Devlet hangi aileyi koruyor?
Devlet, aile konusunda hassastır. Gözü gibi korur aileyi. Üzerine titrer.
Ah! Çok müşfikmiş devletimiz.
Nasıl titrer? Nasıl gözü gibi korur?
Yedikleri önlerinde yemedikleri arkalarında aileler vardır. Becerikli, mahir, iş bilir.
Her ferdi ayrı ayrı kıymetli.
Bizi yönetenler Lgbt kanununu onları korumak için mi çıkarmak istiyor.
Hayır, yanlış anladın. Lgbt kanunu çıksa bile onlar muaftır. Onları, başka türlü korursun.
Nasıl?
Vererek.
Kayırarak.
Mesela ihalelerde, mesela atamalarda.
Gerekirse iki maaş, üç maaş. Gerekirse birer koltuklarına ikişer üçer karpuz.
Sığmaz demeyin, sığar. Koltuklarının istiabı namütenahidir. Utanmaları arlanmaları da yoktur.
Arazi verin, ruhsat verin, imar verin, emsal verin, rant verin, imtiyaz verin.
Bazen sadece onların istifade edecekleri kanunlar çıkarın. Nasıl olsa kitapta yeri var. “Yakınlarınıza verin.”
Mesela gümrüğe yığdıkları malı kolayca piyasaya sokabilsinler diye kısa süreli vergi muafiyeti getirin.
Malları piyasaya girince muafiyeti kaldırın. Böylece onlarla kimse rekabet edemesin.
Ya da onlardan birini rektör yapmak istiyorsanız birkaç günlüğüne 3 yıl profesör olarak görev yapma şartını kaldırın. Elemanı rektör yapın, ertesi gün 3 sene rektörlük şartını geri getirin.
Bozmadık hukuku, sadece arkadaşımız içeri girsin diye kapıyı hafifçe araladık.
Yüz yok ki herifte, o da giriyor aralıktan.
Vergi borçlarını silin. Yorulmasın aileniz. Yazık, silmesen bir milyar verecek, üzülür çocuk.
O da evine ekmek götürecek.
Kaç ekmek götürecek?
Bir milyar lirayla kaç ekmek alınır?
Onların dünyası ayrı bir dünyadır. Yoksulların dünyasına kapısı yok.
Babalarının akşama eve getireceği ekmeği bekleyen ailelerle yolları hiçbir yerde kesişmez.
Onların mahallesine uğramazlar, kapılarının önlerinden geçmezler.
Şehirler öyle kurulur, zengin yoksulun kapısından geçmesin.
Geçim sıkıntısından bahsedenlerin gözlerine şaşkın şaşkın bakmaları ondandır. Hani? Nerede? Kim çekiyor geçim sıkıntısı? Caddeler lüks araba dolu, lokantalar, kafeler, iğne atsan yere düşmüyor.
Korunan aileler işte bu işleri tıkırında ailelerdir.
Devletimiz böyle aileleri seviyor.
Korumak için şekilden şekile giriyor.
***
Bir boyutu daha var aileyi korumanın. Henüz kimsenin gündemine düştüğüne şahit olmadım.
Aileyi korumak için önce bir ailenin kurulması lazım.
İki genç, şu pahalılıkta yuva kuracak.
Buzdolabı, çamaşır, bulaşık makinaları, televizyon, fırın, yatak odası, oturma odası, halı, perde, her birine ortalama 20 bin lira yaz.
Damat adayımız dükkânın kapısından giriyor.
Feleği şaşar çocuğun, ağzı burnu uçuklar!
Yeni evlenecek gençlere 150 bin lira kredi çıkacak. Mehmet Şimşek müsaade ederse.
Yetmez ama hiç yoktan iyidir.
Vadesi gelince krediyi kim ödeyecek?
En küçük evin kirası 10-15 bin lira, onu kim ödeyecek?
Zıvanadan çıkmış elektrik, doğalgaz, su, telefon faturaları…
Asgari ücret bir kişinin yemesine içmesine yetmiyor, açlık sınırının altında.
Faturayı ödedin, para bitti. Ne yiyip ne içecek bu çocuklar?
Zıkkımın kökünü!
Aile sorumluluk ister. Yuvalarında, birbirlerine sahip çıkacaklar. Yokluğu, varlığı, acıyı, tatlıyı paylaşacaklar.
Kurmazsan aileyi sorumlu olmazsın. Rahatsın.
Kurulmayınca aile, korumaya da lüzum yok. Devlet de rahat.
Aileyi kurulamaz hale getirdiğinizin farkında mısınız?
Türkiye Yüzyılında cinselliğe erişim konusunda hiçbir mâni yok, herkes istediği zaman birbirine erişiyor.
O zaman siz neyi teşvik etmiş, neyi korumuş oluyorsunuz?