O kitabı okuduğunuza emin misiniz?

“23 Mart 1983 sabahının ilk saatlerinde, Hasana Kikica Sokağı 14 numaranın üçüncü katındaki dairemin kapısının vurulmasıyla uyandırıldım. Kapıyı açtığımda on kadar Yugoslav Gizli Polisi içeriye daldı.”

Hayatının altı yılını hapiste geçirmesine neden olacak Saraybosna Davası’nın nasıl başladığını Aliya İzzetbegoviç, hatıratı Tarihe Tanıklığım’da böyle anlatmaya başlıyor.

‘Tarihe Tanıklığım’, Türkiye’de 2003 yılında Klasik Yayınları’ndan çıktı. Şu anda 23’üncü baskısında. Yine aynı yayınevinin bastığı İzzetbegoviç’in ‘Doğu ve Batı Arasında İslam’ 37’inci, ‘Özgürlüğe Kaçışım’ 32’inci baskılarında. Kitaplar tüm dünyada en çok Türkçe’de satmış.

Yani, Türkiye’deki her muhafazakar/dindar okur yazarın kütüphanesine muhakkak bu kitaplardan en az biri girmiştir.

İzzetbegoviç, Türkiye’deki muhafazakarlar için “Aliya” dır, “Bilge Kral”dır, örnek bir Müslüman lider ve Avrupa’nın ortasında yalnız bırakılmış halkını büyük mücadelelerle katliamlardan kurtarmış bir kahramandır, çok sevilir, takdir edilir, onun veciz sözleri sık sık hatırlanır, hatırlatılır, yazılarda, konuşmalarda, tweetlerde, whatsapp yazışmalarında kullanılır.

Ama kitapları ne kadar okunmuştur, söyledikleri, yaptıkları ne kadar anlaşılmıştır sorusunun cevabı epey meçhul.

Aliya İzzetbegoviç, bütün titrlerinden önce bir düşünce adamıydı ve bir fikir suçlusuydu.

Onun bir siyasi lider yapan Saraybosna Davası da bir ifade hürriyeti davasıydı.

Davaya konu olan 40 sayfalık İslam Deklarasyonu’nu Aliya 1969’da kaleme almıştı. Deklarasyonun muhatabı İslam dünyasıydı. İçinde Yugoslavya’nın adı dahi geçmiyordu.

Ama alıngan Yugoslav devleti, kitapçığı Yugoslav Sosyalist Federal Cumhuriyeti’nin toplumsal düzenine yönelik karşı-devrimci bir tehdit olarak algıladı, Aliya’yı da karşı-devrimci bir grup kurmakla suçladı.

Bu suçlamalarla ülkenin her yerinden yüzlerce kişi gözaltına alındı.

100 gün boyunca mahkemeye çıkarılmadan sorgulandılar.

Aliya, kitapta Yugoslavya’nın adının bile geçmediğini, deklarasyonun muhatabının İslam dünyası olduğunu anlatmaya çalıştı, örnekler verdi.

Gerçekten de deklarasyonda şimdi bile İslam dünyasının duymaya çok ihtiyacı olan şöyle eleştiriler yer almaktaydı:

“Belirli İslam ülkelerinde fedakar dost veya azılı düşman aramak ve bulmak alışkanlığımız oldu ve bu durumu dış siyaset olarak isimlendirdik. Ne gerçek dost ne de hakiki düşman olmadığını anladığımız ve kendi sorunlarımız için “düşmanın felaket planlarını” değil, kendimizi suçlu gördüğümüz zaman, daha az hayal kırıklığı, sorunların azaldığı, olgunlaşmamızın başladığı bir dönem yaşarız.”

“Ben olsam, Müslüman Doğu’daki tüm mekteplere “eleştirel düşünme” dersleri koyardım. Batı’nın aksine Doğu bu acımasız mektepten geçmemiştir ve birçok zaafının kaynağı budur.”

Ama yine de kendisi ve arkadaşları hakkında, Yugoslav Ceza Yasası’nın “devlete karşı fesat tertibi” ve fikir suçlarını düzenleyen maddelerinden ağır cezalar istenmesini engelleyemedi.

En ağır ceza da devleti yıkmaya çalışan örgütün lideri olarak Aliya için isteniyordu.

Halbuki Aliya, tutuklananların çoğunu ilk kez mahkemede görmüştü.

İddianame yayınlanmadan sosyalist Belgrad rejimin gazeteleri çoktan Aliya’yı “milliyetçi, karşı-devrimci ve devlet düşmanı” ilan etmişlerdi.

Kitaptan okumaya devam edelim:

“Bütün toplumlarda şiddet ve adaletsizlik vardı. Komünist zulmün kendine özgü doğası ise yasa ve biçim kılıfı altına gizlenmiş olan hukuksuzluğudur. Bu ikiyüzlülük yaygın bir kafa karışıklığına yol açmıştır. Bazı insanlar, bu tür sistemler altında neyin doğru, neyin yanlış olduğunu hiç bilmeden yaşar ve ölürler. Basına, yetkililere, resmi açıklamalara safça inanarak, yanlışlığı ve adaletsizliği istemeden ve bilinçsizce destekleyerek sürekli hayal aleminde yaşarlar. Bu tür insanların, insanı dehşete düşüren şu safça açıklamayı yaptığı sıkça duyulur: ‘Tamam ama gazetelerin söylediği bu.’ Diktatörler ile cahil, aptallaştırılmış kitleler birbirlerini besleyerek el ele giderler.”

Uzun ve komik mahkeme oturumları sonrası nihayet karar açıklandı. Aliya İzzetbegoviç 40 sayfalık bir kitapçık için 14 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı:

“Kalbim çarpıyordu ama başımı dik tuttum ve aldırmaz bir tavır takındım. Kamera uğradığım şoku kaydetmek için oradaydı ama kaydedebildiği tek şey benim tavana bakışım oldu.”

Karar ertesi gün Oslobodonje gazetesinin manşetindeydi:

“Düşmanlara 90 yıl hapis”

Tarihe Tanıklığım’dan okumaya devam:

“Rejimin bu denli sert davranmasının hiçbir rasyonel açıklaması yok. Bu çoktan çöküşe geçmiş olan bir yönetimin umutsuz bir hamlesi miydi? Güçlü rejimler insanları söyledikleri sözler nedeniyle mahkum etmezler; zayıf olanlar korkarlar ve varoluş sürelerini uzatabilme çabası içinde şiddete başvururlar. Halka gelince, onlar siyasi mahkumları çoğunlukla kendi bencil nedenlerinden dolayı suçlu kabul ederler. Bu bir tür savunma mekanizmasıdır. Halk, yasa ve düzenin korunmasına sahip olmadığı bir toplum içinde yaşadığı gerçeği ile barışamaz. Çünkü bunu yaptıkları takdirde, nasıl sessiz kalabildikleri sorusu ile yüzleşmek durumunda kalırlar.”

Fakat sessiz kalmayanlar da vardı.

Davanın ve suçlamaların düzmece olduğunu savunan Sırp, Hırvat, Sloven ve Boşnaklardan oluşan Belgrad’ın en tanınmış 20 aydını, Yugoslavya Cumhurbaşkanı’na bir mektup yazmış ve şöyle demişti: “Bu dava modern Yugoslavya adli tarihinde ibret alınacak bir vakıa olacak, ifade ve düşünceye verilen cezanın arketipi olarak hatırlanmaya devam edecektir.”

Ama çağrılar, eleştiriler, tepkiler devlete geri adım attırmadı. Yıllar geçmeye devam etti. Aliya hapiste yeise kapıldı, bir daha çıkamayacağını düşündü.

Nihayet üç yıl sonra bir hukukçu olarak salt hukuki argümanlarla yazdığı 30 sayfalık itiraz dilekçesiyle başvurduğu Yugoslavya Federal Mahkemesi, cezanın “devlete karşı fesat tertibi” maddesinden olan kısmını iptal etti, sadece bir düşünce suçu mahkumiyetine dönüştürdü, böylece cezası 14 yıldan 9 yıla düşürüldü.
Yine de çok uzun yıllar hapiste kalması gerekiyordu.

Çünkü Yugoslav Ceza Kanunu’nun fikir suçlarını düzenleyen 133’üncü maddesine göre “devletin düzenine sözle, yazılı olarak ya da imgeler yoluyla saldıran ya da tahkir edenler 10 yıla kadar hapis cezasına” çarptırılıyordu.

Aliya, Tarihe Tanıklığım’da düşünce suçu için şöyle yazıyor:

“Okulda insanlık tarihinin, insanın yazmayı öğrenerek “tarihsel bir hayvan” haline geldiğini öğrenmiştik. Yani insan ancak konuşmayı, düşündüklerini söylemeyi öğrendiğinde insan türüne dönüşmüştür. Ve sonra ona konuşmayı yasaklayan, utanç verici düşünce suçunu ve ifade suçlarını tasarlayan ve insanı tarih sahnesine ilk çıktığı zamanların karanlığına döndüren birileri çıkmıştır.”

Hapishanede geçen yıllar boyunca Aliya içeride, ailesi ise dışarıda cezalandırıldı.

Bunu kızı Sabina’nın 1985’de kendisine yazdığı mektuptan anlıyoruz:

“Bu sabah pasaportumu geri istemek için İçişleri Bakanlığı’na gittim. Aslında oraya bunun için defalarca gitmiştim...Fakat bir kez daha bana başvurumun geri çevrildiğini, ve yakında yazılı bir kararın elime geçeceğini söylediler. Sadece sebepleri öğrenmek için, pasaportsuz kalmaya razı olabilirdim... Ama öyle görünüyor ki, hem pasaporttan hem de nedenlerden mahrum kalmaya devam edeceğim.”

40 sayfalık bir kitapçık için tam beş yıl sekiz ay hapis yattıktan sonra 1988 yılında Yugoslavya Cumhurbaşkanı’nın affıyla serbest kaldı.

İki yıl sonra Bosna Hersek’in Cumhurbaşkanı seçildi:

“1990 seçimlerinden muzaffer çıktığımda, en sık sorulan sorulardan biri komünistlere karşı, bana ve arkadaşlarıma yaptıklarından dolayı herhangi bir misillemede bulunulup bulunulmayacağıydı. Herhangi bir misilleme olmayacağı biçiminde karşılık verdim. Ve olmadı da. Davada yer alanların hepsi hayatlarını normal bir biçimde yaşamaya ve görevlerini yapmaya devam etti. Hatta bazıları mevkilerini bile muhafaza ettiler. Bir politikacı olarak onları affettim. Ama bir insan olarak değil.”

Fakat bir fikir suçlusu olduğunu hiçbir zaman unutmadı. Birkaç yıl sonra patlak verecek Bosna savaşının ortasında bile fikir ve medya hürriyeti konusunda hassas oldu:

“1994’de Saraybosna’daki bir konferansta halktan biri bana sansürü sorumuştu. ‘Sayın Cumhurbaşkanım neler yazıldığını biliyor musunuz, sonuçta savaş zamanındayız. Buna neden izin veriyorsunuz. Neden sansürü devreye sokmuyorsunuz?’ Yaşadığım onca şeyden sonra asla bu tür yasaklara taraftar olmayacağımı söyleyerek karşılık verdim. Bu yalnızca bir ilke sorunu değildir, aynı zamanda bir verimlilik sorunudur. Yasakların ve basının insanları ikna etmek konusunda yapabilecek bir şeyi olmadığına inanıyorum. Kuran’ın da en güzel ve en veciz ayetlerinden birinde bu noktaya işaret ettiğini hatırlattım: ‘Dinde zorlama yoktur.’ Eğer bu biraz daha geniş yorumlanacak olursa, ‘inançlarda, düşüncelerde herhangi bir baskının söz konusu olamayacağı’ sonucu çıkar. Eğer tehditlerle, dayaklarla, polis ve hapishanelerle düşüncelere set çekmek mümkün olsaydı, bu en çok komünistlere uyardı, çünkü bunlar herkesten çok onların kullandığı yöntemlerdi. Komünist sistem deneyimi ve onun yenilgisi, bunun mümkün olmadığını bir tür tarihsel deney içinde gayet güzel göstermiştir.”

Gerçekten de öyle yaptı. Savaş boyu ve iktidarı sırasında Bosna’da hiçbir gazeteci tutuklanmadı, hiçbir gazete ya da dergi kapatılmadı.

Çünkü Aliya’ya göre özgürlük ve kalkınma arasında doğrudan bir ilişki vardı. Yine Tarihe Tanıklığım’a koyduğu 1999 yılında yaptığı bir konuşmada bunu şöyle anlatmıştı:

“Otoriter rejimler özgürlükleri baskı altında tutarak, sağlıklı uzlaşmaları engelleyerek, ideolojik ölçütler koyarak, bunlara karşı durabilecek yetenekli insanları toplumsal çalışmalardan alıkoyup ikinci plana iterler ve her şeyin vasat bir seviyeye indirgenmesini sağlarlar. Sonuç ise özgür ülkelere kaybetmek şeklinde ortaya çıkar.”

Avrupa’nın ortasında katliama uğramış bir Müslüman cemaatin lideri olmasına rağmen, bu onun hamasete, kendi kendine hayranlığa, Batı düşmanlığına kaymasına da neden olmamıştı.. Sorunların tespitinde oldukça realistti.

1997 yılında Tahran’da yapılan İslam Konferansı Örgütü toplantısında yaptığı konuşma salonda bir anda buz kesmesine neden olmuştu. Bu konuşmasını da Tarihe Tanıklığım’a koydu:

“Çok açık konuştuğum için beni bağışlayın. Güzel yalanların yardımı olmaz ama acı gerçekler bir ilaç olabilir. Batı çöküntü içinde ya da dejenere olmuş değil. Kendi kendini kandıran komünizmin “çürümüş Batı” propagandası, bunu acı bir şekilde ödedi. Batı çürümüş değil. Güçlü, örgütlü ve eğitimli. Okulları bizimkilerden iyi, kentleri bizimkilerden temiz. Batı’da insan haklarının düzeyi yüksek ve fakirler ile sakatlara toplumsal yardım iyi örgütlenmiş durumda. Batılılar çoğunlukla sorumlu ve dakik kişiler. Onların ilerlemelerinin karanlık yönünü de biliyorum ve bunun gözümden kaçmasına izin vermiyorum. İslam en iyisi ama biz en iyisi değiliz. Bunlar iki farklı şey ve her zaman onları karıştırıyoruz. Batı’dan nefret etmek yerine onunla rekabet etmeliyiz. Kuran bize bunu emretmiyor mu; “Hayırlı işlerde yarışınız.”

İnsan, Tarihe Tanıklığım’ı yeniden okuyunca, Türkiye’yi Aliya’yı “Bilge Kral” olarak gören insanların yönettiğine, bu kitabın Türkiye’de 23 baskı yaptığına inanası gelmiyor.

Onun fikirlerini ve hayatıyla ortaya koyduklarını anlamak ve ondan ders çıkarmak bir tarafa bugün Türkiye’de Aliya’nın komünist Yugoslavya’da yaşadığı hukuksuzlukların benzerleri her gün birilerine yaşatılıyor.

40 sayfalık kitapçıklar yüzünden bile değil, köşe yazıları hatta birkaç cümlelik tweetleri yüzünden insanlar hapiste yatıyor. Devleti yıkmaya çalışmakla suçlanıyor. Dışarıdaki ailelerine pasaport verilmiyor.

Ama yeniden Tarihe Tanıklığım’ı açıp bakmaya neden olan artık rutinleşen bu uygulamalar olmadı.

Geçen hafta bir zamanlar Aliya’nın belgesellerinin yayınlandığı muhafazakar bir kanalda komşularını listeleyip, öldürme planı yapmaktan gülerek bahseden dindar kadınları izlerken, düşman bellediklerini, eşleri ve çocuklarıyla tehdit eden karakterleri dinlerken insanın aklına ister istemez ilk olarak Bosna geliyor, bir sabah kalktıklarında Sırp komşuları tarafından öldürülen Boşnaklar geliyor.

Haydi bu sözlerin sahiplerini yok sayalım, marjinal sapmalar olduklarını düşünelim. Böyle bir şeyin bu ülkede yaşanmasını pek mümkün görmeyelim.

Ama Bosna’yı bilen, Aliya’yı dilinden düşürmeyen büyük bir kalabalık da bu sözlere sessiz kalarak ulvi bir dava, haklı bir sebep için bunların yapılabilir olduğunu zımnen onayladı. Halbuki bu sözler, ilk olarak Bosna’da olan bitenleri bilenleri, Aliya’yı sevenleri yerinden zıplatması gerekirdi.

Evet, Aliya’yı anlamak zor, onun gibi yapabilmek kolay değil. Onun yapmayın dediği hataları yapmak, ona reva görülen, kınadığımız muameleri başkalarına reva görmek de mümkün.

Ama en azından onun düşmanlarına benzemek bu kadar kolay olmamalı.

Gerçekten arkanızdaki kütüphanelerde duran o kitapları okuduğunuza emin misiniz?

YORUMLAR (103)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
103 Yorum
  • Tuncay / 17.05.2020 01:06

    Yine çok güzel yazmışsın. Ağzına sağlık.

    Yanıtla (0) (0)
  • Mehmet EFE / 16.05.2020 16:42

    Güzel yazı , ben olunduğuna eminim, hatta orjinalinden hatmetseler daha sevap. Bu müslümanlar en az 50 , 100 hatim yaptılar da bir kere de olsa Allah'ın kitabını anlamaya çalışmadılar... Vesselâm.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 16.05.2020 01:58

    Allah cc isyankar insanlara tahammül ediyor. Rızkını kesmiyor ve bedensel ve ruhsal sağlığını koruyor. Azıcık farklı fikre sahip kimselere neden tahammül etmiyoruz. Sonuçta, her kul hesabını Allah'a vermeyecek mi? Farklı düşündüğü için İmam Ebu Hanife, İmam Şafi ve Ebu Davud vd. Büyük beyinler ve ruhlar işkenceye maruz kaldılar. Yobazlığın modası geçmedi mi daha yahu? Dahası biz engizisyondan iğrenerek bahsetmiyor muyduk?

    Yanıtla (0) (0)
  • Endişeli Mütedeyyin / 15.05.2020 16:15

    Gerçekten çok ama çok iyi bir yazı bu. Bu ülkede yazılmış en iyi köşe yazılarından biri belki...Ancak unutmayın ki mevcut rejimin destekleyenleri onlara kim olduklarını yahut kime öykündüklerini hatırlatarak asla durduramazsınız. Tarihte ne böyle bir örnek var ne buna yakın bir örnek. Ne zaman ki o çok sevdikleri yücelttikleri iktidar seçimle kaybedilecek işte o zaman bu yazdıklarınıza hak vermeye başlayacaklar. O zamana kadar iktidar güzellemesine devam...

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 14.05.2020 17:50

    Savaş yenildiğiniz gün değil, düşmanlarınıza benzedeğiniz gün kaybedilmiştir. ALİYA (R.A.)

    Yanıtla (0) (0)
  • ANB / 14.05.2020 17:31

    Aliya gerçekten çok sevdiğimiz örnek bir müslüman lider. Ancak sadece Batı hakkındaki kanaatlerinin yanlış olduğu görülüyor. Tanam ilk çöken Komünizmin içten içe çürüğüne tanık olmuştu, müslüman ülkelerin de hali perişandı ama Batı'nın gerçek içyüzünü de olduğu gibi görememişti. Dünyayı bu hale düşüren de geçici muzafferiyetini ilan eden Batı'ydı. Kovid-19'a kendi insanını teslim eden bir sistemin artık ömrünün de kısa olacağı görüldü. Allah gani gani rahmet eylesin.

    Yanıtla (0) (0)
  • İbrahim Sizer / 14.05.2020 09:53

    Aliya,Bilge Kral Siyasal İslam'a kaymamış,Seyyid Kutup,Hasan El Benna okuyup toplumu zorla islamlaştırma fikrine sahip olmamış.Avrupa içinde olduğu için o medeniyetten etkilenmiş.Bir Müslüman ülkede olsaydı bizdekinden farklı olacağını zannetmiyorum.Kendisi olmasa da çevresi onu değiştirirdi.

    Yanıtla (0) (0)
  • Arif Kaya / 14.05.2020 08:50

    Cevabım Evet, Eminim, Ben o kitabı ve daha bir çoklarını okudum. Okudum, anladım ve şu yaşıma kadar da uyguladım. Vicdanım müsterih. Şair'in dediği gibi "Fikrin ne fahişesi oldum, ne zamparası / Bir vicdanın, bilemem, kaçtır hava parası"

    Yanıtla (0) (0)
  • Oryantalist / 14.05.2020 04:14

    “Alıngan Yugoslavya devleti” çok romantik.Siz Aliya kadar cesur değilsiniz demek,Alınganlıktan öte tabir ettiğiniz bir dönem var ve siz hapiste değilsiniz.Başkalarında ikilem ararken birazda kendi duruşunuza dönüp bir bakın derim.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 14.05.2020 02:05

    13.24 yazan geri zekalı. Sen sanımıyorsunki bir darbe olsa elindeki çifte tüfeklerle krşı koyabileceksin Sanırım 30-40 yaşlardasın.Dünyada meşhur 34 darbe olmuş hepsi sabah 04.00 olmuş.Darbeden en çok çeken biziz.Ben ceza evinde.abim cezaevinde..falan filan..Diyorsunki 15 temmuzdan sonra bunlara acımıyacağız.Lan kardeşim biz o işte değiliz.Sizin dostlarınız yptı bunu.Reis demidi bunlara aldandıık.Şimdi bu işin arkasında başkasını aramak fetöye hizmettir. Ha şınuda söyeleyim.Hiç istemediğim bir şey ama demişsinki bunları sileceğiz. Körolsın demiyorum.kör olmada gör beni..

    Yanıtla (0) (0)
  • SKAYA / 14.05.2020 01:24

    Tek cümleyle ‘Allah senden razı olsun Yıldıray’.

    Yanıtla (0) (0)
  • Vâkıf / 14.05.2020 01:12

    Türk ve müslüman hümanizminin yeşermesi bu yazıyla başlamazsa nasıl başlar bilmiyorum.

    Yanıtla (0) (0)
  • H.K. / 14.05.2020 00:54

    Aliya İzzetbeyi hiç okumadım. Burada yazıldığı kadarıyla düşünceleri benimkine epey yakınmış. Türkiyedeki bizimkiler okudularsa "ezberine" okumuşlardır. Kuran'ı ezberine okuyup gerektirdiğini yapmamak gibi bir durum var. Böylesine bir kültür oluşmuş. Bu ezberden kurtulunmadığı sürece, Allah da bize pek yardım etmez. Kuran'ı güzel okumak olsa olsa bir sanattır. Oysaki Kuran'da insanı motive edecek içerik olarak çok daha önemli şeyler var. Geri kalmış bir ülke için öncelik sırası sanat mı? Önce teknik gelişme bilim-teknik-üretim ekonomik gelişme gerisi kolay.Sanat olacaksa buna yöneltebilmeli

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 14.05.2020 00:04

    Yıldıray bey kaleminize, zihninize sağlık. Yazılarınız sayesinde hem sizin hem Karar'ın iyi bir takipçisi olduk. Yazılarınızın içeriğinin zenginliği ne kadar büyük bir emek ve araştırma ile hazırlandığının ipuçlarını bizlere gösteriyor. Tebrik ediyorum.

    Yanıtla (0) (0)
  • Yunus ŞEKER / 13.05.2020 23:12

    Kitabı okurken halimize üzülerek göz yaşı döktüm Yazınızı okurkende yüreğime göz yaşı döktüm Lütfen televizyonlara çıkın Sakin sakin anlatın Haya yapanlar hatalarından dönmelerine vesile olun Dönmeyenlerde demokrasinin seçeneklerinden biriyle uyarılırlar

    Yanıtla (0) (0)
  • Karar Okuru / 13.05.2020 22:25

    Yıldıray bey tebrikler! Biz toplum olarak ÇENE den DÜŞÜNME boyutuna terfi ettiğimiz zaman okumaya başlarız ve o zamanda sorunlarımız çözülmeye başlar. Yakın zamanda olur mu? derseniz ZOR!

    Yanıtla (0) (0)
  • Poşet / 13.05.2020 20:36

    Yıldıray bey. Evinde NT kırtasiye poşeti delil kabul edilip hapis yatılıp ihraç olundugunu bilirmiyormusunuz?

    Yanıtla (0) (0)
  • Devrimci / 13.05.2020 19:19

    50 yıldır askeri darbeler ile öldürülen Devrimciler ve Ülkücülerdir. Elinizi vicdanınıza koyunuz. Hangi ülkücü, hangi devrimci darbe ister. Hepiniz biliyorsunuz bu gündemi saptırmak için yapılan ne ilk olay, nede son olay olacak. Bu arada Aliyevin bu kadar erdemli olduğunu bilmiyordum. Yazara teşekkür ederim.

    Yanıtla (0) (0)
  • Abdullah / 13.05.2020 19:00

    Yine bir manifesto yazısı döktürmüşsünüz Bosna savaşında bir anadolu kasabasında bosnaya yardım topladığım liste geçen gün kitaplarının arasından çıktı hüzünlendim duygulandım bilge krala dualar ettim ve kralın anavatanı gibi gördüğü benim ülkemde onun yaşadığı mahkeme tiyatrolarına bikaçyıldır maruz kaldığıma üzüldüm sırf yazılarından dolayı hapiste tutulan ve bir günün 18 saatini kuran araştırmalarına ayıran 18 yıla mahkum olmuş engelli kız babası olan bir dava ve gönül adamı bilge bir yazarın hapislerdeki çürümesi onun gibi yüzlercesi aklıma geldi bilge kral bizi iyiki görmeden gitti .

    Yanıtla (0) (0)
  • Süleyman Erdoğan / 13.05.2020 18:32

    Teşekkürler çok güzel bir yazı. Yüreğine ve kalem tutan ellerine sağlık........

    Yanıtla (0) (0)
  • Karar Okuru / 13.05.2020 18:25

    Yıldıray Bey, tebrikler ve teşekkürler... Kalemine ve yüreğine sağlık. Ülkem adına üzüntümü ifade edemem. Eskiden bize "böl, parçala, yut!" diye bir şey öğretmişlerdi ve bunun Yahudi plânı olduğunu söylerlerdi. Şimdi onlara gerek kalmadı. çünkü hükümet erkini elinde tutan siyasiler bunu pekala yapıyor ve çok iyi beceriyorlar. Eskiden kalan sadece iki sloganı zikretmekle yetineceğim: "Yaratılanı Yaratandan ötürü severiz." ve "Hepimiz faniyiz." Meğer bunlar hep yerini sağlamlaştırma lakırdılarıymış... Şükür ki kedinin gözü artık açıldı, hem de öyle büyle değil çok fena. Günü gelince görüşürüz...

    Yanıtla (0) (0)
  • karar okuru / 13.05.2020 18:25

    Aliya nın şansı batıda yaşaması ve kıyas yapabilecek bolca malzeme olması. afganistanda yaşasa idi muhtemelen taliban gibi düşünecekti.

    Yanıtla (0) (0)
  • İhsanYB / 13.05.2020 18:08

    O günleri oralarda kısa da olsa bizzat yaşamış biri olarak yazınız için teşekkürler. Hatırladım, hüzünlendim.Olayı bu sefer açıkça değil de, satır aralarında bir yerlere bağlayışınızı da, bundan dolayı görmezlikten gelmek lazım. Aliya ve kitabını yeniden hatırlara getirmek bile yeterlidir. Okuyanlar tekraren okumalı. Yeni duyanlar derhal okumalı. Selamlar

    Yanıtla (0) (0)
  • Yahya Yıldız / 13.05.2020 17:46

    Öğreten bir yazı...

    Yanıtla (0) (0)
  • G.Komşuoğlu / 13.05.2020 17:18

    Çok teşekkürler Yıldıray bey,harika bir derleme.Ağır ve sindire-sindire okunmalı.Rumelideki inancın ağır basan felsefi tarafı işte,buralarda henüz anlayanı bile zor bulunur.Teşekkür ve takdirlerimle.

    Yanıtla (0) (0)
  • İbrahim Akgün / 13.05.2020 15:58

    Anlatımı, tasviri az tutup, uygulama ve inşa üzerinde çalışmak lâzım ???? Erdemli toplum gelişme dinamikleri: Müslüman toplumlar ne ile hayat bulur, nasıl gelişirler? http://www.gelisimveinsan.com

    Yanıtla (0) (0)
  • İbrahim Akgün / 13.05.2020 15:54

    Uygulama aranmadıktan sonra bilgi çöplüğünden beslenerek alim geçinmek çok kolay artık ????Toplumsal Gelişme Dinamikleri ve Düzen Kurma Usulümüz http://www.gelisimveinsan.com/

    Yanıtla (0) (0)
  • Zeynal Fırat / 13.05.2020 15:09

    Bir iktidar NO YAN gibilerin Övgüsüne ve savunmasına kalmış ise ( -ki öyle görünüyor) Vay halimize derim ..!

    Yanıtla (0) (0)
  • Kaan / 13.05.2020 15:07

    Kitap okumak serbest mi? Dürüstlük serbest mi? Bizde de adil adelet var mı? Aliya bize bakarak üzülüyordur. Onun gibileri bizde çok. Ruhu şad olsun. Güzel sözü"kendisine kötülük yapanlara bir şey yapacakmısınız diye sorarlar, kötülükler öğretmenimiz olmasın der" var mı bizde böylesi... İyiler.... Yok...

    Yanıtla (0) (0)
  • musto / 13.05.2020 15:07

    Bizim liderimiz de her ne kadar,hürriyet için Şiirler,yazan, Namık Kemal,gibi Mağusa zindanların da yatmasa da 5 yıldıza çevrilen,yanın da katibi ve dava arkadaşı ile okuduğu bir şiir için,Saray da 6 ay hapis yattı. Bu pandemi günlerin de o kadar işlerin içerisin de bizlerin selameti için 25 CÜZ okumuş ve okurken,görüntüleri izledik gözlerimiz yaşardı.Aziz milletimiz de onu taçların en şereflisiyle,taçlandırdı.Mükafatı daim olsun,hz,Ömer adalatiyle yönettiği,ülkemizi dost ve düşman örnek alsın.

    Yanıtla (0) (0)
  • Zeynal Fırat / 13.05.2020 15:03

    Yıldıray bey, Sessizliğimle onaylıyorum ! ???????????? Saygılarımla

    Yanıtla (0) (0)
  • Alper Tunga / 13.05.2020 14:54

    Bence ne söylemek istiyorsanız korkusuzca, kimsenin arkasına sığınmadan, saklanmadan söylemeniz lazım, nedir, ne değildir, nasıl, nasıl olması lazım... Ne şiş yansın ne kebap.. yaş ilerledikçe insanlarda oportinist bir meyil mi ortaya çıkıyor acaba, nedir..

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 13.05.2020 14:50

    Teşekkürler Yıldıray bey tam isabet .hüzünlendim bilge kıralın türkiye umudunu boşa çıkardık allah rahmetetsin .

    Yanıtla (0) (0)
  • karar okuru / 13.05.2020 14:35

    en ufak fırsatta tv lardan inmeyen devlet böyükleri nasıl olurda noyan ve tezcanın söylediklerini görmezden gelir.belkide aynı düşünüyorlardır.

    Yanıtla (0) (0)
  • Ekrem Küçük / 13.05.2020 14:32

    Milyon baskı yapmış kitaplardan biri olan Kuran'ı Kerim'den anladığımız ortada, 23 baskı yapmış Aliya'dan anladığımıza şaşmamak lazım. Kesin olan şu ki Aliya Kuran'ı Kerim'i bizden iyi anlamış. Mekanı cennet olsun. Ayrıca okuduğumuzu da hiç sanmıyorum.

    Yanıtla (0) (0)
  • Fuat Ortatepe / 13.05.2020 14:28

    “Ben olsam, Müslüman Doğu’daki tüm mekteplere “eleştirel düşünme” dersleri koyardım. Batı’nın aksine Doğu bu acımasız mektepten geçmemiştir ve birçok zaafının kaynağı budur.” Sen de anladın mı sayın Oğur? Okumak yetmiyor, anlamak lazım. Kötülük tek taraflı değil boyutları çok. Tek pencereden bakıp ahkam kesmekle olmuyor bu işler.

    Yanıtla (0) (0)
  • Cemil / 13.05.2020 14:11

    Kalemine sağlık, harika bir yazı olmuş, sadece küçük bir değişiklik öneriyorum. "öldürme planı yapmaktan gülerek bahseden dindar kadınları izlerken," diye geçen cümlenizdeki "dindar kadınları" değil "dinci (din tüccarı) kadınları" daha uygun düşer diye düşünüyorum.

    Yanıtla (0) (0)
  • atilla pehlivan / 13.05.2020 13:52

    özgür düşünebilen insanlardan çıkar böyle muhteşem fikirler.

    Yanıtla (0) (0)
  • Mehmet Karadağ / 13.05.2020 13:42

    Müslümanlık bugünküler için sadece araçmış.Dünün mazlumları bugünün zalimi oldular.Ortada bir şey yok,tüm güç ellerinde utanmadan bize darbe yapıyorlar,diyebiliyorlar.Halk da bunların yaptığı zulmü alkışladı.Büyük yalanlar söyleyip sürekli tekrarladılar.Halk da inandı.Zalimin yanına yer aldı.Allah adaleti emrederken,yeryüzündekileri affedin,merhametli olun,iyilik yapın,derken bugünün sosyal müslümanı bana dokunmayan yılan yılan bin yaşasın,diyor.Allaha havale ettim zalimleri ve destekçilerini...Yazı çok iyi elinize sağlık,bu karanlıklarda küçük bir mum alevi...bilmem tutuşturur mu??Zor çok zor

    Yanıtla (0) (0)
  • atilla pehlivan / 13.05.2020 13:35

    ÖZETLE: Ne gerçek dost ne de hakiki düşman olmadığını anladığımız ve kendi sorunlarımız için “düşmanın felaket planlarını” değil, kendimizi suçlu gördüğümüz zaman, daha az hayal kırıklığı, sorunların azaldığı, olgunlaşmamızın başladığı bir dönem yaşarız.”

    Yanıtla (0) (0)
  • OKUR-YAZAR / 13.05.2020 13:34

    İleri bir vakit de, içinde yaşadığımız son yirmi seneye dair birçok kitap yazılacağına eminim. Hangi konularda kitap yazılacağı konusuna gelince bu hususta hiç sıkıntı çekilmeyeceğine ise ayrıca eminim. Bir örnek vermek gerekirse, yazınızın başlığından mülhem AYNI KİTAPTAN ZIT ANLAMLAR ÇIKARANLAR olabilir diye düşünüyorum. Hani tuz koktu denir ya, mezkûr dönemde kokuşmayan birşey kalmadı.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 13.05.2020 13:24

    Tebrik ederim Yıldıray bey Aliya yı kullanarak isim vermeden hükümete giydirmişsin bir zamanlar seninde toz kondurmadığın aynı hükümete Muhafazakarlardan bahsetmişsin sanki yabancı bir Öktan bahseder gibi yok muhafe zekalı bir kanalda bir kadın şöyle demiş böyle demiş söyleme şekli uslubu yanlış olmuş olabilir ancak gerçekte eğer hala bir darbe Seviciliği varsa bir darbe için kalkışma girişimi olursa bunun 15 Temmuz gibi bir karşılığı olmayacağını sizde çok iyi bilirsiniz bilin gerçekten insanlar bir daha kimseyi yakalayıp polise teslim etmez Biz de ok atana biz gül verecek değiliz

    Yanıtla (0) (0)
  • Boşuna / 13.05.2020 13:11

    AKP denilen güç mekanizmasının artık İslamla bir alakası yok ki Aliya okusunlar. Onlar artık Nihal Atsızcı. Yoldan çıkmış “davaları” için de milyonları ateşe atmaktan kaçınmazlar. Şerlerinden Allah’a sığınmaktan başka yapacak bir şey yok.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 13.05.2020 13:08

    Sırpların fundamentalist ırkçı katliamlarıyla, "eğer bir daha darbe olursa karşılık veririz, FETÖ'cülerin listeleri elimizde" diyen bir hanımefendiyi bir tutmak... Orta-2 seviyesinde mantık-muhakeme yeterli olurdu farkı görmek için. Neyse... Hayat ne garip çiçekler kuşlar falan.

    Yanıtla (0) (0)
  • Takipçi / 13.05.2020 13:07

    Batı her daim iki yüzlüdür ama yazarımız rahmetli Begoviçin iyi yüz tanımlamasını alıntılamış buraya sığmayacak kadar kötü yüz anlatımlarıda var rahmetlinin

    Yanıtla (0) (0)
  • EĞİTİMCİ / 13.05.2020 12:56

    O bir deryaydı.(Allah rahmet eylesin.)Bizimkilerde keşke o derya da bir damla olabilseler.

    Yanıtla (0) (0)
  • Bilgisiz / 13.05.2020 12:52

    Çok güzel bir yazı. Neden halen yorum yok anlamadım. Tebrikler. Allah rahmet eylesin Aliya'ya. Allah millete ve bilhassa müslüman olduğunu iddia edenlere basiret nasip etsin. Aksi takdirde işimiz zor.

    Yanıtla (0) (0)
  • Karar Okuru / 13.05.2020 12:32

    Bilge Kral'ın kitabını kütüphanelerini süslemek ve birileri orada görsün diye almışlardır.Bir kısım insanlar kutsal kitabımız Kur'anı Kerim'i alıp evde en üst rafta muhafaza eder.Ama okuyup anlamak için açmaz.Evde bulunsun niyetine alırlar.

    Yanıtla (0) (0)
  • karar yazarı / 13.05.2020 12:15

    abi ne yazmıssın be bitiremedim

    Yanıtla (0) (0)
  • Gülümsemek için / 13.05.2020 12:14

    Sayın Yıldıray Oğur, şu ana kadar kimse bir yorum yazmamış. Anlaşılan kimse okuduğundan emin değil... Saygılarımla.

    Yanıtla (0) (0)
  • Arif / 13.05.2020 12:09

    Hayat ne garip cavuseskuyu düşünüyorum, bin odalı sarayını, donra baskıcı sosyalist yugislavyayi, bu kadar zaman sonra onlara benzeyen islamcilar turkiyede, ne kadar kotuluyolardi sosyalizmi.

    Yanıtla (0) (0)
  • Özkan / 13.05.2020 12:08

    40 yıldır siyasetin için de olan 20 yıldır ülkeyi yöneten insanın elinde birtane kitap gördünüz mü ?Laf laf laf ...Laikler islamcılardan boşuna korkmuş

    Yanıtla (0) (0)
  • Hersoy / 13.05.2020 11:51

    Kendimize eleśtirel bakabildigimiz zaman baskalarinin elestirilerne de katlanabilecek düzeye gelmisiz demektir.

    Yanıtla (0) (0)
  • Gerçek Nedir ? / 13.05.2020 11:27

    Yukarıdaki yazıda Aliya İzzetbegoviç'in düşüncelerini okurken içim doldu, gözlerimden yaşlar gelmesine engel olamadım. Değerli, Şerefli, İnsansever, Bilge İnsan, Gerçek Müslüman'ı bana hatırlattığı için yazara teşekkür ederim. Benim memleketimde niçin Aliya İzzebegoviç'ler yok? Neden? Çünkü ben layık değilim herhalde onun gibi insanlarla aynı memlekette yaşamaya. Aliya İzzetbegoviç'i Bilge Kral yapan, ona inanan, onun düşüncelerine inanan çevresindeki insanlar değil miydi?!

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 13.05.2020 11:19

    Gerçekten okusalardı kavanoz da mermi göstermezlerdi.Okusaladı 50 kişilik infaz listesi hazırlamazlardı.Okusalardı liderlerine tapmazlardı.Okusalardı camilerde siyaset yapmazlardı.Okusalardı mücahitliği bırakıp müteahhit olmazlardı...

    Yanıtla (0) (0)
  • FD / 13.05.2020 11:16

    Yıldıray bey, 4 temel yön var, bilirsiniz, doğu batı kuzey ve güney, akparti tüm yönlerden gelenlerin bir kavuşma mekanıydı, her cihetin insanı kendisini evinde gibi hissetti, sonra akparti bu yönlerin bazılarına kapılarını kapattı, oradan gelenlere akreditasyon uyguladı :), bir baktık ki ana yönlerden vazgeçmiş kendisini sadece tali bir yöne açık tutmuş, neredeyse tüm benliği ile ona hapsolmuş, bu yön kuzey ve doğunun kavuştuğu bir civara tekabül eder, o kavuşma alanının anatomisi, dnası,ruhu,davranışları sizin tüm yazdıklarınızın açıklamasıdır aslında

    Yanıtla (0) (0)
  • Muharrem Balcı / 13.05.2020 11:01

    Değerli Yıldıray, Bir gün de Aliya'nın Doğu ve Batı Arasında İslam Kitabından TEBAA VE İTİZALCİLERİ ve Aliya'nın nerede durduğunu yazmanı bekliyorum. Sevgiler

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 13.05.2020 10:49

    Nurettin Topçu da mesela muhafazakar kesimin onayladığı beğendiği bir yazar ama onun yazılarını okuyunca şaşırıyorum ve bugün yaşasaydı asla muhafazakar kesimle anlaşamazdı

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 13.05.2020 10:46

    Noyan olayı müstesna değil maalesef etrafımızda düşman gördüklerine saldırmaya, hakarete hazır çok kişi görüyoruz. İktidar medyasının ektiği kin nefret tohumları meyvelerini veriyor.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 13.05.2020 10:44

    Yarı açık toplumsal tabakalaşma da tabaka yükseltmek meslekle değil iktidarın iltimasıyla olur. Demek ki iktidar bu tiplere iltimas geçiyor.

    Yanıtla (0) (0)
  • Z. Yardım / 13.05.2020 10:30

    Aliya bir batılıydı, batılı gibi düşünüyor olabilir. Bizimkiler orta doğulu gibi hep mağdur. İktidar da bile mağdurlar. Her şey gücü ele geçirinceye kadar. Allah allah diye birbirlerinin boğazını sıkanlar kendilerine gerçek müslüman benim diyenler değil mi. Kindar nesil yetiştirmenin anlamı nedir. Geleceğe yatırımdır. Gelecek karanlık zihniyetin değil, bilim ve fen yolunda aydınlanmış özgür düşüncenin olacaktır. Karanlık günlerinde sonu vardır. Yoksa insan oğlu hala sabanla tarla sürüyor olurdu değilmi.

    Yanıtla (0) (0)
  • osman / 13.05.2020 10:26

    çok yerinde bir yazı. teşekkürler

    Yanıtla (0) (0)
  • Değir-men / 13.05.2020 10:02

    Ve yazar hakikat tokatını patlatır."gerçekten arkanızdaki kütüphanelerde duran o kitapları okuduğunuza emin misiniz? Devam sorusunuda ben patlatayım."yoksa o kitaplar evimizin bir aksesuarı olarak mı duruyorlar orda?"

    Yanıtla (0) (0)
  • Ramazan Görgülü / 13.05.2020 09:34

    Sayın Oğur Sizin yazınızı görünce o kadar mutlu oluyorum ki reis baştacısın

    Yanıtla (0) (0)
  • Karar okuru / 13.05.2020 08:47

    “ Ama en azından onun (Begoviç) düşmanlarına benzemek bu kadar kolay olmamalı.” Tabi bu günün Keyfilik ve tehditlerine gelen günlerde FETÖ tezgahları ile oynanan oyunlara destek veren “kullanışlı safları” da unutanlardan olmayalım!

    Yanıtla (0) (0)
  • N taşkesen / 13.05.2020 08:31

    Bırak kitabı senin bu yazını dahi okuma tembelliği olan zihniyetten bahsediyorsun

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 13.05.2020 08:26

    YAHU 35 YIL ÖNCE KURANDAKİ ŞU KAVRAMLARI KULLANMADAN KOONUŞAN YOKTU..tağut,müstekbirler,karun,zalimler,allahın hükmettiği ile hükmetmeyen kafirler,la ilahenin anlamı.........şimdilerde bu ayetleri ağzına alana rastlanmıyor..

    Yanıtla (0) (0)
  • Karar okuru / 13.05.2020 07:55

    “Diktatörler ile cahil, aptallaştırılmış kitleler birbirlerini besleyerek el ele giderler.” Enterasan bir değerlendirme. Sizlerinde halkın kandırılmasında çok katkınız oldu zamanında ve “atı alanın Üsküdar'ı geçmesinde”. Ülke kırık dökük bir makulden sahte Demokrasicilik oynayanlarında katkısı ile keyfiliğe savruluşunda rol alan sözde okumuşları unutmayacak.

    Yanıtla (0) (0)
  • Poşet / 13.05.2020 07:30

    Sayın yazar. Sadece Boş NT kırtasiye poşetini delil diye götürülüp insanların hapis yattıgını ve işinden olduğunu biliyormusunuz.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 13.05.2020 07:27

    En güzel cümlelerinden biri: diktatörlerle cahil aptallaştırılmış kitleler birbirlerini besleyerek elele giderler....

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 13.05.2020 07:11

    Eline sağlık yine mükemmel bir yazı. Eminim kitabı birçok kişi okumuştur ve Sırpları ve avrupalilara küfür edip kitabı kapatmışlardır. O kadar! M. Akif dediği gibi: Kurani kerimi bile ölüler için okuyan toplum. Aliyenin kitabından ne kadar çıkarım yapar ki

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 13.05.2020 07:06

    Eğitim sistemimiz o kadar mükemmel ki okuduğumuzu anlamaz hale geldik (pisa sonucu gosteriyor). Aliyenin yanında Malcom X'de anladıklarını sanmıyorum. Sistematik ayrımcılığın ve ırkçılığı sadece Amerikalılara has olduğunu düşünüyor TRdeki okurlar

    Yanıtla (0) (0)
  • Emrah Turan / 13.05.2020 06:52

    Peh Peh Peh... Tebrikler yıldo kardeş. Kıyak makale olmuş. Zaman zaman sinirlerimi zıplatsa da evrenselci-küreselci zırvaların kalemine diyecek yok. Zaman içinde tekamül mü etti yetkinliğin yoksa muhalif olmanın sağladığı düşünce ufku mu bilinmez ama eskiye göre çok daha iyisin ve günden güne kendini geliştiriyorsun. İktidarın yerinde olsam senin gibi bir kalömşörü kaybetmezdim. Neyse yeni iktidarlara diyelim artık. Nasip...

    Yanıtla (0) (0)
  • Karar okuru / 13.05.2020 06:49

    Abi kotu vuruyorsun ya ....supersi..soz vermistim sana sac ektirecem...............

    Yanıtla (0) (0)
  • Cidden mühim şahsiyet / 13.05.2020 06:44

    Mühendislik fakültesinde ısı aktarımı dersini 6 kez alıp yinede birşey anlamamış,7 yılda trigonometri sinüs kosinüs kavramlarını içsellestirememis biri olarak öz eleştiri yaptığımda, zor be birader diyorum

    Yanıtla (0) (0)
  • Ziya / 13.05.2020 05:48

    Hârika bir köşe yazısı olmuş.Sana da böyle yazılar yakışıyor üstadım...Yolun açık,kalemin asûde olsun...

    Yanıtla (0) (0)
  • Karar okuru / 13.05.2020 05:47

    Harika bir yazı yazdınız,Allah Razı olsun!...Genellikle insanlar alışkanlıklarının ve korkularının esiridir.O rutin içinde daha kötüsü mü gelecek endişesi ile insan olmak haysiyetinin birçok unsurlarını pas geçerler.Fakat bu uzun bir süre devam etmez.Gerçekler yüzlerine yüzlerine ısrarla vuruldukça,devamlı “Kral çıplak” denmeye devam ettikçe eminim ki içlerinde birleyen kımıldamağa başlatacak bu onları derinden rahatsız edecek. Sayın yazar “Gerçeği en güzel bir şekilde söylemeğe” devam edelim. Allah yolumuzu açık etsin!...

    Yanıtla (0) (0)
  • okur / 13.05.2020 05:46

    yıldıray bey, ringde dövseydiniz bu kadar acı duymazdım. Aliya ile reis'in medyasını vurmak, çok sarsıcı bir teşebbüs. fakat siz bunları bulup güncelle nasıl birleştiriyorsunuz, hayran kalıyorum. ha bir de gannuşi vardı, ondan da sık sık bahsederlerdi ama cami ile siyaseti ayırınca bizimkiler onu da unuttular. değil?

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 13.05.2020 05:44

    Harika bir yazı olmuş tebrik ederim islam deklarasyonu kitabini okumustum ama bu kitap yüzünden ceza aldığını bilmiyordum diger kitaplarınıda alıp okuyacagım.40 sayfalik bir kitap ama yıllanmış sorunlarımıza çözümleri ortaya koyduğu bir kitap ama maalesef İslam dünyası olarak bu sorunları çozemedik.Hatta sorunlarimiz agırlaşarak devam ediyor.Ne kadar güzel bir söz İslam en iyisi ama biz en iyisi değiliz.

    Yanıtla (0) (0)
  • Z / 13.05.2020 05:42

    Önemli olan Kitapların güzelce raflarda durması, gözükmesidir. Îçindeki fikirleri anlamak....zaman sürer onada zamanımız yok ! Bayramlardan bayrama, 20-30 cümle kopyalasak, tivitlesek kitaplardan yeter. Kuranı bile anlayıp okumuyan bir ülkedeyiz...

    Yanıtla (0) (0)
  • Ali / 13.05.2020 05:37

    Halka gelince, onları siyasi mahkumları çoğunlukla kendi bencil nedenlerinden dolayı suçlu kabul ederler. Bu bir tür savunma mekanizmasıdır. Halk, yasa ve düzenin korunmasına sahip olmadığı bir toplum içinde yaşadığı gerçeği ile barışamaz. Çünkü bunu yaptıkları takdirde, nasıl sessiz kalabildikleri sorusu ile yüzleşmek durumunda kalırlar.”Ne kadar da günümüz Türkiyesi anlatilmis değil mi

    Yanıtla (0) (0)
  • Has Parti / 13.05.2020 05:22

    Sayın yazar sizce youtube marifetiyle birbirini tehdit eden memleket mafyasının 'aşırı vatansever' olması ilerde sıradan vatanseverlerin mafyaya üye olmadıkları halde mafya ile 'adeta aynı hissi paylaşmaktan' tutuklanıp, üç yıl Silivri'de iddianamelerinin hazırlanmasını bekleme ihtimali yüzde kaçtır?

    Yanıtla (0) (0)