‘Ahali’ seçimi ortada tuttu
Soranlara ‘seçim ortada’ diyorum. Seçim kendiliğinden ortada. Cumhur İttifakı’nın da Millet İttifakı’nın da yüzde 40 civarında oyu var.
Fakat sanki birileri seçimi ‘ortada’ tutmak için küçük küçük oyunlar oynuyor.
Birileri? İyi saatte olsunlar mı? Yani derin işler?
Hayır.
Birileri dediğim ahali. Vatandaşlar.
Mesela İyi Parti lideri Meral Akşener masadan kalktığı gün seçimin ibresi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a dönmüştü.
‘Ahali’ seçimi ‘orta’ya getirmek için kıpırdandı. İyi Parti’liler ya da bir kısım İyi Partililer masadan kalkmanın iyi bir fikir olmadığını partiye hissettirdiler.
Meral Hanım ittifaka döndü ve seçim ortaya geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan seçimin ibresini kendi tarafına çevirmek için hamleler yapıyordu.
Yeniden Refah Partisi lideri Fatih Erbakan’la müzakere ettiler. Neredeyse anlaşacaklar.
Fatih Erbakan finalde ‘Millî Görüş’ün tarihini özetleyen bir konuşma yaptı.
Babası merhum Erbakan’ın bağımsız adaylığından ağır sanayi hamlelerine, Kıbrıs harekâtından devletin gereksiz faiz ödemelerine mâni olmak için geliştirdiği havuz sistemine kadar… (Özetle, devletin bankalardan yüksek faizle borç almasını kısmen önleyen, devletin fazla veren tarafının açık veren tarafını takviye etmesini öngören bir sistemdi bu.)
Konuşmayı, seçime müstakil olarak gireceklerini ve kendisinin de cumhurbaşkanı adayı olduğunu ilan ederek tamamladı.
Neden?
‘Yukarı’dan talimat mı geldi?
Yukarı diye bir yer mi var?
Herkesin kendi ‘yukarı’sı vardır.
Ama sokaktaysanız, açıktaysanız, ‘yukarı’sı gökyüzüdür.
Bence yine ‘ahali’ devreye girdi.
Bunlar, Ak Parti’de ağır bir dejenerasyon olduğunu düşünen ve Yeniden Refah’a oy vermeyi güvenli bulan ‘ahali’ydi.
Fatih Erbakan “2. Turda Erdoğan’ın destekleriz” dediğinde itiraz edenler de onlardı. Cumhur İttifakı’nı desteklemeye karşı olduklarını hissettirdiler ve Erbakan’ı olgunlaşmış, tavına gelmiş olan mutabakattan vazgeçirmeyi başardılar.
Fatih Bey Cumhur İttifakı’na girerse milletvekili olabilirdi. Belki küçük bir grubu da olurdu.
Ama Ak Parti’nin içinde kaybolma, kaynayıp gitme ihtimali de vardı.
Sonraki dönemlerde var olabilmek için doğru bir tercihte bulunduğu düşünülebilir.
Bana Memleket Partisi lideri Muharrem İnce’nin yükselişi de seçimi ‘ortada’ tutmaya yarayan bir faktör gibi geliyor.
Kılıçdaroğlu’na oy vermekte isteksiz olan solcular ilk turda İnce’ye oy verebilir.
Bu da ibrenin Kılıçdaroğlu’na dönmesine mâni olan bir tür ‘ahali’ operasyonu.
Sanki ‘ahali’ seçimi ‘ortada’ tutmak için içten içe bir mücadele veriyor.
Son güne kadar kimseye rahat yok.
EPİSTEMOLOJİK KOPUŞ VE İSTİSKAL
Mehmet Şimşek başarılı bir ekonomist. Siyasette de başarılı oldu. Birkaç dönem Türkiye’nin ekonomi yönetiminde önemli roller aldı.
Sonra siyaseti bıraktı.
Siyaseti bırakmasında hükümetin ekonomide (bakan Nurettin Nebati’nin tarihe geçen deyimiyle) ‘epistemolojik kopuş’ dönemine girmesinin etkisi vardı.
Şimşek’in o dönemde istiskale maruz kaldığı da malumdur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sonraki tercihleri Berat Albayrak ve Nurettin Nebati’ydi.
Şimşek şu anda ekonomi alanındaki uluslararası kariyerini başarıyla sürdürüyor.
Önceki akşam Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşmesi Ak Parti çevrelerini heyecanlandırdı.
Bu heyecan üretim, istihdam, ihracat, cari fazla ekseninde tarif edilen fakat daha çok ithalat, daha çok cari açık olarak tezahür eden Türkiye tipi ekonomi modeline Ak Parti’de de kimsenin inanmadığının bir kanıtı olarak görülebilir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan yanlış yaptığını anlamış ve Türkiye modelinden vaz geçmiş olabilir mi?
Zayıf ihtimal.
Epistemolojiden kopunca geri dönmek zordur.
Ama vitrinde istiyorlar.
Şimşek nazikçe reddetti.
Bende ağır basan kanaat şu:
‘Epistemolojik kopuş’u unutsa bile istiskali unutmamıştır.