Daha kötü bir anayasa
Bugünlerde herkesin bil ittifak ve kolaylıkla “darbe anayasası” dediği 12 Eylül Anayayası’nı biz sevmezdik.
Çünkü darbeyi, 12 Eylül rejimini sevmezdik.
Ben referanduma bile katılmadım.
Katılıp pekâlâ ‘ret’ oyu verebilirdim. Fakat cunta “Oylamaya katılmayanlar hakkında kanuni işlem yapılacağını” ilan edince “Bakalım nasıl yapacaklar kanuni işlem” diyerek sandığa gitmedim.
Kendi tavrımı daha köklü bir “Ret” eylemi olarak yorumluyordum.
Sadece yaptıkları anayasayı reddetmekten fazla bir şeydi bu. Kendimce cuntayı ve cuntanın önümüze koyduğu süreci de reddediyordum.
Cuntanın lideri Kenan Evren sürekli yeni anayasayı savunan mitingler yapıyordu.
Orhan Aldıkaçtı’nın başında bulunduğu komisyon tarafından hazırlanan Anayasa Cumhurbaşkanı’na aşırı yetkiler veriyordu.
Evren bu yetkileri, mesela veto yetkisini, yüksek yargıya üye atama yetkilerini mitinglerde anlatıp anlatıp “Yapmasın mı?” “Veto etmesin mi?” “Atamasın mı?” diye halka soruyordu.
Referandumda anayasa yüzde 91,3 oyla kabul edildi.
Baskı altında kabul edildi diyebiliriz. Çünkü baskı vardı.
Anayasanın aleyhinde fikir beyan etmek yasaktı mesela.
Referandumdaki oy seçenekleri için evet-hayır yerine kabul ve ret tabirleri kullanılıyordu. Böylece muhaliflerin “hayırda hayır vardır” diyerek ‘hayır’ propagandası yapmasına mâni olunmak isteniyordu.
Kabul oyu beyaz, ret oyu maviydi. Oy zarfları inceydi ve mavi oylar zarfın dışından sırıtıyordu. Bu da ret oyu verme ihtimali olan köylü, kasabalı sade vatandaş için caydırıcı bir şeydi.
Gerçi bana kalırsa, baskı olmasa bile 1982 anayasası kabul edilirdi. Ama yüzde 90 küsurla değil, yüzde 60-70 civarında bir oyla.
Tabii bu bizim için can sıkıcı bir şeydi.
Nasıl can sıkıcı olduğu anlaşılsın diye şu hatıramı anlatayım.
Anayasanın kabulünden birkaç ay sonra Erzurum’a gitmiştim.
Şair arkadaşım Mustafa Çelik son sınavlarına girdi, okulu bitirdi. Birlikte aynı otobüsle döneceğiz.
Otogara gelirken ben yolda yeriz diye iki kilo mandalina aldım.
Otogarda baktık, Beşir (Atalay) hoca bizi uğurlamaya gelmiş. O da iki kilo mandalina almış.
Yola çıkarken 4 kilo mandalinamız oldu.
Bindik, geliyoruz.
Bir ara Mustafa’ya “Bu mandalinanın hepsini yiyemeyiz. İki kilosunu yolculara dağıtayım” dedim.
Mustafa duraksadı. Sonra “Dağıtma” dedi. Ardından ekledi “Sorsan baksan hepsi anayasaya evet oyu vermiştir!”
Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Orhan Aldıkaçtı “Bu anayasa torunlarımız için yapıldı” diyordu.
Haklı çıktı. 40 yıl geçti. 1982 yılında yetişkin olanların torunları ihtiyarlamaya başladı, hala aynı anayasa geçerli.
Bugünlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘sivil’ ve ‘özgürlükçü’ bir anayasa için uzlaşma zemini arayacaklarını ilan ediyor.
Anayasanın sivil ve özgürlükçü olması için siviller tarafından hazırlanması yeterli mi?
Hiç zannetmiyorum.
Askerlerin demokratik bir anayasa yapma ihtimalleri vardır.
Sivillerin de faşist bir anayasa yapma ihtimalleri vardır.
İyi olurdu, toplumun bütün kesimlerinin, sağcısının solcusunun, Sünnisinin-Alevisinin, Müsliminin-gayrımüsliminin, hakkını hukukunu gözeten, özgürlüklerini teminat altına alan bir anayasanın yazılması, yürürlüğe girmesi.
Ama bugünkü beğenmediğimiz anayasanın teminat altına aldığı hak ve özgürlükler konusunda bile idare ayak sürüyor.
Yerel mahkeme idarenin hoşlanmadığı AYM kararlarına bile direniyor.
Veya idare bizzat kendisi kararıyla iç hukukun üstüne çıkardığı AİHM kararlarını uygulamamak için yargı süreçlerini şekilden şekile sokuyor.
Böyle bir zihniyet 12 Eylül Anayasasından daha özgürlükçü bir anayasa yapılmasına ön ayak olabilir mi?
İktidarın hak, özgürlük taleplerini terslediği, insanların bilhassa da siyasilerin ve onların beslediği trol şirketlerinin birbirini “Hain,” “Terörist,” “Dış güçlerin maşası” gibi sıfatlarla itham ettiği, toplumun toplumu yönetenler tarafından büyük bir iştiyakla kutuplaştırıldığı, milleti ortasına yakın bir yerden ikiye bölmenin devlet politikası olarak tatbik edildiği bir zeminde iktidar ‘sivil’ ve ‘özgürlükçü’ bir anayasa yapar mı?
Aslında istese yapabilir.
İster mi?
Hiç isteyecek gibi durmuyorlar.
İsteler isteseler kendileri için biraz daha yetki, biraz daha imtiyaz isterlermiş gibi görünüyorlar.
Verdikleri görüntüye bakınca yapsalar yapsalar 12 Eylül anayasasının bir benzerini ya da biraz daha kötüsünü yaparlar diye düşünüyorsunuz.
Almak isteyecekleri yetki ve imtiyazlar verecekleri hak ve özgürlüklerden daha fazla merak uyandırıyor.
Bu, kendi imal ettikleri bir görüntü.
İnandırıcı olmak için önce görüntüyü düzeltmeleri gerekiyor.