Çocukken Antep’te, Kolejtepe Mahallesi’nde bizim sokağımızdan geçen dondurmacının çaldığı plaktan dinlerdik.

Birkaç komik plağı vardı dondurmacının.

Birisi Şen bahriyeliler.

“Yedum pilavi içtum hoşafi karnum oldu kumbet gibi!”

Birisi “Ben ölürsem Antep bekmeziyle yusunlar/Pişmaniye helvasından kefen bezi diksinler/Bulgur pilavıyla torpağımı açsınlar…” Diye söyleyen biri. Ara nağmeleri “Yekte anam yekte.”

Ali Avaz olabilir mi?

Öteki plakta da (Belki de arka yüzünde) politik vaatler vardı. Politikacı güya Malatya’da konuşuyor.

“Hastahane postahane yaptıracaaam.”

Ahali cevap veriyor:
“Tamam loooo!”

(Dondurmacı mahalleden gidene kadar dinlerdik. Zihinlerimiz de tazecik. Çoğu aklımda kalmış.)

Çiller’in “İki anahtar”ı şık bir vaatti. Demirel’in “Ne verirseler iki katı”sı da öyle.

Ama bir yalan ne kadar şık olabilir?

‘İki anahtar’ da ‘ne verirseler iki katı’ da gerçekleşmedi.

Aslında gerçekleşmedi sayılmaz. Bazıları için gerçekleşti.

Üç anahtar, beş anahtar, site anahtarı, filo anahtarı götürenler oldu.

Bugünlerde de politikacılar vaatleri üst üste yığıyor.

Ahali plaktaki gibi. Şiveleri farklı farklı ama her biri kendi lisanınca bağırıyor.

“Tamam looo!”

Muhalefet bazı konularda iktidarı arkadan itiyor.

Asgari ücretin 9 bin lira olması lazım. Ben gelince yapacağım.

Tamam, ben şimdi yapayım. 8 bin 500.

EYT olması lazım.

Tamam ulan, yapıyorum. Al sana EYT.

Enflasyonu düşüreceğim. Fiyatları ucuzlatacağım. Lira lirayı güçlendireceğim.

Muhalefet söyler. Çünkü o doğurmadı enflasyonu.

İktidara gelse düşürebilir mi? Bir deneyecek. Çalışacak.

İktidar için sıkıntılı bir durum.

Sen yaptın enflasyonu. Niye yaptın?

Dövizi patlattın, liranın anasını ağlattın. Şimdi düzelteceğim diyorsun.

İyi ama sağlam şeyi niye bozdun?

Hiç düşündün mü nasıl bozdun?

Damat bey mi bozdu? Döviz fiyatlarını sabit tutmak için piyasaya döviz satarken.

Ya da “Faiz sebep, enflasyon sonuç” formülü.

EmC2 mübarek!

Aynştayn bizi kıskanıyor.

Dış güçler? Yan güçler? Üst güçler?

O güçler yeni mi çıktı? Dünya kuruldu kurulalı var o güçler?

Yoksa seni yok diye mi kandırdılar?

Naci Ağbal’ı, Lütfü Elvan’ı dış güçler işten çıkardı zahir! Kavcıoğlunu da dış güçler getirdi.

Nurettin Nebati’yi kesin iç güçler getirdi!

Enflasyonda Avrupa, Amerika 40 yılın rekorunu kırdı.

Biz de kırdık. Bizim rekor yüzde 80 küsur, onların rekoru yüzde 8-10. Kıskanmakta haklılar.

“Biz aileyi koruyoruz, onlar korumuyor.”

Abi nasıl koruyorsun?

Kanun maddesi var. Aile erkek ve kadından oluşur. Anayasa maddesi yapacaktık ama araya deprem girdi.

Oğlum zaten aile erkek ve kadından oluşur. Da… Nasıl oluşur?

Bak, ev tutacaksın. Eve kirası ödeyeceksin.

Ev kiraları manyak gibi fırladı. İki binden on bine üç binden on beş bine yirmi bine.

Elli binlik, yüz binlik kiralar var. Herhalde o kiraları pudra şekeri taifesinden başka kimse ödeyemez.

Ya da üç beş maaş alan boncuklulardan.

Yirmi küsur yaşında bir oğul yirmi küsur yaşında bir kız. Veya 30 küsur yaşında.

Aile olacaklar. Nasıl ev tutacaklar? Nasıl kira ödeyecekler?

Bir asgari ücret kiraya yetmiyor. Diyelim iki asgari ücretleri var. İkinci asgari ücretin yarısı da doğalgaz, elektrik, su, internet faturalarına.

Nasıl geçinecekler?

Aileyi sevmek, aileyi savunmak lügat parçalamakla olmaz. Kanunla da olmaz. Vaazla da…

Sen gençleri aile kurmaktan, aile olmaktan caydırıyorsun.

Bu şartlarda anca pudra şekerciler aile kurabilir. Onlar da aile sevmezler.

Hayat şartlarını ıslah et. Hiç olmazsa 5 sene önceki seviyeye getir, çocuklar aile olsunlar.

Ya da bozmasaydın.

Orayı burayı mıncıklamasaydın.

Aile kendisini korurdu.

Şimdi kurulmuş aileler bile tehlikede.