrasi?
Türkiye’nin cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçmesi demokrasi açısından bir ileri adım gibi gösterilebilir mi?
Göstermeye çalışanlar var. Ama onlar bile inanmıyor ki yarım ağızla söylüyorlar.
Dilimizde ‘kendine Müslüman’ diye bir tabir var ya… Bu da ‘kendine demokrasi.’
Ekonomi?
Başlangıçta ekonomide doğru adımlar atıldı.
Milli gelir artıyordu. Enflasyon yoka yakındı. Türk lirası değerliydi.
Ama eksikti.
Savunma sanayii dışında teknoloji alanlarında verimli, katma değeri yüksek yatırımlar yapılmadı.
İktidar, zaman geçtikçe ustalaşacağına acemileşti.
Hele cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçtikten sonra.
Aklı başında, ekonomiden, piyasadan anlayan, hangi finansal ya da iktisadi adımın hangi sonuçları doğuracağından haberi olan işin ehli idareciler tasfiye edildi.
Tek örnek eski ekonomi bakanı Lütfi Elvan değil. Eski Merkez Bankası başkanı Naci Ağbal da değil.
Doğru, bu iki idareci görevden alınınca dövizin zıplayacağını iktisadın ‘i’sinden haberi olmayanlar bile söylüyordu.
Fakat Cumhurbaşkanı Erdoğan inanmadı. Görevden aldı idarecileri.
Döviz zıpladı.
Enflasyon yüzde 40 mı 50 mi 100 mü 125 mi kimse bilemez oldu.
Cari fazlaya dayalı ekonomi modeliyle cari açık rekorları kırdık.
İhracata dayalı ekonomi modeliyle ithalat rekorları kırdık.
Kim yapıyordu bunları? Dış güçler mi?
Hayır. Kendimiz.
Tasfiye edilenlerin bir kısmı yurtdışına çıktı, işine gücüne baktı. Mehmet Şimşek en güncel örneği.
Bugünlerde idarecilerimiz vaktiyle randevu vermedikleri Şimşek’in arada bir Ankara’da görünmesinden bile mutlu oluyor.
Deva Partisi lideri Ali Babacan’ın tasfiyesi tabii ki daha çarpıcı bir örnek.
Bilenleri gönderiyorsun.
Bilmeyenleri tayin ediyorsun.
Ne kadar doğru bir idare şekli!
Euro ve dolar ekonomimizin kapısını kırmak için zorluyor. Şimdiden MB fiyatıyla Kapalıçarşı fiyatı arasında makas oluşmaya başladı. Ve biz haftaya seçime gidiyoruz.
Ehil olanların dışarıda olduğu bir ekonomi yönetimimiz var.
Bilenler muhalefette.
CHP’de, Gelecek’te, Deva’da, İyi Parti’de tecrübeli, ehil ekonomi kadroları var.
Muhalefetin seçimdeki şansı biraz da o kadrolardan kaynaklanıyor.
O kadrolarla doğru sonuçlara varmak muhakkak bir koordinasyon işi. Koordine edemezlerse hem kendileri yorulur hem vatandaşlar olarak biz.
Ak Parti bu yanlışları yapmayabilir miydi?
Yapmayabilirdi.
Yapmasaydı ekonomimiz, eğitimimiz, hukukumuz daha iyi bir durumda olur muydu?
Olurdu.
Yapmasaydı millet oy verir miydi?
Verirdi. Hatta MHP’nin, DSP’nin, Hüda Par’ın ve diğerlerinin desteğine bile ihtiyaç olmazdı.
Ama yaptı ve yaptığından dolayı memnun ve mutlu.
Yine de karneyi vatandaş verecek.
Şöyle bir temennide bulunabilirim.
İktidar değişirse yeni gelenler lütfen doğru yapsın.
Değişmezse lütfen iktidardakiler bundan sonra doğru yapsın!