Muhalefetin anlamadığı!..
Üniversite yıllarında okuduğum bir iktisat kitabında Türkiye, Yunanistan ve İtalya için şöyle bir tespit yapılıyordu: Kağıt üstünde fakir ama aslında zengin ülkeler. Gerçekten de bu üç ülkenin ekonomileri pek çok açıdan birbirine benziyor. Kayıt dışı ekonomi çok güçlü.
Kayıt dışılık o kadar güçlü ki; muhalefet sürekli olarak emekli ve çalışan ücretlerini gündemde tutmaya çalışsa da beklediği karşılığı bulamıyor. Bunca pahalılık ve düşük ücretlere rağmen iktidarın neden sarsılmadığını anlamakta derin güçlük çekiyor. Tıpkı diğer meselelerde de bocaladığı gibi.
Türkiye aşırı pahalı bir ülke ve işçi ücretleri ile fiyatlar arasında büyük dengesizlik var. Çay, simit hesabı ile bile insanların ay sonunu getirememeleri lazım. Böyle bir durum bir Güney Amerika ülkesinde yaşansa muhtemelen ortalık savaş alanına döner, Avrupa’da hükümet çoktan istifa ederdi.
Muhalefetin ve bir kısım iktidar yanlısının gözden kaçırdığı çok önemli bir şey var. Bu ülkede hemen hiç kimsenin -eğer aileden bir şeyleri yoksa- borçlanmadan ev, araba sahibi olabilmesi kolay kolay mümkün değil. Ben de dahil birçok arkadaşım oturdukları evleri alabilmek için hayat standartlarından feragat ederek bankalara yıllarca faiz ödeyerek ev, araba vs. sahibi oldu.
Öte yanda ise tüm bunlara bir şekilde sahip doğuştan şanslı diyebileceğimiz bir kitle var. Aldıkları eğitim, mesleki beceri yeterli olmasa da aile gücü ile ya da işlerinin rast gitmesi ile ücretlilerin kolay kolay sahip olamayacağı pek çok şeye kolayca sahip olabilen bir kitle.
Geçenlerde zincir marketlerden birinde çalışan eski bir öğrencimle karşılaştım. Türkiye şartlarında üst model sayılabilecek bir araç almış. Ayak üstü sohbette hayırlı olsun dediğimde “Hocam kenarda üç beş kuruş birikmişim vardı. Babam da yardım etti aldım” dedi. Alabileceği maksimum ücretin 30-35 bin TL’yi geçemeyeceğini düşünürsek, kenardaki birikmiş paranın çalışarak elde edilemeyeceği açıktı.
Bu durum bana geçmişte yaşadığım bazı olayları hatırlattı. Sivas’ta çalışırken öğrenciler için yardımlar geliyor bizler de bu yardımları ihtiyaç sahiplerine ulaştırmaya çalışıyorduk. Tabi bu tür yardımlar her seferinde veliler arasında şikayetlere sebep oluyor “Ona var, bize niye yok!” itirazları yükseliyordu.
Halbuki, bizler ne kadar çabalasak da bazen doğru öğrencileri tespit edemiyorduk. Bir gün bir veli geldi ve dedi ki “Falancaya yardım etmişsiniz ama onların evi, arabası vs. her şeyleri var!” dedi. Söylenen veliyi not edip araştırdığımda bize verilen bilgilerin yanlış olduğunu gördüm.
Bir sonraki listeden o öğrenciyi çıkardığımda veli hemen okula damlamış ve bizden hesap sormuştu. O kadar sinirlenmişti ki kollarını havaya kaldırarak sallaya sallaya konuşurken iki bileğindeki onlarca altın bilezik birbirine vuruyor, konuşmalarına eşlik ediyordu. Sakin sakin dinledikten sonra “durumu sizden daha kötü öğrenciler var, öncelik onların!” diyerek konuyu kapatmak istedikçe daha fazla itiraz ediyordu.
Bir ara nefeslendiğinde kolundaki bileziklerin her birinin bir maaş ettiğini söylediğimde kadın hiddetlenerek “Bunlar benim geleceğim! Size ne?” diye bağırmaya başlamıştı.
Yıllar evvel başka bir okulda çalışırken bir öğrenci düştü ve kolunu incitti. Öğrenciyi hemen hastaneye götürüp, tedavisini yaptırdık. Doktordan da reçetesini alarak çocuğu evine götürdük. Müdür Yardımcımızla çocuğun dediği adrese gittiğimizde 3 katı bitmiş iki katının kabası yapılan bir binanın önündeydik. Zile bastığımızda çocuğun annesi aşağı indi ve çocuğu alırken reçeteyi uzattığımızda hiç unutamadığım bir tepki verdi “Hocam ayıp değil mi, ilaçları da alır insan, görüyorsunuz inşaatı bitirmeye çalışıyoruz!”
Müdür yardımcımızla göz geldiğimizde içimizden “Onca yıldır çalışıyoruz ve kafamızı sokacak bir dairemiz bile yok ama apartman diken bizden çocuğunun reçetesinin hesabını soruyor!” dedik.
Tuhaf haller. Yaşadıklarımı, gördüklerimi yazsam çoğuna inanmazsınız. O yüzden akşam kuşağında afişe olan hiçbir şey beni şaşırtamıyor bu ülkede.
Ülkemizde de pek çok insanın bir şekilde yan geliri olduğu için ekonomik sıkıntı göründüğü kadar ağır etki yapmıyor topluma. Emekli maaşına çoğu insanımız hak ettiği -gerçekten de hak etmiyor pek çoğu- bir şey olarak değil “Allah devletimize zeval vermesin, bize bakıyor” gözüyle bakıyor. Çünkü, o maaş olmasa da zaten bir şekilde geçiniyordu bu insanlar.
Peki, kim şikayet ediyor? Çalıştığı yıllar dışında herhangi bir geliri olmayan insanlar. Bu insanlar emekli olduklarında yaşam standardında ciddi düşüş yaşıyor, maaşları dışında bir gelirleri olmadığı için de sıkıntı çekiyorlar. Diğerleri ise bu maaşı bir lütuf gibi algılıyor.
Hal böyle olunca da muhalefet havanda su dövdüğü ile kalıyor.















Sayın yazar her kelimesine katılıyorum. Bu ülkede fakir yok.81 vilayette açılan kafelerin sayısı ve kafelerin her gün dolup taşması gerçek bir göstergesi .İster inanın ister inanmayın. tecrübe için bakabilirsiniz.
Yanıtla (0) (2)Belki son BEŞ YILDA bu kadar SAHİCİ YAZI okumadım. Hem güldüm, hem öfkelendim, hem de dönen dolapların ne kadar haklı olduğunu bir başkasından duymuş oldum.
Yanıtla (3) (0)Çok doğru tesbit
Yanıtla (1) (0)Her kelimesine katılıyorum, yazaritebrik ediyorum.
Yanıtla (1) (0)Hocam doğru tespitler yapmışsınız; sorsanız elhamdulillah hepimiz halis Ehl-i iman insanlarız. Rüşveti hediye sayan bir zihniyet varsa, bir kuruşluk ihaleyi on kuruşa alıyorsa alan razı veren razı oluyorsa kimse kimseden şikayet etmiyorsa kim ne yapabilir ki?. . Zaten geçinemeyen fakir cennetlikle muştulanıyor, var mı itirazı olan?..
Yanıtla (6) (0)Anlaşılmayan konu
Yanıtla (3) (1)Neden en düşük emeklimaaşı artırılıyor
Hiç düşündünüzmü
Zamanında yüksek prim ödeyen gün sayısı yüksek olana haksızlık yapılmıyor mu o zaman.
Yanıtla (0) (0)Sayın yazar ilginç bir yazı yazmış. İnsanlar kazanç yollarını nasıl ve nereden buluyorlar. Örnekleri çoğaltmak lazım. Peki bu tespiti biz toplumun içinden neden yapamadık. Hadi biz yapamadık muhalefet neden yapmadı. Havanda su dövmenin manası ne. Ve son soru. Öyleyse muhalefet ne yapacak.
Yanıtla (0) (0)Sayın yazarın yazdıklarına katılıyorum toplumda böyleleri var . Eskiye oranla tek farkları bu kişilerin belli bir partiye mensup olması. Ama bunlar muhalefetin fakirlik ve zor durumda olanlar üzerinde yaptığı eleştiriyi boşa çıkarmıyor hatta daha da artırıyor.
Yanıtla (6) (0)Böyle gerçekçi, toplumu gerçekten tanıyan bir yazarın yorumunu buralarda görmek beni şaşırttı...
Yanıtla (0) (0)yazdıklarınızla muhalefetin ne ilgisi ne kusuru var.iktidara laf söylemeye cesareti olmayan her olumsuzlugu mahalefetle ilişkilendiriyor.
Yanıtla (2) (2)Hırsızların birbirini soyduğu bir düzende kimse şikayetçi olmaz.
Yanıtla (11) (0)Aman sayın yazar ne yapıyorsunuz öyle?Milletin bileziklerine,inşaatına,yeşil kartına,kaçak elektriğine,ikinci maaşına,adı üstünde olmayan araba,ev vb mülklerinden size ne?Onlar sayılmıyor!
Yanıtla (2) (0)Sen yazar muhalefet havanda su değil de havanda kendini dövüyor herhalde
Yanıtla (0) (0)Hocam, toplumun karekteristik yapısını çok güzel özetlemişsiniz.
Yanıtla (9) (0)Sayın Yazarın dedikleri 5 yıl önce için geçerliydi. İnsanların birikimleri vardı, birikimi olan birikimi olmayana verirdi, aile birbirine destek verirdi. 2018 den beri çok ağırlaşarak devam eden ekonomik kriz sebebiyle birikimler bitti ve bunun sonucunda insanlar gerçekten sorunlar yaşıyorlar. Toplumun yerel seçimde MUHALEFETE ilgi göstermesi de bundan. Şuanda yapılacak herhangi bir seçimde Ak Parti iktidarı ve Lideri başarılı olamaz.
Yanıtla (5) (2)Nihayet bir yazar gerçek bir analiz yapmış. Sizin yazdığınız gibi hep kayıt dışı ekonomi ve gelir var diyorum. Millet tenekede çıkan sese bakıyor. TOKİ ev yapıyor alanlar yine evleri olanlar oluyor. Ve gelir dağılımı bozulmaya devam ediyor.
Yanıtla (8) (0)Türkiyede rüşveti vergilendirin gelir ve kurumlar vergisine ihtiyaç kalmaz.
Yanıtla (4) (0)